Mü'minin Hayırlısı
Mü’minin hayırlısında, altı haslet bulunur:
1- İbâdet eder. İbâdetini hiç aksatmaz.
2- İlim öğrenir. Zarûrî ilimlerden mahrûm kalmaz.
3- Kimseye fenâlık, kötülük yapmaz. Herkese iyilik yapmak için gayret eder.
4- Harâmlardan sakınır. Cenâb-ı Hakkın yasak ettiği şeylerden uzak durur.
5- Kimsenin malına göz dikmez. Kul hakkından çok sakınır.
6- Ölümü hiç unutmaz. Her zaman ölüme hazır olur.
Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Herkes, kendisine ihsân edeni sever. Bu sevgi, insânın cibilliyetinde, yaratılışında mevcûttur.”
Nefsine düşkün olan, nefsinin arzûlarına kavuşmak için, yardım edenleri sever. Akıl ve ilim sâhibi ise, medenî insan olmasına, dinin emirlerini öğrenmesine yardım edenleri sever. Kısacası, iyi kimseler, iyileri sever. Habîsler, şerli, fenâ kimseler, kötüleri severler.
Bir kimsenin sevdiklerine, arkadaşlarına bakarak, onun nasıl kimse olduğu anlaşılır. Dosta, düşmana, Müslümana ve kâfire -bid’at sahiplerinden başka herkese- tatlı dil ve güler yüz göstermelidir.
İnsanlara yapılacak en faydalı ihsân, en kıymetli hediye, tatlı dil ve güler yüzdür. İneğe tapanları görünce, ineğin ağzına saman vererek, düşman olmalarına mâni olmalıdır. Kimse ile münâkaşa etmemelidir. Münâkaşa, dostluğu azaltır, düşmanlığı arttırır. Kimseye kızmamalıdır. Hadîs-i şerîfte, “Gadab etme!” buyuruldu.
Bir kimse, dört şeyi gizlese, insanların hayırlısı olur:
1- Fakîrliğini,
2- Sadakasını,
3- Musîbetini,
4- Belâsını.
Cennet dört kimseye müştaktır, bunları bekler, özler:
1- Dili zikredici olan, her işinde Cenâb-ı Hakkı hatırlayan,
2- Kur’ân-ı kerimi ezberleyen,
3- Yemek yedirici olan,
4- Ramazan ayında oruçlu olan.
Mü’minin hayırlısında, altı haslet bulunur:
1- İbâdet eder. İbâdetini hiç aksatmaz.
2- İlim öğrenir. Zarûrî ilimlerden mahrûm kalmaz.
3- Kimseye fenâlık, kötülük yapmaz. Herkese iyilik yapmak için gayret eder.
4- Harâmlardan sakınır. Cenâb-ı Hakkın yasak ettiği şeylerden uzak durur.
5- Kimsenin malına göz dikmez. Kul hakkından çok sakınır.
6- Ölümü hiç unutmaz. Her zaman ölüme hazır olur.
Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Herkes, kendisine ihsân edeni sever. Bu sevgi, insânın cibilliyetinde, yaratılışında mevcûttur.”
Nefsine düşkün olan, nefsinin arzûlarına kavuşmak için, yardım edenleri sever. Akıl ve ilim sâhibi ise, medenî insan olmasına, dinin emirlerini öğrenmesine yardım edenleri sever. Kısacası, iyi kimseler, iyileri sever. Habîsler, şerli, fenâ kimseler, kötüleri severler.
Bir kimsenin sevdiklerine, arkadaşlarına bakarak, onun nasıl kimse olduğu anlaşılır. Dosta, düşmana, Müslümana ve kâfire -bid’at sahiplerinden başka herkese- tatlı dil ve güler yüz göstermelidir.
İnsanlara yapılacak en faydalı ihsân, en kıymetli hediye, tatlı dil ve güler yüzdür. İneğe tapanları görünce, ineğin ağzına saman vererek, düşman olmalarına mâni olmalıdır. Kimse ile münâkaşa etmemelidir. Münâkaşa, dostluğu azaltır, düşmanlığı arttırır. Kimseye kızmamalıdır. Hadîs-i şerîfte, “Gadab etme!” buyuruldu.
Bir kimse, dört şeyi gizlese, insanların hayırlısı olur:
1- Fakîrliğini,
2- Sadakasını,
3- Musîbetini,
4- Belâsını.
Cennet dört kimseye müştaktır, bunları bekler, özler:
1- Dili zikredici olan, her işinde Cenâb-ı Hakkı hatırlayan,
2- Kur’ân-ı kerimi ezberleyen,
3- Yemek yedirici olan,
4- Ramazan ayında oruçlu olan.