Oruç, kadir kıymet bilmek, bir kap çorbaya şükretmektir..
Sahip olduğumuz nimetlerin kıymetini oruç tutarak daha iyi anlayabiliriz. İnsan alışkanlık ile sahip olduğu nimetlerin kıymetini her zaman takdir edemiyor.
Ancak o nimetin eksikliğinde veya yokluğunda kıymetini daha iyi anlayabiliyoruz. Soğuk bir bardak suyun kıymetini ancak yazın sıcağında oruç tutan bir mü'min bilebilir. Yine bir kap çorbanın, bir parça kuru ekmeğin ne kadar büyük bir nimet olduğunu insan uzun yaz günlerinde ikindi sonrası açlık vakitlerinde anlayabilir. Oruç bize "farkında olmak" ve "kıymet bilmek" konularında en önemli derstir. Hem nimetin kıymetini bileceğiz, hem de o nimete ulaşamayan insanların olduğunu düşünüp maddi-manevi himmetimizi onlara yönelteceğiz. Ders içinde ders olan muhteşem bir ibadet hüviyetinde oruç. Oruç, insanı aynı zamanda sabra ve yardıma da alıştırır. Bünyemizdeki değişikliklerin farkındayız. Ramazan'ın ilk günlerindeki gibi değiliz. Özellikle yaz aylarında 14-15 saat açlığa ve susuzluğa sabredebilen mü'min kuvvetli bir sabır idmanı yapıyor demektir. Birçok insan imkanı olmadığı için ister istemez nefsinin isteklerine sabretmek durumundadır; parası yoktur ki gidip alıp yiyip içebilsin. İşte imkanı olanlara "Bir dur, dikkat et!" çağrısıdır oruç. "Ne yiyorsun? O nimet nereden geldi? Asıl sahibi kim? Ve senden ne gibi bir karşılık istiyor? Niçin bu nimet sana verildi de başkaları ona ulaşamıyor? Hiç başka sorumlulukların yok mu?" sorularına cevap bulup, sabır, şükür ve yardımlaşma kervanına katılmaktır.
Sahip olduğumuz nimetlerin kıymetini oruç tutarak daha iyi anlayabiliriz. İnsan alışkanlık ile sahip olduğu nimetlerin kıymetini her zaman takdir edemiyor.
Ancak o nimetin eksikliğinde veya yokluğunda kıymetini daha iyi anlayabiliyoruz. Soğuk bir bardak suyun kıymetini ancak yazın sıcağında oruç tutan bir mü'min bilebilir. Yine bir kap çorbanın, bir parça kuru ekmeğin ne kadar büyük bir nimet olduğunu insan uzun yaz günlerinde ikindi sonrası açlık vakitlerinde anlayabilir. Oruç bize "farkında olmak" ve "kıymet bilmek" konularında en önemli derstir. Hem nimetin kıymetini bileceğiz, hem de o nimete ulaşamayan insanların olduğunu düşünüp maddi-manevi himmetimizi onlara yönelteceğiz. Ders içinde ders olan muhteşem bir ibadet hüviyetinde oruç. Oruç, insanı aynı zamanda sabra ve yardıma da alıştırır. Bünyemizdeki değişikliklerin farkındayız. Ramazan'ın ilk günlerindeki gibi değiliz. Özellikle yaz aylarında 14-15 saat açlığa ve susuzluğa sabredebilen mü'min kuvvetli bir sabır idmanı yapıyor demektir. Birçok insan imkanı olmadığı için ister istemez nefsinin isteklerine sabretmek durumundadır; parası yoktur ki gidip alıp yiyip içebilsin. İşte imkanı olanlara "Bir dur, dikkat et!" çağrısıdır oruç. "Ne yiyorsun? O nimet nereden geldi? Asıl sahibi kim? Ve senden ne gibi bir karşılık istiyor? Niçin bu nimet sana verildi de başkaları ona ulaşamıyor? Hiç başka sorumlulukların yok mu?" sorularına cevap bulup, sabır, şükür ve yardımlaşma kervanına katılmaktır.