Nasıl bir teknik direktör olurdunuz?

nk83

࿐*⁀➷
Sitenin Hikaye Yazarı
Katılım
24 Ağustos 2010
Mesajlar
63.312
Tepki
83.864
Puan
113
Konum
İstanbul
file.ashx


Nasıl bir teknik direktör olurdunuz?



Şu son Dünya Kupası karşılaşmalarında nedense teknik direktörler oyunculardan daha çok konuşulur oldular. Onları gölgede bırakabilecek popülaritede bir tek vuvuzela vardı. Maradona'nın sahalara antrenör olarak dönmüş olması, saha kenarlarındaki kulübeleri şenlendirmiş gibiydi…

Teknik direktörler bu kadar önemli olunca biz de soralım dedik: Acaba içimizde hangi potansiyelleri barındırıyoruz? Kimbilir ne liderler, ne eğiticiler harcanıp gidiyorlar aramızda? Elbette futbol bilginizi ölçmüyoruz, o nasılsa edinilir…

Eğitmenlik özellikleriniz ve motivasyon kaynağınızın ne olduğundan hareket edeceğiz… Dünya Kupası mücadelesine katılsanız ardınızda nasıl bir ad bırakacağınızı merak ediyorsanız, buyrunuz teste…
 

sadiye

Admin
Admin
Katılım
4 Mayıs 2010
Mesajlar
60.967
Tepki
56.319
Puan
113
Yaş
43
Konum
Almanya


  • Marcello Lippi - %36Lippi, 2006 Dünya Kupası'nı ülkesine hediye ettiğinde, antrenör olarak yaşadığı en tatminkar anın bu olduğunu söylemişti. Aslında kupaya aç sayılmazdı. Daha önce pek çok kupaya sahip olmuştu. Ama bir şeyler oldu. İtalya milli takımı ile Lippi bir süre için yollarını ayırdılar. Derken, Lippi yeniden takımının başına döndü. Lippi'ye göre futbol takım ruhu olmadan oynanamaz. Yıldız futbolcuların iyi arkadaşları ve aileleri olmalıdır. Ayrıca çalıştırıcının adil olması ve bu şekilde takım ruhunu canlı tutması gerekir. Antrenör taktiklerini futbolcularının yetenekleri üzerine kurgularsa başarılı olabilir. Lippi'nin en az şüphe duyduğu şeyse kendi başarısıdır. Bu nedenle kendisine yönelik bir eleştiriye dile getiren bir gazeteciye, "Beni eleştiremezsiniz çünkü ben şampiyonum" demişliği vakidir. Dünyada en çok kendinize güveniyorsunuz. Sabrediyor, biriktiriyor, fırsat kolluyor ve elinizdekileri iyi değerlendiriyorsunuz. Bu nedenle taktik ve strateji oluşturmakta üzerinize yok. Ancak başarı karşısında biraz kolay şımarıyorsunuz belki de. Özgüveninizin tavan yaptığı zamanlarda yanınıza yaklaşılmaz oluyor. Kibir hiç uzağınızda değil. Bu yüzden arada bir kendinizi kontrol etmeniz gerekiyor.
  • Vicente del Bosque - %29Vicente del Bosque'yi "futbolun şairi" olarak adlandırmak mümkün. Çünkü ona göre yöntem, teknik, fiziksel olgunluk, beceri ve elbette estetik skordan önce gelir. Sporcunun öncelikli rakibinin kendi bedeninin ve zekasının sınırları olduğunun farkında ve bu konuda taviz verdiği de söylenemez. Haklı ya da haksız, kendisine yöneltilen eleştiriler karşısında sükunetini nadiren bozmasının ardında da spora ilişkin değerlerinin onun açısından tartışılmaz olması var. Siz de bir yöntem, yol yordam insanısınız. Başarıya giden yolun manzarasını, en az başarının kendisi kadar önemsiyorsunuz. Bu yüzden sizin için sonunda kazanılacak olanlar çok önemli değil. Çünkü her başarının bir gün unutulabileceğini, geriye yalnızca yol üzerinde öğrenilenlerin kalacağını biliyorsunuz. İlk bakışta bu özelliğiniz çağınızın gerisine düştüğünüz izlenimi veriyor. Çünkü zaman, hız ve sonuç zamanı. Ama bu sizin umurunuzda değil. Çünkü yalnızca bir defa yaşayacağınızın ve onun tadını çıkarmak için elinizden geleni yapmanız gerektiğinin farkındasınız.
  • Raymond Domenech - %21Domenech ilginç bir teknik adam. Dikkatini sahadaki değil, gökteki yıldızlara kaydırmış durumda. Fransa milli takımının geleceğini astrolojiye dayanarak belirlemesi, Ortaçağ krallarının kahinlerle ilişkilerini andırmıyor mu sizce de? Bu ilginç özelliği yüzünden futbolla ilgili teorisini çok bilmiyoruz. Ama akreplere güvenmediğini, sahaya çıkacak futbolcuları yıldız haritalarına bakarak seçtiğini öğrendik. Bir de küfürbazları sevmiyor. Ortalamaları, ortancaları ve orta sahayı seven bir direktör olduğunu söylemekle yetinelim burada. Neye inanırsanız inanın, bildiğiniz yoldan nadiren sapıyorsunuz. Yaratıcılığa değil ama tüm yaratılış efsanelerine güveniyor gibisiniz. Şansın yönetilebilir bir kalite olduğunu da düşünüyorsunuz. Ama yöneticilik anlayışınız bir miktar sıradışı. Başarıyı o kadar arzuluyorsunuz ki, hiçbir başarısızlık sizi yıldıramıyor. Hırsınız arada bir kontrolden çıkmanıza neden oluyor. İpler elinize geçtiğinizde ise enerjinizi, takım arkadaşlarınızın yorgunluk belirtilerini gidermek için kullanmak zorunda kalıyorsunuz. Teknik adamlıkla astrologluk arasında seçim yapmanız istendiğinde bir hayli zorlanacak gibisiniz.
  • Fabio Capello/Carlos Dunga - %7Capello, olanca İtalyanlığını bir yana bırakıp şıklık meraklısı İngiliz takımını disipline etme yolunu seçti. Carlos Dunga ise, Brezilya takımının elinden esprili oyununu alıp yerine güçlü bir savunma anlayışı yerleştirmeye çalışıyor. Her ikisinin de amacı, çalıştırdıkları takımların gelenekselleşmiş, hatta kişilik özelliği haline gelmiş eksikliklerini gidermek… Tabiatıyla bu durum, etraflarında bir sempati halesi oluşturmuyor. Futbolu bir oyundan çok, savaş stratejisi olarak görüyor gibiler. Eleştirilere fazla kulak astıkları söylenemez. Ne yapacaklarını bilen teknik adamlar olarak gözleri kendileri için çizdikleri yoldan başkasını görmüyor. Şimdi gelelim size: Anlaşılan sonucu süreçten daha çok önemseyenlerdensiniz. Başarınızın tartışılmaz olmasını istiyorsunuz. Sizi "disiplinli bir devrimci" şeklinde nitelendirmek mümkün. Ne var ki disiplin ve devrimcilik birbirlerini her koşulda desteklemiyorlar. Bu yüzden disiplin anlayışınızla yarattığınız hoşnutsuzluk, devrimin lezzetine mani olabiliyor.
  • Diego Armando Maradona - %7 Maradona, teknik direktör olmak için elinden geleni yapsa da bir futbol yıldızı olarak sahip olduğu ünün gölgesinde kalacak her zaman. Onu sıradan bir hoca olarak görmeye yanaşmayacağız. Yaşı kaç olursa olsun, oyunun kıyısındaki kulübeye yakıştıramayacağız. O da bunun farkında olacak. Maradona, yalnızca bir futbolcu değildi. Umudun dipten gelen dalgasıydı bir zamanlar. Bu yüzden sımsıcak ve çok güzeldi. Hayatınızın bir döneminde öyle bir şey yapacaksınız ki bunun olduğuna siz bile inanamayacaksınız. Lider olmayacaksınız belki, ama bir öncü olarak tanınacaksınız. Tek başınıza ve kendi halinizde, ama pırıl pırıl kalacaksınız akıllarda. Daha sonra ne yaptığınız yalnızca gölgeleri cüsselerinden büyük olanların derdi olacak. Bir başka deyişle ışığınız kolay kolay söndürülemeyecek. Ama bir de handikapınız var. Bir yıldıza dönüşürken bile olsa yaptığınız hataları başkalarının tekrarlamamaları için göstereceğiniz çaba yanlış anlaşılacak. Neyse ki kolay kırılan bir insan değilsiniz, derdinizi eninde sonunda anlatacaksınız.
 
OP
nk83

nk83

࿐*⁀➷
Sitenin Hikaye Yazarı
Katılım
24 Ağustos 2010
Mesajlar
63.312
Tepki
83.864
Puan
113
Konum
İstanbul

Diego Armando Maradona - %31

Maradona, teknik direktör olmak için elinden geleni yapsa da bir futbol yıldızı olarak sahip olduğu ünün gölgesinde kalacak her zaman. Onu sıradan bir hoca olarak görmeye yanaşmayacağız. Yaşı kaç olursa olsun, oyunun kıyısındaki kulübeye yakıştıramayacağız. O da bunun farkında olacak. Maradona, yalnızca bir futbolcu değildi. Umudun dipten gelen dalgasıydı bir zamanlar. Bu yüzden sımsıcak ve çok güzeldi. Hayatınızın bir döneminde öyle bir şey yapacaksınız ki bunun olduğuna siz bile inanamayacaksınız. Lider olmayacaksınız belki, ama bir öncü olarak tanınacaksınız. Tek başınıza ve kendi halinizde, ama pırıl pırıl kalacaksınız akıllarda. Daha sonra ne yaptığınız yalnızca gölgeleri cüsselerinden büyük olanların derdi olacak. Bir başka deyişle ışığınız kolay kolay söndürülemeyecek. Ama bir de handikapınız var. Bir yıldıza dönüşürken bile olsa yaptığınız hataları başkalarının tekrarlamamaları için göstereceğiniz çaba yanlış anlaşılacak. Neyse ki kolay kırılan bir insan değilsiniz, derdinizi eninde sonunda anlatacaksınız.

Marcello Lippi - %31

Lippi, 2006 Dünya Kupası'nı ülkesine hediye ettiğinde, antrenör olarak yaşadığı en tatminkar anın bu olduğunu söylemişti. Aslında kupaya aç sayılmazdı. Daha önce pek çok kupaya sahip olmuştu. Ama bir şeyler oldu. İtalya milli takımı ile Lippi bir süre için yollarını ayırdılar. Derken, Lippi yeniden takımının başına döndü. Lippi'ye göre futbol takım ruhu olmadan oynanamaz. Yıldız futbolcuların iyi arkadaşları ve aileleri olmalıdır. Ayrıca çalıştırıcının adil olması ve bu şekilde takım ruhunu canlı tutması gerekir. Antrenör taktiklerini futbolcularının yetenekleri üzerine kurgularsa başarılı olabilir. Lippi'nin en az şüphe duyduğu şeyse kendi başarısıdır. Bu nedenle kendisine yönelik bir eleştiriye dile getiren bir gazeteciye, "Beni eleştiremezsiniz çünkü ben şampiyonum" demişliği vakidir. Dünyada en çok kendinize güveniyorsunuz. Sabrediyor, biriktiriyor, fırsat kolluyor ve elinizdekileri iyi değerlendiriyorsunuz. Bu nedenle taktik ve strateji oluşturmakta üzerinize yok. Ancak başarı karşısında biraz kolay şımarıyorsunuz belki de. Özgüveninizin tavan yaptığı zamanlarda yanınıza yaklaşılmaz oluyor. Kibir hiç uzağınızda değil. Bu yüzden arada bir kendinizi kontrol etmeniz gerekiyor.

 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst