Mus’ab bin Umeyr
Ya Mus’ab sen çocukluğunu varlıklı bir ailenin içerisinde yaşamıştın…AlLah RasulunÜ tanıyıncaya kadar sürmüştü debdebeli hayatın…tanıyınca O’nu vazgeçmiştin her şeyden…
Sana sunulan nimetlerle seni imtihan etmek istemişlerdi…sen ayağındaki ayakkabıdan üstündeki elbiseden vazgeçmiştin O’nun yolunda…senin gibi yüce bir ruh için buna imtihan denilemezdi.sen zoru severdin.sen okyanusları aşmaya taliptin…derede boğulmak sana yakışmazdı…sen irşad ve tebliğde kıyamete kadar anlatılacak dillere destan ihlas ve samimiyet numuneleri sundun bizlere ...
Sen inanmaları uğruna evvela başını ortaya koydun…pahalı bir pazarlık yapTın.Bir lahza durun dinleyin sonra kesicekseniz kesin başımı dedin …kendi başını kurtardığın gibi onlarında kurtardın ebedi azaptan başını…
Yine birgün bir başınla gitmiştin Medineye 70 başla gelmiştin huzura…memnun etmiştin Alemlerin Efendisini…memnun etmiştin RASULALLAHI…
Hak uğrunu baş uzatmaların hiç bitmemişti…seni en son görenler uhud’ta önce başını uzatırken sonra saklarken görmüşlerdi…
Zira kendisi gül devrini göremedi…2 sene 3 sene irşad vazifesi yaptı…bedirde Rasulu Ekremin yanında bulundu…uhud’tada yanında olayım Ya Rasulallah dediN.22 yaşında vardı yoktu.Bıyıkları henüz terliyordu.Kılıkla kıyafetiyle RasulAllaha çok beziyordu.Allah Rasulu uhuD’ta cübbesi çıkarıP sırtına giydiriyor şu bugün senin sırtında dursun diyordu…oda şeref saydı o cübbeyi sırtında taşıyordu…Allah Rasulunü şehit etmeye gelen ibni kabihe RasulAlLahı şehit ettim diye Mus’habı buduyordu…seve seve kolunu veriyordu…sağ koluna inen kılıç darbesi karşısında kolu bi ağaç dalı gibi budanıp yere düşünce…
“elhamdülillah Rasulün kolu kurtuldu” diyordu…sol kolu koparken “elhamdülillah Rasulallahın kolu kurtuldu” diyordu…başını uzatırken “vur bi bu kaldı” diyor boynunada darbe inince “elhamdülilah Rasulün kolu kurtuldu” diyordu…
Kendisini bir hırkaya sarıp ...Rasulallahın hırkasına sarıp uhudun sinesine gömüyorlardı…yapabileceği her şeyi yapmıştı…kafasını kullanıp irşad tebliğ vazifesini yapmıştı…gönlünü kullanmış güvercinler gibi yukarlara çıkmıştı…
Cesedini Allah Rasulunün önünde etten kemikten kalede bir rükün olarak kulanıvermişti…sonraa uhudun sinesine yıkılıp gitmişti…sırtında parçalanmış cübbe kendisine kefen olmaya yetmeyince…
“ya rasullaha ne yapalım “dediler…”vücudu kapanmıyor”…yumuşak döşeklerde yatan musabın vücudu kefen bulamıyordu …
“Ne yapalım ya rasullah” …”avret yerini kapayın.başı ayakları açıkta kalsın” diyordu…
Ve o gün Mus’habın yerinde onun kılıcı elinde bir melek Rasulü Ekremin önünde akşama kadar savaşıyordu…
İhlas sahibi Ebu Nahibin naklediyor…ikindiye doğru güneş gurup ederken RasulALlah Mushabın savaştığını zannediyor ..Musab deyince ben Musab değilim diyor …Musab taa sabahta vefat etmişti..…canı kalmıştı onuda Allah yolunda vermişti..
Sen bize hal diliyle “inanmak lafla olmaz diyordun…baş koymak gerekir diyordun…eğer er meydanına çıkacaksan başını uzatmaktan çekinme yoksa er meydanında işin ne” diyordun…
Tebliğ ve irşada metotlar üstü bir metotla ihlasa işaret ediyordun…”ballar balını buldum kovanım yağma olsun” diyordun…”maldan mülkten candan vazgeçmek kolay iş” diyordun…
Ama biz seni hiç anlayamadık Ya Mus’ab …
Şimdilerde Müslümanların hayatında tebliğe yer yok…var olanında bahanesi çok…senede 70 kişi değil 3 kişi çok …
Zannediyoruz ki yaşasaydın bize “veyl olsun o yolda gittiği halde o yola baş koymayanlara,veyl olsun gittiği yolun değerini bilmeyenlere,veyl olsun ahir zamanda er olmanın fırsatını tepenlere” dicektin…
Dursun ali Erzincanlı…
Ya Mus’ab sen çocukluğunu varlıklı bir ailenin içerisinde yaşamıştın…AlLah RasulunÜ tanıyıncaya kadar sürmüştü debdebeli hayatın…tanıyınca O’nu vazgeçmiştin her şeyden…
Sana sunulan nimetlerle seni imtihan etmek istemişlerdi…sen ayağındaki ayakkabıdan üstündeki elbiseden vazgeçmiştin O’nun yolunda…senin gibi yüce bir ruh için buna imtihan denilemezdi.sen zoru severdin.sen okyanusları aşmaya taliptin…derede boğulmak sana yakışmazdı…sen irşad ve tebliğde kıyamete kadar anlatılacak dillere destan ihlas ve samimiyet numuneleri sundun bizlere ...
Sen inanmaları uğruna evvela başını ortaya koydun…pahalı bir pazarlık yapTın.Bir lahza durun dinleyin sonra kesicekseniz kesin başımı dedin …kendi başını kurtardığın gibi onlarında kurtardın ebedi azaptan başını…
Yine birgün bir başınla gitmiştin Medineye 70 başla gelmiştin huzura…memnun etmiştin Alemlerin Efendisini…memnun etmiştin RASULALLAHI…
Hak uğrunu baş uzatmaların hiç bitmemişti…seni en son görenler uhud’ta önce başını uzatırken sonra saklarken görmüşlerdi…
Zira kendisi gül devrini göremedi…2 sene 3 sene irşad vazifesi yaptı…bedirde Rasulu Ekremin yanında bulundu…uhud’tada yanında olayım Ya Rasulallah dediN.22 yaşında vardı yoktu.Bıyıkları henüz terliyordu.Kılıkla kıyafetiyle RasulAllaha çok beziyordu.Allah Rasulu uhuD’ta cübbesi çıkarıP sırtına giydiriyor şu bugün senin sırtında dursun diyordu…oda şeref saydı o cübbeyi sırtında taşıyordu…Allah Rasulunü şehit etmeye gelen ibni kabihe RasulAlLahı şehit ettim diye Mus’habı buduyordu…seve seve kolunu veriyordu…sağ koluna inen kılıç darbesi karşısında kolu bi ağaç dalı gibi budanıp yere düşünce…
“elhamdülillah Rasulün kolu kurtuldu” diyordu…sol kolu koparken “elhamdülillah Rasulallahın kolu kurtuldu” diyordu…başını uzatırken “vur bi bu kaldı” diyor boynunada darbe inince “elhamdülilah Rasulün kolu kurtuldu” diyordu…
Kendisini bir hırkaya sarıp ...Rasulallahın hırkasına sarıp uhudun sinesine gömüyorlardı…yapabileceği her şeyi yapmıştı…kafasını kullanıp irşad tebliğ vazifesini yapmıştı…gönlünü kullanmış güvercinler gibi yukarlara çıkmıştı…
Cesedini Allah Rasulunün önünde etten kemikten kalede bir rükün olarak kulanıvermişti…sonraa uhudun sinesine yıkılıp gitmişti…sırtında parçalanmış cübbe kendisine kefen olmaya yetmeyince…
“ya rasullaha ne yapalım “dediler…”vücudu kapanmıyor”…yumuşak döşeklerde yatan musabın vücudu kefen bulamıyordu …
“Ne yapalım ya rasullah” …”avret yerini kapayın.başı ayakları açıkta kalsın” diyordu…
Ve o gün Mus’habın yerinde onun kılıcı elinde bir melek Rasulü Ekremin önünde akşama kadar savaşıyordu…
İhlas sahibi Ebu Nahibin naklediyor…ikindiye doğru güneş gurup ederken RasulALlah Mushabın savaştığını zannediyor ..Musab deyince ben Musab değilim diyor …Musab taa sabahta vefat etmişti..…canı kalmıştı onuda Allah yolunda vermişti..
Sen bize hal diliyle “inanmak lafla olmaz diyordun…baş koymak gerekir diyordun…eğer er meydanına çıkacaksan başını uzatmaktan çekinme yoksa er meydanında işin ne” diyordun…
Tebliğ ve irşada metotlar üstü bir metotla ihlasa işaret ediyordun…”ballar balını buldum kovanım yağma olsun” diyordun…”maldan mülkten candan vazgeçmek kolay iş” diyordun…
Ama biz seni hiç anlayamadık Ya Mus’ab …
Şimdilerde Müslümanların hayatında tebliğe yer yok…var olanında bahanesi çok…senede 70 kişi değil 3 kişi çok …
Zannediyoruz ki yaşasaydın bize “veyl olsun o yolda gittiği halde o yola baş koymayanlara,veyl olsun gittiği yolun değerini bilmeyenlere,veyl olsun ahir zamanda er olmanın fırsatını tepenlere” dicektin…
Dursun ali Erzincanlı…