Nefessiz kaldım

~ RQS£ ~

Daimi Üye
Katılım
12 Temmuz 2008
Mesajlar
1.531
Tepki
752
Puan
113
Konum
yok
7 yıl onun hasretiyle büyümüştü. Her yaz onu göreceğini bilerek yaşıyordu. Onu belki de küçük kalbi içinde büyük bir aşkla seviyordu. Belki yasaktı bu sevgi ona, belki de boyundan büyüktü bu aşk ama denemek istedi her sene ve sonuç hep hüsran oldu.

İkisi de büyümüşlerdi. Kız yazın gidiyordu onun olduğu şehire ve vazgeçmeden direniyordu güçlüklere. Önce karşısına ailesini aldı, sonra mesafeleri ve daha sonra da engel kalmadığını gördü.

6. yılın yazında birbirlerine sıkıca sarılmışlardı ya da kız öyle sanıyordu. Yine ayrılık vakti gelmişti. Kız kendi şehrine dönecekti. Bütün bir yaz onunla çok güzel vakit geçirmişti. Artık kızın annesi ve oğlanın ailesi biliyordu. Kızın içi rahattı ayrılırken.

Son anda bir değişiklik oldu ve oğlan kızla beraber, kimseye söylemeden, kızın yaşadığı şehre geldi. Öyle bir heyecan vardı ki kızda, bu gözlerinden okunuyordu. Sevdiği insan onunla geliyordu. Mutluyudu…

Oğlan kızın evine gitti. Güzel vakit geçirdiler ama oğlan akşam gidecekti kendine şehrine. Kız “Olsun yazın yine görüşcez ve ben hep seveceğim“dedi. Oğlan da tekrarlamıştı bu sözleri. Söz vermişlerdi, başkaları olmayacak diye.

Bütün bir kış, teknoloji sayesinde haberleştiler. Gerek acı, gerek tatlı muhabbetleri oldu ve koskoca bir kış ve bahar bitmişti. Yaz gelmişti artık.

Kızın üniversite sınavı vardı. Sınava girdiği günün akşamı otobüse bindi ve sevdiğinin yanına yol aldı. Sevgilisi karşılamıştı onu. Elele, göz göze dolaştılar, eğlendiler.

Sürekli sevgi sözcükleri vardı dillerinde. Kız bu kez her şey çok güzel oldu, 1 yıl, 1 ay olmuştu ilişkileri ve kız ihanet etmemişti sevdiğine. Sevdiği de etmediğini söylüyordu ama kim bilir…

Bu tatilde kızın arkadaşı da vardı ve arkadaşı şahitliğinde kendi aralarında söz yüzükleri takmışlardı. Sonuçta bütün bir kış, bahar beklemişlerdi ya da kız beklemişti.

Yine ayrılık vakti geldi, çattı. Bu kez çok zordu ayrılmak. İstemeden ağlıyordu kız. Elinde değildi, sevgilisini bırakıyordu ardında.

Kendi şehrine geldi ve sınav sonucuyla, tercihler yaptı. Bütün tercihlerinde sevgilisine yakın yerleri yazdı ki hasretlik çok uzun olmasın istedi.

Sevgilisinin ailesi kızı el üstünde tutyorlardı. Belliydi ki seviyorlardı kızı. Kız kendi şehrinde elindeki o yüzüğü hiç çıkarmadı. O yüzük onun bağıydı. Aşkından bir parçaydı belli ki.

Bir gün, yaz günlerinin ortasında mutlu bir haberle kız havalara uçtu. Tekrar gidiyordu sevgilisinin, erkeğinin yanına. Yine oradaydı, yanındaydı ama bir şeyler içini sızlatıyordu. İçinde endişe vardı kızın. Sevgilisinin evinde oturuyorlar, film izliyorlardı sarılarak. Her şey mükemmeldi.

Bir gün, kız yine sevdiğinin evindeyken, bilgisayarında resimlere bakacaktı ve girdiği dosyada gördükleri onun dünyasını parçalamıştı.

6. yaz tatillerinde, sevgilisi eski sevgilisiyle konuşmuştu ve kızın arkasından neler söylemişti. Bütün bir kış, ara ara, eski sevgilisiyle konuşmuş oğlan ama kıza hep “Seni seviyorum” demişti.

Peki gördükleri neydi? Hayal olamazdı! Gördükleri gerçeklerdi. Oğlan hiç sevmemişti. Aklı hala eski sevgilisindeydi. Bunu öğrendiği anda kız artık bitmesi gerektiğini biliyordu ama içi yanmıştı bir defa, kırılmıştı o küçük kalbi. Belki de ölmeyi çözüm görecekti…

Artık kızın annesi de kesin kararını vermişti. Bu iş bitmişti. O kadar sevgi, o kadar göz yaşı boşa gitmişti. Deymeyecek bir insan için belki de hayatını karartmıştı.

Peki şimdi ne yapacaktı? Unutabilcek miydi onu? Unutmalıydı, silmeliydi aklından da, kalbinden de. Başarabilecek miydi? Ama kız da bilmiyor muydu “Gerçek sevgi sevdiği kişinin mutluluğunu istemek” olduğunu.

Eski sevgilisiyle aralarına girip, engel olmak ona yakışmazdı. Kız seviyordu oğlanı ve mutlu olmasını isterdi. Şimdi oğlan özgürce gidebilirdi. Ama ya kız o ne yapacaktı.

İki çözüm yolu vardı; ya öldürecekti kendini. Bu acıya oracıkta son verecekti ya da hayatına kaldığı yerden devam edecekti.

Şu an o kız hala düşünmekte geçmişini sevdiğini ve olanları. En çok kendisine acıdı bu olayda. Çünkü o yalan dünyanın yalancı insanıydı ve kız bir yalancıya aşıktı. Bundan sonra çabalamalıydı ailesi için, arkadaşları için çabalamalıydı ama zayıf düştü bu savaşta, yaralandı, parçalandı kalbi. Dayanamayacak kadar da yorgundu bedeni.

Şimdi ise ağlamaktan kendini kaybetmek üzere ve şu an uçurumun ucunda halini düşünmekte. Ya ölecek ya da savaşacak bu aşk oyununda!
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst