Son iki aydır sizin de etrafınızdaki insanlar birer birer hastalanıyor mu? Şirketlerin İnsan Kaynakları servisine bile hastalık içerikli raporlar yığılmaya başladı! Herkeste bitmek tükenmek bilmeyen bir öksürük... Ateş... Halsizlik... Okula gidemeyenler, işe gidemeyenler, yataktan kalkmaya bile hali olmayanlarla dolu etrafımız...
Halk arasında buna "Keçi gribi" deniyor. Uzmanlar uzun sürdüğü ve bir türlü geçmek bilmediği için keçi inadına benzetiyor. Peki bu hastalık ne? Bazı haberlerde bunun "Domuz gribinin yeni hali" olarak yorumlanıyor... İşte işin uzmanlarından nur topu gibi hayatımızın ortasına düşen hastalık...
Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanı Doç. Dr. Mustafa Ertek'i aradığımızda sorularımızı yanıtlıyor...
KEÇİ GİRİBİ 60 YILLIK HASTALIK
Keçi gribi nedir? Eskiden beri var olduğu söyleniyor?
Halk arasında "Keçi Gribi" olarak bilinen hastalık "Q Ateşi" ya da "Quensland Ateşi" adıyla tıp literatüründe tanımlanıyor. Hastalık ilk kez 60 sene kadar önce Avustralya’da Quensland’da tanındı
Hastalığa etken olan bir bakteri herhalde?..
Evet... Hastalığın etkeni Coxiella burnetii adındaki bir bakteri.
Etkinlik alanı ve bulaşma şekli nasıl peki?
Keçi gribi (C.burnetii bakterisi) başta keçiler olmak üzere koyun ve sığır gibi geviş getiren hayvanlarda; hayvanın en çok süt, idrar, dışkı ve plasentasında bulunuyor. İnsanlara direk temas, solunum yoluyla, pastörize edilmemiş süt ve süt ürünlerinin tüketilmesiyle bulaşıyor. Bakteri normal pastörizasyona (62-65 santigrat derecede 30 dakika) dirençli olup; 71.6 santigrat derecede 30saniyelik pastörizasyon işlemine duyarlı.
ANİ ATEŞ, TİTREME, BAŞ VE KAS AĞRILARI...
Hastalık nasıl başlıyor?
Ani olarak yüksek ateş, titreme, baş ve kas ağrıları, halsizlik gibi grip benzeri bir tablo ile başlıyor. 2009-2010’da Q Ateşi hastalığı Hollanda’da 2300 kişide belirlenmiş 6’sının da ölümüne yol açtı.
Keçi gribinde salgın riski var mıdır?
“Keçi Gribi” hastalığı sanıldığı gibi viral değil bakteriyel bir hastalık. Kuş Gribi, Domuz Gribi gibi çok geniş bir alanda yayılan ve etkisini gösteren salgın hastalıklar oluşturmuyor. Belli bir bölgede daha sınırlı bir tablo oluşturuyor. Spesifik bir semptomu olmadığı için teşhisi laboratuar testleriyle mümkün.
KEÇİ GRİBİ DEĞİL
Ülkemizde durum nedir? Böyle bir vakaya rastlandı mı?
Keçi gribi vakalarında klinik örneklerin teşhisi Hıfzıssıhha başkanlığımız laboratuvarlarında yapılıyor. Şu ana kadar ülkemizde herhangi bir vakaya rastlanmadı.
"3-5 SENE DAHA DEVAM EDER"
Bu hastalığın domuz gribinin farklılaşmış bir hali olduğunu yorumlayanlar da var. Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Münir Büke de bunu destekliyor:
"Keçi gribi" olarak adlandırılan hastalık H1N1 virüsünün yani domuz gribinin devam ediş şekli. Bu hastalık birkaç sene daha devam edecek. Virüsün yerleşme yeri ise solunum yollarının alt kısmı. O bölge de bronşlarımıza yakın bu yüzden öksürük uzun süre devam ediyor. İnsanlarımız maalesef ağrı kesici, ateş düşürücü, antibiyotik ve parasetamol içerikli ilaçlar kullanıyor. Oysa ki ufak çocuklar, hamileler ve kalp rahatsızlığı olanlar dışındakilerin ateşinin düşmemesi gerekiyor. Ateş 38 derece üzerine çıktığında vücuttaki virüsler ölüyor. Buna rağmen ateşimizi düşürmeye çalışıyoruz. Parasetamol içerikli ilaçlar birkaç saatliğine ateşi düşürüyor, ağrıyı kesiyor ama iyileşme sağlamıyor. Hastalık bir haftada geçecekken bu yüzden uzun sürüyor. Toplumsal bir direnç oluşmadığı süre hastalık 3-5 sene daha devam eder. Belirtiler ve süreler insandan insana değişiklik gösteriyor. Bu süreçte hijyene çok dikkat etmeliyiz. Hasta olan kişiler muhakkak yatarak dinlenmeli. Öksürük sırasında etrafa bulaştırmamak için ağızlarını kağıt mendillerle kapatmalı.
Kaynak: Hamilestore
Halk arasında buna "Keçi gribi" deniyor. Uzmanlar uzun sürdüğü ve bir türlü geçmek bilmediği için keçi inadına benzetiyor. Peki bu hastalık ne? Bazı haberlerde bunun "Domuz gribinin yeni hali" olarak yorumlanıyor... İşte işin uzmanlarından nur topu gibi hayatımızın ortasına düşen hastalık...
Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanı Doç. Dr. Mustafa Ertek'i aradığımızda sorularımızı yanıtlıyor...
KEÇİ GİRİBİ 60 YILLIK HASTALIK
Keçi gribi nedir? Eskiden beri var olduğu söyleniyor?
Halk arasında "Keçi Gribi" olarak bilinen hastalık "Q Ateşi" ya da "Quensland Ateşi" adıyla tıp literatüründe tanımlanıyor. Hastalık ilk kez 60 sene kadar önce Avustralya’da Quensland’da tanındı
Hastalığa etken olan bir bakteri herhalde?..
Evet... Hastalığın etkeni Coxiella burnetii adındaki bir bakteri.
Etkinlik alanı ve bulaşma şekli nasıl peki?
Keçi gribi (C.burnetii bakterisi) başta keçiler olmak üzere koyun ve sığır gibi geviş getiren hayvanlarda; hayvanın en çok süt, idrar, dışkı ve plasentasında bulunuyor. İnsanlara direk temas, solunum yoluyla, pastörize edilmemiş süt ve süt ürünlerinin tüketilmesiyle bulaşıyor. Bakteri normal pastörizasyona (62-65 santigrat derecede 30 dakika) dirençli olup; 71.6 santigrat derecede 30saniyelik pastörizasyon işlemine duyarlı.
ANİ ATEŞ, TİTREME, BAŞ VE KAS AĞRILARI...
Hastalık nasıl başlıyor?
Ani olarak yüksek ateş, titreme, baş ve kas ağrıları, halsizlik gibi grip benzeri bir tablo ile başlıyor. 2009-2010’da Q Ateşi hastalığı Hollanda’da 2300 kişide belirlenmiş 6’sının da ölümüne yol açtı.
Keçi gribinde salgın riski var mıdır?
“Keçi Gribi” hastalığı sanıldığı gibi viral değil bakteriyel bir hastalık. Kuş Gribi, Domuz Gribi gibi çok geniş bir alanda yayılan ve etkisini gösteren salgın hastalıklar oluşturmuyor. Belli bir bölgede daha sınırlı bir tablo oluşturuyor. Spesifik bir semptomu olmadığı için teşhisi laboratuar testleriyle mümkün.
KEÇİ GRİBİ DEĞİL
Ülkemizde durum nedir? Böyle bir vakaya rastlandı mı?
Keçi gribi vakalarında klinik örneklerin teşhisi Hıfzıssıhha başkanlığımız laboratuvarlarında yapılıyor. Şu ana kadar ülkemizde herhangi bir vakaya rastlanmadı.
"3-5 SENE DAHA DEVAM EDER"
Bu hastalığın domuz gribinin farklılaşmış bir hali olduğunu yorumlayanlar da var. Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Münir Büke de bunu destekliyor:
"Keçi gribi" olarak adlandırılan hastalık H1N1 virüsünün yani domuz gribinin devam ediş şekli. Bu hastalık birkaç sene daha devam edecek. Virüsün yerleşme yeri ise solunum yollarının alt kısmı. O bölge de bronşlarımıza yakın bu yüzden öksürük uzun süre devam ediyor. İnsanlarımız maalesef ağrı kesici, ateş düşürücü, antibiyotik ve parasetamol içerikli ilaçlar kullanıyor. Oysa ki ufak çocuklar, hamileler ve kalp rahatsızlığı olanlar dışındakilerin ateşinin düşmemesi gerekiyor. Ateş 38 derece üzerine çıktığında vücuttaki virüsler ölüyor. Buna rağmen ateşimizi düşürmeye çalışıyoruz. Parasetamol içerikli ilaçlar birkaç saatliğine ateşi düşürüyor, ağrıyı kesiyor ama iyileşme sağlamıyor. Hastalık bir haftada geçecekken bu yüzden uzun sürüyor. Toplumsal bir direnç oluşmadığı süre hastalık 3-5 sene daha devam eder. Belirtiler ve süreler insandan insana değişiklik gösteriyor. Bu süreçte hijyene çok dikkat etmeliyiz. Hasta olan kişiler muhakkak yatarak dinlenmeli. Öksürük sırasında etrafa bulaştırmamak için ağızlarını kağıt mendillerle kapatmalı.
Kaynak: Hamilestore