Okan Çabalar

nk83

࿐*⁀➷
Sitenin Hikaye Yazarı
Katılım
24 Ağustos 2010
Mesajlar
63.291
Tepki
83.844
Puan
113
Konum
İstanbul
48441-yalan-dunya-ya-transfer-oldu.jpg


Adı Soyadı:Okan çabalar
Ülke:Türkiye
Doğum Tarihi:11 Ağustos 1980

9 Eylül Üniversitesi mezunudur. 2002'de İzmir Sanat Tiyatrosu'nda başladığı oyunculuk yaşamına Aysa Prodüksiyon Çocuk Tiyatrosu ve Aysa Prodüksiyon Tiyatrosu'nda devam etti. Kaybedenler, Minör, Öteki Kapı adlı kısa metraj filmlerde rol aldı. 2007-2009 yıllarında Sumru Yavrucuk'la Yalnız Kadın adlı oyunda oynadı. 2009'da Ata Demirer'in baş rolünü oynadığı Eyvah Eyvah isimli filmde rol aldı.Şen Yuva'dan sonra 5er Beşer'deki başarılı performanslarıyla dikkat çekti.

65451.jpg


Alıntı
 
OP
nk83

nk83

࿐*⁀➷
Sitenin Hikaye Yazarı
Katılım
24 Ağustos 2010
Mesajlar
63.291
Tepki
83.844
Puan
113
Konum
İstanbul
18184837.jpg

Röportaj: Ebru Esen TURGUD

Gülse’nin beni keşfedeceğini biliyordum

Son zamanların dikkat çeken isimlerinden Okan Çabalar, ikinci sezonunda “Yalan Dünya”ya Bünyamin karakteriyle dahil oldu. Biraz deli, biraz psikopat ve aslında tamamen yalnız bir karakter olan Bünyamin, Gülse Birsel’in Çabalar için özel olarak yazdığı bir karakter. Yıllar önce bar tiyatrosu yaparken Birsel tarafından keşfedilmeyi isteyen Çabalar’ın hayali, bu rolle geç de olsa gerçek oldu. Genç oyuncuyla dizideki karakterini ve hayallerini konuşurken, bazen gülmekten soru soramadığımı itiraf edeyim...

Yeni sezonda “Yalan Dünya” dizisine dahil oldunuz. Canlandırdığınız karakteri sevdiniz mi?

- Tabii ki sevdim. Çünkü bu, benim için yazılan ilk karakter. O yüzden hediye gibi bana. Hayatımın dönüm noktası olarak nitelendirebilirim bu projeyi.

Sizi hep komedi işlerinde gördük şimdiye kadar. Neden?

- Ben kendimi komedyen olarak görüyorum. Drama yatkın bir yapım yok. Belki ileride dram işi yapabilirim ama önce kendimi bu alanda kanıtlamalıyım. Benim yapım böyle, olayım bu. Bendeki malzeme beni komediye yöneltti. Bundan daha çok zevk alıyorum.

“İnsanlar Alemi” de sevilen bir komedi programıydı. Neden bitti?

- Yapım şirketi ve kanalın politikasından ötürü. Yoksa reytingleri iyiydi.

İREM’LE SEVGİLİ BİLE OLSAK ZORLANMAZDIK

“Yalan Dünya” setindeki ortam nasıl? Alışabildiniz mi?

- Hemen kaynaştık. Herkesi az çok tanıyordum zaten, hemen adapte oldum. Onlar da beni çok sıcak karşıladı. Hepsini çok seviyorum.

Gülse Birsel’le yollarınız nasıl kesişti?

- Beni “Beşer Beşer” programında izlemişti, oradan tanışıyorduk. Dizi için de konuşmuştuk ama ilk sezonda bana uygun bir rol yoktu. İkinci sezon için anlaştık.

“Yalan Dünya”nın Tülay’ı İrem Sak’la “Şen Yuva” ve “Beşer Beşer”de de birlikte oynamıştınız. Sevgili olduğunuz iddia ediliyor, bu konuya da açıklık getirir misiniz?

- Bu özel bir durum olduğu için pek konuşmayı tercih etmiyorum aslında. Aramızda o anlamda bir ilişki bile olsa zorlanmazdık. Uzun zamandır birlikte iş yapıyoruz zaten.

BÜNYAMİN ASLINDA ERGENLİKTEN ÇIKAMAMIŞ

Bünyamin’e dönelim. Bize biraz onu anlatır mısınız?

- Bünyamin, alt metni çok geniş bir karakter. Komplike bir tip. Biraz sorunlu bir çocukluk geçirmiş. Aslında çok yalnız ve hayatı bir oyun olarak algılıyor. Tripten tribe giriyor. Aşırı film seyrediyor. İçinde yatan bir oyunculuk isteği var. Kadınlar konusunda tam bir fecahat! Bünyamin kaybeden, ezik bir tip. Babasından çok korkuyor. Aslında adam ergenlikten çıkamamış bir çocuk. Zararsız bir psikopat. Ama belli olmaz, zarar da verebilir. Sonra da korkup kaçabilir. Ben de Bünyamin’i tamamen kafamda bir yere oturtmuş değilim. Zamanla daha çok coşturacağım bir karakter. Böyle bir adamla sokakta dolaşmak tehlikelidir. Ne zaman ne yapacağı belli olmaz.

Siz hiç böyle biriyle karşılaştınız mı?

- Benim üniversiteden bir arkadaşım vardı Bünyamin’e benzeyen. Zarar verir mi vermez mi bilemezdim. Psikopattı ama yaptıklarına bakıp gülerdik. Askerde de vardı böyle biri. Karakteri oluştururken onlardan beslendim tabii.

SUMRU YAVRUCUK HAYATIMI DEĞİŞTİRDİ

Daha önce barmenlik, balıkçılık, satış danışmanlığı da dahil birçok iş yapmışsınız. Oyunculuğa nasıl başladınız?

- Ben İzmir’de bir tiyatro firmasında adım attım oyunculuğa. Lise yıllarımda da tiyatro yapmak istiyordum ama aileme bu konuyu açmaya cesaretim yoktu. Açtığım zaman da babam tepki gösterdi. Sonra iki yıllık satış yönetimi bölümünü kazandım. Okul bitince çalışmaya başladım. Ama baktım ki çok mutsuzum, Işıl Kasapoğlu’nun İzmir’deki “Bir Varmış Hiç Yokmuş” adlı oyununun seçmelerine girdim, kazandım. Ardından prodüksiyon tiyatrosuna girdim. Gişecilikten tutun da afiş asmaya kadar birçok iş yaptım. Sonra oranın sahibi beni Sumru Yavrucuk’la tanıştırdı.

Ve hayatınız farklı bir yön aldı...

- Aynen öyle. Onun asistanlığını yaptım. Oynadığı “Yalnız Kadın” adlı oyunda küçük bir rolüm de oldu. Sonra aklıma bar tiyatrosu yapmak geldi. İstanbul’a gelme kararı aldım. Şöyle düşünüyordum; “Kabare yapacağım ve birileri görüp beni fark edecek”! Hatta Gülse Birsel görür diye tahmin ediyordum. Bir oyun yazdım. Dört kişilik bir ekip, 15 gün içinde oyunu çıkardık ve oynadık.

ÖNER’İN RÖPORTAJINDAN ÇOK ETKİLENMİŞTİM

Kurduğunuz hayal geç de olsa gerçek olmuş.

- Biz çok isimsiz oyuncular olduğumuz için oyunumuza bırakın Gülse Birsel’i doğru düzgün seyirci bile gelmedi! (Gülüyor) O süreçte “Eyvah Eyvah”ın seçmelerine girdim. Sonra BKM Çocuk Tiyatrosu, ardından “Şen Yuva”nın seçmeleri... Oradan “Beşer Beşer”e dahil oldum. Yeni adıyla “İnsanlar Alemi” yani. İşte Gülse Birsel beni orada görüp teklifte bulundu. Aslında çok da geç sayılmaz... Ben “Avrupa Yakası”nı seyrederken de “Neden ben orada değilim” diye söylenirdim kendi kendime...

Yürekten istemişsiniz demek ki...

- Sanırım evet. Her yerde olayım demedim hiçbir zaman. Hep bir hayalim ve net isteklerim vardı. Negatif olmamak lazım hayatta. Bende pesimistlik vardı, çok işim bu yüzden gecikti. Ama oldu yine de. BKM’nin işlerini de çok severek takip ederdim. BKM Mutfak’ta çalışma fırsatı bulduğum için çok şanslıyım. Mizah anlayışıma çok büyük katkısı oldu. Yılmaz Erdoğan’ı çok severim. cem yılmaz’ın da hastasıyım bu arada! (Gülüyor)

Pesimistliği nasıl yendiniz?

- Düşüncelerimi değiştirdim. Pozitif düşünmeye başladım. Bu, kendi kapasitenin farkına varmakla da ilgili. Ne uçmak, ne düşmek lazım. Hiçbir zaman kendime karşı kör olmadım. Gereksiz bir egosantrik ya da gereksiz bir eziklik durumum yok. Neysem oyum. Öner Erkan’ın bir röportajını okumuştum İzmir’de yaşarken. “Gençler kendilerine güvensin, sevdikleri işi yapsınlar” diyordu. Çok etkilenmiştim. Şimdi onunla da birlikte oynuyoruz.

BARMENLİK YAPARKEN KIZ YURDUNDA KALDIM

İzmir’den İstanbul’a geldiğinizde sıkıntı çektiniz mi?

- Barınma sorunu dışında hiçbir sıkıntı yaşamadım. Geldiğimde barda barmenlik yapmaya başladım. Zaten Sumru Hoca’nın (Yavrucuk) desteğiyle geldim, onun verdiği güven bambaşkaydı. İstanbul’u gerçekten çok sevdim. Burada olanak çok. Bir yandan barmenlik bir yandan da bar tiyatrosu yapıyordum. Birinin beni göreceğine inancım tamdı. Çok keyifliydim. Tek sorunum kalacak yerimin olmamasıydı. Bir ara kız yurdunda kaldım...

Nasıl yani?

- Kızlar oradayken değil tabii. Yazın okullar tatilken... Gittim sahibine, “Kalacak yerim yok burada kalabilir miyim?” dedim, kabul etti.

TANINMAK BENİ SERSEMLETMEDİ

İstanbul’da en çok neyi sevdiniz?

- Sevdiğim işi yapabilmeyi... Satış danışmanlığı yaparken iki ayda bir kovuluyordum. Çünkü çok mutsuzdum. Girdiğim hiçbir iş yerine ait olmadığım dışarıdan bakınca da anlaşılıyordu. Bütün arkadaşlarım müdür oldu, ben ortalıkta dolaşıyordum. Risk aldım ve oyunculuğu denedim. Oyuncu olmasaydım mutsuz bir adam olurdum.

Şimdi de ‘ünlü’ bir oyuncusunuz... Dışarıda sizi görenler nasıl tepkiler veriyor?

- Ben birden değil, yavaş yavaş tanındım. Ama genelde sevdiklerini söyleyerek yanıma geliyorlar. Tanınmak beni sersemletmedi tabii ki.

Olumsuz tepkiler oluyor mu?

- Sevmeyenim de vardır elbette. İtici, abartılı bulanı vardır ama pek olumsuz tepki almıyorum.

TEK KİŞİLİK OYUN YAPMAK İSTİYORUM

Bundan sonrası için kendinize bir hedef koydunuz mu?

- Gülse Birsel’e, Sumru Yavrucuk’a, yönetmenimiz Jale Ataberk’e, BKM’den hocam Caner Aklaya’ya ve Necati Akpınar’a çok teşekkür ediyorum. Buralara gelmemde çok büyük emekleri var. Bundan sonra kendi yazdığım tek kişilik bir oyun yapmak istiyorum. Bir de senaryosunu yazdığım bir film var, onu da çekmek istiyorum. İnşallah bunları yapabilirim.

HAYATIM GÜLDÜRMEKLE GEÇTİ

Sosyal hayatınızda da ‘arkadaş grubunun espri yapan, güldüren adamı’ mısınız?

- Benim hayatım güldürmekle geçti. Üniversitedeyken derslerde yapmadığım şey kalmazdı. Bir gün yanıma bir hoca geldi, “Oğlum senin psikolojik problemlerin mi var?” diye sordu mesela. İnsanları güldürme hastalığı o yıllarda doruğa ulaşmıştı bende. Sınıfı bir seyirci olarak görüp sürekli şakalar yapardım. Tabii iki yıllık okul dört yılda bitti. Üniversite bitince büyük yıkım oldu benim için. Çünkü şirkette çalışmaya başladım. Tamam, insanları güldürüyorsun da patron gülmüyor ki! (Gülüyor)

Hürriyet

 
OP
nk83

nk83

࿐*⁀➷
Sitenin Hikaye Yazarı
Katılım
24 Ağustos 2010
Mesajlar
63.291
Tepki
83.844
Puan
113
Konum
İstanbul
İnsanlar Alemi'nde dede oluyordu ya onda yerlere yatıyordum
 
OP
nk83

nk83

࿐*⁀➷
Sitenin Hikaye Yazarı
Katılım
24 Ağustos 2010
Mesajlar
63.291
Tepki
83.844
Puan
113
Konum
İstanbul

677474709765.jpg

Komedi benim doğamda var!


Ödüllü oyuncu Okan Çabalar, "Komedi dışında içime sinen bir projede dram da yapacağım elbette ama mutlaka mizahi yanı da olacak, hayat böyle çünkü" diyor
'Şen Yuva', 'Eyyvah Eyvah', ve 'İnsanlar Alemi' gibi yapımlarda rol alan Okan Çabalar; 'Yalan Dünya' dizisinde canlandırdığı 'Bünyamin' karakteri ile fenomen haline geldi. Çabalar; bu yıl dördüncüsü düzenlenen Antalya Televizyon Ödülleri'nde Komedi Dizisi En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü aldı. Ünlü oyuncu; Marie Claire dergisinden Tuğçe Kayar'a hakkında merak edilenleri anlattı.
bullet.jpg
Nasıl bir ailede büyüdünüz?
Öğretmen bir annebabanın oğluyum. Ailemin tayinleri nedeniyle çok gezdim. 'Kalender' dediğimiz türden mütevazı, gerçek mutluluğu bulmuş bir ailem var. Beni iyi inşa ettiler ve zengin bir çocukluk yaşattılar.

RİTMİM İSTANBUL'A UYUYOR
bullet.jpg
Çok dolaşmak size neler kattı?
İzlediğim filmlerle Hollywood etkisinde büyürken Anadolu gerçeğiyle tanıştım ve ülkenin birçok rengini gördüm. Bu da ister istemez gözlem yeteneğimi kuvvetlendirdi.
bullet.jpg
Kendinizi şu anda İstanbul'a ait hissediyor musunuz peki?
İstanbul'un ritmiyle uyumlu bir ruh halim var. Osmanlı dönemine çok meraklıyım; bu yüzden, şehrin dokusu bana farklı dönemleri de yaşatıyor.
bullet.jpg
'Yalan Dünya' dizisi fenomene dönüştü. Bu projenin içinde olmak size neler hissettiriyor?
Dizide ne yapıyorsanız, ertesi gün sokakta tepkisini alıyorsunuz. O yüzden beni çok motive ediyor.
bullet.jpg
Dizide senaryoya bağlı kalmadan doğaçlama yaptığınız sahneler var mı?
Sıfır doğaçlama! Biz yazılan metni birebir oynuyoruz. Aklımıza bir mizansen ya da farklı bir espri geldiğinde önceden Gülse Birsel'e söylüyoruz; o da metne entegre ediyor.
bullet.jpg
Dram oynamayı düşünüyor musunuz?
Komedi dışında içime sinen bir projede dram da yapacağım elbette ama mutlaka mizahi yanı da olacak, hayat böyle çünkü.
bullet.jpg
Kendinize meydan okumanız istense, bunu nasıl yapardınız?
Tek kişilik gösteriyle... Kesinlikle yapacağım bunu!
bullet.jpg
Sizi en çok neler güldürür? Devekuşu Kabare, Ferhan Şensoy, Sadri Alışık, Şener Şen, Kemal Sunal çocukluğumun kahramanları. Ayrıca sıkı bir Cem Yılmaz hayranı olduğumu söyleyebilirim. Hatta 'Her Şey Çok Güzel Olacak' tekrar tekrar izlediğim, hayatımın filmidir.
bullet.jpg
Âşık olduğunuzda nasıl bir insansınız? Aşk kesinlikle idiosantrik bir durum bence, kendinden vazgeçme hali, bir tür adanmışlık yani... Bence aşkı en güzel şiir anlatır, kısa ve öz.

DOSTLARIMA SADIĞIM
bullet.jpg
Bir kadını neler seksi kılar?
Öyle bir soru sordunuz ki cevabı roman gibi, uzun ve ayrıntılı ama illa ki kısaca cevaplamam gerekirse, asil ve akıllı kadın seksidir.
bullet.jpg
En çok kime ya da neye sadıksınız?
Dostluk adına benimsediğim herkese sadığım. Sayılarıysa bir elin parmağını geçmez zaten.
bullet.jpg
Şu sıralar üzerinde çalıştığınız projeler neler?
Gelecek yıl çekmeyi planladığım bir film üzerinde çalışıyorum. Ayrıca başka bir film dosyası da var elimde, ikisinin de türü trajikomedi. Bir de tek kişilik bir gösteri yazıyorum.

BİR DÖNEM BİLET SATIP AFİŞ ASTIĞIM OLDU
bullet.jpg
Gişede bilet satıp afiş asmışsınız... Oyunculuğa açılan ilk kapı mıydı bu?
Şirketlerde çalışmamak için Kemeraltı'nda bir arkadaşın dükkânına gelen gideni güldürerek zaman geçiriyordum. Bir gün oyuncu arkadaşım Timur Acar'la karşılaştım ve Işıl Kasapoğlu'nun İzmir'de bir çocuk oyunu için seçme yaptığını öğrendim. Seçmeleri kazandıktan sonra bu vesileyle yakın bir zamanda yitirdiğimiz Alaattin Eraslan'la da tanıştım. Gişede bilet satmak, afiş asmak da dahil mesleğin tüm zorluklarını yaşadım.

OYUNCULUK ZAMANLA GELİŞİYOR
bullet.jpg
İlk oyunculuk deneyiminizden bugüne neler değişti?
Bakış açım beslendikçe ve ustaları takip ettikçe oyunculuğum ister istemez kendi kendine şekilleniyor, gelişiyor, olgunlaşıyor. Doğal bir gelişim süreci bu aslında... Mesleğe ilk kez çocuk oyunuyla başladığımda sınırlarımı bilmiyordum ve kendimden çok emin değildim. Gerçek hayatta insanları güldürüyordum ama iş sahneye çıkmaya geldiğinde; 'Acaba orada da bu kadar komik olabilecek miyim?' kaygısı taşıyordum. Semaver Kumpanya, Oyun Atölyesi gibi topluluklardaki profesyonel oyuncuları izlerken; 'Burada kendime nasıl bir yer bulurum?' diye düşündüğüm bir dönem de oldu. Ancak provalardan sonra gelen tepkiler benim doğru yolda olduğumu gösterdi.

İÇGÜDÜ ÖNEMLİ
bullet.jpg
Woody Allen'ın hayat felsefesine göre gerçek mutluluğu yakalamak imkansız. Siz yakaladığınızı düşünüyor musunuz?
Mutluluk göreceli bir kavram. Ben gayet mutlu bir insanım! Hayal kurabildiğin müddetçe mutlusun; benim motivasyonum da budur.
bullet.jpg
İçgüdü mü mantık mı?
İçgüdü tabii ki! İçgüdü ile hareket edip tosladığınızda yeni içgüdüler geliştirip onlara yöneliyorsunuz. Sürekli mantıklı hareket etiğinizde de içgüdülerinizi öldürüyorsunuz.

Sabah

 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst