Musa a.s. cenabı hak ile söyleşide bulunurken, kafasına takılan ölüm acısının ne olduğunu, ve bunu mümkünse yaşaması gerektiğini arz etmiş mevlaya, rabbimizde -ey Musa ölüm tadıldımı, geri dönüşü yoktur ,eğer sen ölüm acısnın merak ediyor isen ,falancı beldeye giderken bir dereden geçeceksin, o dereden geçerken bir kaş göreceksin(ufak şellale şeklindeki kaya) ,o kaşın alttarafında bir küp göreceksin, o küpün git bir altından birde üst tarafından su iç ,ve sonra o küpe sor, sana ölüm acısını o küp anlatır diye buyurmuş, Musa a.s.yola koyulmuş, giderken tarif edilen deredeki küpü bulmuş, bir üst tarafından su içmiş , bakmışki çok şahane lezzetli bir su ,birde alt tarafından içmiş, bakmışki çok acı bir su, ve dönüp küpe sormuş -ey küp seni yaratan hakkı için söylermisin bunun hikmeti nedir, küp lisana gelmiş, ve şöyle seslenmiş Musa a.s. -ya musa a.s. ben bir zamanlar falanca ülkenin kıralı idim ,yıllarca saraylarda sefa sürdüm ,emri hak vaki oldu beni kabristana defnettiler, aradan bin yıllar geçti ,şehrim harabe oldu ve müthiş bir yağmurla ,bir sel gelip benim toprak olmuş vücudumu alıp götürdü , ve benim toprağımdan kiremit imal ettiler, bir sarayın üzerinde yüz yıllarca kiremitlik yaptım, orasıda harabe oldu, ve ben tekrar çürüdüm toprak oldum ,yağan yağmurlar benim toprağımı millerce uzaklara sürüklediler ,ve oradada beni turşu küpü olarak imal ettiler ,ve yüz yılarca mahsenlerde turşu küplüğü yaptım.ve o şehirde harabe oldu, ve gelen yağmurların selleri beni sürükleyip bu dereye getirdi, ve yüzyılları aşkındırki burada bulunmaktayım, bu su üstümden girerek altımdan çıkar, ama o bendeki ölüm acısıdırki ,yukarıdan giren o tatlı suyu böyle acı kılar, işte ölüm acısı budur der.
alıntı
alıntı