Aslı Oktay
Daimi Üye
KAF SURESİ
Rahman Rahim olan Allahın adıyla
1- Kaf. Şerefli üstün Kurana andolsun.
2- Hayır, onlara kendilerinden bir uyarıcı gelmesine şaştılar da, o kafirler: Bu şaşılacak bir şey dediler.
3- Biz öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman mı (yeniden diriltilecek mişiz)? Bu uzak bir dönüş (iddiasıdır).
4- Doğrusu Biz, yerin onlardan ne eksilttiğini bilmişizdir. Katımızda (bütün bunları) saklayıp-koruyan bir kitap vardır.
5- Hayır, hak kendilerine gelince yalanladılar. Şimdi onlar, derin bir sarsıntı içinde bulunuyorlar.
6- Üzerlerindeki göğe bakmıyorlar mı? Biz, onu nasıl bina ettik ve onu nasıl süsledik? Onun hiçbir çatlağı yok.
7- Yeri de (nasıl) döşeyip-yaydık? Onda sarsılmaz dağlar bıraktık ve onda göz alıcı ve iç açıcı her çiftten (nice bitkiler) bitirdik.
8- (Bunlar,) İçten Allaha yönelen her kul için hikmetle bakan bir iç göz ve bir zikirdir.
9- Ve gökten mübarek (bereket ve rahmet yüklü) su indirdik; böylece onunla bahçeler ve biçilecek taneler bitirdik.
10- Ve birbiri üstüne dizilmiş tomurcuk yüklü yüksek hurma ağaçları da.
11- Kullara rızık olmak üzere. Ve onunla (o suyla) ölü bir şehri dirilttik. İşte (ölümden sonra) diriliş de böyledir.
12- Onlardan önce Nuh kavmi, Ress halkı ve Semud (kavmi) de yalanladı.
13- Ad, Firavun ve Lutun kardeşleri,
14- Eyke halkı ve Tubba kavmi de. Hepsi elçileri yalanladı; böylece Benim tehdidim (onların üzerine) hak oldu.
15- Ya, Biz ilk yaratılışta güçsüz mü düştük? Hayır, onlar karmaşık bir kuşku içindedirler.
16- Andolsun, insanı Biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha yakınız.
17- Onun sağında ve solunda oturan iki yazıcı kaydederlerken
18- O, söz olarak (herhangi bir şey) söylemeyiversin, mutlaka yanında hazır bir gözetleyici vardır.
19- O, ölüm sarhoşluğu, bir gerçek olarak gelip de, (insana) İşte bu, senin yan çizip-kaçmakta olduğun şeydir (denildiği zaman da).
20- Sura da üfürülmüştür. İşte bu, tehdidin (gerçekleştiği) gündür.
21- (Artık) Her bir nefis, yanında bir sürücü ve bir şahid ile gelmiştir.
22- Andolsun, sen bundan gaflet içindeydin; işte Biz de senin üzerindeki örtüyü açıp-kaldırdık. Artık bugün görüş-gücün keskindir.
23- Onun yakını olan (ve yanından ayrılmayan melek) dedi ki: İşte bu, yanımda hazır durumda olan şey.
24- Siz ikiniz (ey melekler), her inatçı nankörü atın cehennemin içine,
25- Hayra engel olan, saldırgan şüpheciyi,
26- Ki o, Allahla beraber başka bir İlah edinmişti. Artık ikiniz, onu en şiddetli olan azabın içine atın.
27- Onun yakın-dostu (saptırıcı) dedi ki: Rabbimiz, ben onu kışkırtıp-azdırdım. Ancak kendisi (haktan) uzak bir sapıklık içindeydi.
28- (Allah buyurur Benim Huzurumda çekişip-durmayın. Ben size daha önce kesin bir uyarı göndermiştim.
29- Huzurumda söz değişikliğe uğratılmaz ve Ben kullara zulmedici değilim.
30- O gün cehenneme diyeceğiz: Doldun mu? O da: Daha fazlası var mı? diyecek.
31- Cennet de, muttakiler için, uzakta değildir, (o gün) yakınlaştırılmıştır.
32- Bu, size vadolunandır; (gönülden Allaha) yönelip-dönen (İslamın hükümlerini) koruyan,
33- Görmediği halde Rahmana karşı içi titreyerek korku duyan ve içten Allaha yönelmiş bir kalp ile gelen içindir.
34- Ona esenlik ve barış (selam)la girin. Bu, ebedilik günüdür.
35- Orda diledikleri herşey onlarındır; Katımızda daha fazlası da var.
36- Biz bunlardan önce nice nesiller yıkıma uğrattık ki onlar, zorbaca yakalamak (yakıp-yıkmak, baskı ve şiddetle yönetmek, sindirmek) bakımından kendilerinden daha üstündüler; şehirlerde (yerin üstünü altına getirip, sayısız kazı, inşaat ve araştırmalarla her yanı) delik-deşik etmişlerdi. (Ama) kaçacak bir yer var mı?
37- Hiç şüphesiz, bunda, kalbi olan ya da bir şahid olarak kulak veren kimse için elbette bir öğüt (zikir) vardır.
38- Andolsun, Biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde yarattık; Bize hiçbir yorgunluk dokunmadı.
39- Öyleyse sen, onların dediklerine karşılık sabret ve Rabbini güneşin doğuşundan önce ve batışından önce hamd ile tesbih et.
40- Gecenin bir bölümünde ve secdelerin arkasından da Onu tesbih et.
41- Çağırıcının, yakın bir yerden çağrıda bulunacağı güne kulak ver;
42- O gün, o çığlığı bir gerçek (hak) olarak işitirler. İşte bu, (dirilip kabirlerden) çıkış günüdür.
43- Gerçek şu ki, dirilten ve öldüren Biziz, Biz. Ve dönüş de Bizedir.
44- O gün yer, onlardan çatlayıp-ayrılır da (onlar,) hızla koşarlar. İşte bu, Bize göre oldukça-kolay olan bir haşir (sizi birarada toplama)dır.
45- Biz onların neler söylediklerini daha iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorba değilsin; şu halde, Benim kesin tehdidimden korkanlara Kuran ile öğüt ver.
Rahman Rahim olan Allahın adıyla
1- Kaf. Şerefli üstün Kurana andolsun.
2- Hayır, onlara kendilerinden bir uyarıcı gelmesine şaştılar da, o kafirler: Bu şaşılacak bir şey dediler.
3- Biz öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman mı (yeniden diriltilecek mişiz)? Bu uzak bir dönüş (iddiasıdır).
4- Doğrusu Biz, yerin onlardan ne eksilttiğini bilmişizdir. Katımızda (bütün bunları) saklayıp-koruyan bir kitap vardır.
5- Hayır, hak kendilerine gelince yalanladılar. Şimdi onlar, derin bir sarsıntı içinde bulunuyorlar.
6- Üzerlerindeki göğe bakmıyorlar mı? Biz, onu nasıl bina ettik ve onu nasıl süsledik? Onun hiçbir çatlağı yok.
7- Yeri de (nasıl) döşeyip-yaydık? Onda sarsılmaz dağlar bıraktık ve onda göz alıcı ve iç açıcı her çiftten (nice bitkiler) bitirdik.
8- (Bunlar,) İçten Allaha yönelen her kul için hikmetle bakan bir iç göz ve bir zikirdir.
9- Ve gökten mübarek (bereket ve rahmet yüklü) su indirdik; böylece onunla bahçeler ve biçilecek taneler bitirdik.
10- Ve birbiri üstüne dizilmiş tomurcuk yüklü yüksek hurma ağaçları da.
11- Kullara rızık olmak üzere. Ve onunla (o suyla) ölü bir şehri dirilttik. İşte (ölümden sonra) diriliş de böyledir.
12- Onlardan önce Nuh kavmi, Ress halkı ve Semud (kavmi) de yalanladı.
13- Ad, Firavun ve Lutun kardeşleri,
14- Eyke halkı ve Tubba kavmi de. Hepsi elçileri yalanladı; böylece Benim tehdidim (onların üzerine) hak oldu.
15- Ya, Biz ilk yaratılışta güçsüz mü düştük? Hayır, onlar karmaşık bir kuşku içindedirler.
16- Andolsun, insanı Biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha yakınız.
17- Onun sağında ve solunda oturan iki yazıcı kaydederlerken
18- O, söz olarak (herhangi bir şey) söylemeyiversin, mutlaka yanında hazır bir gözetleyici vardır.
19- O, ölüm sarhoşluğu, bir gerçek olarak gelip de, (insana) İşte bu, senin yan çizip-kaçmakta olduğun şeydir (denildiği zaman da).
20- Sura da üfürülmüştür. İşte bu, tehdidin (gerçekleştiği) gündür.
21- (Artık) Her bir nefis, yanında bir sürücü ve bir şahid ile gelmiştir.
22- Andolsun, sen bundan gaflet içindeydin; işte Biz de senin üzerindeki örtüyü açıp-kaldırdık. Artık bugün görüş-gücün keskindir.
23- Onun yakını olan (ve yanından ayrılmayan melek) dedi ki: İşte bu, yanımda hazır durumda olan şey.
24- Siz ikiniz (ey melekler), her inatçı nankörü atın cehennemin içine,
25- Hayra engel olan, saldırgan şüpheciyi,
26- Ki o, Allahla beraber başka bir İlah edinmişti. Artık ikiniz, onu en şiddetli olan azabın içine atın.
27- Onun yakın-dostu (saptırıcı) dedi ki: Rabbimiz, ben onu kışkırtıp-azdırdım. Ancak kendisi (haktan) uzak bir sapıklık içindeydi.
28- (Allah buyurur Benim Huzurumda çekişip-durmayın. Ben size daha önce kesin bir uyarı göndermiştim.
29- Huzurumda söz değişikliğe uğratılmaz ve Ben kullara zulmedici değilim.
30- O gün cehenneme diyeceğiz: Doldun mu? O da: Daha fazlası var mı? diyecek.
31- Cennet de, muttakiler için, uzakta değildir, (o gün) yakınlaştırılmıştır.
32- Bu, size vadolunandır; (gönülden Allaha) yönelip-dönen (İslamın hükümlerini) koruyan,
33- Görmediği halde Rahmana karşı içi titreyerek korku duyan ve içten Allaha yönelmiş bir kalp ile gelen içindir.
34- Ona esenlik ve barış (selam)la girin. Bu, ebedilik günüdür.
35- Orda diledikleri herşey onlarındır; Katımızda daha fazlası da var.
36- Biz bunlardan önce nice nesiller yıkıma uğrattık ki onlar, zorbaca yakalamak (yakıp-yıkmak, baskı ve şiddetle yönetmek, sindirmek) bakımından kendilerinden daha üstündüler; şehirlerde (yerin üstünü altına getirip, sayısız kazı, inşaat ve araştırmalarla her yanı) delik-deşik etmişlerdi. (Ama) kaçacak bir yer var mı?
37- Hiç şüphesiz, bunda, kalbi olan ya da bir şahid olarak kulak veren kimse için elbette bir öğüt (zikir) vardır.
38- Andolsun, Biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde yarattık; Bize hiçbir yorgunluk dokunmadı.
39- Öyleyse sen, onların dediklerine karşılık sabret ve Rabbini güneşin doğuşundan önce ve batışından önce hamd ile tesbih et.
40- Gecenin bir bölümünde ve secdelerin arkasından da Onu tesbih et.
41- Çağırıcının, yakın bir yerden çağrıda bulunacağı güne kulak ver;
42- O gün, o çığlığı bir gerçek (hak) olarak işitirler. İşte bu, (dirilip kabirlerden) çıkış günüdür.
43- Gerçek şu ki, dirilten ve öldüren Biziz, Biz. Ve dönüş de Bizedir.
44- O gün yer, onlardan çatlayıp-ayrılır da (onlar,) hızla koşarlar. İşte bu, Bize göre oldukça-kolay olan bir haşir (sizi birarada toplama)dır.
45- Biz onların neler söylediklerini daha iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorba değilsin; şu halde, Benim kesin tehdidimden korkanlara Kuran ile öğüt ver.