tatlıpozan
Daimi Üye
Şöyle çevrenize bir bakın; komşularınızı, akrabalarınızı gözden geçirin. Göreceksiniz ki, 50 yaşın üstündeki dulların çoğu kadın.
Hemen hepimizin dul bir yengesi, anneannesi, babaannesi, halası, teyzesi vardır, ama dul amcaların, dayıların, dedelerin sayısı bunlara göre hayli azdır.
Evrensel gerçek o ki dünyanın tüm ülkelerinde kadınlar erkeklerden daha uzun yaşıyorlar. Elbette ortalama insan ömrü de uzuyor. Yüzyılımızın başlarında 47 yaş civarında olan insan ömrü birçok ülkede 70'i geçti. Bu, bizim ülkemiz için de geçerli. Kadınların ortalama olarak 86, erkeklerin 78 sene yaşadıkları Japonya'ya yetişmemiz yakın zamanda mümkün görünmese de Türkiye'de ortalama ömür kadınlarda 75'e, erkeklerde 70'e yaklaştı. En azından 35 ülkede kadınlar ortalama 80 sene hayatta kalıyorlar.
100 yaşını geçen her dört kişiden üçü kadın. Hatta bir araştırmada, 110 yaşını geçen 88 süper-ihtiyardan 81'inin kadın, sadece 7'sinin erkek olduğu belirlenmiş. Kadın ve erkekler arasındaki hayat süresi farkı bizde de olduğu gibi birçok ülkede 5 sene kadar. Sadece İzlanda'da her iki cinsin yaşama süreleri birbirine eşit. Farkın en fazla olduğu memleket ise komşumuz Rusya. İstatistikler bu ülkede kadınların erkeklerden 14 sene daha fazla hayatta kaldıklarını ortaya koyuyor. Uzmanlar bunu Rus erkeklerin çok fazla sigara, alkol kullanmalarına ve suç ve intihar oranlarının erkeklerde daha yüksek olmasına bağlıyorlar. Meraklılara duyurmak istiyorum: Dünyada erkeklerin kadınlardan daha çok yaşadıkları tek ülke Himalayaların tepesindeki Nepal.
Kadınların hayat sürelerinin daha uzun olmasının esas olarak her iki cins arasındaki biyolojik ve genetik farklılıklardan kaynaklandığı düşünülüyor. Kadın ve erkeklerin sosyal, kültürel, çevresel bakımlardan değişik şartlara maruz kalmaları da elbette çok önemli. Bu yüzden de koroner kalp hastalıkları, kanser, hipertansiyon, KOAH gibi hastalıklar erkeklerde daha fazla görülüyor ve daha ölümcül seyrediyor. Bu hastalıkların da sigara ve alkol kullanımı, şişmanlık, stres gibi erkeklerde daha fazla rastlanan risk faktörleri ile yakından ilgili olduğunu ise söylemeye gerek yok sanırım.
Son senelerde erkekler ve kadınların yaşama sürelerindeki farkın azalmakta olması da kadınların giderek daha fazla sigara, alkol kullanmaları, ev dışında çalışmaları ve daha fazla strese maruz kalmalarıyla açıklanmaya çalışılıyor. Kadınların daha uzun yaşamaları yalnız insanlara has bir özellik değil. Böceklerden parazitlere, deniz kabuklularından solucanlara, örümceklerden sürüngenlere ve balıklara kadar birçok canlı türünün dişilerinin hayat süreleri daha uzun. Erkeklerin daha 'güçlü' ve daha 'hızlı' olmalarına rağmen, kadınların 5-10 yıl daha fazla yaşamaları gerçekten şaşırtıcı! Demek ki ne kaba kuvvet, ne hızlı koşmak ve hızlı yüzmek ömrümüze ömür katmıyor. İstatistikler de, 80 yaşın üzerindeki nüfusun üçte ikisini kadınların oluşturduğunu gösteriyor.
Her şey genlerde saklı
Kadınların erkeklere göre daha uzun yaşamalarında genetik ve hormonal faktörlerin rolünü gösteren çalışmalar var. Mesela, Tokyo Üniversitesi'nde fareler üzerinde yapılan deneylerden elde edilen sonuçlara göre, erkek memelilerin daha cüsseli ve kuvvetli olmasını sağlayan gen, aynı zamanda onların dişilere kıyasla daha az yaşamasına da sebep oluyor. Bu farklılığın babanın spermindeki Rasgrf1 adlı bir genle taşındığı, doğan yavrunun erkek olması hâlinde de bu genin aktive olduğu düşünülüyor. Rasgrf1 geni, iki cinsiyette de bulunmasına karşılık dişilerde işlevleri tamamen durmuş oluyor.
Kadınların boylarının erkeklere göre daha kısa olmasını da önemli bulan araştırmacılar var. Bazı kanserlerin, kalp damar hastalıklarının uzun boylularda daha çok görülmesi ve eşit boydaki kadın ve erkeklerin yaşama sürelerinin farklı olmaması buna delil olarak gösteriliyor.
Uzun yaşama açısından dişilik hormonu olarak bilinen 'ös******'i ve erkeklik hormonu 'testosteron'u da unutmamak lâzım. Testosteronun damar sertliğine yol açarak kalp ve damar hastalıklarına zemin hazırladığı ve ölüm riskini artırdığını ileri süren pek çok uzman var. Buna karşılık ös******in kalp ve damar hastalıklarına karşı koruyucu etkisi olduğu ve hücrelerde antioksidan üretimini artırarak yaşlanmayı geciktirdiği biliniyor. Bazı araştırmalarda 40'ından sonra doğum yapan kadınların 100 seneden fazla yaşama şanslarının daha yüksek bulunmuş olması da hormonal faktörlerle açıklanıyor. Ös****** erkeklere ilaç olarak verilse, belki aradaki fark kapanacak ama 5-10 yıl fazla yaşayacağım diye kaç erkek 'kadınlaşmaya' razı olur, bilemem.
***
Erkekler, kadınları kıskanmayın!
Erkekler bizden uzun yaşıyorlar diye kadınları hiç kıskanmasınlar. Bu, belki de erkeklere Allah'ın bir lütfu. Çünkü ileri yaştaki kadınlar tek başlarına gayet rahat ve mutlu yaşarlar. Hele de kocasından bir daire, bir emekli maaşı kalmışsa, maddi bir problemi yoksa. Belirli bir yaşın üzerindeki erkeğin ise parası pulu olsa da, bir kadın olmadan hayatını tek başına sürdürmesi oldukça zordur. Zira erkeklerin çoğu yemek yapmayı, bulaşık çamaşır yıkamayı bilmez; alışverişten, temizlikten hiç anlamaz. Bunları bilse de, anlasa da gene de çoluğuna çocuğuna, etrafına illâ 'Beni evlendirin' diye tutturur. Çoğu zaman da, evlense de rezil olur, evlenmese de. Bu yüzden yaşlı bir erkeğin karısından önce ölmesi onun için çok daha hayırlı bir durumdur. Biz erkekler uzun yaşamak için değil, ileri yaşlarda dul kalmayalım diye dua etmeliyiz.
ilk yayın tarihi.06 şubat 2010
Alıntı