Neden Kederlenirsin?

elis

Daimi Üye
Katılım
1 Mayıs 2010
Mesajlar
4.752
Tepki
4.883
Puan
113
Yaş
44
Konum
burdan:)
Dert dediğin nedirki Neyi dert ediniyorsun? Derdin içine girmişsen, için dertten kurtulmuştur… Dertlerin tükenmesiyle değil, derdi misafir etmekle can bulur ruh… Cennet neresi, cehennem ne kadar uzak, ölüm ne yakın, ömür ne kısa, hayat ne uzun? Hepsi şuurdan damlayan bir katre içinde kayıp…
İdrak kapılarını açan dertler, dert değil devadır… Kapılar açılmamışsa yıldızlar ne yapsın, zerreler ne söylesin?


Dert darbelerinin açtığı tüneller; seni, içindeki cennete götürecektir… Cennetin güzelliğini daha iyi idrak edebilmek için, keder ateşlerinde kavrulmalısın… Ağlamayan bebeğe süt vermezler Ağlamalısın… Mevlana misali; yanmalı ve pişmelisin Hep gülümsemek istersin ve birilerinin seni güldürmesini… Oysa bilmez misin, bulutlar ağlamazsa çimenler gülmez Birilerinin gülümsemesi için, sen kendini feda etmelisin… Korkma, üstünden geçersin ateşli elemlerin fakat seni yakmazlar; içinde yanan iman alevi gürse…


Her nakışta, nara ve nura giden yolu idrak etmişsen irfana ermişsindir Derdi dert etme, seni terbiye için gelmiştir… Her hadisede güzelliği ve çirkinliği fark etmişsen, hayatı idrak etmişsindir ve sonun güzeldir… Eşyayı, “eşya” olmaktan öte görmüşsen, irfan ufukların genişlemiştir Dert değil yağan, feyz yağmurlarıdır… Aradığın idrak, avuçlarına damla damla dökülecektir Kalbini temiz ve açık tut

Niyet ve nazarın temizse, kömür kederler bile altın sevinçlere dönüşür Küllerin arkasından koşup ağlama… Amel ve emellerini öyle bir yüksek niyette tut ki, keder külleri erişemesin; nurani iklimlerde nefes alıp veresin…
Nereye bakıyorsun, neyi düşünüyorsun, düşlerine ne düşüyor? Sana elem veren elemler, seni nereye taşıyor; düşünmeye değer dert… Düşlerine giren dertler, idrakini açıyorsa, sabah yakındır… Yakınmak için değil, yıkanmak içindir Yanmak için değil, yangınlardan korunmak içindir düzeyli dertler…

Kederli gecelerde hikmet içiyorsan; sevinçli sabahlar, serin seherler senindir… Sevinmelisin seni bulduran, seni “ben” den koparan kederlere… Üzülmelisin seni “ben”leştiren sevinçlere… Coşmalısın; bir damlada deryayı görmekle Kurumalısın; deryada damlanın derinliğini görmemekle

Gam dağlarına çıktığında sonsuzluğu seyreden yıldızları görüyorsan, güldüğün gündür… Çukur sevinçlere seviniyorsan, gün ağlayacağın gündür… Kederin katmerlisi, kendine gelmediğin, “ben”le barışmadığın kederdir… Ah ne keder…

Kederin kalbine girmekten korkma Kederin kalbini kaplamasından kork… Keyif kaçırsa da kederler, gecikmeyecek sevinçleri söyler; kalbi berrak, nazarı temizlere… Berrak ve temiz değilse idrakin, aydınlık değilse irfan ufkun; ne kadar kederlensen yeridir, ne kadar elem duysan azdır…

Sevinciniz bol, kederiniz az, gamınız küçük olsun…


Yazar: Mustafa Enes Gündüz
 

sadiye

Admin
Admin
Katılım
4 Mayıs 2010
Mesajlar
60.967
Tepki
56.317
Puan
113
Yaş
43
Konum
Almanya
Niyet ve nazarın temizse, kömür kederler bile altın sevinçlere dönüşür Küllerin arkasından koşup ağlama…
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst