hiranur
Aktif Üye
Mar'uf-ı Kerhi Hazretleri’ni sadece Müslümanlar değil, Hıristiyanlar da çok sever. Bir defasında bunlardan biri gelir, 'çocuk sahibi olabilmek' için dua ister. Büyük veli bir fırsatını bulup onu zarif bir şekilde İslâm'a davet eder. Adam:
–İyi ama, ben buraya din değiştirmeye gelmedim ki. İstediğim sadece bir evlad, der. Mar'uf–ı Kerhi:
–Allah sana hayırlı bir evlad nasip etsin. Onun elinden imana gelesin, diye dua eder.
Çok geçmez, adamcağızın çok akıllı bir oğlu olur. Okul çağı gelince onu kilise mektebine gönderir. Rahip ilk gün teslisi anlatır ama çocuk bir tuhaf olur. Çocuk:
–Hayır! kalbim daralıyor, dilim söylemiyor, der. Rahip:
–Tamam, bunları sonra konuşuruz. Şimdi alfabeye geçelim. Haydi bana harfleri oku, der. Çocuk bir şiir okur ki ilk beyit elif, beyle başlar son beyit lamelif, ye ile biter. Her mısra Allahü Teâlâ'nın sıfatlarını ve Muhammed Aleyhisselam’ın meziyetlerini anlatır ki sanatlarla doludur. Çocuk, alfabeyi bitirip devam eder.
"Ağlatan, güldüren, öldüren, dirilten Allah'a yemin ederim ki
O'nun kapısından başkasına giden mutlaka zarar etti
O’ndan başkasından ne zarar gelebilir, ne fayda
Kul isyan eder, örter âliyyul âlâ."
Rahip bu sözleri söyleyeni değil söyleteni arar ve doğruyu bulur. Çocuğun babasını da İslâm'a davet eder. Adamcağız itiraz etmez zira yıllar evvel Şeyh Ma'ruf'un ettiği dua kulaklarında çınlamaktadır.
Ma'ruf–i Kerhi Hazretleri ölümü yaklaştığında vefakâr talebesi Sırrıyî Sekati'ye döner:
–Ben ölünce üzerimdeki gömleği fakirlere ver, der.
Biliyor musunuz zaten bütün serveti o gömlektir. Hasılı bu âlemden geldiği gibi gider.
Mübarek kimseyi kırmaz ve herkese insanca muamele eder. Bu yüzden onu herkes sever. Komşuları cenazesini paylaşamazlar.
Hıristiyanlar ve Yahudiler de gelir onu kendi mezarlıklarına defnetmeye kalkışırlar. Ancak tabutu yerinden bile oynatamazlar, halbuki Müslümanlar el attığında naaş tüy gibi hafifler ve kuş gibi uçar. Orada bulunanlar topyekün müslüman olurlar.
alinti
–İyi ama, ben buraya din değiştirmeye gelmedim ki. İstediğim sadece bir evlad, der. Mar'uf–ı Kerhi:
–Allah sana hayırlı bir evlad nasip etsin. Onun elinden imana gelesin, diye dua eder.
Çok geçmez, adamcağızın çok akıllı bir oğlu olur. Okul çağı gelince onu kilise mektebine gönderir. Rahip ilk gün teslisi anlatır ama çocuk bir tuhaf olur. Çocuk:
–Hayır! kalbim daralıyor, dilim söylemiyor, der. Rahip:
–Tamam, bunları sonra konuşuruz. Şimdi alfabeye geçelim. Haydi bana harfleri oku, der. Çocuk bir şiir okur ki ilk beyit elif, beyle başlar son beyit lamelif, ye ile biter. Her mısra Allahü Teâlâ'nın sıfatlarını ve Muhammed Aleyhisselam’ın meziyetlerini anlatır ki sanatlarla doludur. Çocuk, alfabeyi bitirip devam eder.
"Ağlatan, güldüren, öldüren, dirilten Allah'a yemin ederim ki
O'nun kapısından başkasına giden mutlaka zarar etti
O’ndan başkasından ne zarar gelebilir, ne fayda
Kul isyan eder, örter âliyyul âlâ."
Rahip bu sözleri söyleyeni değil söyleteni arar ve doğruyu bulur. Çocuğun babasını da İslâm'a davet eder. Adamcağız itiraz etmez zira yıllar evvel Şeyh Ma'ruf'un ettiği dua kulaklarında çınlamaktadır.
Ma'ruf–i Kerhi Hazretleri ölümü yaklaştığında vefakâr talebesi Sırrıyî Sekati'ye döner:
–Ben ölünce üzerimdeki gömleği fakirlere ver, der.
Biliyor musunuz zaten bütün serveti o gömlektir. Hasılı bu âlemden geldiği gibi gider.
Mübarek kimseyi kırmaz ve herkese insanca muamele eder. Bu yüzden onu herkes sever. Komşuları cenazesini paylaşamazlar.
Hıristiyanlar ve Yahudiler de gelir onu kendi mezarlıklarına defnetmeye kalkışırlar. Ancak tabutu yerinden bile oynatamazlar, halbuki Müslümanlar el attığında naaş tüy gibi hafifler ve kuş gibi uçar. Orada bulunanlar topyekün müslüman olurlar.
alinti