KheChi
Daimi Üye
Yahyâ Efendi bir zaman sevdiklerinden birkaçıyla yolculuğa çıkmıştı. Bir yerde durdular. Talebelerinden birini çağırıp;
“Burada bir değirmen var. Oraya gidip tâze yumurta alalım. Yiyelim ve şükredelim.” buyurdu.
Değirmene gittiler. İsmi Hasan Efendi olan değirmenci, güzel huylu biriydi.
Yahyâ Efendi değirmenciye;
“Efendi bize tâze yumurta getir.” buyurdu.
Değirmenci;
“Efendim! Bir tâne bile kalmadı. Yumurta alıcısı geldi, hepsini alıp gitti.” dedi.
Bunun üzerine Yahyâ Efendi;
“Kimse kimsenin nasîbini alamaz. Alayım dese bile, buna yol bulamaz. Var sen kümesi aç. Bize de kalmıştır.” buyurdu.
Kümesi açtığında her taraf yumurta doluydu. O zaman Yahyâ Efendi;
“Bak Hasan Efendi! Allahü teâlâ bizim rızkımızı da yaratmış.” buyurdu ve bir avuç altına bir sepet yumurta alıp yola devâm ettiler.
“Burada bir değirmen var. Oraya gidip tâze yumurta alalım. Yiyelim ve şükredelim.” buyurdu.
Değirmene gittiler. İsmi Hasan Efendi olan değirmenci, güzel huylu biriydi.
Yahyâ Efendi değirmenciye;
“Efendi bize tâze yumurta getir.” buyurdu.
Değirmenci;
“Efendim! Bir tâne bile kalmadı. Yumurta alıcısı geldi, hepsini alıp gitti.” dedi.
Bunun üzerine Yahyâ Efendi;
“Kimse kimsenin nasîbini alamaz. Alayım dese bile, buna yol bulamaz. Var sen kümesi aç. Bize de kalmıştır.” buyurdu.
Kümesi açtığında her taraf yumurta doluydu. O zaman Yahyâ Efendi;
“Bak Hasan Efendi! Allahü teâlâ bizim rızkımızı da yaratmış.” buyurdu ve bir avuç altına bir sepet yumurta alıp yola devâm ettiler.