İslama Göre İnsan
Kurân-ı Kerim, insanın menşeini Hz. Âdem olarak gösterir. Hz. Âdem, ilk yaratılan insandır. Hz. Âdemin cesedi, topraktan bir hülâsadan yaratılmıştır. (Müminun, 12)
Sonra bu cesede ruh üflenmiştir. Diğer insanların yaratılışını anlatan bir âyette, "sizi topraktan yaratması Onun âyetlerindendir" (Rum, 20)denilmesi gerçekten düşündürücüdür. Çünkü, Hz. Âdemi topraktan yaratan İlâhî kudret eli, diğer insanları da topraktan yetişen gıdalarla yaratmaktadır. Topraktan yaratıldığımızın en kolay anlaşılan bir delili şudur ki: Ölenlerin cesedi aslına rücu eder, yani, toprak haline gelir.
Allah’ı kabul etmeyen maddeci felsefe, kâinatı ezeli kabul eder. Onlara göre, madde yaratılmamıştır, ezelidir ve ebedi olacaktır. Yeryüzünde hayat tesadüfen başlamıştır. Basit canlılar, gittikçe kompleks canlılar haline gelmiş, derken maymun bir evrim geçirerek kıl ve kuyruğunu kaybedip insan olmuştur.
İlmi delillerden uzak ve birtakım ön kabüllere dayalı böyle bir teori, aklı başında insanları ikna etmekten son derece uzaktır. Fakat ne gariptir ki, ülkemizde de bu teori yarım yüzyıldan fazla "bilimsel bir gerçek" şeklinde körpe dimağlara telkin edilmiştir. Aslının maymun olduğunu sanan pek çok kişi, zamanla maymun gibi taklitçi ve şahsiyetsiz bir kimliğe bürünmüşlerdir. Şair:
Tam birbuçuk asırdır, Maymunlardan eleman.
Bizdeki hale nisbet, Maymun taklidden pişman. (Necib Fazıl K., Çile, 427)
derken, böyle kimselerden şikâyetini dile getirmektedir.
Tesadüfe tesadüf edilemeyen böyle bir âlemde, hiçbir şey kendiliğinden olmamıştır. Kâinat, bir oluşum sürecinden değil, değişik yaratılış merhalelerinden geçmiştir. Bu merhalelerin herbiri, Allahın iradesiyle ve tasarrufuyla meydana gelmiştir ve meydana gelmeye devam etmektedir. Maddeyi yoktan yaradan Allah olduğu gibi, yarattığı maddeyi çeşitli şekillere çeviren yine Allah’tır. Elementler, İlahi alfabe gibidir. Bütün canlı-cansız herşey bu alfabenin harfleriyle yazılmaktadır. Maymunu yaratan Allah, insanı da müstakillen yaratmıştır. Hamdi Yazırın da dikkat çektiği gibi, "İnsan ile maymun arasındaki hakiki fark, bir kıl ve kuyruk farkı değil; akıl ve mantık ve ahlâk farkıdır." (Hamdi Yazır, Hak Dini Kurân Dili, 1, 379)
Bir şairimiz, Darwinin evrim teorisini şöyle değerlendirir:
Maymundan gelmiş insanın soyu, Pek sayın Bay Darwin böyle buyurmuş.
Adam haklı, kendi maymunluğunu,Ancak bu şekilde bize duyurmuş.
Seyretmiş Sir kendini aynalarda, Berbatmış çehresi nursuz mu, nursuz.
"Gezilmez bu yüzle artık dışarda,Öyleyse maymunum" demiş uğursuz.
Marifet değildir insan doğup da, Bir hayvan şeklinde mezara girmek.
Marifet odur ki insan olup da, İnsanca yaşayıp, insanca ölmek.
Şadi Eren (Doç.Dr.)
Kurân-ı Kerim, insanın menşeini Hz. Âdem olarak gösterir. Hz. Âdem, ilk yaratılan insandır. Hz. Âdemin cesedi, topraktan bir hülâsadan yaratılmıştır. (Müminun, 12)
Sonra bu cesede ruh üflenmiştir. Diğer insanların yaratılışını anlatan bir âyette, "sizi topraktan yaratması Onun âyetlerindendir" (Rum, 20)denilmesi gerçekten düşündürücüdür. Çünkü, Hz. Âdemi topraktan yaratan İlâhî kudret eli, diğer insanları da topraktan yetişen gıdalarla yaratmaktadır. Topraktan yaratıldığımızın en kolay anlaşılan bir delili şudur ki: Ölenlerin cesedi aslına rücu eder, yani, toprak haline gelir.
Allah’ı kabul etmeyen maddeci felsefe, kâinatı ezeli kabul eder. Onlara göre, madde yaratılmamıştır, ezelidir ve ebedi olacaktır. Yeryüzünde hayat tesadüfen başlamıştır. Basit canlılar, gittikçe kompleks canlılar haline gelmiş, derken maymun bir evrim geçirerek kıl ve kuyruğunu kaybedip insan olmuştur.
İlmi delillerden uzak ve birtakım ön kabüllere dayalı böyle bir teori, aklı başında insanları ikna etmekten son derece uzaktır. Fakat ne gariptir ki, ülkemizde de bu teori yarım yüzyıldan fazla "bilimsel bir gerçek" şeklinde körpe dimağlara telkin edilmiştir. Aslının maymun olduğunu sanan pek çok kişi, zamanla maymun gibi taklitçi ve şahsiyetsiz bir kimliğe bürünmüşlerdir. Şair:
Tam birbuçuk asırdır, Maymunlardan eleman.
Bizdeki hale nisbet, Maymun taklidden pişman. (Necib Fazıl K., Çile, 427)
derken, böyle kimselerden şikâyetini dile getirmektedir.
Tesadüfe tesadüf edilemeyen böyle bir âlemde, hiçbir şey kendiliğinden olmamıştır. Kâinat, bir oluşum sürecinden değil, değişik yaratılış merhalelerinden geçmiştir. Bu merhalelerin herbiri, Allahın iradesiyle ve tasarrufuyla meydana gelmiştir ve meydana gelmeye devam etmektedir. Maddeyi yoktan yaradan Allah olduğu gibi, yarattığı maddeyi çeşitli şekillere çeviren yine Allah’tır. Elementler, İlahi alfabe gibidir. Bütün canlı-cansız herşey bu alfabenin harfleriyle yazılmaktadır. Maymunu yaratan Allah, insanı da müstakillen yaratmıştır. Hamdi Yazırın da dikkat çektiği gibi, "İnsan ile maymun arasındaki hakiki fark, bir kıl ve kuyruk farkı değil; akıl ve mantık ve ahlâk farkıdır." (Hamdi Yazır, Hak Dini Kurân Dili, 1, 379)
Bir şairimiz, Darwinin evrim teorisini şöyle değerlendirir:
Maymundan gelmiş insanın soyu, Pek sayın Bay Darwin böyle buyurmuş.
Adam haklı, kendi maymunluğunu,Ancak bu şekilde bize duyurmuş.
Seyretmiş Sir kendini aynalarda, Berbatmış çehresi nursuz mu, nursuz.
"Gezilmez bu yüzle artık dışarda,Öyleyse maymunum" demiş uğursuz.
Marifet değildir insan doğup da, Bir hayvan şeklinde mezara girmek.
Marifet odur ki insan olup da, İnsanca yaşayıp, insanca ölmek.
Şadi Eren (Doç.Dr.)