k.a.y.r.a.
Daimi Üye
Bebeğin anne rahmindeki büyümesinin kısıtlanması ile oluşan intra uterin gelişme geriliği ile mücadelede başarının yolu, erken teşhis ve zamanında müdahaleden geçer. Teşhis konulan hastalarda; sigara içilmesinin kısıtlanması,bol sıvı alımı, zengin diyet ve yatak istirahati, hayat kurtarıcı olabilir.
Bebeğin doğum ağırlığının gebelik dönemi için belirlenen ortalama kilodan 10 persantiil daha düşük olması,intra uterin gelişme geriliği olarak tadlandırılır.Tüm gebeliklerin % 7 sinde karşımıza çıkan bu problem, prematüre ( erken doğan ) bebeklere çok benzese de, aralarında temel bazı farklar vardır.Prematür bebek ; anne karnında geçirmesi gereken süreyi bütünüyle tamamlamadığı için hem gelişmesi eksik kalmış, hem de doğum ağırlığı düşük olarak doğmuş olur.İntrauterin gelişme geriliğinde ise, bebeğin anne rahmindeki büyümesi değişik nedenlerde kısıtlanmıştır;ancak organ gelişimi doğumun gerçekleştiği gebelik haftasına tamamen uygundur.Modern tanı yöntemlerinin daha yaygın olarak kullanılmaya başlaması ile erken tanısı ve doğal olarak tedavi şansının giderek arttığı bu sorunun önemini vurgulamak için bazı istatistiksel değerler göz atmak gerekecektir.
Büyüme gelişme geriliği olan bebeklerde,doğum ve doğum sonrası erken dönemde bebek ölüm oranı 8 kat artmıştır.
Perinatal dönemde asfiksi ve buna ait sorunlar 5 kat artmıştır.
Büyüme ve gelişme geriliği olan bebeklerin % 30-40’ında öğrenim çağında öğrenme ve davranış bozuklukları ortaya çıkar.
Deri altı dokularındaki yağ ve karaciğerdeki şakar depolarının yetersizliği,doğum sonrası erken dönemde sık olarak vücut ısısı ve kan şekeri düşmesine neden olur.
Hiç kuşkusuz ki yenidoğan üzerinde bu kadar olumsuz etkilere neden olan bu sorunun tedavisinde en önemli faktör;erken dönemde teşhis konması anne rahminde beslenmesinin elden geldiğince arttırılmasının sağlanması ve en uygun koşul ve zamanda bebeğin doğumunun sağlanmasıdır.
RİSK FAKTÖRLERİ
İntrauterin gelişme geriliği sorunu olan fetusların %75’inde olaya neden olan bir risk faktörü saptanabilir.Bu risk faktörlerinden en önemlileri şunlardır ;
Daha önceden aynı sorunlara sahip bir bebek doğurmuş olmak,
Gebelik toksemisi (eklampsi,preeklampsi)
Kronik hiper tansiyon,
Diabet,
Gebelik süresince sigara kullanımı,
Özellikle son 3 ayda yetersiz kilo alımı.
Bu risk faktörlerinin oldukça önemli bir kısmı,bebeği anne rahminde besleyen plasenta adını verdiğimiz organda, damar hasarı yaratarak bebeğin beslenmesini kısıtlamaktadır. Vakaların %60’ında bebeğin anne rahminde beslenmesinin kısıtlandığı durumlarda, bebeklerin merkezi sinir sistemini ön planda koruyan mekanizmalar sonucunda, bebeklerin kafa çapının normal geliştiği, ancak özellikle karın çevresindeki büyümenin sınırlı kaldığı gözlenmektedir. Bu tip gelişme geriliğine asimetrik intra uterin gelişme geriliği adı verilir. Geri kalan %40 hastada ise tüm vücut kısımlarının büyümesi homojen olarak geri kalır.Bu tip simetrik intra uterin gelişme geriliği vakalarına; çok ağır ve ciddi risk faktörlerinin varlığında ,f etusu etkileyen kromozom kusurlarının veya enfeksiyonlarının varlığında rastlanır.
Nasıl önlenir?
İntra uterin gelişme geriliği ile mücadelede başarının yolu;erken teşhis ,erken ve doğru zamanda müdahaledir.
Kronik hipertansiyon,diabet,çok erken yaş (18 yaşından küçük) ve ileri yaş gebeliği (35 yaşından büyük) ,çoğul gebelikler,gebelik esnasında beslenme yetersizliği olan gebelerin doğum öncesi takipleri daha sık aralıklarla ve daha detaylı yapılmalıdır.
Gebelikte sigara içimi kesinlikle engellenmelidir,
Çok ağır efor gerektiren çalışma hayatı ve çevre kirliliğine neden olan koşullarda çalışma önlenmelidir,
Kromozom kusurlarına ait taşıyıcılığı olan ebeveynlerin varlığında veya kromozom kusuru olasılığı yüksek bebeklerde mutlaka karyotip tayini yapılmalıdır,
Anne adayının ve dolayısıyla fetusun muhtemel enfeksiyonlara karşı ya gebelik öncesi aşılamalarla ya da gebelik esnasında alınacak tedbirlerle koruması sağlanmalıdır,
Risk altındaki anne adaylarının özellikle doppler ultrasonografi ile bebeği besleyen plasenta ve anne damar yatağındaki erken değişiklikler titizlikle gözlenmelidir.
Bebekte daha büyüme ve gelişme geriliği başlamadan veya kritik boyutlara varmadan erken teşhis konmaya çalışılmalıdır.
Erken teşhis konan ve intra uterin gelişme geriliği saptanan hastalarda mevcut sistemik hastalığın olanaklar dahilinde hzılı bir şekilde tedavisi,sigara içilmesinin kısıtlanması,zengin diyet ve bol sıvı alımının sağlanması ve yatak istirahatinin teşvik edilmesi hayat kurtarıcı tedbirlerdir.
Eğer tüm bu tıbbi ve destek tedavilerine rağmen bebeğin anne rahmindeki büyüme ve gelişmesi kısıtlı artıyor veya tamamen duruyorsa;akciğer olgunluğunu hızlandıran tedavilerle birlikte bebeğin mümkün olan en az travmaya uğrayacağı doğum şekli ( sezaryen ) seçilerek dünyaya getirilmesi bebeğin sağlığı açısından önemlidir
alıntıdır
Bebeğin doğum ağırlığının gebelik dönemi için belirlenen ortalama kilodan 10 persantiil daha düşük olması,intra uterin gelişme geriliği olarak tadlandırılır.Tüm gebeliklerin % 7 sinde karşımıza çıkan bu problem, prematüre ( erken doğan ) bebeklere çok benzese de, aralarında temel bazı farklar vardır.Prematür bebek ; anne karnında geçirmesi gereken süreyi bütünüyle tamamlamadığı için hem gelişmesi eksik kalmış, hem de doğum ağırlığı düşük olarak doğmuş olur.İntrauterin gelişme geriliğinde ise, bebeğin anne rahmindeki büyümesi değişik nedenlerde kısıtlanmıştır;ancak organ gelişimi doğumun gerçekleştiği gebelik haftasına tamamen uygundur.Modern tanı yöntemlerinin daha yaygın olarak kullanılmaya başlaması ile erken tanısı ve doğal olarak tedavi şansının giderek arttığı bu sorunun önemini vurgulamak için bazı istatistiksel değerler göz atmak gerekecektir.
Büyüme gelişme geriliği olan bebeklerde,doğum ve doğum sonrası erken dönemde bebek ölüm oranı 8 kat artmıştır.
Perinatal dönemde asfiksi ve buna ait sorunlar 5 kat artmıştır.
Büyüme ve gelişme geriliği olan bebeklerin % 30-40’ında öğrenim çağında öğrenme ve davranış bozuklukları ortaya çıkar.
Deri altı dokularındaki yağ ve karaciğerdeki şakar depolarının yetersizliği,doğum sonrası erken dönemde sık olarak vücut ısısı ve kan şekeri düşmesine neden olur.
Hiç kuşkusuz ki yenidoğan üzerinde bu kadar olumsuz etkilere neden olan bu sorunun tedavisinde en önemli faktör;erken dönemde teşhis konması anne rahminde beslenmesinin elden geldiğince arttırılmasının sağlanması ve en uygun koşul ve zamanda bebeğin doğumunun sağlanmasıdır.
RİSK FAKTÖRLERİ
İntrauterin gelişme geriliği sorunu olan fetusların %75’inde olaya neden olan bir risk faktörü saptanabilir.Bu risk faktörlerinden en önemlileri şunlardır ;
Daha önceden aynı sorunlara sahip bir bebek doğurmuş olmak,
Gebelik toksemisi (eklampsi,preeklampsi)
Kronik hiper tansiyon,
Diabet,
Gebelik süresince sigara kullanımı,
Özellikle son 3 ayda yetersiz kilo alımı.
Bu risk faktörlerinin oldukça önemli bir kısmı,bebeği anne rahminde besleyen plasenta adını verdiğimiz organda, damar hasarı yaratarak bebeğin beslenmesini kısıtlamaktadır. Vakaların %60’ında bebeğin anne rahminde beslenmesinin kısıtlandığı durumlarda, bebeklerin merkezi sinir sistemini ön planda koruyan mekanizmalar sonucunda, bebeklerin kafa çapının normal geliştiği, ancak özellikle karın çevresindeki büyümenin sınırlı kaldığı gözlenmektedir. Bu tip gelişme geriliğine asimetrik intra uterin gelişme geriliği adı verilir. Geri kalan %40 hastada ise tüm vücut kısımlarının büyümesi homojen olarak geri kalır.Bu tip simetrik intra uterin gelişme geriliği vakalarına; çok ağır ve ciddi risk faktörlerinin varlığında ,f etusu etkileyen kromozom kusurlarının veya enfeksiyonlarının varlığında rastlanır.
Nasıl önlenir?
İntra uterin gelişme geriliği ile mücadelede başarının yolu;erken teşhis ,erken ve doğru zamanda müdahaledir.
Kronik hipertansiyon,diabet,çok erken yaş (18 yaşından küçük) ve ileri yaş gebeliği (35 yaşından büyük) ,çoğul gebelikler,gebelik esnasında beslenme yetersizliği olan gebelerin doğum öncesi takipleri daha sık aralıklarla ve daha detaylı yapılmalıdır.
Gebelikte sigara içimi kesinlikle engellenmelidir,
Çok ağır efor gerektiren çalışma hayatı ve çevre kirliliğine neden olan koşullarda çalışma önlenmelidir,
Kromozom kusurlarına ait taşıyıcılığı olan ebeveynlerin varlığında veya kromozom kusuru olasılığı yüksek bebeklerde mutlaka karyotip tayini yapılmalıdır,
Anne adayının ve dolayısıyla fetusun muhtemel enfeksiyonlara karşı ya gebelik öncesi aşılamalarla ya da gebelik esnasında alınacak tedbirlerle koruması sağlanmalıdır,
Risk altındaki anne adaylarının özellikle doppler ultrasonografi ile bebeği besleyen plasenta ve anne damar yatağındaki erken değişiklikler titizlikle gözlenmelidir.
Bebekte daha büyüme ve gelişme geriliği başlamadan veya kritik boyutlara varmadan erken teşhis konmaya çalışılmalıdır.
Erken teşhis konan ve intra uterin gelişme geriliği saptanan hastalarda mevcut sistemik hastalığın olanaklar dahilinde hzılı bir şekilde tedavisi,sigara içilmesinin kısıtlanması,zengin diyet ve bol sıvı alımının sağlanması ve yatak istirahatinin teşvik edilmesi hayat kurtarıcı tedbirlerdir.
Eğer tüm bu tıbbi ve destek tedavilerine rağmen bebeğin anne rahmindeki büyüme ve gelişmesi kısıtlı artıyor veya tamamen duruyorsa;akciğer olgunluğunu hızlandıran tedavilerle birlikte bebeğin mümkün olan en az travmaya uğrayacağı doğum şekli ( sezaryen ) seçilerek dünyaya getirilmesi bebeğin sağlığı açısından önemlidir
alıntıdır