Kadın Kaptan

ayser

Daimi Üye
Katılım
12 Aralık 2009
Mesajlar
6.699
Tepki
7.439
Puan
113
Yaş
69
Konum
Kartepe
Masdaklıoğlu` adlı 2 metrelik tekne, amatör balıkçıların bulunduğu marina sahil bölgesinde iskeleden yavaşça ayrılırken içerisindeki minik bir denizci bana el sallıyor ve birden kendimi teknenin içinde buluyorum. “Seni bekliyorduk” diyor kaptan Emine Masdaklıoğlu. Ellinde çaparası, deniz çıkmadan önce yanına aldığı kurşunlar ve oltasıyla birlikte. Teknede yalnız değiliz... Yanımızda kızı, oğlu ve henüz 7 yaşında olan torunu Yiğit Taşeren de var.

54 yaşındaki Emine Masdaklıoğlu Marmara Bölgesi`nin tek kadın kaptanı. Emine Hanım, ‘Gemi Adamı` belgesinin sahip. 13 yıldır denize açılıyor. Aslında küçüklüğünde denizle pek alakası yokmuş ama eşi İsmail Bey denizci olunca o da hırslanmış, çalışıp kaptan ehliyetini almış. Masdaklıoğlu ailesi geçimini geçimi denizden sağlıyor ve neredeyse her gün denize açılıyor. Emine Kaptan`ın öyküsü azim ve başarıyı anlatıyor. İlgiyle okuyacağınızı ümit ediyorum...

Emine Hanım, biraz kendinizden bahseder misiniz?
Ben 54 yaşındayım. ilköğretimi dışardan bitirdim. Bizim zamanımızda kız çocukları pek okutulmazdı. Genç yaşta da evlendim.

O zamanlar okumaya, meslek sahibi olmaya heves ediyor muydunuz?
Okula gitmediğimiz için hani şunu olsam, bunu olsam demedim. Ama çalışan bayanlara hep hayran kaldım. Alnın teriyle çalışmak her bayana çok yakışıyor.

Genç yaşta da evlendiniz, öyle mi?
Evet, 1976 yılında eşim İsmail ile evlendim, çok da severek evlendim. İsmail denize açılır balık tutardı. Geçimimizi öyle sağlardık.

Sonra ev hanımı mı oldunuz? Hiç çalışma hayatınız olmadı mı?
Olmadı, hep ev hanımlığı yaptım. Günlere gittim, dikiş nakış işleriyle uğraştım, 3 çocuk büyüttüm. Temizlik yaptım, çamaşır yıkadım, bulaşık yıkadım. Öyle bilindik bir evlilik hikayesiydi yani. Günler, aylar, yıllar böyle geçti.

ZAMANLA İŞİ KIVIRDIM
Peki, denize olan düşkünlüğünüz nereden geliyor?
Aslında küçüklüğümde denizle ilgim yoktu. Arada bir eşimle birlikte denize çıkardık ama onlar gezinti içindi. İşte denizle alakam o kadardı. Ta ki 1999 Marmara depremine kadar.

Kaptan olmaya nasıl karar verdiniz?
Eşim denize çok meraklıydı, ekmeğimizi denizden kazanırdık. Çocuklarım da denize çıkar, balık tutardı. İsmail amatör olarak tekne kullanıyordu. Bir tekne yaptırdı. Ben de ona uymak için arada bir denize açılırdım eşimle. Yani denizci bir eşiniz olunca, gezmeye en fazla Körfez`in açıklarına gidebiliyorsunuz (kahkahalar). Sonra deprem oldu, o zamandan beri ben de onlarla açılmaya başladım.

Hiç zorlanmadınız mı?
Zorlanmaz olur muyum? Tabii ki zorlukları oldu. Balık tutmayı bile bilmezdim. Denize eşim ve çocuklarımdan ötürü uzak değildim ama denizde değildim. Önce balık tutmayı öğrendim, sonra tekne kullanmayı. Zamanla ben bu işi kıvırdım. Ağ çekerken yorulur insan, uzun deniz yolculuklarında eşime yardım için ben de tekneyi kullanırdım.

SAHİL GÜVENLİK KARAR VERDİ!
Peki, ‘Gemi Adamı` belgesi almaya nasıl karar verdiniz?
Ben değil... Bu belgeyi almama sahil güvenlik karar verdi. Eşimle denize açıldığımızda ben tekneyi kullandığım vakitlerde bizi durduran sahil güvenlik ceza yazıyordu çünkü belgem yoktu. Eşim çok destek oldu, bildiğim tanıdığım deniz için belge aldım. Yoksa sahil güvenlik yine gelip yine ceza yazacaktı.

Biraz hırs yapmışsınız anlaşılan!
Herkes zaten çok güzel kullandığını söylerdi. Yalnız kursta yazılı sınavı da vermek gerekiyor, her şey pratik değil. Orada ben biraz daha başarılıydım. Ve oldu sonunda ‘ Gemi Adamı` belgemi aldım. Tabii bu belgeyi alınca kutlaması da denizde yapılır. Tekneyle denize açıldım. Belgem var ya, sahil güvenlik gelse de sorun değildi artık. Ve en sonunda ben de kaptan oldum işte.

Nasıl bir yaşantınız var Emine hanım?
Biz balık tuttuğumuz için denize gece açılırız, sabahın ilk ışıklarında soluğu kıyıda alırız. Gün içinde, Geceden rızkımız neyse onunla uğraşırız. Burada marinada bir barakamız var. Pek sorun olmuyor yani. Evimde vakit geçirmem pek. Çoluk çocuk, torun tombalak denizde buluşuruz. Deniz bizim hayatımız. Hal böyle olunca düzen de buna uygun oluyor.

SORUN DENİZDE DEĞİL KIYIDA
Bir kadın kaptan olarak ne gibi sıkıntılar yaşıyorsunuz?
Denizde pek sıkıntı yaşamıyorum. Tabii kendine göre zorlukları var her işte olduğu gibi. Tek sorun kıyıda yaşanıyor. Teknelerimizin olduğu alanda bir bayan WC`si yok., mescit yok, ışıklandırma yok. Bir bayan kaptan olarak yetkililerden bunların yapılmasını istiyorum. Bayan olarak denize açılıyorum, ağları atıp tutuyorum, balık yakalıyorum, tekne kullanıyorum ancak kıyıda bir kaç eksikten ötürü yaşanan sıkıntılar beni zor duruma düşüyor. Ricam da bunların yapılması.

Kadın kaptan olmak nasıl bir şey, zor mu?
Çok güzel! Birçok kadını da cesaretlendiriyorum. ‘Biz de kaptan olacağız` diyen bayanlar var. Açıkçası ben alıştım kaptanlığa... Artık kolay geliyor. Zaten bu trafikte araba kullanmaya da benzemiyor. Ama beni tanımayanlar görünce, “Aaa kadın kaptan” diyor hala. Ben yaptığım işi çok seviyorum, denizi çok seviyorum. Kadın kaptan olarak denizde vakit geçirmenin ne demek olduğunu anlatamam. Sen de şimdi denizdesin Hatice, nasıl bir duygu?`

Bİraz korksam da denizde ağınız, oltanız ve çaparınızla geçirdiğiniz he an çok güzel. Peki, tekneye kadın elinin değmesi fark ettiriyor mu?
Hem de nasıl... Bir kere biz kadınlar çok titiziz. Temizliği çamaşır suyuyla yaparız. Erkeklerin temizliği bile farklı. Eşimi diğerlerinden uzak tutuyorum, onun da titizlikte üstüne yoktur. Tekneye değen kadın eli o tekneyi değiştirir. Teknede her şey sizden sorulur. Biliyorsunuz açık denizde nikâh bile kıyabiliriz. Kadın isterse her şeyi yapabilir, gemi kullanır, uçak uçurur…
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst