MYO’LARDA TRİMESTER DÖNEMİ
Şu anda dört dönemi kapsayan meslek yüksek okullarının eğitim süresi, altı döneme çıkıyor. Bu sürecin üç döneminde öğrenciler iş yerlerinde uygulamalı eğitim görecek
Milli Eğitim Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulu’nun son yıllarda mesleki ve teknik eğitim konusuna eğilmesi dikkat çekiyor. Bakanlık şimdi de bu alanda ön lisans eğitimi veren okulların dönem sayısını artırma kararı aldı. Derslerin teoriye dayandığı ve bu nedenle mezunların iş bulmakta zorlandığı düşüncesinden yola çıkan Yükseköğretim Kurumu (YÖK), 2008 yılındaki Genel Kurul’da en geç 2011 yılı sonuna kadar tüm meslek yüksek okullarının toplam altı trimester eğitim-öğretime geçmesine karar vermişti. Amaç, meslek yüksek okullarındaki eğitimin ‘okul eğitimi’ ve ‘iş yeri eğitimi’ olarak düzenlenmesi ve bu şekilde öğrencilerin uygulamaya yönelik dersler almalarını sağlamaktı.
Yeni düzenlemeyle meslek yüksek okullarında (MYO) şu anda yılda iki trimester olmak üzere dört dönem olan eğitim, yılda üç trimester olmak üzere toplam altı döneme çıkarıldı. İki yıllık yüksek eğitimin her yılki güz ve bahar dönemine ilaveten yaz dönemi de eğitim-öğretim sistemine dahil olacak.
Uygulamadaki eksikler tamamlanacak
Peki, MYO’ların dört dönem olan eğitim süresini altı döneme çıkarmak ne gibi avantajlar sağlayacak?
Maltepe Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Müdürü Öğretim Görevlisi M. Mehmet Gökyokuş, meslek yüksek okullarının Türkiye’de sadece teorik eğitim yapan ancak mesleki yükseköğrenim kurumu görünümünde olduklarını söylüyor. Üç dönem teorik üç dönem pratik eğitimin verileceği yeni sistemde öğrencilerin uygulamadaki eksikliklerinin tamamlanacağını böylece iş hayatının ve üretimin olumlu etkileneceğini vurguluyor.
Mesleki eğitimin aynı zamanda çok pahalı bir eğitim türü olduğunu savunan Gökyokuş’a göre teknolojik gelişmeler okula taşınamayacağından mesleki eğitim veren okullardaki pratik eğitim, doğrudan iş hayatıyla entegre edilmeli. Bu da ancak iş yerlerindeki uygulama eğitimiyle mümkün...
Halen örgün yükseköğretimde okuyan öğrencilerin yüzde 30’u meslek yüksek okullarında eğitim görüyor. M. Mehmet Gökyokuş, yüksek gibi görünen bu oranın nitelik açısından bir önem taşımadığını söylüyor. Ülke genelinde açılan meslek yüksek okullarının İstanbul, Ankara, Kocaeli, Bursa gibi sanayi kuruluşları ve işletmelerin yoğun olduğu illerin dışında Anadolu’da MYO’ların çoğunun ilçe ve beldelerde olduğunu söyleyen Gökyokuş’a göre bu urum mezun olan öğrencilerin iş bulmasında sıkıntı yaratıyor. Bundan dolayı meslek yüksek okullarının yeniden programlanması ve ihtiyaca yönelik yapılandırılması gerektiğini belirtiyor.
İşveren öğrenciyi mezun olmadan tanıyor
Mesleki ve teknik eğitimlerin sadece eğitim kurumlarının çalışmalarıyla tasarlanarak uygulamaya konulamayacağını vurgulayan Bahçeşehir Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Müdürü Azize Gökmen de, bu konuda özel sektör, kamu ve sivil toplum örgütü ayrımı yapılmaksızın ülkenin tüm kurumlarının birlikte hareket etmesi gerektiğini söylüyor. Hatta mesleki eğitimin işgücü piyasasının ihtiyaçlarına dayalı olmadığına dikkat çekiyor.
Bu nedenle trimester eğitim uygulamasının mesleki eğitimin geliştirilmesi ve sorunların çözümüne yönelik uygulamalardan biri olarak değerlendiriyor. Öğrencilerin, eğitim süreçlerinin yarısını iş yerlerinde geçirmelerine olanak tanıyan bu uygulamayla gençler mezun olduklarında ‘saha deneyimi’yle daha kolay iş bulma fırsatı yakalayacak.
Gökmen’e göre uygulamanın en büyük avantajı öğrencinin mezun olduğunda bir yıllık iş deneyimi elde etmesi. Bu durumun işveren açısından da büyük fayda sağlayacağını vurguluyor. Hatta işverenin yeni mezun birini istihdam ettiğinde ona iş öğretmekle zaman kaybetmeyeceğini söylüyor. MYO bünyesinde uzun zamandır ‘okul içinde iş, iş içinde okul’ uygulamasını gerçekleştirdiklerini söyleyen Gökmen, trimester uygulaması için gerekli alt yapının ve sistemi destekleyecek mevzuatın geç kalınmadan oluşturulması gerektiği görüşünde.
ALINTIDIR...
Şu anda dört dönemi kapsayan meslek yüksek okullarının eğitim süresi, altı döneme çıkıyor. Bu sürecin üç döneminde öğrenciler iş yerlerinde uygulamalı eğitim görecek
Milli Eğitim Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulu’nun son yıllarda mesleki ve teknik eğitim konusuna eğilmesi dikkat çekiyor. Bakanlık şimdi de bu alanda ön lisans eğitimi veren okulların dönem sayısını artırma kararı aldı. Derslerin teoriye dayandığı ve bu nedenle mezunların iş bulmakta zorlandığı düşüncesinden yola çıkan Yükseköğretim Kurumu (YÖK), 2008 yılındaki Genel Kurul’da en geç 2011 yılı sonuna kadar tüm meslek yüksek okullarının toplam altı trimester eğitim-öğretime geçmesine karar vermişti. Amaç, meslek yüksek okullarındaki eğitimin ‘okul eğitimi’ ve ‘iş yeri eğitimi’ olarak düzenlenmesi ve bu şekilde öğrencilerin uygulamaya yönelik dersler almalarını sağlamaktı.
Yeni düzenlemeyle meslek yüksek okullarında (MYO) şu anda yılda iki trimester olmak üzere dört dönem olan eğitim, yılda üç trimester olmak üzere toplam altı döneme çıkarıldı. İki yıllık yüksek eğitimin her yılki güz ve bahar dönemine ilaveten yaz dönemi de eğitim-öğretim sistemine dahil olacak.
Uygulamadaki eksikler tamamlanacak
Peki, MYO’ların dört dönem olan eğitim süresini altı döneme çıkarmak ne gibi avantajlar sağlayacak?
Maltepe Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Müdürü Öğretim Görevlisi M. Mehmet Gökyokuş, meslek yüksek okullarının Türkiye’de sadece teorik eğitim yapan ancak mesleki yükseköğrenim kurumu görünümünde olduklarını söylüyor. Üç dönem teorik üç dönem pratik eğitimin verileceği yeni sistemde öğrencilerin uygulamadaki eksikliklerinin tamamlanacağını böylece iş hayatının ve üretimin olumlu etkileneceğini vurguluyor.
Mesleki eğitimin aynı zamanda çok pahalı bir eğitim türü olduğunu savunan Gökyokuş’a göre teknolojik gelişmeler okula taşınamayacağından mesleki eğitim veren okullardaki pratik eğitim, doğrudan iş hayatıyla entegre edilmeli. Bu da ancak iş yerlerindeki uygulama eğitimiyle mümkün...
Halen örgün yükseköğretimde okuyan öğrencilerin yüzde 30’u meslek yüksek okullarında eğitim görüyor. M. Mehmet Gökyokuş, yüksek gibi görünen bu oranın nitelik açısından bir önem taşımadığını söylüyor. Ülke genelinde açılan meslek yüksek okullarının İstanbul, Ankara, Kocaeli, Bursa gibi sanayi kuruluşları ve işletmelerin yoğun olduğu illerin dışında Anadolu’da MYO’ların çoğunun ilçe ve beldelerde olduğunu söyleyen Gökyokuş’a göre bu urum mezun olan öğrencilerin iş bulmasında sıkıntı yaratıyor. Bundan dolayı meslek yüksek okullarının yeniden programlanması ve ihtiyaca yönelik yapılandırılması gerektiğini belirtiyor.
İşveren öğrenciyi mezun olmadan tanıyor
Mesleki ve teknik eğitimlerin sadece eğitim kurumlarının çalışmalarıyla tasarlanarak uygulamaya konulamayacağını vurgulayan Bahçeşehir Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Müdürü Azize Gökmen de, bu konuda özel sektör, kamu ve sivil toplum örgütü ayrımı yapılmaksızın ülkenin tüm kurumlarının birlikte hareket etmesi gerektiğini söylüyor. Hatta mesleki eğitimin işgücü piyasasının ihtiyaçlarına dayalı olmadığına dikkat çekiyor.
Bu nedenle trimester eğitim uygulamasının mesleki eğitimin geliştirilmesi ve sorunların çözümüne yönelik uygulamalardan biri olarak değerlendiriyor. Öğrencilerin, eğitim süreçlerinin yarısını iş yerlerinde geçirmelerine olanak tanıyan bu uygulamayla gençler mezun olduklarında ‘saha deneyimi’yle daha kolay iş bulma fırsatı yakalayacak.
Gökmen’e göre uygulamanın en büyük avantajı öğrencinin mezun olduğunda bir yıllık iş deneyimi elde etmesi. Bu durumun işveren açısından da büyük fayda sağlayacağını vurguluyor. Hatta işverenin yeni mezun birini istihdam ettiğinde ona iş öğretmekle zaman kaybetmeyeceğini söylüyor. MYO bünyesinde uzun zamandır ‘okul içinde iş, iş içinde okul’ uygulamasını gerçekleştirdiklerini söyleyen Gökmen, trimester uygulaması için gerekli alt yapının ve sistemi destekleyecek mevzuatın geç kalınmadan oluşturulması gerektiği görüşünde.
ALINTIDIR...