KALBİMİZİN VİRÜSLERİ: GÜNAHLAR
‘Acı Ama Gerçek’
Her çağın kendine göre bir kültürü ve yaşam tarzı var. Biz müslümanlar olarak, kalıplarını kendimizin belirleyemediği bir çağda yaşıyoruz. 200 Yıl öncesine kadar Osmanlı/İslam medeniyetinin hayat tarzı ve değerlerine göre yaşarken, ortalama olarak bu tarihten itibaren, dünya hakimiyetini kesinkes eline alan Batı medeniyetinin, getirdiği hayat tarzına göre yaşamaya başladık.
İnsanı ilgilendiren her şey değişti, algılar, değerler, zevkler vs. Bu değişime paralel olarak, insanı anlatan kavramlar ve bunlara yüklenen anlamlar da değişti. Biz de bu yazımızda, klasik kavramların ötesinde, bu ‘bilgisayar çağı’na uygun bir dille, günahın insana verdiği zararları ve kurtuluş yollarını anlatmayı deneyeceğiz.
Bir parça mizah havası oluşsa da, insanımızın dertlerine çare olabilecek böyle bir tasavvufi analizi bir kenara atmaya içimiz elvermedi. Zira, uzun zamandır yaptığımız tahliller ve araştırmalar, günahların kalbimizi istila etmesinin, virüslerin bilgisayara verdiği zararlardan hiç de aşağı kalmadığını gösteriyordu. Bu benzetmeden yola çıkarak, başka araştırmacıların daha detaylı analizler yapmalarının yolunu açabilmek de bir başka hedefimiz olsun.
Virüsler ve Günahlar
Göz kırpmadan işlenen günahlar, insanın ibadete soğumasına sebebiyet veriyor. Her günahın kalbin üzerine bir is tabakası gibi kaplayıp adeta kurum yağdırdığını düşündüğümüzde, kalbi kararmış bir insan, ibadetten haz alamayacaktır. Bırakın haz almayı, o ibadeti yapmaya bile güç bulamayacaktır çoğu defa.
Kıymetli yazar Hekimoğlu İsmail’in dediği gibi “Her haram havada dolaşan toz lekeleri gibidir. Nasıl ki lekeler lambanın camına yapışır da o ışık dışarı sızamazsa, kalp fanusu da böyledir. Haramlar kalp fanusunu karartır, insan ibadet etmek istemez. Çünkü kalpteki iman dışarı tesir edemez, dışarıdaki ilim de kalbe ulaşmaz. İşte, insanla ibadetin uzak kalmasının sebebi budur. Her günah, vücut şehrine giren bir casus gibidir. Kendini günahlardan koruyanın ibadet etmesi kolaylaşır.”
Virüs; kısaca, başka programları veya bilgisayarları bozmak veya normal çalışmasını engellemek amacıyla yazılmış bilgisayar programları. Bir benzetme yaparak açıklayacak olursak; günahlar da aynen virüslerin bilgisayara verdiği zarar gibi kalbimizin ve ruhumuzun asıl/fıtri programının bozulmasına sebebiyet verirler.
Her günah, tıpkı farklı sahalarda yazılan zararlı virüs programları gibi ruhumuzun ayrı bir fonksiyonunu hedef almakta ve bu amaca göre ‘işgal’ ettiği duygu fakülte(leri)mizi kendi emelleri doğrultusunda çalıştırmaktadır.
Mesela ‘solucan’ adı verilen virüsler, bilgisayara girebilmek için kendilerini ‘dost’ gösterirler ve rahatlıkla makineye yerleşirler. Daha sonra çöreklendikleri konumlarından bilgisayarı yönetmeye başlarlar.
Bir günah işlersiniz ve onunla vücudunuza yerleşen, ‘zulmet’ tabir edilen virüsler kalbinizi mesken tutar. Aynı şekilde, bir küçük günah da, daha büyük günahların, büyük günahlar da dinden çıkmanın (küfür) solucan virüsleri gibidir. Adeta kuluçkaya yatan bu zulmet, aynı zamanda yeni günahlar işleme arzusunun taşıyıcı virüsü gibi nefsinizi ayartmaya ve kalbinize telkinde bulunmaya başlar.
Bir süre sonra, nefsin ısrarlı talebi, şeytanın iğva/teşviki ve kalbinizin meyletmesiyle daha kötü bir günahın içinde bulursunuz kendinizi. Çünkü, asıl programınız olan iman ve ilminiz devre dışı bırakılmış ve iradenizin yönünü belirleyen akıl aletiniz işlemez hale gelmiştir. Kalbin günah işleme kararı almasıyla, vücut azaları otomatikman harekete geçer ve adeta kontrolü başkaları tarafından ele geçirilmiş bir robot/bilgisayar gibi -Allah muhafaza- günaha sürüklenirsiniz.
Günah Virüslerinden Korunmanın Yolları
Günahların kalbe, ruha ve bedene hükmetmesini kabaca izah ettikten sonra, çözüme de işaret edelim. Her ne kadar hastalığı teşhis, tedavinin yarısı ise de tedavi olmadıktan sonra, kalıcı bir çözüm getirilmiş olmaz.
Şunu hemen belirtelim ki; İçine virüs sızan bilgisayardan virüsleri tek tek temizlemek mümkünse de zahmetli bir iştir. Hatta bazen yeteri kadar ‘belalı’ bir virüs ise ondan virüs temizleme programlarıyla kurtulamazsınız. Geriye tek çözüm kalır…
Nasıl virüs kapmış bir bilgisayara ‘format’ atılıp sıfırlanarak, programları yeniden yükleniyorsa, günah zulmetlerinden kurtulmanın en kesin tedavisi de bilerek veya bilmeyerek işlenen günahlardan dolayı Rahman ve Gafur olan Allah’a tövbe etmektir. Üstelik, tam bir temizlik için ‘nasuh tövbesi’ (bir daha işlememek üzere tövbe) edilir.
“Kalp Tabibi, Kalıcı Çözümler Sunar…”
Bilgisayarınızı sıfırlamak elinizde oluğu gibi her Müslüman da tövbe ederek günah defterini sıfırlayabilir. Fakat, sizin amatörce bilgisayarınızı sıfırlamaya kalkmanız; bazı bilgi ve yeteneklerin kaybına, bilgisayarınızın performansının düşmesine ve en önemlisi, yeni virüslere karşı korunma yapan programlardan mahrum kalmanıza sebep olabilir.
Siz en iyisi bilgisayarınızı virüslerden koruyabilmek, dolayısıyla günahlardan uzak bir hayat yaşayabilmek için bir ‘kalp tabibi’nden yardım alınız. Profesyonel yardım her zaman kesin ve kalıcı çözümler sağlar. Her hizmette olduğu gibi bunun da bir bedeli vardır. Ancak kalp tabipleri, ücret karşılığında çalışmazlar. Onların sizden tek isteği, verdiğiniz tövbe sözüne sadık kalmaya çalışmanız ve koruyucu programları kurmanızdır. Bir de periyodik manevi bakımları ihmal etmemenizdir.
Tövbe edip sözünde durabilmek, sanıldığı kadar kolay bir iş değildir. Amatörce denemeler yapan herkes bunun çok zor bir şey olduğunun farkındadır. Bugün tövbe edersiniz, bir gün, iki gün sözünüzde durur günah işlemezsiniz. Ama bir süre sonra, hiç beklemediğiniz bir anda bir de bakmışsınız, farkında olmadan gafletin ortasına dalmış ve günaha bulanmışsınız. Çünkü, günahtan korunmak için gerekli donanım (hardware) ve programlara (software) sahip değilsinizdir.
Bozulan Devreler Ne Olacak?
Her insan, fıtratının bozulması oranında, daha zorlu tedavi süreçleriyle karşılaşır. Zira, bilgisayarı sıfırlamak ayrı bir konudur, bozulan parçaların bakım ve tamiri ayrı…
Herhangi bir kullanıcı gerekli bilgiye sahipse bilgisayarına ‘format atabilir’ ama bozulan devrelerini tamir edemez. Bu devre ve kartları ancak bu işin uzmanı olan bir mühendis tamir edebilir. Veya onun talimatlarına uyan bir teknisyen de bazı basit bakımları yerine getirebilir.
Bir insan çocukluk ve yetişme sürecinde, nasıl bir hayat tarzına sahipse, davranışları ve manevi aletleri (akıl, kalp, latifeler) o yönde şekillenir. İslam/Fıtrata aykırı bir hayat tarzı ve gaflet ortamı, daha çocukluğundan itibaren karakter ve kişiliğimizin olumsuz yönde oluşmasına tesir eder.
Sağlam bir inanç ve Allah-Peygamber sevgisi ile yetişmeyen her çocuk/genç, ortamın ‘kötü’lüğü ölçüsünde fıtrattan sapar. Bir de etrafında örnek alıp kendini düzeltebileceği, örnek insanlar yoksa, iyi ahlaktan tamamen mahrum kalabilir.
Bu durumda, diyebiliriz ki nasıl, bozulan programlarımızı, bir yenisiyle değiştirmek zorunda kalıyorsak; gaflet ve günahların tesiriyle, ilim ve feyiz noksanlığından bozulan ahlakımızı, duygularımızı da yeni ve fıtri olanla değiştirmemiz gerekir. Bu da ehil bir kalp doktorunun ecza deposundan alacağı, iyi ve güzel ahlakları bize şırınga etmesiyle (tasarruf) mümkündür.
Şimdilik bu kadarıyla yetinelim. Fakat en azından şunu ortaya çıkarmış olduk ki; virüslerin bilgisayar üzerindeki tahribatı, günahların maneviyatımız üzerindeki bozucu etkisi yanında hafif kalmaktadır. Özellikle, bozulan bir bilgisayarı çöpe atma imkanımız varken, dünya ve ahiret saadetimizi tehlikeye atma şansımızın olmadığını düşündüğümüzde…
‘Acı Ama Gerçek’
Her çağın kendine göre bir kültürü ve yaşam tarzı var. Biz müslümanlar olarak, kalıplarını kendimizin belirleyemediği bir çağda yaşıyoruz. 200 Yıl öncesine kadar Osmanlı/İslam medeniyetinin hayat tarzı ve değerlerine göre yaşarken, ortalama olarak bu tarihten itibaren, dünya hakimiyetini kesinkes eline alan Batı medeniyetinin, getirdiği hayat tarzına göre yaşamaya başladık.
İnsanı ilgilendiren her şey değişti, algılar, değerler, zevkler vs. Bu değişime paralel olarak, insanı anlatan kavramlar ve bunlara yüklenen anlamlar da değişti. Biz de bu yazımızda, klasik kavramların ötesinde, bu ‘bilgisayar çağı’na uygun bir dille, günahın insana verdiği zararları ve kurtuluş yollarını anlatmayı deneyeceğiz.
Bir parça mizah havası oluşsa da, insanımızın dertlerine çare olabilecek böyle bir tasavvufi analizi bir kenara atmaya içimiz elvermedi. Zira, uzun zamandır yaptığımız tahliller ve araştırmalar, günahların kalbimizi istila etmesinin, virüslerin bilgisayara verdiği zararlardan hiç de aşağı kalmadığını gösteriyordu. Bu benzetmeden yola çıkarak, başka araştırmacıların daha detaylı analizler yapmalarının yolunu açabilmek de bir başka hedefimiz olsun.
Virüsler ve Günahlar
Göz kırpmadan işlenen günahlar, insanın ibadete soğumasına sebebiyet veriyor. Her günahın kalbin üzerine bir is tabakası gibi kaplayıp adeta kurum yağdırdığını düşündüğümüzde, kalbi kararmış bir insan, ibadetten haz alamayacaktır. Bırakın haz almayı, o ibadeti yapmaya bile güç bulamayacaktır çoğu defa.
Kıymetli yazar Hekimoğlu İsmail’in dediği gibi “Her haram havada dolaşan toz lekeleri gibidir. Nasıl ki lekeler lambanın camına yapışır da o ışık dışarı sızamazsa, kalp fanusu da böyledir. Haramlar kalp fanusunu karartır, insan ibadet etmek istemez. Çünkü kalpteki iman dışarı tesir edemez, dışarıdaki ilim de kalbe ulaşmaz. İşte, insanla ibadetin uzak kalmasının sebebi budur. Her günah, vücut şehrine giren bir casus gibidir. Kendini günahlardan koruyanın ibadet etmesi kolaylaşır.”
Virüs; kısaca, başka programları veya bilgisayarları bozmak veya normal çalışmasını engellemek amacıyla yazılmış bilgisayar programları. Bir benzetme yaparak açıklayacak olursak; günahlar da aynen virüslerin bilgisayara verdiği zarar gibi kalbimizin ve ruhumuzun asıl/fıtri programının bozulmasına sebebiyet verirler.
Her günah, tıpkı farklı sahalarda yazılan zararlı virüs programları gibi ruhumuzun ayrı bir fonksiyonunu hedef almakta ve bu amaca göre ‘işgal’ ettiği duygu fakülte(leri)mizi kendi emelleri doğrultusunda çalıştırmaktadır.
Mesela ‘solucan’ adı verilen virüsler, bilgisayara girebilmek için kendilerini ‘dost’ gösterirler ve rahatlıkla makineye yerleşirler. Daha sonra çöreklendikleri konumlarından bilgisayarı yönetmeye başlarlar.
Bir günah işlersiniz ve onunla vücudunuza yerleşen, ‘zulmet’ tabir edilen virüsler kalbinizi mesken tutar. Aynı şekilde, bir küçük günah da, daha büyük günahların, büyük günahlar da dinden çıkmanın (küfür) solucan virüsleri gibidir. Adeta kuluçkaya yatan bu zulmet, aynı zamanda yeni günahlar işleme arzusunun taşıyıcı virüsü gibi nefsinizi ayartmaya ve kalbinize telkinde bulunmaya başlar.
Bir süre sonra, nefsin ısrarlı talebi, şeytanın iğva/teşviki ve kalbinizin meyletmesiyle daha kötü bir günahın içinde bulursunuz kendinizi. Çünkü, asıl programınız olan iman ve ilminiz devre dışı bırakılmış ve iradenizin yönünü belirleyen akıl aletiniz işlemez hale gelmiştir. Kalbin günah işleme kararı almasıyla, vücut azaları otomatikman harekete geçer ve adeta kontrolü başkaları tarafından ele geçirilmiş bir robot/bilgisayar gibi -Allah muhafaza- günaha sürüklenirsiniz.
Günah Virüslerinden Korunmanın Yolları
Günahların kalbe, ruha ve bedene hükmetmesini kabaca izah ettikten sonra, çözüme de işaret edelim. Her ne kadar hastalığı teşhis, tedavinin yarısı ise de tedavi olmadıktan sonra, kalıcı bir çözüm getirilmiş olmaz.
Şunu hemen belirtelim ki; İçine virüs sızan bilgisayardan virüsleri tek tek temizlemek mümkünse de zahmetli bir iştir. Hatta bazen yeteri kadar ‘belalı’ bir virüs ise ondan virüs temizleme programlarıyla kurtulamazsınız. Geriye tek çözüm kalır…
Nasıl virüs kapmış bir bilgisayara ‘format’ atılıp sıfırlanarak, programları yeniden yükleniyorsa, günah zulmetlerinden kurtulmanın en kesin tedavisi de bilerek veya bilmeyerek işlenen günahlardan dolayı Rahman ve Gafur olan Allah’a tövbe etmektir. Üstelik, tam bir temizlik için ‘nasuh tövbesi’ (bir daha işlememek üzere tövbe) edilir.
“Kalp Tabibi, Kalıcı Çözümler Sunar…”
Bilgisayarınızı sıfırlamak elinizde oluğu gibi her Müslüman da tövbe ederek günah defterini sıfırlayabilir. Fakat, sizin amatörce bilgisayarınızı sıfırlamaya kalkmanız; bazı bilgi ve yeteneklerin kaybına, bilgisayarınızın performansının düşmesine ve en önemlisi, yeni virüslere karşı korunma yapan programlardan mahrum kalmanıza sebep olabilir.
Siz en iyisi bilgisayarınızı virüslerden koruyabilmek, dolayısıyla günahlardan uzak bir hayat yaşayabilmek için bir ‘kalp tabibi’nden yardım alınız. Profesyonel yardım her zaman kesin ve kalıcı çözümler sağlar. Her hizmette olduğu gibi bunun da bir bedeli vardır. Ancak kalp tabipleri, ücret karşılığında çalışmazlar. Onların sizden tek isteği, verdiğiniz tövbe sözüne sadık kalmaya çalışmanız ve koruyucu programları kurmanızdır. Bir de periyodik manevi bakımları ihmal etmemenizdir.
Tövbe edip sözünde durabilmek, sanıldığı kadar kolay bir iş değildir. Amatörce denemeler yapan herkes bunun çok zor bir şey olduğunun farkındadır. Bugün tövbe edersiniz, bir gün, iki gün sözünüzde durur günah işlemezsiniz. Ama bir süre sonra, hiç beklemediğiniz bir anda bir de bakmışsınız, farkında olmadan gafletin ortasına dalmış ve günaha bulanmışsınız. Çünkü, günahtan korunmak için gerekli donanım (hardware) ve programlara (software) sahip değilsinizdir.
Bozulan Devreler Ne Olacak?
Her insan, fıtratının bozulması oranında, daha zorlu tedavi süreçleriyle karşılaşır. Zira, bilgisayarı sıfırlamak ayrı bir konudur, bozulan parçaların bakım ve tamiri ayrı…
Herhangi bir kullanıcı gerekli bilgiye sahipse bilgisayarına ‘format atabilir’ ama bozulan devrelerini tamir edemez. Bu devre ve kartları ancak bu işin uzmanı olan bir mühendis tamir edebilir. Veya onun talimatlarına uyan bir teknisyen de bazı basit bakımları yerine getirebilir.
Bir insan çocukluk ve yetişme sürecinde, nasıl bir hayat tarzına sahipse, davranışları ve manevi aletleri (akıl, kalp, latifeler) o yönde şekillenir. İslam/Fıtrata aykırı bir hayat tarzı ve gaflet ortamı, daha çocukluğundan itibaren karakter ve kişiliğimizin olumsuz yönde oluşmasına tesir eder.
Sağlam bir inanç ve Allah-Peygamber sevgisi ile yetişmeyen her çocuk/genç, ortamın ‘kötü’lüğü ölçüsünde fıtrattan sapar. Bir de etrafında örnek alıp kendini düzeltebileceği, örnek insanlar yoksa, iyi ahlaktan tamamen mahrum kalabilir.
Bu durumda, diyebiliriz ki nasıl, bozulan programlarımızı, bir yenisiyle değiştirmek zorunda kalıyorsak; gaflet ve günahların tesiriyle, ilim ve feyiz noksanlığından bozulan ahlakımızı, duygularımızı da yeni ve fıtri olanla değiştirmemiz gerekir. Bu da ehil bir kalp doktorunun ecza deposundan alacağı, iyi ve güzel ahlakları bize şırınga etmesiyle (tasarruf) mümkündür.
Şimdilik bu kadarıyla yetinelim. Fakat en azından şunu ortaya çıkarmış olduk ki; virüslerin bilgisayar üzerindeki tahribatı, günahların maneviyatımız üzerindeki bozucu etkisi yanında hafif kalmaktadır. Özellikle, bozulan bir bilgisayarı çöpe atma imkanımız varken, dünya ve ahiret saadetimizi tehlikeye atma şansımızın olmadığını düşündüğümüzde…