Bir yüreğimiz vardı bizim hani, bir ruhumuz vardı her dem öteleri muştulayan. İpliğimiz kaşla göz arasında ekonomi pazarına çıkarıldı ansızın. Pırıltısını kaybetti şefkat, gücünü yitirdi merhamet. **** medeniyetinde sevgi yolunu şaşırdı, ten ülkesine tutsak düştü, süveydası karardı gönlümüzün . Uçsuz bucaksız Ummanlarda kalakaldık bir başına. Derunumuz baştan başa gam ve elem kucakladı. Şimdi güven pınarlarından irin akıyor, tevekkül bırakmış ellerimizi, kederimiz saçlarımızı beyaza yoruyor. Çelik kapılar bir bir kapanıyor yüzümüze, naylon pencerelerden ışık sızmıyor karalar bağlamışız, odalar ısıtmıyor, birer mezarlık apartman katlarımız.
Zifir düşünceler yordu düşlerimizi, çaldı yüreğimizin tılsımını.
Kalbimiz sürgündür artık kendimizden, ruhumuz suskun, uzağız birbirimize…
Kalp gözümüz kapalı…
Hükümsüzdür!
Bir yüreğimiz vardı Sultanım,
Hani merhameti selsebil yağardı insanların üzerine.Yüreğimiz kefildi bütün yaptıklarımıza, yapmadıklarımıza, yapamadıklarımıza. Kağıttan senetler yoktu, tomar tomar paralarımız yoktu, katlarımız yatlarımız yoktu, riya, hile yoktu, yalan dolan yoktu, çalan yoktu, çırpan yoktu!
Ama bir yüreğimiz vardı içinde kor ateşler yanan, şefkat ve merhametten yüce dağlar devinen.
Sonra bir de tevekkülümüz vardı, inancımız vardı sınırsız.
Birden kötü yürekli bir cadının büyüsü gibi bir şeyler oldu, tılsımını kaybetti her şey. Avucumuzdan kaydı ansızın bildik bütün güzel şeyler.
Yüreğimizin feneri söndü. Taşa döndü gönüller.
Hükümsüzdür!
Artık hayretimiz hükümsüzdür Sultanım!
Bütün iyi niyetlerin eli bağlanmış, geçitler tutulmuş, zaman işgal altında. Bir yüzümüz karanfil idi hani, bir yüzümüz gül-i reyhandı gül ülkesinde. Ne zaman kanadı yüzümüz, ne zaman alnımıza kara çalındı, ne zaman bin bir yüze dönüştük riya medeniyetinde hatırlamıyoruz şimdi. Anneler ne zaman besmelesiz çocuklar sundu çağa çağdaşlık yarışında, ne zaman eşiklere besmelesiz girildi eksildik, azaldık, tadımız kaçtı. Kanıksadık zindanlarımızı…
Tutukluyuz zamana şimdi.
Zindanımız olmuştur artık zaman… Bütün sözlerin anlamı düşmüştür, kaybolmuştur zamanın karasında… Gönlümüz düşmüştür üç akçanın üzerine, kirlenesi… Vazgeçtik bütün iyi bildiklerimizden, soyunduk bütün güzelleri.Umarsız şarkılara sığındık saklanası… Arsızlandık, hırsızlandık kördüğümlere dönüşmüş kaderimize ağladık belki, ıslandık yağmurlarda. Üşüdük dostların ihanetinden, sevgi çemberi daraldı, iyiliklerimiz yağmalandı, bilinmedi değeri…
Belki kendimize döndük, vazgeçtik her şeyden. Kalbimizi vurduk yalnızlığın duvarlarına, unuttuk, bitirdik içimizde her ne varsa. Ağlayan gözlerimiz şimdi denize akıyor, gemilerimiz rıhtımlarda alabora, rüzgârın terkisinde bütün umutlarımız. Kanadı kırık birer kuşuz göçebe, yolunu şaşırası… Uzak iklimlere meyilli kuşlar kafilesi gibi hayatın etrafında döne döne yorulduk menzile varmayası.
Kahrımız büyüdü, sevgimiz küçüldü, yokuşlarda tıkandık, varamadık menzile…
Kanıksadık zehrimizi, içtik tükenesi…
Yürekten söylenen bütün türküleri unuttuk, bütün sevdiklerimizi, sevenlerimizi,unuttuk ansızın.
Ne desem ki Sultanım, Kelimeler kifayetsiz, duygular kör, yürek sağır…
Tasfiye ettik yüreğimizi, tasfiye ettik gönlümüzü, tasfiye ettik insanlığımızı!
Bundan gayrı hükümsüzdür!
Meryem Aybike SİNAN