Siyaset, içine 'doğduğu' bir durumdur Trabzonlu Osman Gazi Yağmurdereli'nin. Babası Zeki Yağmurdereli Demokrat Partili, Adalet Partisi'nin kurucularından ve ilk Trabzon il başkanı, annesi Selma Hanım CHP'li bir ailenin kızı. Üç kardeşin en küçüğü, 6 Şubat 1953 doğumlu Osman Yağmurdereli babasının izinden gider, sağa yakın durur hep.
Ankara'da geçen çocukluğunun en canlı anısı, 7 yaşına aittir. 27 Mayıs'ta jandarmaların babasını alıp götürüşü... Bir gün politikaya atılmasında bu anının ve "Meclis hep açık kalmalı" diye vasiyet eden babasının rolü büyüktür.
Bugün gençlere "Önce okulunuzu bitirin, sonra siyaset yaparsınız" diye nasihat etse de, kendisi Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik bölümünde okurken ülkücüdür ve vücudunda o dönemden kalma bıçak yaraları taşıdığını anlatır bir röportajında.
Öğretmenlik günleri
1973'te eğitim enstitüsünden mezun olur ve Ankara'da gündüzleri okulda müzik öğretmenliği yaparken geceleri kulüplerde şarkı söylemeye başlar. Yakın arkadaşı Faruk Tınaz onu İstanbul'a gelmeye ikna edene kadar... 26 yaşında yataklı trene atlayıp geldiği İstanbul'da Faruk Tınaz ve Kamil Sönmez'le Şişli'de tek odalı bir evde geçecek günler beklemektedir onu. İşsizlik, parasızlık, İzmir Fuarı'nda tutmayan programlar derken hayatının teklifi Vahdet Vural'dan gelir. Boğaziçi Gazinosu'nda İstanbul sahnelerine 'merhaba' der ve bir daha da işsiz kalmaz. Gülizar, Doğanay, Este, Astoria... Hani o 'tutan tek erkek sanatçı' olduğu dönemler...
Onu 'ailemizin şarkıcısı' iken 'ANAP'ın tonton damadı' yapacak tanışmayı ise arkasında davul çalan Asım Ekren'e borçludur. Ekren sayesinde önce Özal ailesiyle kaynaşır, ardından dönemin Ulaştırma Bakanı Veysel Atasoy'un kız kardeşi Esin Atasoy'la evlenir. Yıl 1986'dır, çiftin şahitleri ise Semra ve Turgut Özal...
17 yıl sonra mutlu evliliğini "Esin'siz yaşayamam. Biz öküz arabasına sürülmüş iki öküzüz ve o arabayı birlikte çekiyoruz" diye anlatacaktır Şenay Düdek'e. Bir de "Keşke eşimin başı kapalı olsaydı da saçını bir tek ben görseydim" diyecektir tabii... Ama o çok sonra, AKP devrinde, ondan önce ANAP yılları var...
24 yıl kalır sahnelerde Yağmurdereli. Sonradan "Köpek" dizisini yaparken belirteceği gibi 'abi'lerle kurduğu güzel dostluklar yardımcısı olur. Dündar Kılıç, Hüseyin Cevahir, Kürt Ahmet, İnci Baba, hep şarkıcılık döneminden 'abi'leridir. "Beni severler, ben de onları severim. Zaten gazinoların müşterisi onlardı. Onların desteklediği insanların bu yolda daha rahat yürüdükleri imajı vardı bizde" diye anlatır Arda Uskan'a.
Bir süre sonra gazino devri kapanmaya yüz tutar ama. Yağmurlu bir gece Maksim'den çıkarken ağlayarak dua eder, "Allahım, sana bir gün iyi kulluk ettiysem beni bir daha sahneden para kazanmak zorunda bırakma" diye. Duası besbelli yerine ulaşır ki, oyunculukla adım attığı televizyonda önü açılır bu sefer.
Yağmur Ajans kuruluyor
Önce "İz Peşinde" dizisinin Komiser Esat'ı olarak pek sevilir, 'sempatik' imajı perçinlenir. Derken yapımcılığa geçer ve "Samanyolu" dizisinin TRT'ye kabul edilmesiyle Yağmur Ajans doğar.
Onu "Bizim Mahalle" izler. Tam 550 bölüm. İktidarlar, TRT yönetimleri değişir, diziye bir şey olmaz. Star'a yaptığı "Evdekiler" dizisi ise Yağmurdereli'nin özel televizyon macerasının ilk adımı olur.
Artık ünlü bir 'patron'dur. Pek tutan şarkıcı türkücü destekli acılı dizilerle geçer 1998'e kadar zaman. Sonunda küçük Onur'a yaptığı diziden ötürü kendisi bile nedamet getirir ve "Marziye"yi dönüm noktası kabul eder Yağmur Ajans için.
"Kınalı Kar", "Melekler Adası" gibi uzun süreli dizilere imza attıkları bu 'temize çekme' döneminin en ses getiren işi "Yılan Hikayesi" olur. "İz Peşinde"deki tonton polis rolünün üstüne Memoli'nin fikir babalığı gelince bir gazeteci sorar bir gün "Devlet size emniyet teşkilatını sevdirmek için görev mi verdi?" diye. O, devletle vatandaş arasında barış olsun istemektedir. "Gazi olaylarında zavallı polisin halini gördüm" olur cevabı...
Daha sonra da muhtelif olaylarda "Suç dövende mi dövülende mi?"yi sorgulayacaktır. Bir dizi ekibi Urfa'da saldırıya mı uğradı? Genç Bakış'ta yorumlar Yağmurdereli: Dayak olayı hoş değildir elbette ama, senaryoda da ağanın hizmetçi kıza tecavüz etmesi gibi 'sapıklık'lar vardır, Urfalılara saygısızlık sayılır bu...
1990'lar ve politika
12 Eylül dönemindeki işkenceler mi konuşuluyor? "İşkence yapıldıysa o dönemde hangi şartlar altında yapıldı, bunun da sorgulanması lazım"dır. Hem nereden bilecektir 27 yıl öncesini? "Yanlarında değildim, yapıldı mı yapılmadı mı? 'Var' diyene inanmak istiyorsun da, 'yok' diyene neden inanmak istemiyorsun? Birisi görmüş mü? 'Ben oradaydım, Mehmet'i aldılar, yere yatırdılar, falakadan geçirdiler, hayalarını sıktılar' diyen var mı?" diye sorar Radikal'in haberine göre. Milletvekili sıfatıyla hem de.
Politikaya atılacağının müjdesini 1990 yılında verirken "Hangi partiden?" sorusuna gülerek "SHP'den değil herhalde" diye cevap vermişti Yağmurdereli. O dönem kastettiği ANAP idiyse de, köprünün altından çok sular aktı.
Reytinglerle ölçülen bir hayat
Kanser tedavisi gördükten sonra politikayla yeniden hayat bulan Yağmurdereli, bugün AKP milletvekili. TBMM kürsüsünde yemin ederken, kısa süre önce Balçiçek Pamir'le söyleşisinde "Bir devlet adamı urgan atar mı meydanlarda?" diye eleştirdiği Devlet Bahçeli'ye öpücük yolladığı, MHP grubundaki 'abileri'ne sevgilerini bildirdiği de bir sır değil.
O, Meclis'te de, ülkede de 'barış ve hoşgörü' istiyor zira. Ve bu uğurda da önüne çıkanla bir 'abi' dili kullanarak sert tartışmalara girmekte beis görmüyor. Genç Bakış programına telefonla bağlanan Fazıl Say'ı oturduğu yerden 'racon kesmekle' itham ediyor mesela ve 'hodri meydan' diyor kendisine.
Ama o dünyada her şey reytingle ölçüldüğü için bir kere herkes satışı kadar konuşsun istiyor. "Bu kardeşimizin acaba hangi CD'si Türk halkı tarafından beğenilip rağbet gördü, çok sattı? Ne yaptı da bu kadar şöhretli oldu?" diye soruyor. Ve en hoşu, bir sonraki seçimlere bekliyor Fazıl Say'ı... "Bakalım hangi partiden girecek?" diyerek...
Bu durumda Say'ın önce bir dizide oynamaya başlaması uygun düşer. Hangi partiden aday olacağı sorusuna ise şimdilik "AKP'den değil herhalde" diye cevap verse yeter... Gerisini zaman gösterir. Önce bir 'racon kesme' ehliyetini elde etsin de...
Kaynak : Milliyet Gazetesi