Kıs-kanç-lık!

YORGUN

Daimi Üye
Katılım
7 Nisan 2013
Mesajlar
327
Tepki
309
Puan
63
Konum
İBListanbul ..
Başı önünde diye tabir edilen bir çocuktur ya da bir kızdır karşılaştığım. İnsanlarla konuşmaktan müthiş derecede çekinir ki burada insandan kastım kız ise erkeklerle konuşmaz, erkek ise kızlarla… Fakat yaşamın gerektirdiği önemli bir husustur dialog, bundan ötürü bulunduğu ortamdakilerle konuşmak zorunda kalır kişi, bu durum genelde iş ortamında mecbur bırakır insanı.

Konuşur ama yüzüne bakmaz, gözlerini kaçırır. Tokalaşmak mı? asla! Ama yaratılışta var, konuşma özelliği bize bahşedilmiş ve bunu kullanmadan edemediğimiz için bahsi geçen kişi de muhabbeti artırmaya başlar, içinde halen mevcut bir tereddüt olmasına rağmen. Bu samimiyetin artmasını takiben ruhsal bozukluk baş gösterir kişide, onu rahatsız eden bir şey var ama nedir? Ne olduğunu size söyleyeyim, sevgilisi.

Son günlerde bu durumla sık karşılaşır oldum. Gerçi her daim çevremde bu tarz sorunlar yaşayan gençler var. Biz bir ilişki içine neden gireriz? Birini görürüz, ondan hoşlanırız, uyuştuğumuzu düşünüp hayatımıza sokarız, bir şeyler paylaşmaya başlarız ve birlikte pek çok şey yaşarız. Fakat nihayetinde bu kişi sevgilimizdir, sahibimiz değil. Az önce bahsettiğim genç, sevgilisini çok seven ama onun kıskançlığı yüzünden boynu deve gibi eğik gezen biridir. Bu acınası haldeki gence lafım yok çünkü sevgi bambaşka bir duygudur ve insan onun seline kapıldığı zaman kendini kaybeder, sağlıklı kararlar alamaz ve akıllıca davranışlarda bulunmaz. Benim lafım onu bu hale sokan piskopatlık derecesindeki kıskanç sevgiliye!

Yahu vatandaş, sen bu insanı sevmiyor musun, onun seni sevdiğini bilmiyor musun? Cevabı duyabiliyorum; seviyorsun ve biliyorsun. Peki, sen içindeki bu kıskançlık duygusuna neden yenik düşüyorsun, kendine mi güvenmiyorsun yoksa karşındakine mi?

İlişki süresince şu sorular döner durur:

Kiminle gideceksin? Kiminle konuşuyordun? Neden onunla konuştun? Ben sana konuşma demedim mi? Ben sana böyle giyinme demedim mi? Telefonu neden 3. çalışında açıyorsun? Neden bana bugün 50 değil de 40 mesaj attın? Şarj aletini yanından ayırma demedim mi? Benimle birlikteyken neden etrafa bakıyorsun? Neden o garsona o kadar güldün? vs. vs.

Bu örnekleri satırlarca çoğaltmak mümkün fakat yazarken dahi rahatsız olduğum için uzatmıyorum. Ben şimdi sorarım bu cahil arkadaşa; güzel kardeşim sen karşındakini kukla olarak mı bulunduruyorsun hayatında? Bu tarz davranışlar insanın öncelikle kendisinde güven problemi olduğunu gösterir, bunun yanısıra karşındakini bu şekilde pasif hale getirmek bir gün yalnız kaldığında onu boşluğa atmak demektir. Ha, bu olayda mağdur kişide de suç var şöyle ki; her hayatına soktuğu insanı benimseyip, aynı töleransı tanıması, bundan da önemlisi hayatını başkasının yönlendirmesine izin vermesi. Bakın biz sevgi, kıskançlık, hainlik, merhamet gibi duygularla doğuyoruz ama gelişimimizle birlikte bunları yönlendirmek bizim elimizde. Ben demiyorum ki, geniş olun her şeyi görmezden gelin, böyle bir şey mümkün değil zaten. Eşini kıskanmayan tek canlı domuzdur ama kendimizin ve karşımızdakinin ruh sağlığı açısından kıskançlığımızı dozunda bırakmak bence çok mantıklı bir davranış olacaktır.

Siz, siz olun hayatınızdaki insanı gerçekten seviyorsanız onun sizden uzaklaşmasından korkmayın. O zaten sevginizi hissedebildiği sürece sizinle olacaktır.

Saygılar.


ALINTI ..
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst