Kırmızı Pabuçlar
Küçük kız çocuğunun bayramı beklemesi gibi bekliyorum seni.
Hani bayram gelmeden önce bir çift kırmızı pabuç alınır ve ondan başka yeni bir şey alacak imkânı yoktur ailesinin. Ve küçük kız çocuğu bayram gününe kadar defalarca ayakkabısını giyer. Sonra her defasında aynanın karşısına geçer, heyecanla bakar ayaklarındaki kırmızı pabuçlarına.
Sonra bayram gecesi başının ucuna koyup uyur, belki defalarca uyanır o ayakkabıya bakar. Karanlıkta göremese de dokunur, orada mı? diye. Sonra sabah olunca giyer. Ve dünyada ondan daha mutlu biri olmadığını bilir.
Ve gerçekten yoktur ondan daha neşeli, daha sevinçli, daha mutlu bir kız çocuğu.
Çünkü onun kırmızı pabuçları vardır. O neşeyle defalarca ayakkabısına bakar, kirlenmesin diye dikkatli gezer sokaklarda.
İşte tıpkı o küçük kız çocuğu gibiyim bugünlerde.
Sen benim kırmızı pabucumsun.
Ben seni sevmeye kıyamıyorum arada ki fark bu.
Gittiğin günden beri elimde bir takvim her güne bir çizik atıyorum. Geleceğin gün kırmızıyla karalanmış, her gün bakıp bakıp duruyorum sevinçle ve yüreğim ağzıma gelerek. Takvimi başımın ucuna astım. Gece aniden uyanıyorum tekrar bakıyorum ve artık bir gün geçti deyip dünü işaretliyorum.
Geldiğin gün burada bayram olacak.
Ayakkabısını giyen o kız çocuğu olacağım. Dünyadaki en mutlu kız çocuğu hem de. Ve seni hiç ama hiç üzmeyeceğim. Ne istersen yapacağım. Kalbini kirletirsem arada bir, hemen cebimden bir mendil çıkarıp onu sileceğim. Seni hiç ama hiç eskitmeyeceğim. Her akşam ışıklar söndüğünde özenle yerleştireceğim aşkını, kalbimin ilk koyduğum yerine.
Merak etme!
Her şey eskir ama yürek hiç ama hiç eskimez, içindekilerde.
İnan bana.
saadet bayri