Kristen Stewart
Daimi Üye
Çizgi aracılığıyla resim oluşturma tekniğinin geniş imkânları günümüzde kimi açılardan farklı amaç taşıyan bu nedenle de farklı okuru/izleyici hedefleyen anlatım türlerinin ortaya çıkmasını sağlamıştır. İletişim teknolojisine koşut olarak geliştirilen bu türler yazılı ya da yazısız durağan çizgisel resim ile ya da sözlü ya da sözsüz hareketli çizgisel resim ile oluşturulmuş katışık kompozisyonlardır. Günlük dilde "çizgi roman" "çizgi film" diye de anılan ayrıca günlük gazeteler için hazırlanan çizgili kısa öykü çizgili fıkra nükte taşlama denilebilecek kompozisyonları da içeren bu türler genellikle karikatür sanatının çerçevesi içinde ele alınmaktadır.
Bu yazıda amacımız yalnızca saf karikatürün ontolojik ve epistemolojik temelleri üzerinde durmaktır; başka deyişle karikatürün nasıl var olduğu ve ne tür bilgi ile ilintili olduğunu göstermektir.
Karikatür deyim yerindeyse enklitik (şu iki sanat dalına dayanmadan ayakta duramayan) bir sanattır: resim ve yazın sanatına.
Sanılmasın ki yazılı karikatürden söz ediyorum. Gerçekte karikatürün kendisi bir tür yazıdır: resimsel simgelerle oluşturulan bir yazı. Bu nedenle karikatür yalnız resim sanatından değil yazın sanatından da pay alır ve bu payları dil kurmak üzere birleştirerek var olur. B birleştirmeyi dil kurmanın bütün sanatsal anlatımlar için geçerli yöntemine ayak uydurarak yani ****for yaparak sağlar: gösterilenin (yaşantının) yerine çizgi-resimsel gösteren koyar böylece sanatsal gösterge oluşturur.
Karikatür Neden Bir Sanattır?
Sanatsal etkinlik insana özgü yaşantıları iletilebilir ve başkalarınca da hep yeniden yaşanılabilir kılmak üzere bu yaşantılara duyu-algı yetileriyle algılanabilir bir biçim kazandırma etkinliğidir. Bu amaçla hep yeni biçimler aranır.
Sanatsal etkinlik kullanıldığı biçimleme araç ve gerecine göre ve o gereçle varmak istediği amaca göre dallara ayrılır. Müzik sanatı yapı gereci olarak sesi resim ve heykel sanatları ışığı yazın sanatı ise duyu-algısal kaynaklı imgeleri kullanır. Bu imgeleri iletilir kılan araç olarak da sözleşmeyle oluşan bir görsel/işitsel göstergeler dizgesi yani bir konuşma/yazı dili kurar.
Karikatür sanatı da biçim kazandırmak istediği yaşantıları iletilebilir kılmak üzere yazın sanatının izlediği yolu izler bir tür resim-yazı oluşturur. Demek ki karikatür de eğer sanatsal bir etkinlik olacak ise bunun için öbür sanatlar gibi gereci araçları ve amacı olmalıdır.
Karikatür sanatının gereci resim sanatını da var kılan bir gereçtir: düzlemde elde edilen ışık. Düzlemde ışığın sonsuzca farklılaşma imkânı vardır; farklı görsel biçim üretmek üzere sonsuzca değişme imkânı vardır. Ama karikatür sanatı ışığın bütün imkânları arasından en çok bir imkânı çizgiyi resim oluşturma aracı olarak kullanır.
Araç olarak çizgi ve çizgi ile oluşan resim karikatür sanatını amacına ulaştırmada yeterli olmaktadır. Anlaşılıyor ki karikatürü sanat yapan şey öbür sanatlardan farklı araç gereç kullanmasında değil farklı amaç taşımasında aranmalıdır.
Karikatür Amacı
Karikatür sanatının amacı resim sanatında olduğu gibi yaşantılara yalnızca görsel biçim kazandırmak değildir. Resim sanatının amacı ışık gerecinin (rengi de içeren) bütün imkânlarının araştırılmasını ve doğru olarak (ışığın doğasına uygun olarak) kullanılmasını gerektirir yaşantının bütüncül bir görsel yapısına yani bir kompozisyona bir sanat yapısına ulaşabilmek için.
Karikatür sanatının amacı ise yaşantıları eleştirmek üzere tartışmaya açmaktır. Bu da bir çözümlemeye (analize) yönelmek demektir: yaşantıları oluşturan imgesel ögeleri önce ayrıştırmak ve böylece yaşantıyı sosyo-politik ve sosyo-psikolojik bir eleştirinin nesnesi haline getirmek sonra yeniden birleştirerek bir kompozisyon bir bütünlük içinde duyumsatma. Karikatürü sanatsal etkinlik yapan şey bu duyumsatmayı başarmasıdır.
Karikatürün Dili
Karikatür yapanın amacı yaşantıların yerleşik imgesel biçimlerini eleştirel gözle çözümleme olduğuna göre her kültürden gelmiş geçmiş bütün görsel biçimle karikatüre özgü resim-yazının simgeleri olarak karikatür dilinde yer alabilir. Bu nedenle karikatürde ****for işlemi deyim yerindeyse ters yönde yürütülmelidir: yaşantının yerine konulmuş biçimi karikatür yerinden etmelidir; onu yaşantıdan ayırarak eleştirel gözün önüne sermelidir. Bu sergidir karikatür.
Böylece karikatür aynı anda hem gizlenmiş niyetin üstündeki örtüyü açar hem bu niyeti gizleyen aklı gözler önüne serer. Karikatürün içerdiği gülmece ise gerçek niyetini gizleyen aklın deyim yerindeyse suçüstü yakalanmış olmasından doğar.
Karikatürün dil kurmak için başvurduğu ****for işleminde doğal ve kültürel varlık alanlarından alınan hazır biçimler simgesel işlev yüklenilerek (biri öbürünün yerine konularak) dilsel göstergelere dönüştürülür. Öte yandan simgeler arası ****for ile de yeni göstergeler üretilir. Eski çağlardan beri yazın sanatında da başvurulan en yaygın ****forlardan biri insanın yerine hayvan hayvanın yerine insan konulmasıdır.
Bir biçimi karikatürde görülen türden abartmak ya da bozmak aslında bir varlığı doğal ya da alışılmış ölçüler yerine doğal olmayan ya da alışılmamış ölçülerle biçimleyerek yeni simgesel içerikler oluşturmak üzere ****for yapmaktan başka bir şey değildir. Bu tür ****forlar kendi ayaklar üstünde duran bir karikatür sanatı yok iken de çok eski çağlardan beri resim heykel ve yazın sanatlarında yapılagelmiştir.
Karikatüre Konu Olan Yaşantının Temel Özelliği
Karikatürdeki resimsel simgeler ortaklaşa yaşamın zihinlerde oluşturduğu görsel kaynaklı imgelere gönderme yapar. İnsan için yaşamak duyu-algısal varlık alanı (cisimler) ile imgesel varlık alanı (tasarımlar) arasında sürekli hareket edebilmektir. İnsan dinmeksizin bu iki alanın varlıklarını birbirine dönüştürür birini öbürü ile göstererek. Bu hareket genel olarak "duygular" ve "düşünceler" diye adlandırdığımız yaşantılarımızın kaynağıdır. Yaşantılar insanda acı hüzün korku neşe sevinç gibi tatlar mutluluk ve mutsuzluklar üreten ve sürekli birbirine dönüşen yaşam süreçleridir. Yaşantılarımızı akıl yürütmenin nesnesi yaparsak yani kavramlara dönüştürüp irdelersek felsefe yapmış oluruz; duyu-algı yetilerimizle hep yeniden yaşamanın nesnesi yaparsak yani sanatsal biçime dönüştürürsek sanat yapmış oluruz.
Karikatür sanatında görsel kılınan yaşantılar yazın sanatındaki yergi türlerinin konu edindiği türden yaşantılardır. Yergide saldırı hedefi kusurdur. Kusur toplumsal yaşamda etik değerlere aykırı düşmekten doğar. Nasıl felsefe ve bilimde akla aykırı olanın saptanması ve giderilmesi amaçlanıyorsa yergide de kusurun sergilenmesi ve düzeltilmesi amaçlanır. Yergide saldırı konusu olan kusur yerel-kültürel değerlere aykırı olandan başlayarak evrensel etik değerlere aykırı durumları ve yapıp etmeleri de kapsayan geniş ve göreli bir kavramdır.
Yazın sanatındaki örneklerinde de görüldüğü gibi yergi (hiciv satira) kusur karşısında duyulan öfkeden doğar. Yergide öfke açık bir dille doğrudan saldırarak kusuru sergiler. Açık saldırının dışında kalan eleştiri imkânları (taşlama komedi mizah öyküsü vb.) ise yergiye çeşitli oranlarda gülmece (mizah) ögesinin katılmasıyla ortaya çıkmıştır. Yergide eleştiri öfkeden doğar ve öfkeye yol açar. Gülmecede ise öfkeden doğar ama gülmeye yol açar; böylece kusur gülünç kılınarak eleştirilir. Yazın sanatında ta Eski Yunan Komedyasından bu yana gülünç kılmanın anlatım araçları olarak yerleşik kişilik biçimleri (tipler) oluşturulmuştur. Bu tipler eleştiri konusu kusura (yaşantıya) ilişkin imgesel biçim abartılarak ya da bozularak elde edilmiştir.
Karikatür sanatı da aynı yolu izler ancak herbir kompozisyon için ayrı özgün bir görsel dil kurarak.
Bir görsel sanat dalı olarak karikatür çok geç keşfedilmiştir. Bunun önemli bir nedeni kanımca sanat dalı olara karikatüre duyulan gereksinimi büyükölçüdeyazın sanatının karşılamış olmasıdır.
alıntı