E
esmanur
Misafir
Sual: Küfre sebep olacağı bildirilen işleri yapan herkes kâfir midir?
CEVAP
Bu hususta, İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Bir kimse, dinde inanılması lazım olan şeylerden, bir tanesine bile inanmamış, şüphe etmiş veya beğenmemişse imanı gider, kâfir olur. Bu kimse Cehennemde ebedî kalır. Bir kimse de, Kelime-i tevhid söyleyip, bunun manasını kabul eder, (Muhammed aleyhisselam, Allahü teâlânın Peygamberidir, her sözü doğrudur, güzeldir) diyerek, ona uygun olmayanlar yanlıştır, kötüdür diye inanırsa ve son nefesinde de öyle ölüp, ahirete bu imanla giderse, onun durumu farklıdır. Bu kimse, kâfirlerin mukaddes bildikleri günlerinde ve gecelerinde, onların yaptıklarını yaparsa veya bir günahı hafif görerek, önem vermeden işlerse, bunlara küfür bulaşığı denir. Bu kimse de Cehenneme girer, ama kalbinde zerre kadar imanı olduğu için, Cehennemde sonsuz kalmaz.
İmanı olanlardan, büyük günah işleyen [ve tevbe etmeden ölen]lere gelince, Allahü teâlâ, bu günahları isterse affeder, isterse günahı temizleninceye kadar Cehennemde azap eder. Cehennem azabı, ister sonsuz olsun, ister belli bir zaman olsun, küfür için, küfür sıfatları ve bulaşıklıkları içindir. Küfürden kaçınan iman sahiplerinin yaptıkları büyük günahlar, ya imanları hürmetine, cenab-ı Hakk'ın merhametiyle veya kalble tevbe, dille istiğfar ederek ve bedenle hayırlı bir iş yaparak veya şefaate kavuşmalarıyla affedilir. Günahta kul hakkı varsa, hak sahibiyle helalleşmek de lazımdır. Böyle affedilmeyenler, dünya sıkıntıları ve dertleriyle veya son nefeste can verirken, çekecekleri zahmetlerle temizlenir. Bunlarla da temizlenmezse, bazıları kabir azabı çekmekle affa kavuşur. Bazıları ise, kabir azabı, sıkıntıları ve kıyamet gününün şiddetleriyle affedilip günahları biter ve Cehennem azabıyla temizlenmeye lüzum kalmaz. Nitekim Enam suresi, 82. âyetinde mealen, (İman edip de imanlarını şirk ile bulaştırmayanlar, Cehennemde ebedî kalmaktan emindirler. Onlar için, bu korku yoktur) buyuruldu. Bu ayet-i kerime, sözümüzün doğru olduğunu göstermektedir, çünkü buradaki zulüm, şirk demektir.
Kalbinde iman varken, [zaruret yokken de] kâfirlerle düşüp kalkan, onların bayramlarına, paskalyalarına uyanların cenaze namazlarını kılmalı, bunları kâfir bilmemeli. Bunların, imanları sayesinde Cehennemden çıkacaklarına inanmalı, fakat hiç imanı olmayanlara [Muhammed aleyhisselamın bir sözünü ve âdetini bile beğenmeyenlere] af ve mağfiret yoktur. Bunlar, küfürlerinin karşılığı olarak Cehennem azabında sonsuz kalacaklardır. (Mektubat Tercümesi 1/266)
CEVAP
Bu hususta, İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Bir kimse, dinde inanılması lazım olan şeylerden, bir tanesine bile inanmamış, şüphe etmiş veya beğenmemişse imanı gider, kâfir olur. Bu kimse Cehennemde ebedî kalır. Bir kimse de, Kelime-i tevhid söyleyip, bunun manasını kabul eder, (Muhammed aleyhisselam, Allahü teâlânın Peygamberidir, her sözü doğrudur, güzeldir) diyerek, ona uygun olmayanlar yanlıştır, kötüdür diye inanırsa ve son nefesinde de öyle ölüp, ahirete bu imanla giderse, onun durumu farklıdır. Bu kimse, kâfirlerin mukaddes bildikleri günlerinde ve gecelerinde, onların yaptıklarını yaparsa veya bir günahı hafif görerek, önem vermeden işlerse, bunlara küfür bulaşığı denir. Bu kimse de Cehenneme girer, ama kalbinde zerre kadar imanı olduğu için, Cehennemde sonsuz kalmaz.
İmanı olanlardan, büyük günah işleyen [ve tevbe etmeden ölen]lere gelince, Allahü teâlâ, bu günahları isterse affeder, isterse günahı temizleninceye kadar Cehennemde azap eder. Cehennem azabı, ister sonsuz olsun, ister belli bir zaman olsun, küfür için, küfür sıfatları ve bulaşıklıkları içindir. Küfürden kaçınan iman sahiplerinin yaptıkları büyük günahlar, ya imanları hürmetine, cenab-ı Hakk'ın merhametiyle veya kalble tevbe, dille istiğfar ederek ve bedenle hayırlı bir iş yaparak veya şefaate kavuşmalarıyla affedilir. Günahta kul hakkı varsa, hak sahibiyle helalleşmek de lazımdır. Böyle affedilmeyenler, dünya sıkıntıları ve dertleriyle veya son nefeste can verirken, çekecekleri zahmetlerle temizlenir. Bunlarla da temizlenmezse, bazıları kabir azabı çekmekle affa kavuşur. Bazıları ise, kabir azabı, sıkıntıları ve kıyamet gününün şiddetleriyle affedilip günahları biter ve Cehennem azabıyla temizlenmeye lüzum kalmaz. Nitekim Enam suresi, 82. âyetinde mealen, (İman edip de imanlarını şirk ile bulaştırmayanlar, Cehennemde ebedî kalmaktan emindirler. Onlar için, bu korku yoktur) buyuruldu. Bu ayet-i kerime, sözümüzün doğru olduğunu göstermektedir, çünkü buradaki zulüm, şirk demektir.
Kalbinde iman varken, [zaruret yokken de] kâfirlerle düşüp kalkan, onların bayramlarına, paskalyalarına uyanların cenaze namazlarını kılmalı, bunları kâfir bilmemeli. Bunların, imanları sayesinde Cehennemden çıkacaklarına inanmalı, fakat hiç imanı olmayanlara [Muhammed aleyhisselamın bir sözünü ve âdetini bile beğenmeyenlere] af ve mağfiret yoktur. Bunlar, küfürlerinin karşılığı olarak Cehennem azabında sonsuz kalacaklardır. (Mektubat Tercümesi 1/266)