Kadınlara mahsus haller -(Hayız - Nifas - İstihaze) nasıl ibadet yapılır?

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.396
Puan
113
Hayız Nedir?


Kadınlara mahsus haller denilince, hayız, nifas ve istihaze'den ibaret üç hâl kasdedilir. Bunları sırası ile görelim:

Hayız (regl), kadınların hastalık ve doğum halleri dışında ve belli yaşlar arasında rahimden gelen bir kandır. Buna âdet hâli, ay hâli, aybaşı, muayyen hâl gibi adlar da verilir.

Hayız hâli, kadınlara mahsus tabiî bir haldir. Vücutta biriken kirli ve zehirli maddeler, hayız kanı ile dışarı atılır; vücut hafifler, sıhhat bulur. Bu sebeble hayız hâlinden ürkmeğe, korkmağa, tiksinti duymaya sebeb yoktur. Bu durumu normal bir hâl olarak karşılamalı, Allah'ın bir takdiri olarak bakmalıdır. Nitekim şu rivâyet de bunu te'yid eder mahiyettedir:

Âişe validemiz, Peygamberimizle haccettiği sırada kendisinde muayyen hâl olmuş, bu durumda haccı yarım kalacak zannederek ağlamaya başlamıştı. Peygamberimiz kendisine:

- Ne oluyorsun, ay hâli mi gördün? diye sormuş ve ardından şu açıklamayı yapmıştı:

- Bu, kadınlar tâifesine Allah'ın bir yazısı ve takdîridir. Kâbe'yi tavaftan başka hacıların yaptığı herşey'i yap; Kâbe'yi de ay hâlinden kurtulduktan sonra tavâf edersin."

Ne Zaman Başlar, Kaç Yaşına Kadar Sürer?
Hayız hâli, en erken 9 yaşında başlar. Genç kızlar bu hâlin başlamasıyla bülûğa ermiş olurlar.

Bu hâl, en geç 55 yaşına kadar, her ay belli sürelerle devam edip gelir. Bu yaştan sonra da kesilir.

9'dan önce ve 55'ten sonra görülen kanamalar, muayyen halden sayılmazlar. Bir hastalıktan gelen istihaze hâli kabûl edilirler.

Nasıl Belli Olur?
Hayız akıntısı kırmızı, siyah, sarı, bulanık yeşil ve kiremit renklerinde olabilir. Pamukta bu renklerden biri görülse, muayyen hâlin başlamış olduğuna hükmedilir. Muayyen hâl kesildiğinde ise, gelen akıntı beyaz renktedir ve rahimin tabiî akıntısıdır.

Rahimden gelen akıntının ay hâli sayılabilmesi için kadının hâmile olmaması da şarttır. Hâmilelik süresi içinde gelen kan, muayyen halden sayılmaz.

Kaç Gün Sürer?
Muayyen hal, en az 3 gün, en çok da 10 gün sürer. 3 günden (72 saat) az görülen akıntı ile, 10 günden (240 saat) fazla gelen akıntı muayyen halden sayılmaz. Bir hastalıktan geldiği kabûl edilir.

Hayız süresi içinde akıntının devamlı olması şart değildir. Arasıra kesilebilir. Meselâ, bir kadın üç gün dem görse, sonra iki gün akıntı kesilse, sonra yine üç gün daha dem gelse, o kadının hayız müddeti 9 gündür. Ve arada akıntısız geçen iki gün de hayız günlerinden sayılır.

İki Ay Hâli Arasında Kalan Temiz Günlerin Süresi Ne Kadardır?

İki ay hâli arasındaki temizlik süresine "tuhr hâli" denir. Bu süre 15 günden az olmaz, daha fazla olabilir. Buna göre, 15 günden daha evvel ortaya çıkan akıntılar, ay hâlinden sayılmazlar.

Âdet Günleri Süresi Her Ay Muayyen midir?
Bâzı kadınların âdet günleri muayyendir. Meselâ, her ay 5 veya 7 veya 9 gün âdet görürler.

Bâzılarında ise, âdet günleri sabit değil, aydan aya değişkendir. Meselâ, bunlar bir ay 5 gün, bir ay 6 gün âdet görürler. Bu halde ihtiyata uygun davranmak gerekir. Yani, böyle bir kadın, 6. gün oldu mu yıkanır, namazını kılar. Ramazanda ise, orucunu tutar. Çünkü, bu altıncı günde görülen kanın hastalık kanı olma ihtimali vardır. Ancak bu kadın 6. gün çıkmadan kocasıyla cinsî münasebette bulunamaz. Zira bu hal hayız hâli de olabilir.

Âdet Günlerinin Süresinin Değiştiği Nasıl Anlaşılır?
Bir âdet süresinin değişmiş olması için, o âdet süresine aykırı üst üste iki âdet görülmelidir. Meselâ, her ay, devamlı 5 gün âdet gören bir kadın, sonradan üstüste iki defa 4 veya 6 gün âdet görse artık onun âdeti 5 değil, 4 veya 6 gün olmuştur. Şu halde mutad olan âdet süresinin değişmesi, üst üste görülen iki ayrı âdet ile olmaktadır.

Mûtad olan hayız müddetinden fazla olan, fazla süresi 10 günü geçmeyen kanamalar da, âdet hâlinden sayılır. Bu durumda âdet süresi değişmiş kabûl edilir. Meselâ, her ay 7 gün âdet gören bir kadın, sonradan 10 gün görmeye başlasa, 10 günü de hayızlı sayılır. Fakat 10 günü geçen kanamalarda, mutad günden fazla olan günler, âdet hâli değil, istihaze hâli kabûl edilir.

Âdet Çağına Giren Bir Kız, Kendisinde İlk Kanamayı Görünce Ne Yapar?
Âdet görecek çağa gelen bir kız, ilk defa görmeye başladığı âdetten dolayı, hemen namazı orucu terkeder. Bu kıza "mübtedie" denir. Âdet hâli üç günden az sürerse hayızlı olmadığı anlaşılır. Terk ettiği ibâdetleri kaza etmesi gerekir.

İmam-ı A'zam'a göre, âdet tam üç gün devam edip hayız hâli olduğu kesinleşmeden namazı ve orucu terketmek câiz olmaz.

Bir kadının görmekte olduğu âdetini kocasına karşı inkâr etmesi veya vâkıaya muhalif olarak âdet gördüğünü söylemesi helâl olmaz.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.396
Puan
113
Nifas Neye Denir?

Nifas, doğum sırasında kadından gelen kana denir. Nifas hâline Türkçemizde "Lohusalık hâli" denir.

Nifas Hâli Kaç Gün Sürer?
Nifas, yani, lohusalık hâlinin en az kaç gün süreceği belli değildir. Bir gün bile olabilir. En fazla devam müddeti ise, 40 gündür. 40 günden fazla sürmez. 40 günde kesilmeyip devam eden kan, artık nifas kanı değil, istihaze kanıdır.

Bâzı kadınlar çocuk doğurduktan sonra, ancak 15-20 veya 25 gün kadar nifas görürler. Sonra kan kesilir. Böyle kadınların, nifas süreleri bu kadar olmuş olur. Bundan sonra yıkanır, namaz kılıp oruç tutmaya başlayabilir.

Nifasın âzamî haddi, İmam-ı Şâfiî'ye göre 60 gündür. Yaygını ise, 40 gündür.

Düşük Yapan Kadın Nifaslı Sayılır mı?
Düşük çocukların el, ayak, parmak gibi uzuvları belirmiş ise, nifas hâli meydana gelir. Fakat âzaları henüz teşekkül etmemiş bir düşük ile, nifas hâli vücut bulmaz.

Ameliyatla Doğum Yapan Kadınlar da Nifaslı Sayılırlar mı?
Bir özür dolayısıyla çocuk ameliyatla (sezeryan) alınır ve kan da rahimden değil de karından çıkarsa, nifas hâli tahakkuk etmez. Bu kan, yaradan akan kan hükmündedir. Ancak kan, rahim yoluyla dışarı çıkarsa, kadın nifaslı sayılır.

Nifas Müddeti İçinde Görülen Temizlik, Yani Nifasın Muvakkaten Kesilmesi Hâli Nifastan Sayılır mı?
Evet, sayılır. Meselâ, 10 gün kan gelip 5 gün kesilse, sonra tekrar kanama başlasa ve 10 gün kadar sürse, bu 25 günlük sürenin hepsi de nifastan sayılır.

Çocuk dünyaya gelirken vücudunun ekserisinin rahimden çıkmasıyla, çocuk dünyaya gelmiş sayılır.

İstihaze Hali Nedir?

Hayız ve nifas müddetleri dışında, rahimden akan kana istihaze yani, hastalık kanı denir.

İstihaze kanı, hayız ve nifas kanından farklıdır. Bu kan, damardan geldiği için, ince ve kokusuzdur. Tıpkı burundan vesaire âzalardan akan kan gibidir. Bir özür ve hastalık kanıdır.

Hayız ve Nifasla İlgili Hükümler

Hayız ve nifasın müşterek 8 hükmü vardır:

1 - Hayız ve nifas hâlindeki kadından her türlü namaz mükellefiyeti düşer. Kadınlar hayız-nifas hâlinde oldukları müddet zarfında, namaz kılmaları kendilerine haram olur.
Hayız ve nifas hâlinde iken kılamadıkları bu namazları; kadınlar sonradan kaza etmek mecburiyetinde de değillerdir. Cenâb-ı Hak, fazl ve kereminden onları böyle bir mükellefiyetten afvetmiştir.

İslâm dîni gerçekten kolaylık dînidir. Hayız ve nifaslı kadınların namaz borçları hakkındaki hükmünde de, bu kolaylık prensibini apaçık görmekteyiz. Çünkü, hayız hâli kadınların her ay mübtelâ oldukları ve bir haftaya yakın zamanlarını meşgul eden eziyetli bir durumdur. Bu arada pek çok vakit namazlarını da kılamamış haldedirler. Kadının devamlı olarak kocasının ve çocuklarının hizmeti yanısıra, evinin temizlik ve bakımıyla da uğraştığı malûmdur. Bu durumda olan bir kadının, mecburen terkettiği pek çok vakit namazlarını sonradan kaza etmek zorunda kalmasının, ona ne derece ağır ve zahmetli geleceği apaçık meydandadır.

Nifas hâli için de durum aynıdır. 20 gün, 30 gün, hattâ 40 gün namazını terketmek zorunda kalan bir kadının, bütün bu birikmiş namazları kaza edebilmesi ne kadar meşakkatli olacağı bedihîdir.

İşte, âlemlere rahmet olan İslâmiyet, büyük bir kolaylık olarak, kadınların, hayız ve nifas hâlinde iken kılamadıkları bütün namazları afvetmiştir.

Hayız ve nifas hâlindeki kadınların namaz kılmaları haram olmakla birlikte, tesbih, zikir ve duada bulunmaları câizdir. Hattâ hayız ve nifas hâlindeki bir kadının, mümkün ise ve vakti de müsait ise, her namaz vaktinde abdest alıp, bir vakit namaz kılacak kadar kıbleye karşı yönelerek oturması, bu süre içinde, tesbih, tevhid ve tehlil ile meşgul olması müstehab bile görülmüştür. Bu şekilde o, hem Rabbini unutmamış ve ibadet zevkini kaçırmamış; hem de Allah'a ibadet hususunda -elinden gelseydi- ne derece arzu ve iştiyak içinde olduğunu da göstermiş olur. Bu güzel ve temiz niyeti sebebiyle, o kadına hayatında en güzel ve en feyizli kıldığı namazın sevabı yazılacağı rivâyetlerden anlaşılmaktadır.

2 - Hayız-Nifas hâlindeki kadınlara, namaz kılmak gibi oruç tutmak da haramdır. Ancak namazdan farklı olarak, tutamadıkları günleri, temizlendikten sonra kaza etmeleri gerekmektedir.
Çünkü, oruç, namaz gibi devamlı olmayıp senede bir ay olduğundan, kadınların tutamadıkları birkaç günlük oruç borçlarını sonradan kaza etmeleri, onlara pek fazla bir zahmet ve meşakkat yüklemez. Bu bakımdan namaz borçları afvedildiği halde, oruç borcu baki kalmış, sonradan kazası istenmiştir.

Âişe validemiz bu hususta şöyle buyurmuşlardır:

"Bize hayız ve nifas hâlleri geldiğinde, Hz. Resûlüllah (asm) tutmadığımız oruçlarımızı kazâ etmemizi emir buyururlardı. Kılmadığımız namazların ise kaza edilmesini emretmezlerdi."

3 - Hayız ve nifas hâlinde olan bir kadına Kur'an okumak da haramdır. Resûl-i Ekrem (asm) Efendimiz, bu hususta şöyle buyurmuşlardır:

"Hayızlı veya cünüp olan kimse, Kur'an-ı Azîmüşşân'dan birşey okuyamaz."

Hayızlı ve nifaslı kadınların veya cünüplerin kunut vesaire gibi çeşitli duaları okumalarında, tesbih ve tehlil kelimelerini söylemelerinde ve Hazret-i Peygambere salât ve selâm getirmelerinde hiçbir mahzur yoktur.

Hayız ve nifaslı halde olanlar, Kur'an-ı Kerîm'i okuyamamakla beraber, onu dinleyebilirler.

4 - Hayız ve nifas hâlinde bulunanların, Kur'an'a ellerini sürmeleri de haramdır. Hattâ bütün Kur'an'ı (Mushaf'ı) değil, bir âyeti, bir âyetin birkaç kelimesini dahi tutmak haramdır.

Kur'an Kursu öğretmenliği yapan bir kadın, hayız hâlinde öğretim işini yardımcısına yaptıracaktır. Yardımcısı yoksa Hanefî ulemasından Kerhî ve Tahavî'ye göre öğretimini devam ettirecektir.

Kerhî: Öğretmen hanım hayız hâlinde kelime kelime, Tahavî ise, yarımşar âyet söylemekle öğretim yapılmasında 'beis yoktur' demişlerdir.

5 - Hayız-Nifas halinde olan kadınlara (veya cünüplere) mescid ve camilere, zaruret olmadan girmek de haramdır.

6 - Hayız-Nifas hâlindeki kadının veya cünüp olan kadın ve erkeğin, mü'minlerin kıblesi olan Kâbe-i Mükerreme'yi tavaf etmeleri de haramdır.

7 - Hayız-Nifas hâlinde olan kadının kocası ile cinsî münasebette bulunması da haramdır. Bu halde yapılan bir cinsî birleşme, büyük günahlardan (günâh-ı kebâir) sayılmıştır.

Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle buyurulur:

"Sana kadınların hayız (âdet) hallerini de soruyorlar. De ki: O (hayız) bir ezâdır. Binaenaleyh siz hayız hâlinde kadınlardan çekilin. Temizleninceye kadar onlara yanaşmayın." (el-Bakare, 222).

Âyette geçen kadınlara yaklaşmama emrinin ne mânâ ifade ettiğini Enes'den (ra) rivâyet edilen bir hadîs-i şerîf şu şekilde açıklamaktadır:

"Yahudiler kadın hayız gördüğü vakit onlarla birlikte yeyip içmezlerdi. Peygamber (asm) ise bu hususta:

"- Her şey'i yapın, yalnız cinsî münasebet müstesna..." buyurdular."

Hayız-Nifas hâlinde iken kadınla cinsî temasda bulunmak dinî yönden olduğu gibi, tıbbî yönden de çok mahzurludur. Kadın bu hallerde hasta hükmündedir. Son derece itinalı bir bakıma ve temizliğe muhtaçtır. Yorulmaktan büyük ölçüde kaçınmalı, mümkün mertebe istirahat halinde olmalıdır. Ayrıca hayızlı kadının dışarı yaydığı ağır koku, erkeği kadından tiksindirmeğe de sebeb olabilir. Bu bakımdan bu nazik dönemde yapılacak cinsî münasebetler, kocayı hanımından tiksindirip soğutabileceği gibi, pek çok kadın hastalıklarına da sebebiyet verebilir. Meselâ: Bugün Avrupa'da kadınlarda çok sık görülen rahim kanserlerinin mühim bir sebebi de, ay hâlinde kadınların kocalarıyla cinsî münasebette bulunmaya devam etmeleri olarak tesbit edilmiştir.

Bir erkeğin hayız hâlinde olan hanımına yaklaşması haram olduğu gibi, kadının ona boyun eğmesi de haramdır.
Eğer, karı-koca bu halde iken, cinsî münasebette bulunurlarsa, her ikisinin de tevbe ve istiğfar etmeleri gerekir. Ayrıca bir veya yarım dinar miktarında altın veya onun bedelini de fakirlere sadaka olarak vermelidirler. [Bir dinar, bir miskal (4 gr.) ağırlığında bulunan altın sikkedir].

Hayız hâlinde olan kadından yatağını ayırmak câiz değildir. Bu tarz davranış, Yahudilerin mezhebidir. Yahudiler ay hâlindeki kadından yataklarını ayırdıkları gibi; onlarla yanyana oturmaz, beraber yemek bile yemezlerdi. Silindikleri havluları bile ayırırlardı. İslâmiyet bu haksız ve bâtıl âdeti kaldırmış, ay hâlindeki kadınla yatmayı, pişirdiği yemeği yemeyi, aynı havluya el, yüz silmeyi mekruh dahi saymamıştır.

Hazret-i Âişe vâlidemiz şöyle buyurur:

"Ben hayızlı iken Nebî (asm) mübarek başını kucağıma yaslar, sonra Kur'an okurdu."

Diğer bir rivâyet:

"Ben hayız hâlinde iken, Resûl-i Ekrem (asm) hazretlerinin mübarek saçlarını tarardım."

Bu hadîslerden anlaşılıyor ki, hayız hâlindeki kadınlar necis (pis) değillerdir. Nifas hâlinde olanlar da böyledir. Bu haller sadece birer hadestir. Yani bâzı dinî mükellefiyetleri ifaya mâni şer'î birer kirlilik hâlidir. Yoksa neces, yani, hakikî pislik hâli asla söz konusu değildir.

Hayız ve Nifastan Kesilen Kadına, Gusletmeden Evvel Kocasının Cinsî Münasebette Bulunması Helâl Olur mu?

Hayız ve nifasın âzamî müddetleri (hayızda 10, nifasta 40 gün) geçince kadınla cinsî münasebet helâl hâle gelir. Guslü beklemek gerekmez.

 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.396
Puan
113
Ancak yine de kadın guslettikten sonra temas, müstehab kabûl edilmiştir.

10 günden evvel hayız ve 40 günden evvel nifas hâlinin sona ermesi durumunda ise, cinsî münâsebet derhal helâl olmaz. Cinsî münasebetin helâl olması için, kadın ya yıkanmış olmalı veya yıkanmamış olsa bile hayız ve nifas hâlinin bitiminden sonra üzerinden bir namaz vakti geçmelidir. Bu takdirde gusledilmemiş bile olsa, cinsî münasebet helâl hâle gelmiş olur.

8 - Ay hâlinde olan kadının göbek ile diz kapakları arasında kalan avret sahasına kocasının şehvetsiz bile olsa çıplak olarak temas etmesi, el dokundurması da haramdır.

Hayızlı olan kadında kocasının faydalanabileceği, el sürebileceği kısımlar; göbeğin üstü ile dizlerin altında kalan kısımdır.

İstihaze Hâline Ait Hükümler

İstihaze kanı, ne oruca, ne de namaza engel değildir. Cinsî münasebete de mâni olmaz. Ancak istihaze hâlindeki kadınlar, özürlü hükmünde bulunurlar. Özürlülerin tâbi olduğu hükümlere uygun olarak ibadetlerini yaparlar.

Asr-ı Saâdette bir gün bir kadın Peygamberimize gelerek:

"Benden devamlı kan gelir, namazı bırakayım mı?" diye sormuştu.

Peygamberimiz de cevaben:

"Hayır, o damardaki bir hastalıktandır, hayız değildir. Âdet vaktin gelince namazı bırak, âdet hâlin geçince guslederek temizlen ve bundan sonra her vakit namazı için ayrı abdest alarak namazlarını kıl. Tekrar âdet hâli gelinceye kadar böyle yapmaya devam et" buyurmuşlardı. Bu rivayet, istihaze hâlinin özür hâline ait hükümlere tâbi olduğunu açıkça göstermektedir.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.396
Puan
113
HAYIZ İLE İLGİLİ DEĞİŞİK BİLGLER

Adet Günü Nasıl Kararlaştırılır?

Hanımlardan bazıları intizamlı adet görür. Adet günlerinin sayısı bellidir. İlk kan görmede bu günler kararlaşmamış olabilir. Ancak bundan sonra vaki olabilecek değişiklikle adet günleri değişmiş olur. Mesela ilk defa beş gün görmüşken, sonra iki defa yedişer gün görürse, bunun adeti yedi gün olur. Eğer ilk defa yedi gün görüp de ondan sonra iki defa beş güne düşerse, adet beş olarak kararlaşır. Daima adeti değişenler, ihtiyat tarafını tutarak amel ederler. En yükseğini alırlar.

Adet Günü Değişenler Ne Yapmalı?
Daima adet günleri değişenler, ihtiyat tarafını tutarak amel ederler. bir ayda yedi, diğer ayda sekiz gün adet gören, sekizinci gün oldu mu yıkanır ve namazlarını kılar, ramazan ayında ise orucunu tutar. Çünkü sekizinci gündeki kanın, adet üstü fazla kan olması ihtimali vardır. Fakat sekizinci gün çıkmadıkça cinsi münasebet kurulamaz. ayrıca on güne kadar devam edecek kanlar hayız sayılır.

Adet Günlerini Şaşıran Kadın
İslamiyete her kadının hayız, lohusalık ve temizlik günlerini, bunların sayısını, zamanını bilmesi gereklidir. Bir kadın delirse vaya baygınlık geçirse yahut ilgisizliği nedeniyle adetini unutsa, kan aktığı halde aklı başına gelip iyileşse, düşündüğü zaman hayız ve nifas günleini hatırlayacak olur ve bu hatırladığına güvenirse, artık bu kadın ona göre hareket eder. Hatırlamazsa bu kadına muhayyere - şaşırmış denir. Bu kadınlar şu guruplar altında toplanabilir:
Yalnız günlerini unutanlar. Yani kadın, her ay bir defa kendinden kan geldiğin biliyor, ama kaç gün geldiğini unutmuş. Bu kadın, hayzı hatırladığından dolayı, kanın kesilmeksizin gelmeğe başladığı zamandan itibaren üç gün namazını kılmaz. Sonra, hayız ile temizlik ve hayızdan kurtulmak arasında tereddiüt ettiğinden dolayı da yedi gün her namaz için yıkanması lazımdır. Sonra da yirmi gün için temiz olduğunu bildiğinden, kocasıyla cinsi münasebette bulunabilir.

Adetinin her ay üç gün olduğunu bildiği halde o üç günün zamanını bilemiyenler. Meselâ ayın başında mı, ortasın da mı, sonunda mı olduğunukestirmiyor, böylece hayız ile temizlik arasında tereddüt ettiğinden dolayı, ayın başında üç gün her namaz için abdest alıp kılar. sonra da her saat hayızdan kurtulduğunu zannettiğinden dolayı, yirmi yed gün her namaz için boy abdesti alıp namazlarını kılacaktır.
Adetin hem kaç gün olduğunu hem de zamanını bilemiyenler. Bu gibiler için kaide şöyledir:

Kadın hangi vakitte temizliğini iyice kestirebilirse o zaman abdestini alıp namazını kılar, orucunu tutar, kocasıyla cinsi münasebette bulunabilir.
Hangi vakitte hayız haline girdiğini iyice kestirebilirse tüm bunları şüphesiz terkedecektir.
Eğer bir vakitte hayız halinde mi yoksa temiz halinde bulunduğundan şüphelenirse, hangisi daha uygun diye araştırma yapmak mecburiyetinde kalır.
Eğer araştırmazsa, ihtiyatlı olmak üzere her namaz için boy abdesti almak gerekir.
Araştırır da gene de şüpheden kurtulmazsa adeti ongün takdir olunur, her namaz için boy abdesti alır, namazını kılar, ancak bu on günlük araştırma sürecinde cinsi münasebette bulunamaz.

Adetli iken avret mahallini tıraşı, tırnak kesmek

Adetli veya lohusa durumunda bulunan bir kadının, bu durumda avret mahalli temizliği yapması mekruhtur. Bu, yıkandıktan sonra olmalıdır. Avret mahalli ve koltuk altı temizliği en az yedi gün içinde, en çok ise 40 gün içinde yapılmalıdır. Kırk günü geçmemelidir. Aynı şekilde adetli iken tırnak kesmek mekruhdur. Yıkandıktan sonra kesmek gerekir. Cünüp olan erkek ve kadın da aynı durumdadır.

Adet halini geciktirmek için ilaç kullanmak caizmi?
Adet kanama, yaradılışın gereği tabii bir durum olduğuna göre, bırakalım da Allah'ın yaratmış olduğu tabii seyri içinde devam etsin. Eğer bu adet geciktirici ilaçlar sağlık açısından zararsız ise, kendilerine zarar vermiyor, adet düzenini değiştirmiyorsa, bazı özel durumlarda kullanılabilinir. Bu ilaçların zararlı olup olmadığı konusunda uzman bir doktora danışmak gerekir.

Kur'an Öğretmeni Olan Hanım Adetliyse

Kadın Kur'an öğreticisi, hayız halinde, çocuklara kelime kelime öğretir ve kelimelerin arasını keser. Hece hece Kur'an öğretmesinde de kerahet yoktur.

Adet İçinde Kan Gelmeyen Günler

Hayzın başlaması ile görülen kan, daha sonra bir müddet kesilir, sonra yine görülür. Görülmeyen günlerde hayızlı kabul edilir. İki kan arasına giren temizliğin hayız sayılması için, bunun temizlik müddetinde değil, hayız müdddetinde gelmesidir.

Adet kanı tam kesilmeden alınan boy abdesti

Bir hanım adet veya lohusalık kanları tam kesilmeden abdest veya boy abdesti alırsa bu geçerli olmaz. Hayız ve nifas olan kadınların abdest almaları müstehap değildir. Çünkü bunların abdestsizlik durumlarına abdestin bir tesiri yoktur. Kadının hayzı kesildimi cünup gibi olur.

Adet sayılmayan kanlar

Adet görecek çağa gelmemiş kız çocuklarında görülen kan
Adet halinin en az müddeti olan üç günden az gelen kan
Adet halinin en çok müddeti olan on günden sonra gelen kan
Hamilelik esnasında gelen kan
Adetten kesimiş yaşlı kadından gelen kan

Adetli iken uyuyup temiz kalkan kadının durumu
Kadın adetli olarak uyur da namaz vakti çıktıktan sonra temizlenmiş olarak uyanırsa, uyuyarak bıraktığı o namazı kaza etmesi gerekir. Zira uyuduğu andan itibaren temiz olduğu kabul edilir. Bu durumda o namazı kaza etmek gerekir.

Temiz uyuyup adetli kalkan kadının durumu

Temiz uyuyup adetli kalkan kadının, ıslaklığı da kan renginde olursa, kanı gördüğü anda itibaren adetlidir. Bu durumda gece yatsı namazını kılmamışsa, kaza etmesi gerekir.






Kaynaklar:
Büyük İslam İlmihali, Ömer Nasuhi Bilmen, Bilmen Basım ve Yayınevi
Büyük Kadın İlmihali, Rauf Pehlivan, Gonca Yayınevi, 1993 (3, 4)
En Geniş İslam İlmihali, Ali Fikri Yavuz, Çile Yayınları, 1977 (1, 2, 5)
Kadın İlmihali, M. Cemal Öğüt, Bahar Yayınları, 1971 (6)
ravda.net
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.396
Puan
113
Hayız Halinde

Adetli kadının kestiği yenilir mi?
* Helal olması için hayvanı erkeğin kesmesi şart değildir. Hayvan kesmesini bilen kadınlarda kesebilirler. Hatta adet veya lohusa durumunda olan kadınlar bile kesebilir, kestikleri yenir.

Adetli Kadın Kuran’a Bakabilir mi?

* Adet ve Lohusa durumunda veya cünup olan bir kimse okumadan, hecelemeden Kur’an-ı Kerime yalnız bakabilir, bu mekruh değildir.

Adetli Kadın Kur’an Dinliyebilir mi?

* Adetli veya lohusa durumunda bulunan bir kadın, Kur’an-ı Kerimi tutmadan, okunan Kur’an’ı okuyarak takip etmeden, hecelemeden yalnız dinlemesi caizdir. Bu durumun sevap derecesini ancak Allah bilir

Adetli Kadın Kur’an Meali Okuyabilir mi?

* Bu durumdaki bir kadın, Kur’an’a ve ayet yazılı bir şeye el süremez. Arapça dışında Farsça, Türkçe gibi bir dile yazılmış olan Kur’an mealini, tutmak haramdır. Onda Kur’an ahkamı yazılı olduğundan Kur’an hükmündedir. Eğer içinde ayet bulunmuyorsa Türkçe kitap okumalarında bir mahzur yoktur. Eğer kadın adet durumunu öğrenmek istiyorsa zarureten fıkıh kitaplarına da bakabilir.

Adetli Kadın Secde Ayeti Duyarsa

* Adet veya lohusa durumunda olan bir kadın, namaz kılmakla mükellef olmadığı için secde kendisine vacip değildir. Cünup olan için bu böyle değildir. Cünup olan kimse, kadın olsun erkek olsun eğer secde ayetini duyarsa tilavet secdesi vacip olur. Temizlendikten sonra bu secdeyi yerine getirmeleri gerekir.

Adetli Kadın Namaz Vaktinde Ne Yapar?
* Ülemâ: ” Hayızlı kadının her namaz vakti için abdest alarak namaz yerinde o namazı kılacak kadar oturması, adetini unutmamak için tesbih ve tehlil (Lâ ilâhe illâllâh) ile meşgul olması müstehabdır.” demişlerdir. Bir rivayette: “bu kadına evvelce kıldığı namazların en güzelinin sevabı verilir.” buyurulmuştur

Adetli Kadın Mübarek Gecelerde Ne Yapar?

Kadınların namazsızlık halleri eğer Ramazan, kadir gecesi, bayram, kandil…gibi şerefli ve kıymetli, müminlerin günahlarının bağışlanacağı ve derecelerinin yükseleceği mübarek vakit ve zamanlara rastlıyacak olursa, o mümin ve müslüman kadınların kalblerindeki niyetlerine göre “Her kişiye, muhakkakniyetinin hakkı verilir” hadis-i şerfleri gereğince, o hayırlı günleri ve geceleri ibadetle geçirmek niyetinde idiyseler, şüphesiz ki, o mübarek ve güzel günlerin ve gecelerin rahmet ve bereketlerinden nasiplerini hem de eksiksiz olarak alacaklardır. Çünkü kadınların bu namazsızlık halleri, ellerinde olmayan bir özür kabilinden olduğu ve kendi istekleriyle olmadığı için mahrum olmalarını gerektirmez. Niyet, söz ve amelden hayırlıdır; çünkü söz ve amele gösteriş karışabilir, fakat niyete hiçbir şey karışamaz.
Kaynaklar

Büyük Kadın İlmihali - Rauf Pehlivan
İzahlı Kadın İlmihali - Asım Uysal
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst