Bu dünya genelinde büyük bir sorun , gelişmiş ülkelerde (toplumlarda) kadının toplumdaki yerini belirleyen geleneksel kurallar yok diyebiliriz , kadının mutlaka çalışma hayatı oluyor ailesinden bağımsız kendi ayakları üzerinde duruşu söz konusu ve bu toplumlarda şiddete karşı etkili yaptırımlar var adalet kavramına güveniliyor ve hızlı işliyor bürokrasi (gelişmemiş ülkelere nazaran).. Bu bakımdan şiddete karşı caydırıcılık daha fazla , kadının eşinden (örnek veriyorum) şiddet gördüğünde kendi hayatına maddi anlamda devam etme şansı da yüksek..
Fakat az gelişmiş ülkelerde bazı gelenekler inançlar vs. kadının ikinci sınıf olduğunu , erkekten zayıf olduğunu ve sürekli korunmaya muhtaç olacağını vurgulamaktan başka amacı yokmuş gibi sanki.. (benim düşüncem) , yetiştirilme şekilleri buna bağlı himaye altında olmaya eğilim , çalışma hayatından uzak kalma , kendi ayakları üzerinde durmayı olumsuz etkiliyor , toplum baskısı olan ülkelerde de olana sessiz kalma , içinde tutma , yardım istemekten çekinme , maddi olanaksızlığa düşme korkusu kaçınılmaz sonu hızlandırmaktan başka işe yaramıyor aslında.
Şiddetin şiddete eğilimin büyük oranda yetiştirilme tarzıyla alakası vardır diye düşünüyorum.