Insan Inandığı şeyler Uğruna Muhteşem Hatalar Yapabilir

Gülümse

Daimi Üye
Katılım
28 Şubat 2009
Mesajlar
3.793
Tepki
7.105
Puan
113
Konum
istanbul
kuruluşuntepe noktasındayetkili
olsam bile,bunu asla başka şekildekullanmamalıyım.Günlük yaşamda
"ben"yerine, daha çok"sen" sözcüğünükullanabileyim...BANA ÖYLE
BİR SEVGİ VER Kİ:Sonsuz bir hazine gibi bitmesin, çoğalsındaha da
sevdikçe,doldursun sarsın çevremi. Hatta düşmanlarımı dasevebileyim...BANA
... ÖYLE BİR GÜÇ VERKİ.Herkestendaha çok çaışabileyim, tutsak
düşmeyeyim doğanın koşullarına, eşim veçocuklarımı da mutlu etki,
mutluluğu başkalarına da götürebileyim...BANA ÖYLE BİR SAĞLIK
VER Kİ düşünebileyim, konuşabileyim...BANA ÖYLE BİR ERDEM VER
Kİ:İbadetedebileyim, iyilik etmeyi ve sevinçten buğulanmış gözlerle,
teşekküredenlere; bir şey yapmadım, anımsamıyorum diyebileyim...BANA
ÖYLE BİR YETENEK VER Kİ:İyi eş, baba, anne, iyi komşu, iyi arkadaş, iyi
vatandaş olabileyim...BANA ÖYLE BİR UMUT VER Kİ:Bugünekadar
yapmış olduğum hatalar için karamsarlığa düşmeyeyim, herşeydenaklanmış
olarak yaşama yeniden başlamak üzere bağışlanabileceğimibileyim...BANA
ÖYLE BİR ANLAYIŞ VER Kİ düşünebildiğim, yargılayabildiğim,inandığım,
kahroduğum, varolduğum şu anda bu sözleri söyleyebildiğimiçin
şükredebileyim...BANA ÖYLE BİR TALİH VER Kİ:Yıllarsonra beni
hatırlayanlar "herkese iyilik eden, tüm insanları seven, odüzeyde
de sevilen bir kişiydi " diye konuşsunlar ve ben de huzuriçinde
olabileyim...BANA ÖYLE BİR İRADE VER Kİ:Bir günyenilip,
içimdeki şeytanın kurallarına doğru yönelirsem; bu bir düşünceise
düşüncemi, bu bir adım ise ayağımı, bu bir uzanma ise elimidurdurabileyim...BANA
ÖYLE BİR SABIR VER Kİ:Sükuneti bulayım, durulabieyim, düşünebileyim Amin.....

 
OP
Gülümse

Gülümse

Daimi Üye
Katılım
28 Şubat 2009
Mesajlar
3.793
Tepki
7.105
Puan
113
Konum
istanbul



Kendimden Yoruldum /Dur Hayat
Kendimden yoruldum..
Sürekli maske takmaktan,
İçim kan ağlarken,
İnsanl...ara gülmekten yoruldum...
Çok sinirliyken bile,
Sakin olma zorunluluğundan yoruldum.
Hüzün çizgileri sarmışken yüzümü,
Gamzelerimi göstermekten yoruldum..
Bağıra bağıra ağlamak isterken,
Gözyaşımı içime akıtmaktan yoruldum.
İçimde deli gibi çağlayan aşk varken..
Dağlara taşlara haykırmak varken
Sesimi içime çekip,
Susmaktan yoruldum..
Gözlerinin mavisinde sana bulanmak isterken
Siyahın esiri olmaktan yoruldum..
Kendimden yoruldum
Hep güçlü olmak ne kadar zordur;
Hep sorumluluk sahibi olmak,
Çocukken genç olmak ,
Gençken olgun olmak
Kimlik değiştmekten yoruldum..
Çabuk tükettim
Umutlarımı
Yarınlarımı
Duygularımı..
Geri dönüşü olmayan bir tüneldeyim
Yine kurulmuş sahne
Başrolde ben
Yardımcı oyuncular ;hüzün, acı maske
Konu;herşeye rağmen mutlu olma sanatı
Ha bide
Oyunun adı var ;Hayat
Gülüyorum yine zorunluluktan..
Bu kaçıncı rol alışım bu filmde
Alışılmış senaryolar bunlar..
Acemi mi sandın beni hayat!!
Ben her gece bu sahnenin müdaviniyim
Hadi bırak mutlu olma tasasını
Yapışmış alnımıza Hayatın kavgası
Düş yakamdan hayat!!!..
Oyunumu oynarım
Sahnemi kapatırım
Ölümdür sonuma yakışan
Bilmezmisin!...
En çok ölülerdir alkışlanan..
 
OP
Gülümse

Gülümse

Daimi Üye
Katılım
28 Şubat 2009
Mesajlar
3.793
Tepki
7.105
Puan
113
Konum
istanbul



Bir kadına ne verirseniz verin, onu daha da büyük hale getirir. Ona bir ev verirsiniz, size bir yuva... verir; Ona sebze verirsiniz, size yemek verir. Ona bir gülücük verirsiniz, size kalbini verir. Ona bir şarkı söylerseniz, size konser verir. Kendisine verileni, çarpıp çoğaltarak geri verir... Bu yüzden ona çamur atarsa......nız, karşılığında bi bataklıkta boğulmaya HAZIR OLUN!
 
OP
Gülümse

Gülümse

Daimi Üye
Katılım
28 Şubat 2009
Mesajlar
3.793
Tepki
7.105
Puan
113
Konum
istanbul



Hollandalı profesör üç yıldan beri bir çok hasta
üzerinde araştırma ve çalışmasını yaparak yeni bulu...şuna ulaştığını
söyledi.
Hastalarından bazılarının Müslüman olmadığını,
bazılarının da Arapça bilmediğini belirten Hoven hastalarına ALLAH
kelimesini öğrettiğini söyledi.
Alınan sonucun çok mükemmel olduğunu, özellikle
depresyon ve tansiyon hastalarında çok daha iyi sonuçlar verdiğini
belirtti.
Profesör Haven ALLAH kelimesini oluşturan harflerin
psikolojik hastaların üzerindeki etkilerini açıkladı.
-ALLAH kelimesinin ilk harfi olan –A- harfi solunum
sisteminden direk çıkıyor ve nefes almayı düzenliyor.
- Damaktan söylenen –L- harfi ise, (Arapçada
çıkarıldığı şekilde) dil hafifçe damağın üst kısmına dokunuyor ve çene
kısa bir duraklamayla birlikte aynı işlem tekrarlanıyor.(İki –L- harfi
olduğu için) Bu işlem nefes alıp vermeyi rahatlatıyor
- Son harf olan –H- harfi çıkartılırken akciğer ve
kalp arasında bir ilişki oluşuyor ve işlem sonucunda kalp atışları
düzeliyor.
Bu araştırmayı yapan Hollandalı profesör Müslüman
değil, fakat İslam ilimlerine ilgi duyan ve Kur’an-ı Kerim’in sırlarını
araştıran bir psikolog.
 
OP
Gülümse

Gülümse

Daimi Üye
Katılım
28 Şubat 2009
Mesajlar
3.793
Tepki
7.105
Puan
113
Konum
istanbul
Çember çevrilir,
Su musluktan içilir,
Ağaçlara tırmanılırdı.
......Bebekler bezden,
Silahlar tahtadan,
Resimler kömür karasından yapılırdı.
Kızlara ninelerinin, erkeklere dedelerinin
İsimleri konulur,
Saatli maarif okunurdu.
Komşuda pişen
Bize...
Bizde pişen komşuya düşerdi.
Geceler ayaz,
Sokaklar karanlık,
Yıldızlar... parlak olurdu.
Turşu, salça, mantı
Evde yapılır,
Karpuz kuyuda soğutulurdu.
Erik ağacının çiçeği,
Pencere camımıza yaslanır,
Güz yaprakları bahçemize düşerdi.
Kardan adam yapılır,
Evlerde soba yakılır,
Kış gecelerinde masal anlatılırdı.
Merdiven çıkılır,
Aidat ödenmez,
Yönetici seçilmezdi.
Evler badanalı,
Sokaklar lambasız,
Mahalleler bekçili olurdu.
Ajans radyodan dinlenir,
Çizgi roman okunur,
Defterlere kenar süsü yapılırdı.
Hayat,
Arkası yarın gibiydi,
Kesintisizdi.
Her gün yaşanacak bir şey vardı.
Herkes kendi düşünü kurar,
Kendi hayatını oynardı.

ŞİMDİ


Şimdi,
Herkes
Yoğun,
Yorgun
Ve
Tek başına..



 
OP
Gülümse

Gülümse

Daimi Üye
Katılım
28 Şubat 2009
Mesajlar
3.793
Tepki
7.105
Puan
113
Konum
istanbul

1. Düşündüğünüz,
2. Söylemek istediğiniz,
3. Söylediğinizi sandığınız,
4. Söylediğiniz,
5. Karşınızdaki...nin duymak istediği,
6. Duyduğu,
7. Anlamak istediği,
8. Anladığını sandığı,
9. Anladığı,
Arasında farklar vardır.
Dolayısıyla insanların birbirini yanlış anlaması için en az 9 ihtimal var.
 
OP
Gülümse

Gülümse

Daimi Üye
Katılım
28 Şubat 2009
Mesajlar
3.793
Tepki
7.105
Puan
113
Konum
istanbul
- Daha küçükken çocuğa istediği her şeyi vermeye başlayın! Bu şekilde o, herkesin onun geçimini sağlamak zorunda olduğuna inanacaktır.

*- Kötü sözler söylediği zaman gülün! Böylece o kendisinin akilli olduğuna inanacaktır.

*- Ona düşünmeyi ve beynini kullanmayı hiç öğretmeyin! 21 yaşına gelince kendi kararlarını, kendis...i versin diye bekleyin!

*- Yerde bıraktığı her şeyi kaldırın; kitaplarını, ayakkabılarını, kıyafetlerini, onun için her şeyi siz yapın ki; o bütün sorumluluklarını başkalarına yüklemeye alışsın!

*- Onun gözünün önünde sık sık kavga edin ki; bu sayede aile bir gün parçalanırsa çok fazla üzülmesin.

*- Ona istediği kadar harçlık verin ki; hiçbir zaman kendi parasını kazanmanın ne olduğunu öğrenmesin.

*- Yiyecek, giyecek ve konforla ilgili bütün arzularını yerine getirin ki; istediklerine ulaşmak için çalışmak gerektiğini öğrenmesin.

*- Komşulara, öğretmenlere, polislere karşı daima onun tarafını tutun ki, onların hepsine karşı peşin hükümleri oluşsun.

*- Bütün bunları ve benzerlerini yaparak yetiştirdiğiniz çocuğunuz bir gün suç islerse, kendisinden özür dileyin! Ama onu felaket dolu bir hayata hazırladığınız için kendinize teşekkür etmeyi ihmal etmeyin!!

Bu belge ABD Houston Polis Müdürlüğü tarafından hazırlanmış ve kentteki tüm evlere ve okullara dağıtılmıştır."


1- Kazanan her zaman çözümün bir parçasıdır,
Kaybeden her zaman problemin bir parçasıdır.

2- Kazananın her zaman bir programı vardır,
Kaybedenin her zaman bir özrü vardır.

3- Kazanan “Bu isi senin için yaparım” der,
Kaybeden “Benim isim değil ki” der.

Kazanan her sorunda bir çözüm görür,
Kaybeden her çözümde bir sorun görür....

Kazanan “Uzak ama yolu biliyorum” der,
Kaybeden “Yakın ama yolu bilmiyorum” der.

Kazanan çakılların yanındaki çimeni görür,
Kaybeden çimenin yanındaki çakılları görür.

Kazanan “Zor olabilir ama mümkün” der,
Kaybeden “Mümkün ama çok zor” der.

Kazanan konuşmak yerine yapar,
Kaybeden yapmak yerine konuşur.

Kazanan ağlamak yerine çalışır,
Kaybeden çalışmak yerine ağlar.

Kazanan beynini çalıştırır,
Kaybeden çenesini …..:)








 
OP
Gülümse

Gülümse

Daimi Üye
Katılım
28 Şubat 2009
Mesajlar
3.793
Tepki
7.105
Puan
113
Konum
istanbul
Büyükler, çocukların konuşmalarını yarım yamalak
dinlediklerinden, onların sözlerinde gizli derin anlamları kaçırırlar.

Bizim eve, karıma elbiselerin, örtülerin, çarşafların
söküklerinin dikilmesinde yardım eden bir terzi kadın gelir.
...Bu kadın bize geldiği zaman küçük oğlunu da beraberinde
getirir. İşte ben, kalıcı ve derin imanın anlamını bu küçük çocuktan
öğrendim. Onunla uzun zamandan beri arkadaş olduğumdan,
bizim eve geldiğinde biraz sohbet etmeyi ihmal etmem.

Geçenlerde bana yakında güzel bir futbol tuopu alacağını söyledi.
Onu tekrar görüşümde futbol topunu alıp almadığını sordum.
Çocuk cevap verdi: "Hayır efendim, annem şimdilik
topa ayıracak paramız olmadığını söyledi."

Onun bu sözleri, durumlarının yakında düzeleceğine dair
derin inancını gösteriyordu. Bilhassa, kullandığı 'şimdilik'
kelimesinde kuvetli bir güvenin izi seziliyordu.

Bu çocuğun söyledikleri beni uzun uzun düşündürdü. Onu
uzun bir süre görmedim. Günün birinde tekrar rastladım.
Çocuk, bahçede oturmuş, bir karınca yuvasını seyrediyordu.

Yavaşça yanına sokuldum.
Onu konuşturmak için babasından bahis açtım:
"Eve gidince yemekten sonra babanla oynayacak mısın?
Yoksa yemekten sonra hemen yatacak mısın?" diye sordum.
Çocuk ciddiyetle yüzüme baktı ve:
"Babam bir kaza geçirdiğinden hastanede. Şimdilik
babamla oynayamayacağım!" dedi.

Geçen gün yolum, oturdukları mahalleye düştü.
Çocuğu kaldırımda aceleyle yürürken gördüm. Üzerinde temiz
koyu renk bir elbise vardı. "Heyy" diye seslendim.
"Neden bayramlık elbiselerini giydin?
Herhalde hastaneye babanı görmeye gidiyorsun."
Çocuk gülümseyerek başını salladı. Bundan sonra
söylediği sözler, dünyayı içinde yaşamaya değer bir hale getiren,
ölümden sonraki hayata olan imanın bir insan için neler
yapabileceğini anlamama sebep olan sözlerdi.

Çocuğun soruma verdiği cevap şu olmuştu:
"Hayır efendim, hastaneye babamı görmeye gitmiyorum.
Babam geçen hafta öldüğünden, onu şimdilik göremeyeceğim."




John Golden






 
OP
Gülümse

Gülümse

Daimi Üye
Katılım
28 Şubat 2009
Mesajlar
3.793
Tepki
7.105
Puan
113
Konum
istanbul





Kimin fikriydi aşkı yürekte saklamak?
...Ve kalpleri kiralık evlere benzetmek..

Kimin işi zordu ayrılıkta..
Veda edenin mi yoksa bir vedayı evlat edinenin mi?

Kimin yüzüne tükürmeliydi hayat,
Maske takanın mı yoksa o maskeyi indirenin mi?

Bir kadın kiminle sevişmeliydi,
Kime sarılmalıydı kolları ya da kimin koynunda olmalıydı,
Cebi paralının mı,
Yoksa uğrunda paralananın mı?

Kimdi dost..
Geçip giden yıllar mı,
Yoksa pastanın üzerinde söndürülen mumlar mı?

Ve neden eşit dilimlenmezdi acılar,
Gelen davetsiz misafir çoktu,ondan mı?

Kimdi Aşk,
Yanında olan mı terk etmemecesine,
Yoksa kalarak acıtan mı gitmemecesine?

Bir adam,
Bir kadını ölüm onları ayırana kadar mı sevmeliydi,
Yoksa kadın tutku bitince ölümü beklememelimiydi?

Adresler başka aldatmalar aynı değilmiydi?
Saatler ihaneti gösterdiyse gecenin geç vakitlerinin günahı neydi?

Severek ayrılma modasını ilk başlatan kimdi,
Kimin fikriydi sonsuza kadar dost kalmak?

Kimdi aşkını ilk kâğıtlara yazan..
Masumiyeti bir otel odasında bırakan kimdi?

Son gece son sigarayı içmek için sevişmek kâfimiydi?
Yoksa kapılar kapanınca ayak seslerini dinleyip ağlamak mı marifetti?

Giden kimdi,
Kalan kimindi?

Bu ayrılığı kim icad etti?

Ve geri dönmemeyi gidenlere,
Kimler öğretti?


EMRE GÖKCE



 
OP
Gülümse

Gülümse

Daimi Üye
Katılım
28 Şubat 2009
Mesajlar
3.793
Tepki
7.105
Puan
113
Konum
istanbul
1:İnsanları kendim gibi zannediyorum hala!
2:İnsanları kendim gibi zannedip,kendim gibi ilgileniyorum hala!
3:Sevdiklerimi kendi yarattığım yalancı bir dünyada yalancı bir yere koyuyorum hala!
4:Sevdiklerim beni üzüyor hala!
5:Beni üzenleri çok seviyorum hala!
...6:Beni en çok üzeni çok ÖZLÜYORUM hala!
7:Aptalım hala!
8:Kendimden memnunum hala!
9:Kalleş aşkıma gülümsüyorum hala!
10:Arkamdan iş çevirenlere ortak oluyorum hala!
11: Dostluklar yalanmış öğrenemedim hala!
12:Sevdiğimden sevdiğim için kaçıyorum hala!
13:Canım canımdan alınıyor ben sessizce izliyorum hala!
14:yaşam formlarına rağmen ve inadına insanım hala!
15:Üzgünüm Annecim,Üzgünüm Babacım HAYATI ÖĞRENEMEDİM hala!







 
OP
Gülümse

Gülümse

Daimi Üye
Katılım
28 Şubat 2009
Mesajlar
3.793
Tepki
7.105
Puan
113
Konum
istanbul
insanoğlu;
9 ay 10 güne kadar ağlamaz.
10 yaşına kadar sevimli
yaramaz.
20 yaşında gençliğinin kıymetini anlamaz.
...30 yaşında
yaşar ama parası olmaz.
40 yaşında anlar ki parasız olmaz.
50
yaşında yolun yarısı kaygılanmaz.
60 yaşında sağı solu belli olmaz.
70
yaşında pek işe yaramaz.
80 yaşında duymaz anlamaz.
90 yaşına
kadar muhtemelen yaşamaz.
100 yaşında tarih olur unutulmaz...

YALNIZ;
istisnalar kaideyi bozmaz.







 
OP
Gülümse

Gülümse

Daimi Üye
Katılım
28 Şubat 2009
Mesajlar
3.793
Tepki
7.105
Puan
113
Konum
istanbul
Yalnız bir adam, bir gün bir koza bulur. Kozanın içinde küçük bir tırtıl vardır. Adam çok sever bu tırtılı, onunla tüm yalnızlığını, tüm sevgisini paylaşır. Gel zaman git zaman tırtıl büyür, güzel bir kelebek olur. Adam,kelebeğine hayran… Bırakamaz bir türlü…

Aslında kelebeğin aklında dağlar, kırlar, çiçekler vardır da; kıyamaz bir türlü adama ve sevgisine, yalnız bırakamaz O’nu…. Üç günlük ömrünü sevildiği ve sevdiği yerde geçirmeyi arzulamaktadır yüreği…Ama adam da bilir ki;
“Sevmek bazen vazgeçmeyi de bilmektir….”

Kelebeğine son kez bakar ve onu salıverir özgürlüğüne, kırlarına, çiçeklerine doğru… Kelebek mutlu olmasına mutlu olur ama hiç bir meltem, hiç bir çiçek yaprağı adamın avucunun sıcaklığı andırmaz… Aklında adam, o çiçek senin bu çiçek benim dolaşır saatlerce….Adam kelebeğe sevdalı, bakıp durur boşluğa… Kelebek ise hala konacak sıcak bir avuç aramakta…

Kelebek şunu anlamıştır;
BAZEN AİT . OLDUĞUMUZ YER, SICAK BİR AVUÇTUR BİLİRİZ AMA O YERİN BIZE AİT OLMA İHTİMALİ BİR HİÇTİR…

Adam da şunu idrak etmiştir;
HİÇ BİR SEVDAYI YALNIZCA SEVGİYLE YAŞATAMAZSINIZ…

O günden sonra kelebek, adama duyduğu özlemi gömecek bir dağ aramaya başlar, ama gücü tükenene dek arayış da bulamayınca anlar ki;
HİÇ BİR DAĞ, BİR ÖZLEMİ GÖMEBİLECEĞİ KADAR BÜYÜK DEĞİLDİR…

Adam ise sevdasını koyar sımsıcak avuçlarına, kelebegin yerine...Herkes bir şeyler yaşar. İyi ya da kötü, doğru ya da yanlış…Yaşadıklarından ders çıkararak hayatına bir yol verir. Aynı zamanda düşüncelerine de…
Bırak SEVGİ seni bulsun…
 
OP
Gülümse

Gülümse

Daimi Üye
Katılım
28 Şubat 2009
Mesajlar
3.793
Tepki
7.105
Puan
113
Konum
istanbul
Havuç, Yumurta, Kahve.......Siz hangisisiniz?
Bir baba ile kızı
dertleşiyorlarmış. Kızı hayatında çok sıkıntı yaşadığının ve bunlarla
nasıl baş edeceğini bilemediğini
söylemiş babasına. Hatta sorunlar
...ardı arkasına devam ediyormuş hayatında.
Babası kızını dinlemiş,
dinlemiş ve ´gel, sana bir şey göstereceğim!´ diye kızını mutfağa
götürmüş.
Baba ünlü bir aşçı imiş. Ocağa 3 tane eşit büyüklükte kap
koymuş, 3´ünede eşit su koymuş ve 3´ününde altını aynı
miktarda
yakmış. Ve 1. kaba bir havuç, diğerine bir adet yumurta, diğerine ise de
bir avuç çekilmemiş kahve
çekirdeği koymuş. Ve her üçünü de tam 20
dakika pişirmiş. Daha sonra ateşi kesmiş. Masaya
2 tane tabak ve bir
tane boş bardak koymuş ve, ilk önce haşlanmış havucu alıp bir tabağa
koymuş.
Daha sonra artık epey pişmiş olan yumurtayı alıp bir tabağa
koymuş. En sonunda da artık suya iyice
sinmiş ve tam kıvamında kahve
görüntüsü olan kahve´yi de alıp bir bardağa boşaltmış.
Kızına şu
soruyu sormuş : ´Kızım ne görüyorsun? ´
Kızı demiş ki : ´Havuç,
yumurta ve kahve.´
Kızını elinden tutup masaya yaklaştırıp daha
yakından bakmasını ve hissetmesini istemiş.
Kızı demiş ki : ´Ne
görüyorum.. Haşlanmış yumuşak bir havuç (Bunu yaparken çatalı havuç ´a
batırmış ve
yumuşaklığını hissetmiş), artık pişmekten içi katılaşmış
bir yumurta (yumurtayı eline almış, hatta bir tarafından
masaya
vurup, çatlatmış ve içini görmüş) ve bir bardak kahve.´ (Biraz içmiş)
´Hatta tadı oldukça iyi´
´Baba, bunu niçin bana gösteriyorsun?´ diye
sormuş. ´Bak demiş, hepsi aynı şekil kapta , aynı sıcaklıkta, aynı
dakika pişti. Fakat hepsi bu etkiye farklı tepki verdiler.
Havuç ilk
başta sertti, güçlü idi. Ama kaynatılınca yumuşadı hatta güçsüzleşti.
Yumurta çok kırılgandı, hafifçe
dokunsan çatlayabilirdi, ama
kaynatılınca içi sertleşti, hatta katılaştı. Bir avuç çekilmemiş kahve
ise yine sertti,
hepsi birbirine benziyordu, ama ısıtılınca ne oldu,
bu kahve çekirdekleri, ısındılar, gevşediler, ve içinde oldukları
suya
yayıldılar. Koku yaydılar, tad yaydılar ve suyu eşsiz tad´da bir
kahve´ye çevirdiler.´
´Kızım sen hangisisin ? diye sormuş adam.
´Zorluklarla karşılaştığın zaman nasıl tepki gösteriyorsun ?´
´Sen
havuç musun, yumurta mısın, yoksa kahve misin ?´ Siz hangisisiniz
arkadaşlar? Havuç gibi sert bir kişi misiniz, ama sorunlar yaşayınca ,
yumuşuyor ve güçsüzleşiyor musunuz?
Yumurta gibi, içi yumuşak, her an
kırılabilir bir kişi misiniz ?
Sorunlar karşısında (ölüm, ayrılık,
krizler, vs.vs, ) , güçleniyor ve sertleşiyor musunuz ?
Yoksa bir
kahve çekirdeği gibi misiniz? Kahve sıcak suyu değiştirir, hatta suyun
sıcaklığı en üst
dereceye çıktığında, en lezzetli kahve ortamı hazır
olur. Lezzet maksimuma ulaşır. Eğer sen bu kahve
çekirdeği gibi isen,
çevrende ne kadar sorun olursa olsun, bunları olumluya çevirebilirsin.
Çevrene
güzel tadlar, duygular katarsın. Kendini ve çevreni daha iyi yapmak
için çalışırsın.

Peki Siz hangisisiniz ?
 
OP
Gülümse

Gülümse

Daimi Üye
Katılım
28 Şubat 2009
Mesajlar
3.793
Tepki
7.105
Puan
113
Konum
istanbul
Aklımın uçurumundayım yine.. Sıradakilerin içinde, Sırasıyla gelen acı sancı üst üste, Sıradaki dedim de, Hiç sıraya girmedim bile bile.. Sonra; Gördüm.. Daha önce kördüm diye değil, Sebep,bakmayı bilemediğim.. Sonra; Kırıkları dağıttım... önüme.. Daha önce bir öce düşmediğimden, Sebep,intikam almayı beceremediğimden.. Kirpiklerinde hep iki soytarı damla.. Ağlama,gülerek.. Gün,akşam belasında,darda.. Karınca kararınca.. Kargaşaların kar başlangıcında.. Yani kış anladığınca.. Karınca zararınca.. Ağustos böceğinin sazı,ağzımda.. Karım'ca kararınca.. Yani namus,sus,pus.. Sahiplenmelerde varlığınca.. Yalnız,yalnızken.. Yalnız,yalnızlığın içindeyken.. Yalnız kalma bahanelerinde.. Sebep, SEN.. Karınca yararınca.. Dişlerim kırıldı yalnızlığın izbe vuruşlarında.. Sonra,düşlerimde kırıldı konuşmaya hazır çatlaklıklarda.. Yani bir bakıma dişlerimi söken düşlerimide söktü.. Döktü.. Bir dörtlük yazılacak kadar dar bir göktü.. Sığdırılmamak üzere daraltılmış,ümüğü soluğu sıkılmış,bıkılmış.. Yani,anlat demekle başlayan ve anlattıkça anlaşılmaz hale gelmelerde.. Her an sonradan sonra olup kalışında bir önceki beriye.. Deliyim,aklına.. Deriyim,etinin üstündeki saklına.. Derim yinede.. Derdiklerini dürmeden ve demeden soka soka gözbebem'e.. Dinlerim.. Yirmilik düşlerim çürüdü.. Yirmilik düşlerimde apse.. Yirmilik düşlerime düşürülmüş bir hapse dayandı, SEN.. Çok daha uzun gecelerde, Çok daha uzak hecelerle, Uzatırsak dahada yazarım.. Uzatmayalım.. Uzatmalardayım.. Sesimin ateşi çıktı.. Ağzımda adın,havale.. Sessizliğim sıtmalarda.. Yani nevalesi sağlam bir taşıma bu benden sana doğru nakli maneviyatlarda.. Önce,ellerimden üşüdüm ve düşürdüm adını.. Kar'ınca soğuğunca.. Sonra.. Sonrasız.. Sonsuz.. Soluksuz, Boğmacalardaki bulmacalarda.. Yukarından aşağıya, H A R F S İ Z .. Daha mı? Yaşamadan anlatamam ki daha sonramı.. •• •• •• •• •• ••
 
OP
Gülümse

Gülümse

Daimi Üye
Katılım
28 Şubat 2009
Mesajlar
3.793
Tepki
7.105
Puan
113
Konum
istanbul
Hayat farklıdır herkesin zihninde,
Bir dert yumağıdır kimisinde,
Bir
tatlı rüyadır kimisinde.

...Hayat kırmızı güldür, bir aşığın
yüreğinde.
Hayat iki mısradan ibarettir, bir şairin dilinde,
Hayat
sadece şöhrettir, bir zenginin elinde.
Hayat bitmeyen çiledir, bir
fakirin gözünde,
Hayat hamallıktır, bir işçinin her sözünde,
Hayat
biraz gülmektir, bir hastanın yüzünde.


Hayat uzanıp
yatmaktır, bir ağacın gölgesinde,
Hayat özgürlüktür, bir tutsağın
hücresinde,
Hayat sürekli ölümdür, bir kaçakçının ensesinde.
Hayat
ağıt yakmaktır, bir annenin sesinde,
Hayat geçmişe dönmektir, bir
yaşlının penceresinde..
 
OP
Gülümse

Gülümse

Daimi Üye
Katılım
28 Şubat 2009
Mesajlar
3.793
Tepki
7.105
Puan
113
Konum
istanbul
Niye "adam gibi adam" ya da "kadın gibi kadın"
bulamıyoruz? Hesap çok basit.
"Adam... gibi adam”ın kabaca tarifi, yakışıklı, zeki, üniversite mezunu, kültürlü, iş güç sahibi, dürüst, kibar, duyarlı ve elbette bekar olarak yapılabilir. Bütün olasılıkların bir kişide bulunma ihtimali de olasılıkların birbiriyle çarpılmasıyla bulunur. Buyrun hesaplayalım.
Türkiye nüfusunun yarısı erkek.
Yani 35 milyon kişi. Bunların en fazla yüzde 10'u yakışıklı.
Elimizde3,5 milyon kişi kaldı.
Yüzde 10'u üniversite mezunu.
Artık 350 bin kişimiz var.
Her üniversite mezunu kültürlü olmaz.
Yüzde 20'sini kültürlü sayalım.
70 bin kişiye indi.
Haydi yarısını da bekar sayalım.
35 bin kişi kaldı.
Nüfusumuzun sadece yüzde 10'unun zeki olduğu biliniyor.
Sayı 3500'e indi.
Bunların yüzde 20'sini kibar ve duyarlı kabul edersek 700 kişi kaldı.
Yarısını iş güç sahibi saysak elde kalan 350 kişi.
Ya dürüstlük? Bence en fazla yüzde 10'u dürüsttür.
Finalde 35 kişiye kaldık yani.
Aynı hesabı kadınlar için yapsak yine aynı sonuca ulaşırız...!
 

ayser

Daimi Üye
Katılım
12 Aralık 2009
Mesajlar
6.699
Tepki
7.439
Puan
113
Yaş
69
Konum
Kartepe



Bir kadına ne verirseniz verin, onu daha da büyük hale getirir. Ona bir ev verirsiniz, size bir yuva... verir; Ona sebze verirsiniz, size yemek verir. Ona bir gülücük verirsiniz, size kalbini verir. Ona bir şarkı söylerseniz, size konser verir. Kendisine verileni, çarpıp çoğaltarak geri verir... Bu yüzden ona çamur atarsa......nız, karşılığında bi bataklıkta boğulmaya HAZIR OLUN!
evet evet çok güzel emeğine eline gözüne sağlık:)
 

eftelya

Aktif Üye
Katılım
6 Aralık 2009
Mesajlar
108
Tepki
123
Puan
43
Konum
kayseri
Bir kadın kiminle sevişmeliydi,
Kime sarılmalıydı kolları ya da kimin koynunda olmalıydı,
Cebi paralının mı,
Yoksa uğrunda paralananın mı?


Düş yakamdan hayat!!!..
Oyunumu oynarım
Sahnemi kapatırım
Ölümdür sonuma yakışan
Bilmezmisin!...
En çok ölülerdir alkışlanan
 
OP
Gülümse

Gülümse

Daimi Üye
Katılım
28 Şubat 2009
Mesajlar
3.793
Tepki
7.105
Puan
113
Konum
istanbul

Tek kişilik bi hayata iki bilet var elimde..Kaçıyor tren..sen biliyorum sonunda yetişcen..Geç kalmaktan korkmuosun..Gözlerime bakıp bakıp derinlere dalıyorsun..Olmaz benden mavi diyorsun ben griyken sen nie inat ediyorsun ..
dön dolaş gel yine buraya..içimde yer var sen uzakta durma..kızgınlığımdan dünya duruyo..zamanımı da beni de hiçe say..yeter ki sen yorulma..bensizlikte ruhunu doyur rahatla..herşeyi görebilir bambaşka bi zamanda başkasının omzuna yaslabilirdim ama seni sevdim..pişmanlıklarımın ben üstüne kilit çektim..keşke sen de benim kadar cesaretli olabilseydin..

dışımdan konuşuorum içim bi o kadar suskun..beni sevdiğini sölemekten mi daha çok korkuyosun yokhsa adımın senin içinde yankılanmasından;dışında anılmasından mı bilemedim..İstanbul!a,seni yüreğimin ortasında taşıdım getirdim çoğalıyorum seninle bile burda..Sol yanağımdaki seni görünce beliren o gamze senindi..Sen onu bile farketmedin ben oysa..
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst