Aslı Oktay
Daimi Üye
Her gün gözlerimi açıyor hayatın karmaşasına dalıp oyalanıyordum. Belki de hep aynı şeyleri yapıyorduk. Kimisi işe gidiyor, kimisi okula, kimisi bilmem nereye. Oyalıyordu hayat, birşey düşünmemize de gerek yoktu hem, zaten bizim yerimize düşünülüyor empoze ediliyordu . Fakat bir gün bir şey oldu ve sorgulamaya başladım. Öyle basit bir sorgulama değil, gerçek bir sorgulama idi bu. Ne dehşet verici, ne akıl almaz sorulardı bunlar;
Ne için nefes alıyorum ?
Her gece başımı koyduğum yastıktan kimin için uyanıyorum ?
Ben burada ne yapıyorum ?
Öyle ya! bir amacı olmalıydı insanın. Bölük bölük insanlar geliyor, bölük bölük insanlar bu diyarı terk ediyordu. Nereden geliyordu bu insanlar ? Nereye gidiyorlardı peki ? Ah! Ne dehşet verici sorulardı bunlar. Peki İslâm ne diyordu bu konuda ? Öyle ya ! her ne kadar “namaz kılmasam da”, “oruç tutmasam da”, “zekât vermesem de” ben de müslümandım (!) …
Kuran-ı Kerim-i okumak istedim ilk ! Allah’ın kuluna söylediği sözleri , kutsal sözleri , kurtuluşun anahtarı olan o sözleri. Nefes atışlarım sıklaştı, kalbim yerinden çıkacak gibiydi, karşımda duran kitap O’nun sözleriydi. Alemlerin rabbi olan Allahü Teala’nın. En sevdiğim yazarın yeni kitaplarını nasıl büyük bir heyecan ile okuyor ve bekliyordum Peki bugüne kadar devamlı duvarda asılı olan bu “kitap” nasıl da dikkatimi çekmedi ? Nasıl, bir beşerinin yazdığı kitaptaki heyecanı bende uyandırmadı ? Nasıl bir gafletti bu ? Utanmayı erteledim ve açtım o “kutsal kitabı” …
Ayetler kulaklarım da yankılanıyordu …
Andolsun, mallarınızla ve canlarınızla imtihan edileceksiniz ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve şirk koşmakta olanlardan elbette çok eziyet verici (sözler) işiteceksiniz. Eğer sabreder ve sakınırsanız (bu) emirlere olan azimdendir. (Ali İmran Suresi / 186)
Biz gök ile yeri ve aralarındaki şeyleri, boş bir eğlence için yaratmadık.Eğer bir eğlence edinmek isteseydik, elbette onu katımızdan edinirdik. Yapacak olsaydık öyle yapardık (ENBİYA/16-17)
Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak kötülük ve iyilikle deneyeceğiz. Hepiniz de sonunda bize döndürüleceksiniz. (ENBİYA/35)
Çaresiz biz sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğiz. Müjdele o sabredenleri!(BAKARA/155)
Aman Allah’ım ! Ben ne yapmışım ? Bunca ömrü bir hiç uğruna mı geçirdim ? Zevke ve sefaya mı aldandım ? Ne araba , ne ev , ne dünyalık işler hiç biri umurumda değildi artık ! Ne büyük bir pişmanlıktı bu ! İçimi korku ve pişmanlık kaplarken bir ayet yankılandı :
Ancak tövbe edip durumlarını düzeltenler ve gerçeği açıkça ortaya koyanlar (lanetlenmekten) kurtulmuşlardır. Çünkü ben onların tövbelerini kabul ederim. Zira ben tövbeleri çok kabul edenim, çok merhamet edenim. BAKARA SÛRESİ
(160)
Ne kadar yüzüm olmasa da tevbe etmiştim. Bir huzur kapladı sanki içimi. Ama oda ne ! Kalbim sıkışıyor, nefes almakta zorlanıyordum sanki biri oturmuştu göğüs kafesime . Ne fena bir acı idi bu ! Bir ses işittim sanki ‘Hazır mısın ? ‘ Kimdi bu gelen ? Ölüm mü idi yoksa ? Korku kaplamıştı her yanımı . Ne olacaktı halim ? Oysa çok erkendi bu ölüm, beni bekleyen eşim, çocuklarım, işim ve bir sürü şey … Geç anlamıştım ama “anlamıştım”.
Ya hiç tevbe etmeseydim ?
Ya devam etseydim böyle yaşamaya ?
Ya hiç bilmeseydim O’nu ?
Neyse ki senin halâ bir şansın var …
Ey kul, gel etme kıl namazını,
Sonra kılarım diyenin dün kıldık namazını..
Yazar : Serhat Toptaş
Ne için nefes alıyorum ?
Her gece başımı koyduğum yastıktan kimin için uyanıyorum ?
Ben burada ne yapıyorum ?
Öyle ya! bir amacı olmalıydı insanın. Bölük bölük insanlar geliyor, bölük bölük insanlar bu diyarı terk ediyordu. Nereden geliyordu bu insanlar ? Nereye gidiyorlardı peki ? Ah! Ne dehşet verici sorulardı bunlar. Peki İslâm ne diyordu bu konuda ? Öyle ya ! her ne kadar “namaz kılmasam da”, “oruç tutmasam da”, “zekât vermesem de” ben de müslümandım (!) …
Kuran-ı Kerim-i okumak istedim ilk ! Allah’ın kuluna söylediği sözleri , kutsal sözleri , kurtuluşun anahtarı olan o sözleri. Nefes atışlarım sıklaştı, kalbim yerinden çıkacak gibiydi, karşımda duran kitap O’nun sözleriydi. Alemlerin rabbi olan Allahü Teala’nın. En sevdiğim yazarın yeni kitaplarını nasıl büyük bir heyecan ile okuyor ve bekliyordum Peki bugüne kadar devamlı duvarda asılı olan bu “kitap” nasıl da dikkatimi çekmedi ? Nasıl, bir beşerinin yazdığı kitaptaki heyecanı bende uyandırmadı ? Nasıl bir gafletti bu ? Utanmayı erteledim ve açtım o “kutsal kitabı” …
Ayetler kulaklarım da yankılanıyordu …
Andolsun, mallarınızla ve canlarınızla imtihan edileceksiniz ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve şirk koşmakta olanlardan elbette çok eziyet verici (sözler) işiteceksiniz. Eğer sabreder ve sakınırsanız (bu) emirlere olan azimdendir. (Ali İmran Suresi / 186)
Biz gök ile yeri ve aralarındaki şeyleri, boş bir eğlence için yaratmadık.Eğer bir eğlence edinmek isteseydik, elbette onu katımızdan edinirdik. Yapacak olsaydık öyle yapardık (ENBİYA/16-17)
Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak kötülük ve iyilikle deneyeceğiz. Hepiniz de sonunda bize döndürüleceksiniz. (ENBİYA/35)
Çaresiz biz sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğiz. Müjdele o sabredenleri!(BAKARA/155)
Aman Allah’ım ! Ben ne yapmışım ? Bunca ömrü bir hiç uğruna mı geçirdim ? Zevke ve sefaya mı aldandım ? Ne araba , ne ev , ne dünyalık işler hiç biri umurumda değildi artık ! Ne büyük bir pişmanlıktı bu ! İçimi korku ve pişmanlık kaplarken bir ayet yankılandı :
Ancak tövbe edip durumlarını düzeltenler ve gerçeği açıkça ortaya koyanlar (lanetlenmekten) kurtulmuşlardır. Çünkü ben onların tövbelerini kabul ederim. Zira ben tövbeleri çok kabul edenim, çok merhamet edenim. BAKARA SÛRESİ
(160)
Ne kadar yüzüm olmasa da tevbe etmiştim. Bir huzur kapladı sanki içimi. Ama oda ne ! Kalbim sıkışıyor, nefes almakta zorlanıyordum sanki biri oturmuştu göğüs kafesime . Ne fena bir acı idi bu ! Bir ses işittim sanki ‘Hazır mısın ? ‘ Kimdi bu gelen ? Ölüm mü idi yoksa ? Korku kaplamıştı her yanımı . Ne olacaktı halim ? Oysa çok erkendi bu ölüm, beni bekleyen eşim, çocuklarım, işim ve bir sürü şey … Geç anlamıştım ama “anlamıştım”.
Ya hiç tevbe etmeseydim ?
Ya devam etseydim böyle yaşamaya ?
Ya hiç bilmeseydim O’nu ?
Neyse ki senin halâ bir şansın var …
Ey kul, gel etme kıl namazını,
Sonra kılarım diyenin dün kıldık namazını..
Yazar : Serhat Toptaş