Modern hayatta ibadetler ikinci planda kalıyor, neden?
Bugün sorulan sorulardan yola çıkarsak, kul-ibadet ilişkisinde, yaşanan değer eksiltmesi açığa çıkar. O zaman soru "İbadet nedir? Kul açısından anlamı ve önemi nedir?" olmalıdır.
İnsanın insan olarak anlamını bulması, bir başka ifadeyle varlık nedeni olan ibadet, insan için adeta olmazsa olmaz konumdadır. Çünkü Allahü Teala 'Ben insanları ve cinleri bana ibadet etsinler diye yarattım' buyurmaktadır. Kul/insan, "Benim insan olarak yaratılmam neyi gerektirir? Bunun karşılığında bana düşen nedir?" diye sorduğunda vereceği cevap "İbadet" olmalıdır.
İbadet, Yaradan'ı tasdik etme anlamında yaptığımız ritüeller olduğu gibi niyet ve kastımızın Allah'ın rızasını kazanmak olduğu gündelik hayatımızı dolduran bütün hal ve hareketlerimizi de kapsar.
Modern zamanlar, ibadet algısını birçok açılardan değiştirmiştir. Öncelikle gündelik hayatta zamanın kullanımında ibadet merkeze alınmadığı için vakit-ibadet ilişkisi bozulmuş, ibadetin vakte bağlılığı kamufle edilerek vakti göz ardı ederek yerine bizatihi kendisini bir biçimde yapmanın yeterli olduğu düşüncesi ve kabulü ikame edilmiştir. Bu yaklaşım birey hayatında zamanla 'kazanın da eda gibi' olduğu düşüncesini yerleştirmiştir. Bu anlamda günümüzde çok sık karşılaştığımız 'vaktinde kılamıyorsan kaza et' tavsiyelerini modern bir tavır alış olarak değerlendirebiliriz.
İbadetlerde karşılaştığımız ikinci eksiltme de daha iyisini yapmak zannından kaynaklanan ertelemedir. Yani Allah-kul-ibadet ilişkisi o kadar ulvidir ki gündelik hayatın rutininin içine dahil edilemez zannı da ciddi anlamda sorunlu bir yaklaşımdır. İbadetin insana sağlayacağı maddi ve manevi kazanım vaktinde yerine getirmekle mümkündür. İnsanın iki eli kandayken kılacağı iki rekat, teyemmümle alacağı abdest veya bir bardak suyla sadece farzlarını yerine getirerek alacağı abdest insan-ibadet ilişkisini olumlu anlamda etkileyecek, adeta derinlik katacaktır. Takdir edersiniz ki; 'Sen çağırdın ben de bütün hır gürü bırakıp geldim ya Rabbi, eksiklerimi affet' demekle, 'Sen çağırdın ama benim işim vardı geciktim' demek arasında ciddi anlamda derece farkı vardır.
Günümüzde hayatımız önceleniyor ve ibadetler bu hayata uydurulmaya çalışılıyor. Oysa sadece zaruretlerde ibadetler ikinci planda kalır. Normal şartlarda insanın zihninde namazı vakti içinde nasıl kılabileceği, oruç tutmasını nasıl kolaylaştıracağını düşünmek, çözümler üretmek olmalıdır. Gerekiyorsa senelik izni Ramazan'a denk getirip oruç tutmak öncelikli olmalıdır.
Acelem yok ama diş yaptırıyorum, tutmasam...
"Ramazan geldi ama biz de eşimin diş tedavisine başladık. Acelemiz yoktu, daha sonra da olabilirdi. Şimdi tedavi sürecine girdi ve doktor Ramazan'ın 10'una randevu verdi. Aslında tedaviye Ramazan sonuna kadar ara verebiliriz; ama ne bileyim böyle de çok çirkin oluyor. Eşim adeta birdenbire yaşlandı; bir an önce bu görüntüden kurtulmak istiyor. Randevu günü oruç tutmasa?.." (Erkek)
Sıkışık kılmaktansa rahat rahat kaza etsem olmaz mı?
"Epeydir yatsı ve sabah namazlarını vaktinde kılamıyorum. Kaza yapıyorum içime sinmiyor. Yatsıda eşim eve geliyor yemekti, çocuklardı onları yatırayım da daha rahat kılayım derken yorgunluktan ben de uyuyakalıyorum. Namazlarımı sıkıştırmayayım istiyorum. Namazlarımı sıkışık vakitte mi kılsam daha iyi olur, yoksa rahat rahat kaza mı yapsam daha iyi olur?.." (Kadın)
Bugün sorulan sorulardan yola çıkarsak, kul-ibadet ilişkisinde, yaşanan değer eksiltmesi açığa çıkar. O zaman soru "İbadet nedir? Kul açısından anlamı ve önemi nedir?" olmalıdır.
İnsanın insan olarak anlamını bulması, bir başka ifadeyle varlık nedeni olan ibadet, insan için adeta olmazsa olmaz konumdadır. Çünkü Allahü Teala 'Ben insanları ve cinleri bana ibadet etsinler diye yarattım' buyurmaktadır. Kul/insan, "Benim insan olarak yaratılmam neyi gerektirir? Bunun karşılığında bana düşen nedir?" diye sorduğunda vereceği cevap "İbadet" olmalıdır.
İbadet, Yaradan'ı tasdik etme anlamında yaptığımız ritüeller olduğu gibi niyet ve kastımızın Allah'ın rızasını kazanmak olduğu gündelik hayatımızı dolduran bütün hal ve hareketlerimizi de kapsar.
Modern zamanlar, ibadet algısını birçok açılardan değiştirmiştir. Öncelikle gündelik hayatta zamanın kullanımında ibadet merkeze alınmadığı için vakit-ibadet ilişkisi bozulmuş, ibadetin vakte bağlılığı kamufle edilerek vakti göz ardı ederek yerine bizatihi kendisini bir biçimde yapmanın yeterli olduğu düşüncesi ve kabulü ikame edilmiştir. Bu yaklaşım birey hayatında zamanla 'kazanın da eda gibi' olduğu düşüncesini yerleştirmiştir. Bu anlamda günümüzde çok sık karşılaştığımız 'vaktinde kılamıyorsan kaza et' tavsiyelerini modern bir tavır alış olarak değerlendirebiliriz.
İbadetlerde karşılaştığımız ikinci eksiltme de daha iyisini yapmak zannından kaynaklanan ertelemedir. Yani Allah-kul-ibadet ilişkisi o kadar ulvidir ki gündelik hayatın rutininin içine dahil edilemez zannı da ciddi anlamda sorunlu bir yaklaşımdır. İbadetin insana sağlayacağı maddi ve manevi kazanım vaktinde yerine getirmekle mümkündür. İnsanın iki eli kandayken kılacağı iki rekat, teyemmümle alacağı abdest veya bir bardak suyla sadece farzlarını yerine getirerek alacağı abdest insan-ibadet ilişkisini olumlu anlamda etkileyecek, adeta derinlik katacaktır. Takdir edersiniz ki; 'Sen çağırdın ben de bütün hır gürü bırakıp geldim ya Rabbi, eksiklerimi affet' demekle, 'Sen çağırdın ama benim işim vardı geciktim' demek arasında ciddi anlamda derece farkı vardır.
Günümüzde hayatımız önceleniyor ve ibadetler bu hayata uydurulmaya çalışılıyor. Oysa sadece zaruretlerde ibadetler ikinci planda kalır. Normal şartlarda insanın zihninde namazı vakti içinde nasıl kılabileceği, oruç tutmasını nasıl kolaylaştıracağını düşünmek, çözümler üretmek olmalıdır. Gerekiyorsa senelik izni Ramazan'a denk getirip oruç tutmak öncelikli olmalıdır.
Acelem yok ama diş yaptırıyorum, tutmasam...
"Ramazan geldi ama biz de eşimin diş tedavisine başladık. Acelemiz yoktu, daha sonra da olabilirdi. Şimdi tedavi sürecine girdi ve doktor Ramazan'ın 10'una randevu verdi. Aslında tedaviye Ramazan sonuna kadar ara verebiliriz; ama ne bileyim böyle de çok çirkin oluyor. Eşim adeta birdenbire yaşlandı; bir an önce bu görüntüden kurtulmak istiyor. Randevu günü oruç tutmasa?.." (Erkek)
Sıkışık kılmaktansa rahat rahat kaza etsem olmaz mı?
"Epeydir yatsı ve sabah namazlarını vaktinde kılamıyorum. Kaza yapıyorum içime sinmiyor. Yatsıda eşim eve geliyor yemekti, çocuklardı onları yatırayım da daha rahat kılayım derken yorgunluktan ben de uyuyakalıyorum. Namazlarımı sıkıştırmayayım istiyorum. Namazlarımı sıkışık vakitte mi kılsam daha iyi olur, yoksa rahat rahat kaza mı yapsam daha iyi olur?.." (Kadın)