Çocukluğunu geçirdiği köyünde okuluna devam eden Hakan, okul dışındaki zamanlarını hayvan otlatmakla, anne babasına yardımcı olmakla geçirirdi Hakan hayvanların her çeşidini çok severdi Bu sevgisini bilen babası Hakan’a tavşan almış, bu tavşanlar zamanla çoğalmıştı
Her okul çıkışında onlarla ilgilenir, özellikle biraz büyümüş olanlarını çok severdi
Zamanla sayıları çok artan tavşanlara bakamaz olmuş, büyüklerinin ısrarıyla tavşanları komşularına ve akrabalarına vermeye razı olmuştu
Hakan tavşanlardan boşalan hayvan sevgisini tatmin etme yolunu aramaya başladı Tavşanlarının olmaması onda bir boşluk ve huzursuzluğa neden olmuştu Bu huzursuzluğunu her fırsatta dile getiriyordu, ama henüz bir cevap alamamıştı
Bir gün akşama yakın şehirden gelen babası onu çok sevindirmişti Bu sevincin nedeni, babasının getirmiş olduğu civcivlerdi Civcivlerin sesini duyunca sanki dünyalar onun olmuştu Çünkü o sıralarda evlerinde köpekten başka hayvan yoktu Tavukları da hastalıktan telef olmuştu
0 günden sonra tavşanlarına gösterdiği ilgiyi civcivlerine gösterir oldu Sabah okula gitmeden önce, öğle yemeğine gelince ve akşam eve dönünce ilk işi onlara bakmak olmuştu Onlara yiyecek veriyor, altlarını tertemiz tutuyordu
Hakan, havaların ısınması ve civcivlerinin büyümesiyle onları yeşilliklere indirmeye başladı Aylar geçtikten sonra oldukça büyümüşlerdi Birkaç tanesi ise bu süre içinde ölmüştü
Civcivlerin içinde biri vardı ki, Hakan’ın ona özel bir ilgi ve sevgisi vardı Süt beyaz tüyleri olan ve oldukça kilolu olan bu civcive "Kartopu" adını vermişti Zaman zaman onunla konuşurdu 0 da ona "gık gık" diyerek karşılık verirdi Hele ona iki tarafa sallana sallana koşması görülmeye değerdi
Bir gün okuldan geldiğinde çantasını bile eve bırakmadan hemen civcivlerin olduğu bahçeye gitti Fakat onların yanına vardığında içlerinden birinin noksan olduğunu anladı, bu sevimli horozu Kartopu idi Olabileceği bütün yerlere bakmasına rağmen bulamadı İlk aklına gelen bir doğan ya da şahinin zarar vermiş olmasıydı, ama öyle bir şey olsa bir kalıntısı olur, ortalıkta tüyleri olurdu
Kartopunun başına kötü bir şey gelmiş olmalıydı Bunu öğrenmek için hemen eve çıktı Evde bilmediği birileri vardı Misafirlerin elini heyecanla öptükten ve hoş geldiniz dedikten sonra babasına Kartopunun olmadığını söyledi Babası suskundu
– Baba! Kartopu yok, nerede, haberin var mı?
Babası bir şey biliyordu, ama söylemek istemiyordu Israrına dayanamayınca misafirlerden izin isteyip Hakanla odadan çıktı ve devamını getiremeyerek söze girdi:
– Hakan
– Efendim babacığım
– Nasıl söyleyeyim bilemiyorum!
– Söyle baba, Kartopuna ne oldu, yoksa öldü mü?
– Gibi
– Ne, öldü mü!?
– Oğlum!
Babasının konuşmasına fırsat vermeden Hakan ağlamaya başladı Ağlamasını misafirler de duymuştu
Babası Hakan’a ani gelen misafirler için eti fazla olan Kartopunu kestiğini söyledi Diğerleri zayıf olduğu için Kartopunun kesilmesi uygun görülmüştü Misafirleri memnun etmek için babası Kartopunu kesmişti, ama Hakan çok fazla üzülmüştü Hakan üzüntülü bir şekilde babasına şöyle dedi:
– Gelen et kokusu Kartopunun kokusu mu babacığım?
Babası üzgün bir şekilde kafasını evet der gibi indirdi Hakan babasının bütün ikna etme çabalarına rağmen birkaç saat ağladı Ama bunların hiçbir faydası yoktu Misafirler de olanları duyunca çok üzülüp yemek bile yiyemediler
Hakan’ın babası oğlunun bu kadar üzüleceğini tahmin etmemişti Misafirlere ikramda bulunayım derken oğlunu çok üzmüştü
Babası Hakan’a kendisini affettirmek için o olaydan sonra çok çaba harcadı, sonunda kendini affettirdi Hakan’ın artık sevebileceği bir kuşu vardı
Her okul çıkışında onlarla ilgilenir, özellikle biraz büyümüş olanlarını çok severdi
Zamanla sayıları çok artan tavşanlara bakamaz olmuş, büyüklerinin ısrarıyla tavşanları komşularına ve akrabalarına vermeye razı olmuştu
Hakan tavşanlardan boşalan hayvan sevgisini tatmin etme yolunu aramaya başladı Tavşanlarının olmaması onda bir boşluk ve huzursuzluğa neden olmuştu Bu huzursuzluğunu her fırsatta dile getiriyordu, ama henüz bir cevap alamamıştı
Bir gün akşama yakın şehirden gelen babası onu çok sevindirmişti Bu sevincin nedeni, babasının getirmiş olduğu civcivlerdi Civcivlerin sesini duyunca sanki dünyalar onun olmuştu Çünkü o sıralarda evlerinde köpekten başka hayvan yoktu Tavukları da hastalıktan telef olmuştu
0 günden sonra tavşanlarına gösterdiği ilgiyi civcivlerine gösterir oldu Sabah okula gitmeden önce, öğle yemeğine gelince ve akşam eve dönünce ilk işi onlara bakmak olmuştu Onlara yiyecek veriyor, altlarını tertemiz tutuyordu
Hakan, havaların ısınması ve civcivlerinin büyümesiyle onları yeşilliklere indirmeye başladı Aylar geçtikten sonra oldukça büyümüşlerdi Birkaç tanesi ise bu süre içinde ölmüştü
Civcivlerin içinde biri vardı ki, Hakan’ın ona özel bir ilgi ve sevgisi vardı Süt beyaz tüyleri olan ve oldukça kilolu olan bu civcive "Kartopu" adını vermişti Zaman zaman onunla konuşurdu 0 da ona "gık gık" diyerek karşılık verirdi Hele ona iki tarafa sallana sallana koşması görülmeye değerdi
Bir gün okuldan geldiğinde çantasını bile eve bırakmadan hemen civcivlerin olduğu bahçeye gitti Fakat onların yanına vardığında içlerinden birinin noksan olduğunu anladı, bu sevimli horozu Kartopu idi Olabileceği bütün yerlere bakmasına rağmen bulamadı İlk aklına gelen bir doğan ya da şahinin zarar vermiş olmasıydı, ama öyle bir şey olsa bir kalıntısı olur, ortalıkta tüyleri olurdu
Kartopunun başına kötü bir şey gelmiş olmalıydı Bunu öğrenmek için hemen eve çıktı Evde bilmediği birileri vardı Misafirlerin elini heyecanla öptükten ve hoş geldiniz dedikten sonra babasına Kartopunun olmadığını söyledi Babası suskundu
– Baba! Kartopu yok, nerede, haberin var mı?
Babası bir şey biliyordu, ama söylemek istemiyordu Israrına dayanamayınca misafirlerden izin isteyip Hakanla odadan çıktı ve devamını getiremeyerek söze girdi:
– Hakan
– Efendim babacığım
– Nasıl söyleyeyim bilemiyorum!
– Söyle baba, Kartopuna ne oldu, yoksa öldü mü?
– Gibi
– Ne, öldü mü!?
– Oğlum!
Babasının konuşmasına fırsat vermeden Hakan ağlamaya başladı Ağlamasını misafirler de duymuştu
Babası Hakan’a ani gelen misafirler için eti fazla olan Kartopunu kestiğini söyledi Diğerleri zayıf olduğu için Kartopunun kesilmesi uygun görülmüştü Misafirleri memnun etmek için babası Kartopunu kesmişti, ama Hakan çok fazla üzülmüştü Hakan üzüntülü bir şekilde babasına şöyle dedi:
– Gelen et kokusu Kartopunun kokusu mu babacığım?
Babası üzgün bir şekilde kafasını evet der gibi indirdi Hakan babasının bütün ikna etme çabalarına rağmen birkaç saat ağladı Ama bunların hiçbir faydası yoktu Misafirler de olanları duyunca çok üzülüp yemek bile yiyemediler
Hakan’ın babası oğlunun bu kadar üzüleceğini tahmin etmemişti Misafirlere ikramda bulunayım derken oğlunu çok üzmüştü
Babası Hakan’a kendisini affettirmek için o olaydan sonra çok çaba harcadı, sonunda kendini affettirdi Hakan’ın artık sevebileceği bir kuşu vardı