Aslı Oktay
Daimi Üye
Komşuluk hakkı kul hakkı sayılır
Yoğun kentleşmeyle birlikte, dev binalardaki yaşam "Ev alma komşu al" atasözünü bize unutturdu. Halbuki ailemizden sonra en yakınımız komşularımızdır. Komşu hakkı kul hakkı sayıldığından sahabeler komşuyu kırıp incitmekten kaçınmışlardır
Aile bireylerinden sonra, insanın en yakın çevresi şüphesiz komşularıdır. Komşularına güven vermeyen kişi kâmil bir mü'min değildir. " Güzel komşuluk et ki, hakiki mü'min olasın" hadis-i şerifi, iyi komşuluğun imanla da ilgisinin olduğunu göstermektedir. Gerçek bir Müslüman komşusuyla iyi geçinen, seven, sevilen, aranan, komşularına güven veren kişidir.
Dostlarınızın, sizinle herhangi bir şekilde ilgilisi olan kimselerin, size bir şey ulaştırmak istenip de evinizde bulamadıkları zaman çalacakları ilk kapı komşu kapısıdır. Aile bireyleri hakkında herhangi bir referans söz konusu olduğunda bilgisine müracaat edilecek ilk kişiden birisi yine komşularımızdır.
Cenab-ı Hak buyuruyor; "...Anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve size hizmet eden kimselere ihsan ile muamele edin, iyi davranın..." (Nisa 4/36). Komşunun komşu üzerindeki hakkı, annenin evlatları üzerindeki hakkı gibidir. Anne ile evladın birbirlerini nasıl sevip saymaları, haklarına önem verip incitmemeleri gerekiyorsa, komşular da birbirlerini öyle sevip saymalı, karşılıklı haklarına öyle dikkat etmeliler.
Peygamber Efendimiz (s.a.v): "Komşu hakkına dikkat edin! Ben komşu hakkı konusunda Cebrail'den o kadar ısrarla ikaz aldım ki, neredeyse komşunun komşuya mirasçı olacağını zannettim" buyurmuştur. Komşunun miras hakkı gibi hakkı vardır, o da komşuluk hakkıdır. Eğer Müslüman ise sende iki hakkı vardır: Biri komşuluk hakkı, biri de Müslümanlık hakkı.
Komşu hakkı, kul hakkından sayıldığından dolayı sahabeler komşuyu kırıp incitmekten hep titremişlerdir. Bunun için imkân sahibi komşular, ihtiyaç sahibi komşularının yardımına koşup dualarını almak için sanki yarışa girmişlerdir. Böylece ülke halkının birlik beraberliğini önce kendi aralarındaki komşu haklarına dikkat ederek sağlamışlardır.
Komşunun komşu üzerindeki hakkı, annenin evladı üzerindeki hakkı gibidir. Birbirlerini ihmal edemezler, zarar ise hiç veremezler.
HER GÜN ORUÇ TUTULUR MU?
Hz. Abdullah bin Amr ibadeti seven bir gençti. Bir gün Peygamberimiz'e gelerek şöyle der:
"Ey Allah'ın Peygamber'i! Hayatım boyunca her gün oruç tutmak, her geceyi de uyumaksızın namaz kılarak geçirmek istiyorum.
" Peygamberimiz bunu duyunca şöyle buyurur:
"Buna gücün yetmez. Bütün hayatın boyunca bunu yapamazsın. Bazen oruç tut, bazen ye. Bazen (nafile) namaz kıl, bazen uyu."
Abdullah der ki:
"Ben daha fazlasını yapabilirim."
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bunun üzerine şöyle buyurur: "Ayda 3 gün oruç tut. Hayırlar 1'e 10 hesaplanır. Böylece ayda 3 gün, sanki bir yıl gibi olur. Sevap itibarıyla öyle kabul edilir."
Hz. Abdullah der ki:
"Ben daha fazlasını yapabilirim." Peygamberimiz bunun üzerine şöyle buyurur:
"O zaman 1 gün tut, 2 gün ye. Bu yeter."
Hz. Abdullah:
"Ey Allah'ın Resulü! Daha fazlasını yapabilirim." Peygamberimiz son kez şöyle cevap verir:
"O zaman 1 gün ye, 1 gün tut. Bu Allah'ın sevgili kulu
Hz. Davud'un orucudur. Daha fazlasına müsaade etmiyorum." Hz. Peygamber (s.a.v.) ile genç sahabe Hz. Abdullah arasındaki bu hikâye manidar. Sahabe nefsini ibadete bütün bütün yönlendirip dünyadan tamamen soyutlanmak istiyor. Her gece uyumadan namaz kılan, her gündüz oruç tutan bir insanın sosyal veya aile hayatının olması çok zordur. İşte bu noktada Hz. Resul (s.a.v.) ikaz ediyor; Hz. Abdullah'ı hayatın içine çekiyor. Bunu kabullenmem buyuruyor. O'nu daha iyi anlamaya hakikaten çok muhtacız.
BÜYÜKLERİN DUALARI
Hz. Fatma'nın Okuduğu Duâ
Ey yedi kat göğün ve büyük arşın sahibi olan Allah'ım! Bizim Rabbimiz, her şeyin Rabbi olan yüce Allah... Ey Tevrat'ı, İncil'i ve Kur'an-ı Kerim'i indiren, taneyi ve çekirdeği çıkaran yüce Rabbim! Alnından tutup hesaba çekeceğin her şeyin şerrinden sana sığınırım Ya Rabbi! Sen öyle evvelsin ki, senden evvel hiç kimse yoktur. Sen öyle ahirsin ki, zatından sonra hiçbir şey yoktur. Sen öylesine açıkta ve görünürsün ki, senin üzerine hiçbir şey yoktur. Sen öylesine sır ve gizlisin ki, senin önünde hiçbir şey yoktur. Ya Rabbi! Bana borcumu ödememi ve fakirliğimi gidermemi nasip et.
SORU - CEVAP
1- Piyango bileti haram mıdır?
Piyango bileti almak haramdır. Çünkü birçok kişinin parası o ödülün içindedir.
2- Çocuk emziren kadın oruç tutmak zorunda mıdır?
Anne tutmak isterse tutabilir. Fakat kadınların durumuna göre değişir. Doktorun tavsiyesi önemlidir. Bazı kadınların sütü çoksa oruç tutabilir ama az ise tutmayabilir, mecburiyet yoktur.
3- Evlat durumu iyi olmayan anneye zekat verebilir mi?
Hayır, veremez. Çünkü evlat durumu iyi olmayan anneye de babaya da bakmak zorundadır. Başka biri anneye zekat verebilir ama evlat veremez. Anne - babanızın ihtiyacını Allah rızası için karşılamalısınız. Senin paran, malın zaten annenin malıdır. Evlat, anne ya da babasına zekat vermeyi aklından geçirecek ahlakta olmamalıdır.
Nihat Hatipoğlu
Yoğun kentleşmeyle birlikte, dev binalardaki yaşam "Ev alma komşu al" atasözünü bize unutturdu. Halbuki ailemizden sonra en yakınımız komşularımızdır. Komşu hakkı kul hakkı sayıldığından sahabeler komşuyu kırıp incitmekten kaçınmışlardır
Aile bireylerinden sonra, insanın en yakın çevresi şüphesiz komşularıdır. Komşularına güven vermeyen kişi kâmil bir mü'min değildir. " Güzel komşuluk et ki, hakiki mü'min olasın" hadis-i şerifi, iyi komşuluğun imanla da ilgisinin olduğunu göstermektedir. Gerçek bir Müslüman komşusuyla iyi geçinen, seven, sevilen, aranan, komşularına güven veren kişidir.
Dostlarınızın, sizinle herhangi bir şekilde ilgilisi olan kimselerin, size bir şey ulaştırmak istenip de evinizde bulamadıkları zaman çalacakları ilk kapı komşu kapısıdır. Aile bireyleri hakkında herhangi bir referans söz konusu olduğunda bilgisine müracaat edilecek ilk kişiden birisi yine komşularımızdır.
Cenab-ı Hak buyuruyor; "...Anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve size hizmet eden kimselere ihsan ile muamele edin, iyi davranın..." (Nisa 4/36). Komşunun komşu üzerindeki hakkı, annenin evlatları üzerindeki hakkı gibidir. Anne ile evladın birbirlerini nasıl sevip saymaları, haklarına önem verip incitmemeleri gerekiyorsa, komşular da birbirlerini öyle sevip saymalı, karşılıklı haklarına öyle dikkat etmeliler.
Peygamber Efendimiz (s.a.v): "Komşu hakkına dikkat edin! Ben komşu hakkı konusunda Cebrail'den o kadar ısrarla ikaz aldım ki, neredeyse komşunun komşuya mirasçı olacağını zannettim" buyurmuştur. Komşunun miras hakkı gibi hakkı vardır, o da komşuluk hakkıdır. Eğer Müslüman ise sende iki hakkı vardır: Biri komşuluk hakkı, biri de Müslümanlık hakkı.
Komşu hakkı, kul hakkından sayıldığından dolayı sahabeler komşuyu kırıp incitmekten hep titremişlerdir. Bunun için imkân sahibi komşular, ihtiyaç sahibi komşularının yardımına koşup dualarını almak için sanki yarışa girmişlerdir. Böylece ülke halkının birlik beraberliğini önce kendi aralarındaki komşu haklarına dikkat ederek sağlamışlardır.
Komşunun komşu üzerindeki hakkı, annenin evladı üzerindeki hakkı gibidir. Birbirlerini ihmal edemezler, zarar ise hiç veremezler.
HER GÜN ORUÇ TUTULUR MU?
Hz. Abdullah bin Amr ibadeti seven bir gençti. Bir gün Peygamberimiz'e gelerek şöyle der:
"Ey Allah'ın Peygamber'i! Hayatım boyunca her gün oruç tutmak, her geceyi de uyumaksızın namaz kılarak geçirmek istiyorum.
" Peygamberimiz bunu duyunca şöyle buyurur:
"Buna gücün yetmez. Bütün hayatın boyunca bunu yapamazsın. Bazen oruç tut, bazen ye. Bazen (nafile) namaz kıl, bazen uyu."
Abdullah der ki:
"Ben daha fazlasını yapabilirim."
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bunun üzerine şöyle buyurur: "Ayda 3 gün oruç tut. Hayırlar 1'e 10 hesaplanır. Böylece ayda 3 gün, sanki bir yıl gibi olur. Sevap itibarıyla öyle kabul edilir."
Hz. Abdullah der ki:
"Ben daha fazlasını yapabilirim." Peygamberimiz bunun üzerine şöyle buyurur:
"O zaman 1 gün tut, 2 gün ye. Bu yeter."
Hz. Abdullah:
"Ey Allah'ın Resulü! Daha fazlasını yapabilirim." Peygamberimiz son kez şöyle cevap verir:
"O zaman 1 gün ye, 1 gün tut. Bu Allah'ın sevgili kulu
Hz. Davud'un orucudur. Daha fazlasına müsaade etmiyorum." Hz. Peygamber (s.a.v.) ile genç sahabe Hz. Abdullah arasındaki bu hikâye manidar. Sahabe nefsini ibadete bütün bütün yönlendirip dünyadan tamamen soyutlanmak istiyor. Her gece uyumadan namaz kılan, her gündüz oruç tutan bir insanın sosyal veya aile hayatının olması çok zordur. İşte bu noktada Hz. Resul (s.a.v.) ikaz ediyor; Hz. Abdullah'ı hayatın içine çekiyor. Bunu kabullenmem buyuruyor. O'nu daha iyi anlamaya hakikaten çok muhtacız.
BÜYÜKLERİN DUALARI
Hz. Fatma'nın Okuduğu Duâ
Ey yedi kat göğün ve büyük arşın sahibi olan Allah'ım! Bizim Rabbimiz, her şeyin Rabbi olan yüce Allah... Ey Tevrat'ı, İncil'i ve Kur'an-ı Kerim'i indiren, taneyi ve çekirdeği çıkaran yüce Rabbim! Alnından tutup hesaba çekeceğin her şeyin şerrinden sana sığınırım Ya Rabbi! Sen öyle evvelsin ki, senden evvel hiç kimse yoktur. Sen öyle ahirsin ki, zatından sonra hiçbir şey yoktur. Sen öylesine açıkta ve görünürsün ki, senin üzerine hiçbir şey yoktur. Sen öylesine sır ve gizlisin ki, senin önünde hiçbir şey yoktur. Ya Rabbi! Bana borcumu ödememi ve fakirliğimi gidermemi nasip et.
SORU - CEVAP
1- Piyango bileti haram mıdır?
Piyango bileti almak haramdır. Çünkü birçok kişinin parası o ödülün içindedir.
2- Çocuk emziren kadın oruç tutmak zorunda mıdır?
Anne tutmak isterse tutabilir. Fakat kadınların durumuna göre değişir. Doktorun tavsiyesi önemlidir. Bazı kadınların sütü çoksa oruç tutabilir ama az ise tutmayabilir, mecburiyet yoktur.
3- Evlat durumu iyi olmayan anneye zekat verebilir mi?
Hayır, veremez. Çünkü evlat durumu iyi olmayan anneye de babaya da bakmak zorundadır. Başka biri anneye zekat verebilir ama evlat veremez. Anne - babanızın ihtiyacını Allah rızası için karşılamalısınız. Senin paran, malın zaten annenin malıdır. Evlat, anne ya da babasına zekat vermeyi aklından geçirecek ahlakta olmamalıdır.
Nihat Hatipoğlu