Fakat sanırım Mustafa Begeselinin en çarpıçı tarafı filmin sonlarında işlenen ve Mustafa Kemal'in yalnızlığını anlatan bölümler. Mustafa Kemal'in devrimleri gerçekleştirmek için tüm uç noktalardan uzaklaştığını ve devrimleri uğruna nasıl yalnızlaştığını güzel bir şekilde anlatıyor bize.
Aslına bakarsanız Mustafa filmi bana en güzel günümüz Türkiye'sini anlatıyor. Günümüz Türkiye'sini gördükten sonra Atamızın yatağında ne kadar yalnızlaştığını daha iyi görüyorsunuz. Her türk gencinin gidip izlemesi gereken ve Atasını daha iyi tanıması için büyük bir fırsat Mustafa belgeseli.
15 yıldır Atatürk belgeselleri yapan, “Sarı Zeybek”le seyirciyi Ata’nın insani yüzüyle tanıştıran Can Dündar ve ekibi şimdi onun bütün hayatını sinema diliyle anlatıyor.
10 Kasım 2008, Atatürk’ün ölümünün 70. yıldönümü. Türkiye 70 yılda Ata’sı için dört başı mamur bir film yapamadı. Yapılan belgeseller, Türkiye ölçeğiyle sınırlı, belli bir dönemle kısıtlı ve resmi bir dilde tutsak kaldı. Selânik’ten Dolmabahçe’ye kadar hayatını başından sonuna mercek altına alan, onu şablonlardan uzak olarak askeri, siyasi, insani boyutlarıyla anlatan bir filmin eksikliği hep hissedildi. “Mustafa”, işte bu ihtiyaca cevaben hazırlandı.
Film için Cumhurbaşkanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı arşivleri başta olmak üzere, yerli ve yabancı pek çok arşiv özel izinle açıldı.
Atatürk’ün daha önce görülmemiş fotoğraflarına, hatıralarını yazdığı not defterlerine, yakınlarına yolladığı çok özel mektuplarına, günlüğüne, elyazmalarına ulaşıldı.
Çekim ekibi Atatürk’ün ayak bastığı Selanik’ten Manastır’a, Şam’dan Berlin’e, Sofya’dan Karlsbad’a kadar her coğrafyaya giderek, doğduğu odadan, öldüğü odaya dek her mekana girerek onun hayatını yerinde görüntüledi. Film 29 Ekimde vizyona girecek..
“Babasını kaybedip evsiz kalınca, çalıçırpıdan bir yuva yaptı kendine…
Yarın, toprağını kaybeden halkına, çöken çınarın dallarından yepyeni bir yurt kuracaktı.
Neden ‘Mustafa’?
‘Kemal’ ve ‘Atatürk’ onun sonradan edindiği isimler çünkü…
‘Mustafa’da biz, onun en yalın haline ulaşmaya çalıştık.
Onu sadece annesinin çağırdığı isimle hatırlamak ve hatırlatmak istedik.
İzleyeceğiniz FİLİMDE Sarı Zeybek’in ünlü Dolmabahçe sahnelerinden birine atıf var. Bana bu kapıları açan ilk belgesele yollanmış bir demet çiçek sayabilirsiniz.” (Can Dündar)