Mezardaki Sevap Paylaşması
Müslümanlar kabirlerden geçerken fatihalar, ihlaslar okurlar, mezardakilerin ruhlarına hediye ederler. Bu hediyeler tıpkı sağlığında verilen hediyeler gibi ölüleri sevindirir, fayda verir.
Nitekim büyüklerden biri bir akşam misafir olmak istediği köyün mezarlığına kadar gelmiş, ancak köyde bir tanıdığı bulunmadığından, mezarlığın tenha bir yerinde sabahlamaya karar vermiş. Yatsıyı kılıp duasını yaptıktan sonra otların üzerine yatıp uyumuş. Gece ibretli bir rüya görmüş. Bütün kabir halkı ayakta, sevinçle bir şeyler paylaşıyorlarmış. Merak edip sormuş:
-Ey kabir sakinleri,ne paylaşıyorsunuz böyle sevinçle?
Biri cevap vermiş:
-Sevap paylaşıyoruz, sevap!
-Sevap sizin için çok mu mühim?
-Ne diyorsun sen. Ateşe düşen bir adamın, ateşin yakmadığı bir gömleği giymesi ne kadar mühimse, sevap da bizin için öyle mühim. Çünkü bizler sizin gibi hayatta iken bazı günahlar işlemişiz. Bu günahlardan dolayı burada ateş gibi sıcakların içinde yatıyoruz. Ancak bize sevap hediye edilirse onları sırtımızda sıcaklık geçirmeyen gömlek gibi hissediyoruz. Sıcaklığın tesiri azalıyor. Azabımız hafifliyor.
Uyuyan zat tekrar sormuş:
-Söyler misiniz, bu taksim ettiğiniz sevabı kimler hediye etti?
-Bu sevabı yoldan geçen müminler hediye ettiler. Bir çok insan mezarlıktan geçerken duygusuz ve anlayışsız şekilde dalgın dalgın geçip gidiyor. Bir fatiha, ihlas, yahut bildikleri bir duayı okuyup da ölülere hediye etmiyorlar. Ama öyleleri de var ki, yarın bizde öleceğiz, bize de okumazlar sonra, diyerek mezarlıktan geçerken hemen bildikleri duaları okuyup ölmüşlere hediye ediyorlar. İşte böyle bir grup geçti buradan akşamdan bu yana onların okuduklarının sevabını paylaşıyoruz artık bu sevaplara bizi sıkan sıcaklığın tesirinden biraz daha kurtulacağız bunun için sevinçli görüyorsun bizi.
Misafir yolcu, bundan sonra gördüğü her mezarlıktan okumadan geçmemiş.
Mutlaka bildiği dualardan okuyup hediye ederek, mevtaların sevap paylaşmalarına sebep olmaya gayret etmiş.
Ahmet Şahin “Dini Hikayeler”
Müslümanlar kabirlerden geçerken fatihalar, ihlaslar okurlar, mezardakilerin ruhlarına hediye ederler. Bu hediyeler tıpkı sağlığında verilen hediyeler gibi ölüleri sevindirir, fayda verir.
Nitekim büyüklerden biri bir akşam misafir olmak istediği köyün mezarlığına kadar gelmiş, ancak köyde bir tanıdığı bulunmadığından, mezarlığın tenha bir yerinde sabahlamaya karar vermiş. Yatsıyı kılıp duasını yaptıktan sonra otların üzerine yatıp uyumuş. Gece ibretli bir rüya görmüş. Bütün kabir halkı ayakta, sevinçle bir şeyler paylaşıyorlarmış. Merak edip sormuş:
-Ey kabir sakinleri,ne paylaşıyorsunuz böyle sevinçle?
Biri cevap vermiş:
-Sevap paylaşıyoruz, sevap!
-Sevap sizin için çok mu mühim?
-Ne diyorsun sen. Ateşe düşen bir adamın, ateşin yakmadığı bir gömleği giymesi ne kadar mühimse, sevap da bizin için öyle mühim. Çünkü bizler sizin gibi hayatta iken bazı günahlar işlemişiz. Bu günahlardan dolayı burada ateş gibi sıcakların içinde yatıyoruz. Ancak bize sevap hediye edilirse onları sırtımızda sıcaklık geçirmeyen gömlek gibi hissediyoruz. Sıcaklığın tesiri azalıyor. Azabımız hafifliyor.
Uyuyan zat tekrar sormuş:
-Söyler misiniz, bu taksim ettiğiniz sevabı kimler hediye etti?
-Bu sevabı yoldan geçen müminler hediye ettiler. Bir çok insan mezarlıktan geçerken duygusuz ve anlayışsız şekilde dalgın dalgın geçip gidiyor. Bir fatiha, ihlas, yahut bildikleri bir duayı okuyup da ölülere hediye etmiyorlar. Ama öyleleri de var ki, yarın bizde öleceğiz, bize de okumazlar sonra, diyerek mezarlıktan geçerken hemen bildikleri duaları okuyup ölmüşlere hediye ediyorlar. İşte böyle bir grup geçti buradan akşamdan bu yana onların okuduklarının sevabını paylaşıyoruz artık bu sevaplara bizi sıkan sıcaklığın tesirinden biraz daha kurtulacağız bunun için sevinçli görüyorsun bizi.
Misafir yolcu, bundan sonra gördüğü her mezarlıktan okumadan geçmemiş.
Mutlaka bildiği dualardan okuyup hediye ederek, mevtaların sevap paylaşmalarına sebep olmaya gayret etmiş.
Ahmet Şahin “Dini Hikayeler”