Kadına Şiddet Son 7 Yılda % 1400 Arttı!
Adana Barosu'ndan Meltem Erdinç Gürcüoğlu, son yedi yılda istatistiklere giren kadın cinayetlerinin yüzde 1400 arttığını söyledi.
Adana Barosu Yönetim Kurulu Üyesi ve Kadın Hakları Komisyonu Koordinatörü Meltem Erdinç Gürcüoğlu, son yedi yılda istatistiklere giren kadın cinayetlerinin yüzde 1400 arttığını söyledi.
Gürcüoğlu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla Baro'da düzenlediği toplantıda, "Resmi rakamlara göre son yedi ayda 226 kadın öldürülmüş, 478 kadın tecavüze, 722 kadın tacize uğramış, 6 bin 423 kadın ise aile içi şiddet nedeniyle hastaneye başvurmuş. Verilere göre kadına yönelik cinsel saldırı suçlarında son beş yılda yüzde 30 artış meydana gelmiştir." dedi.
1985 yılında Birleşmiş Milletler'in Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesini (CEDAW) imzaladığını anlatan Gürcüoğlu, "Türkiye tarafından da imzalanan bu sözleşme; taraf ülkelere, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığa karşı, gerekli yasal düzenlemeleri yapma ve şiddeti ortadan kaldıracak uzun ve kısa vadeli çözümler getirme sorumluluğu getirmektedir. CEDAW'a taraf bir ülke olan Türkiye, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık konusunda Dünyanın en geri ülkelerinin arasında yer almakta ve hatta geçen yıllarla birlikte şiddet ve ayrımcılığın boyutları artmaktadır." diye konuştu.
Gürcüoğlu, "Kadınlara yönelik şiddet, kadınların ve kızların insan haklarının ihlalidir; maddi ve manevi bütünlük hakkı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, ifade özgürlüğü, eğitim hakkı, çalışma hakkı gibi birçok hak ihlallerini de içine almaktadır." ifadesini kullandı.
Şiddet mağduru kadınların korunması ve rehabilite edilmesi için hayati olan sığınma evlerinin sayısının nüfusla karşılaştırıldığında çok yetersiz olduğunu vurgulayan Gürcüoğlu, şunları söyledi: "Medyada namus, töre cinayetleri, koca-baba dayakları, işkence magazinleştirilerek verilmektedir. Şiddete uğrayan kadının ne yaptığı, ne söylediği ya da nasıl giyindiği sorgulanıyor. Fiziksel, sözel ve cinsel şiddete uğrayan kadınların bunu hak edip hak etmediği tartışılıyor; kurbanlar suçlanıyor, suçlular "mağdur" ilan ediliyor. Şiddet, dinsel-geleneksel önyargılarla, cinsiyet ayrımcı politikalarla ve yasalar eliyle meşrulaştırılıyor. Kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığın sona erdirilmesi için devletin kadınlara yönelik her türlü şiddet eylemini açık bir şekilde kınamasını, şiddete uğrayan kadınlar için başvuru ve sığınma evlerinin sayısının artırılmasını, ücretsiz danışmanlık, psikolojik ve tıbbi destek ve yasal yardım yapılmasını istiyoruz."
Timetürk
Adana Barosu Yönetim Kurulu Üyesi ve Kadın Hakları Komisyonu Koordinatörü Meltem Erdinç Gürcüoğlu, son yedi yılda istatistiklere giren kadın cinayetlerinin yüzde 1400 arttığını söyledi.
Gürcüoğlu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla Baro'da düzenlediği toplantıda, "Resmi rakamlara göre son yedi ayda 226 kadın öldürülmüş, 478 kadın tecavüze, 722 kadın tacize uğramış, 6 bin 423 kadın ise aile içi şiddet nedeniyle hastaneye başvurmuş. Verilere göre kadına yönelik cinsel saldırı suçlarında son beş yılda yüzde 30 artış meydana gelmiştir." dedi.
1985 yılında Birleşmiş Milletler'in Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesini (CEDAW) imzaladığını anlatan Gürcüoğlu, "Türkiye tarafından da imzalanan bu sözleşme; taraf ülkelere, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığa karşı, gerekli yasal düzenlemeleri yapma ve şiddeti ortadan kaldıracak uzun ve kısa vadeli çözümler getirme sorumluluğu getirmektedir. CEDAW'a taraf bir ülke olan Türkiye, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık konusunda Dünyanın en geri ülkelerinin arasında yer almakta ve hatta geçen yıllarla birlikte şiddet ve ayrımcılığın boyutları artmaktadır." diye konuştu.
Gürcüoğlu, "Kadınlara yönelik şiddet, kadınların ve kızların insan haklarının ihlalidir; maddi ve manevi bütünlük hakkı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, ifade özgürlüğü, eğitim hakkı, çalışma hakkı gibi birçok hak ihlallerini de içine almaktadır." ifadesini kullandı.
Şiddet mağduru kadınların korunması ve rehabilite edilmesi için hayati olan sığınma evlerinin sayısının nüfusla karşılaştırıldığında çok yetersiz olduğunu vurgulayan Gürcüoğlu, şunları söyledi: "Medyada namus, töre cinayetleri, koca-baba dayakları, işkence magazinleştirilerek verilmektedir. Şiddete uğrayan kadının ne yaptığı, ne söylediği ya da nasıl giyindiği sorgulanıyor. Fiziksel, sözel ve cinsel şiddete uğrayan kadınların bunu hak edip hak etmediği tartışılıyor; kurbanlar suçlanıyor, suçlular "mağdur" ilan ediliyor. Şiddet, dinsel-geleneksel önyargılarla, cinsiyet ayrımcı politikalarla ve yasalar eliyle meşrulaştırılıyor. Kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığın sona erdirilmesi için devletin kadınlara yönelik her türlü şiddet eylemini açık bir şekilde kınamasını, şiddete uğrayan kadınlar için başvuru ve sığınma evlerinin sayısının artırılmasını, ücretsiz danışmanlık, psikolojik ve tıbbi destek ve yasal yardım yapılmasını istiyoruz."
Timetürk