Genç adam iyi bir dağcı idi.Birgün cesaretini toplayarak bir dağ tırmanıcı grubuna katıldı.
Tırmanacakları yere vardıklarında,neredeyse duvar gibi dik,büyük ve kayalık bir yamaç çıktı karşılarına.Bütün korkularına rağmen,genç azimliydi.Emniyet kemerini taktı,ipi yakaladı ve kayanın dik yüzüne tırmanmaya başladı.
Bir süre tırmandıktan sonra,nefesleneceği bir oyuk buldu.Orada asılı dururken,gruptan yukarıda ipi tutan kişi dalgınlığa düşerek ipi gevşetiverdi.Aniden boşalan ip, hızla gencin gözüne çarparak lensinin düşmesine sebep oldu.
Lens çok küçüktü ve bulunması neredeyse imkansızdı.Lens,yamacın ortasında bir yerlerde kalmıştı ve genç artık bulanık görüyordu.Ümitsizlik içindeki genç dağcı,lensini bulması için Allah’a dua edebilirdi yalnızca ve içten içe düşünüp dua etmeye başladı.
“Allah’ım!Sen bu anda buradaki bütün dağları görürsün.Bu dağlar üzerindeki her bir taşı ve yaprağı bildiğin gibi,benim lensimin yerini de biliyorsun.Onu bulmama yardım et!”
Patikalardan yürüyerek aşağı indiler.Aşağı indiklerinde,tırmanmak üzere oraya gelen yeni bir grup gördüler.İçlerinden biri:”Aranızda lens kaybeden var mı?” diye bağırdı.
Lensi bir karınca taşıyormuş,karınca yürüdükçe lens parlıyormuş ve birinin dikkatini çekmiş.
Bu olayı şaşkınlıkla karşılayan dağcı genç,eve döndüğünde olup biteni babasına anlatmış.Babasıda karikatürcüymüş ve bunu resmetmeyi düşünmüşler.Bir karınca resmi çizerek karıncanın üzerindeki baloncuğada şunları yazmayı düşünmüşler:
“Allah’ım Bu nesneyi neden taşıdığımı bilemiyorum.Bunu yiyemem ve taşıyamayacağım kadar da ağır.Ama istediğin bunu taşımamsa,senin için taşırım…”
Tırmanacakları yere vardıklarında,neredeyse duvar gibi dik,büyük ve kayalık bir yamaç çıktı karşılarına.Bütün korkularına rağmen,genç azimliydi.Emniyet kemerini taktı,ipi yakaladı ve kayanın dik yüzüne tırmanmaya başladı.
Bir süre tırmandıktan sonra,nefesleneceği bir oyuk buldu.Orada asılı dururken,gruptan yukarıda ipi tutan kişi dalgınlığa düşerek ipi gevşetiverdi.Aniden boşalan ip, hızla gencin gözüne çarparak lensinin düşmesine sebep oldu.
Lens çok küçüktü ve bulunması neredeyse imkansızdı.Lens,yamacın ortasında bir yerlerde kalmıştı ve genç artık bulanık görüyordu.Ümitsizlik içindeki genç dağcı,lensini bulması için Allah’a dua edebilirdi yalnızca ve içten içe düşünüp dua etmeye başladı.
“Allah’ım!Sen bu anda buradaki bütün dağları görürsün.Bu dağlar üzerindeki her bir taşı ve yaprağı bildiğin gibi,benim lensimin yerini de biliyorsun.Onu bulmama yardım et!”
Patikalardan yürüyerek aşağı indiler.Aşağı indiklerinde,tırmanmak üzere oraya gelen yeni bir grup gördüler.İçlerinden biri:”Aranızda lens kaybeden var mı?” diye bağırdı.
Lensi bir karınca taşıyormuş,karınca yürüdükçe lens parlıyormuş ve birinin dikkatini çekmiş.
Bu olayı şaşkınlıkla karşılayan dağcı genç,eve döndüğünde olup biteni babasına anlatmış.Babasıda karikatürcüymüş ve bunu resmetmeyi düşünmüşler.Bir karınca resmi çizerek karıncanın üzerindeki baloncuğada şunları yazmayı düşünmüşler:
“Allah’ım Bu nesneyi neden taşıdığımı bilemiyorum.Bunu yiyemem ve taşıyamayacağım kadar da ağır.Ama istediğin bunu taşımamsa,senin için taşırım…”