rüzgar gülü
Daimi Üye
Sıcak… Hava gerçekten çok sıcak. Sıcaklığın yıl genelinde en yüksek sevie bulunduğu bu aylarda, bırakın isteyerek işe gitmeyi, dışarı bile çıkmak istemiyoruz. Klimalar hayatımıza girdiğinden beri adeta onlarsız yapamaz olduk. Sağlık açısından öğle saatlerinde dışarıda bulunmamak ve gün boyu bol bol su içmek gerektiği yönünde yoğun biçimde uyarılıyoruz. Normal bir insan vücudunun %70’i sudan oluşur, ancak vücudumuz ısı dengesini korumak için hatırı sayılır miktarda sıvı ve mineral kaybına uğrar. Bu kaybı telafi etmek için günde en az 2.5 lt su içilmesi gerekmektedir. İnsan olarak bizim bu takviyeyi yapacak olanağımız olduğu halde, bu kızgın sıcaklar bizi bile olumsuz etkilerken, bir de sokakta yaşayan kimsesiz küçük canlar düşünün. Biz klimalarımızla serinlerken, onlar gün boyu dışarıda aç ve susuz durumdalar. Onlar adeta ölüm-kalım savaşı içindeler.
Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Güzelbektaş yaptığı bir açıklamada, yaz aylarında güneş ışınlarının hayvanların doğrudan baş bölgelerine etki ettiğini, bunun sonucunda da beyin kanamalarının olabildiğini belirtmiş ve şunları eklemiştir;
‘‘Sıcak havada hayvanlarda ısı çarpmaları ortaya çıkabiliyor. Böyle durumlarda beyindeki ısı merkezinin etkilenmesiyle hayvanların solunum ve dolaşım sistemlerinde ciddi aksaklıklar meydana gelir. Bu nedenle hayvanların barındığı yerlerin kapalı olmaması ve sürekli havalandırılması gerekli. Aşırı sıcaklara bağlı olarak organizmanın su ihtiyacı artacağı için hayvanın rahat bir şekilde su almasının sağlanması gerekir. Sıcaktan etkilenmiş hayvanlar da su ya da alkolle ovularak serinletilmeye çalışılmalı. Alkol uçucu bir madde olduğu için kısa sürede vücut ısısının düşmesine yardımcı olur. Bu sayede hayvanın kısa süre serinlemesi sağlanır.”1
Yaşama alanını birlikte paylaştığımız birçok canlı, özellikle kentlerde, ne yazık ki yeterli miktarda su bulamamaktadır. Böyle olunca yaşamsal fonksiyonlarında hasar oluşmaktadır. Örneğin, normal ağırlıktaki bir köpek, vücudundaki yağların tamamı ve proteinlerin yarısını kullanarak günlerce aç kalabilir; ve buna rağmen yaşamını sürdürebilir. Ama vücudundaki suyun %10’unu bile kaybetse hastalanır. Köpek yavrularının vücutlarının % 84’ü su iken, yetişkin köpeklerin ise %60’ı sudur; ve normalde bir köpeğin günlük tükettiği ortalama besin miktarının 2.5 kat miktarı su tüketmesi gerekir. Dolayısıyla sokaklarda yaşayan köpekler, gerekli suyu bulamadıkları takdirde, susuzluktan veya açlıktan can vermektedirler.
Veteriner hekimler, çevrede bulunan park ve bahçelere çevreyi kirletmeyecek şekilde bırakılan su ve ekmeğin, birçok hayvanın günlük ihtiyacını karşıladığına dikkat çekiyor. Güvercinler için balkonumuza bırakacağımız ya da kedi ve köpekler için kapımızın önüne koyacağımız bir kap suyun, bir çok cana can katacağını unutmayalım.
Ayrıca sokakta yaralı veya zor durumda olan minik bir dostumuzla karşılaşırsak hemen 153’ü arayarak hayvan nakil ambulansı çağırabiliriz. Belediyenin sokak hayvanlarıyla ilgili birimlerindeki yetkililer, verdiğiniz adrese gelerek zor durumdaki sokak hayvanlarını alıp tedavi ediyor. Belediyelerin veteriner hizmetleri müdürlüklerinde de sokak hayvanları için yakalama, muayene, tedavi, aşılama, kısırlaştırma ve küpeleme hizmetleri veriliyor.
Konuşamayan ama bizim gibi sevgiyi, acıyı, hüznü, açlığı, susuzluğu ve daha birçok duyguyu fazlasıyla hisseden dostlarımızı unutmamalıyız. Özellikle, bu kavurucu sıcak havalarda, yaşama alanımızı paylaştığımız canlılar için, lütfen bir kap su…