Adı, Doğumu ve Yetişmesi
Hem hadis hem de fıkıh ilminde önemli yeri olan ve Müslümanlar arasında en çok yayılan dört fıkıh mezhebinden de birinin imamı olarak bilinen İmam Malik’in tam adı Malik ibnu Enes ibni Malik ibni Ebi Amir el-Asbahi’dir. Künyesi Ebu Abdillah’tır. Medi-ne’de dünyaya gelmiştir. Doğum tarihi hakkında farklı rivayetler bulunmaktadır. Ancak yaygın olan rivayete göre h. 93 (M. 711 - 712) yılında doğmuştur.
Ailesi Yemen asıllıdır. Dedesi Malik ibnu Ebi A-mir’in Yemen valisinden zulüm görmesi sebebiyle Medine’ye hicret ettiği rivayet edilir. İbnu Hacer el-Askalani, el-İsabe adlı eserinde dedesinin babası olan Ebu Amir’in sahabeden olduğunu dile getirir. Daha başka kaynaklarda da onun ashabdan olduğu ve Bedir savaşı hariç Resulullah (s.a.s.)’ın birçok ileri gelen sa-vaşına katıldığı bildirilmiştir.
Malik ibnu Enes, çocukluk yaşlarında Kur’an-ı Kerim’i ezberleyerek hafız oldu. Kur’an-ı Kerim’i ez-berledikten sonra Resulullah (s.a.s.)’ın hadislerini ez-berlemeye ve bu alanda ilim tahsil etmeye başladı. İlmi tahsiline Medine’nin ileri gelen alimlerinden ders alarak başladı. Bunların başında da uzun süre kendi-sinden ders almış olduğu Abdurrahman ibnu Hurmuz gelmektedir. Onun yanı sıra Rabia ibnu Abdirrahman, İbnu Şihab ez-Zuhri, Ebu Zinad, Yahya ibnu Said el-Ensari başta olmak üzere yüz kadar ilim adamından ders almıştır.
Medine, Resulullah (s.a.s.)’ın İslam devletini kur-duğu şehir olduğundan ve İslam ahkamının uygulanı-şına beşiklik ettiğinden ilmi yönden de son derece zengin bir beldeydi. Bu yüzden Malik ibnu Enes de o-rada ilim tahsilinde kendilerinden istifade edebileceği birçok değerli ilim adamı bulabilmiştir. Dolayısıyla Medine dışına pek çıkmamış, ilim öğrenimini de öğ-retimini de orada sürdürmüştür. Hatta bazı rivayetler-de hacc haricinde Medine dışına çıkmadığı bildirilir.
Hadis Aldığı Kişiler
İmam Malik ilim tahsilinde hadis öğrenimine bü-yük önem vermiştir. Bu amaçla birçok kişiden hadis dinlemiştir. Hadis dinlediği kişilerin başta gelenleri i-se şunlardır: Abdullah ibnu Ömer’in kölesi Nafi Mu-hammed ibnu’l-Munkedir, Ebu’z-Zubeyr, İbnu Şihab ez-Zuhri, Amir ibnu Abdillah, Abdullah ibnu Dinar. Bunlardan Nafi ibnu’l-Muktedir’den aynı zamanda Hz. Ömer (r.a.)’in ve Abdullah ibnu Ömer’in fetvala-rını öğrenmiştir.
Malik ibnu Enes, ilim hayatında Medine dışına pek çıkmadığından ve diğer bazı muhaddisler gibi i-lim seyahatlerinde bulunmadığından kendilerinden hadis aldığı kişiler genellikle Medineliydiler.
Kendilerinden hadis naklettiği kişilerin sika (gü-venilir), zühd ve takva sahibi olmalarına dikkat ettiği gibi aynı zamanda hadis ehlinden olmalarına da dik-kat ederdi. Bu konudaki hassasiyetini şu sözleriyle di-le getirmiştir: “(Mescidi Nebevi’nin sütunlarını gös-tererek) Şu sütunların dibinde, “Peygamber (s.a.s.) şöyle dedi” diyen yetmiş kişiye rastladım. Bunların hiçbirinden bir şey almadım. Bunlar belki beytulmal kendilerine emanet edilecek kadar güvenilir kişilerdi. Fakat onların hiçbiri buna (kendilerinden hadis alın-maya) ehil değillerdi.”
Hem hadis hem de fıkıh ilminde önemli yeri olan ve Müslümanlar arasında en çok yayılan dört fıkıh mezhebinden de birinin imamı olarak bilinen İmam Malik’in tam adı Malik ibnu Enes ibni Malik ibni Ebi Amir el-Asbahi’dir. Künyesi Ebu Abdillah’tır. Medi-ne’de dünyaya gelmiştir. Doğum tarihi hakkında farklı rivayetler bulunmaktadır. Ancak yaygın olan rivayete göre h. 93 (M. 711 - 712) yılında doğmuştur.
Ailesi Yemen asıllıdır. Dedesi Malik ibnu Ebi A-mir’in Yemen valisinden zulüm görmesi sebebiyle Medine’ye hicret ettiği rivayet edilir. İbnu Hacer el-Askalani, el-İsabe adlı eserinde dedesinin babası olan Ebu Amir’in sahabeden olduğunu dile getirir. Daha başka kaynaklarda da onun ashabdan olduğu ve Bedir savaşı hariç Resulullah (s.a.s.)’ın birçok ileri gelen sa-vaşına katıldığı bildirilmiştir.
Malik ibnu Enes, çocukluk yaşlarında Kur’an-ı Kerim’i ezberleyerek hafız oldu. Kur’an-ı Kerim’i ez-berledikten sonra Resulullah (s.a.s.)’ın hadislerini ez-berlemeye ve bu alanda ilim tahsil etmeye başladı. İlmi tahsiline Medine’nin ileri gelen alimlerinden ders alarak başladı. Bunların başında da uzun süre kendi-sinden ders almış olduğu Abdurrahman ibnu Hurmuz gelmektedir. Onun yanı sıra Rabia ibnu Abdirrahman, İbnu Şihab ez-Zuhri, Ebu Zinad, Yahya ibnu Said el-Ensari başta olmak üzere yüz kadar ilim adamından ders almıştır.
Medine, Resulullah (s.a.s.)’ın İslam devletini kur-duğu şehir olduğundan ve İslam ahkamının uygulanı-şına beşiklik ettiğinden ilmi yönden de son derece zengin bir beldeydi. Bu yüzden Malik ibnu Enes de o-rada ilim tahsilinde kendilerinden istifade edebileceği birçok değerli ilim adamı bulabilmiştir. Dolayısıyla Medine dışına pek çıkmamış, ilim öğrenimini de öğ-retimini de orada sürdürmüştür. Hatta bazı rivayetler-de hacc haricinde Medine dışına çıkmadığı bildirilir.
Hadis Aldığı Kişiler
İmam Malik ilim tahsilinde hadis öğrenimine bü-yük önem vermiştir. Bu amaçla birçok kişiden hadis dinlemiştir. Hadis dinlediği kişilerin başta gelenleri i-se şunlardır: Abdullah ibnu Ömer’in kölesi Nafi Mu-hammed ibnu’l-Munkedir, Ebu’z-Zubeyr, İbnu Şihab ez-Zuhri, Amir ibnu Abdillah, Abdullah ibnu Dinar. Bunlardan Nafi ibnu’l-Muktedir’den aynı zamanda Hz. Ömer (r.a.)’in ve Abdullah ibnu Ömer’in fetvala-rını öğrenmiştir.
Malik ibnu Enes, ilim hayatında Medine dışına pek çıkmadığından ve diğer bazı muhaddisler gibi i-lim seyahatlerinde bulunmadığından kendilerinden hadis aldığı kişiler genellikle Medineliydiler.
Kendilerinden hadis naklettiği kişilerin sika (gü-venilir), zühd ve takva sahibi olmalarına dikkat ettiği gibi aynı zamanda hadis ehlinden olmalarına da dik-kat ederdi. Bu konudaki hassasiyetini şu sözleriyle di-le getirmiştir: “(Mescidi Nebevi’nin sütunlarını gös-tererek) Şu sütunların dibinde, “Peygamber (s.a.s.) şöyle dedi” diyen yetmiş kişiye rastladım. Bunların hiçbirinden bir şey almadım. Bunlar belki beytulmal kendilerine emanet edilecek kadar güvenilir kişilerdi. Fakat onların hiçbiri buna (kendilerinden hadis alın-maya) ehil değillerdi.”