hiranur
Aktif Üye
Hediye bal
Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi vesellem'in ashabı içinde en şakacı olanların başında Nuayman bin Amr gelirdi. Ashaptan herkes bir özelliği ile tanınırken Nuayman şakacılığı ile tanınırdı. Bazı kimseler ona kızsa da Allah Resulü, Nuayman'ı çok severdi.
Bir gün bir satıcı Medine pazarına satmak için baş getirdi. O sırada oradan geçen Nuayman balları görünce çok beğendi. Hemen bir tane aldı ve koşarak Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi vesellem'e hediye olarak verdi.
Biraz zaman geçtikten sonra, satıcı geldi ve Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem'den balın parasını istedi. Resulullah Nuayman'a: "Hani bu balları hediye etmiştin?" diye sordu. Nuayman: "Ey Allah'ın Resulü, bu balı ben çok beğendim. İstedim ki siz de ondan yiyesiniz. Ancak benim param yok ki alıp getireyim"
Efendimiz gülerek, balın parasını satıcıya verdi.
İpin düğümü
Bir gün, Hz. Aişe validemiz ve Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem oturuyorlardı. Hz. Aişe validemiz efendimize: "Bana olan sevgini bir şeye benzet" dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem: "İpin düğümü gibi" buyurdu. Bunu söylemekteki maksadı, sağlam, kuvvetli, sıkı ve güvenli demekti.
Bu hadiseden yıllar sonra bile, Hz. Aişe validemiz zaman zaman Efendimize sorardı: "İpin düğümü ne halde?" Efendimiz her defasında da ona aynı cevabı verirdi; "Aynı durumda"
Her daim kalbimdesin
Hz. Aişe validemiz, nazik ve hassas bir insandı. Onun en çok hassas olduğu durumlardan biri ise, efendimize duyduğu derin sevgi ve saygı idi. Efendimizi sevdiği için çok kıskanırdı. Zaman zaman bu kıskanmadan dolayı sinirlenip, efendimize kızdığı olurdu.
Bir gün efendimiz sallallahu aleyhi vesellem Hz. Aişe validemize: "Ya Aişe, senin bana kızdığın ve benden memnun olduğun zamanları ben bilirim" buyurdu.
Hz. Aişe validemiz sordu; "Nereden bilirsin, ey Allah'ın Resulü?" Efendimiz bu soru üzerine şöyle cevap verdi: "Benden memnun olduğun zamanlarda 'Muhammed'in rabbine' diye yemin ediyorsun. Kızgın olduğun zamanlarda ise 'İbrahim'in rabbine' demektesin"
Bunun üzerine Hz. Aişe, Resulullah'ı memnun edecek bir cevap verdi: "Ey Allah'ın Resulü, vallahi doğru söylüyorsun. Ancak ben kızdığımda sadece senin ismini dilimden bırakırım, sevgin ise her zaman kalbimde yaşar"
Satılık köle
Allah'ın Resulüne âşık bir adım vardı. Biraz çirkince idi, çölde yaşardı. Medine'ye gelip gittikçe, Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi vesellem'e uğrar ve ona kır çiçekleri, meyveler getirirdi. Efendimiz de ona ne lazımsa verirdi, kendisini severdi.
Bir gün çarşıda onu gördü. Sessizce arkasından yaklaştı ve gözlerini kapatarak adamı kucakladı: "Kim bu köleyi satın almak ister?" buyurdu.
O adam, kendisini bu şekilde kucaklayanın Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem olduğunu sesinden tanıdı ve "Anam babam sana feda olsun ey Allah'ın Resulü, benim gibi çirkin bir köleyi kim ne yapsın? Beni satmakla pek bir şey kazanamayacaksın" dedi.
Bunun üzerine Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem: "Görünene aldananlar, belki sana fazla para vermezler ama Allah katında değerin çok büyüktür" buyurarak ona iltifat etti.
Nuayman, sedirin altına gizlendi!
Medine'den olmayan bir köylü Peygamber efendimizin yanına girdi. Devesini de avluya bağladı. Bir gurup sahabe Nuayman'a dediler ki: 'Canımız et istiyor, şu hayvanı kessen de yesek' O da tuttu, hayvanı kesti. Sahibi dışarı çıkınca hayvanını kesilmiş buldu. Bağırmaya başladı. Peygamber efendimiz çıktı. 'Bu işi kim yaptı?' diye sordu. 'Nuayman' dediler.
Kesmesini isteyenlerden biri gizlendiği yeri efendimize gösterdi. Çağırttı, getirtti onu. Başkasının evinde bir sedirin altına gizlenmişti. 'Neden yaptın bunu?' diye sordu. O da dedi ki: 'Ya Resûlullah! Saklandığım yeri sana gösteren kimse, o beni teşvik etti bu işe' Peygamber efendimiz hem gülmeye başladı, hem de eliyle Nuayman'ın toz toprak olan yüzünü sildi ve köylünün hayvanının
Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi vesellem'in ashabı içinde en şakacı olanların başında Nuayman bin Amr gelirdi. Ashaptan herkes bir özelliği ile tanınırken Nuayman şakacılığı ile tanınırdı. Bazı kimseler ona kızsa da Allah Resulü, Nuayman'ı çok severdi.
Bir gün bir satıcı Medine pazarına satmak için baş getirdi. O sırada oradan geçen Nuayman balları görünce çok beğendi. Hemen bir tane aldı ve koşarak Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi vesellem'e hediye olarak verdi.
Biraz zaman geçtikten sonra, satıcı geldi ve Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem'den balın parasını istedi. Resulullah Nuayman'a: "Hani bu balları hediye etmiştin?" diye sordu. Nuayman: "Ey Allah'ın Resulü, bu balı ben çok beğendim. İstedim ki siz de ondan yiyesiniz. Ancak benim param yok ki alıp getireyim"
Efendimiz gülerek, balın parasını satıcıya verdi.
İpin düğümü
Bir gün, Hz. Aişe validemiz ve Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem oturuyorlardı. Hz. Aişe validemiz efendimize: "Bana olan sevgini bir şeye benzet" dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem: "İpin düğümü gibi" buyurdu. Bunu söylemekteki maksadı, sağlam, kuvvetli, sıkı ve güvenli demekti.
Bu hadiseden yıllar sonra bile, Hz. Aişe validemiz zaman zaman Efendimize sorardı: "İpin düğümü ne halde?" Efendimiz her defasında da ona aynı cevabı verirdi; "Aynı durumda"
Her daim kalbimdesin
Hz. Aişe validemiz, nazik ve hassas bir insandı. Onun en çok hassas olduğu durumlardan biri ise, efendimize duyduğu derin sevgi ve saygı idi. Efendimizi sevdiği için çok kıskanırdı. Zaman zaman bu kıskanmadan dolayı sinirlenip, efendimize kızdığı olurdu.
Bir gün efendimiz sallallahu aleyhi vesellem Hz. Aişe validemize: "Ya Aişe, senin bana kızdığın ve benden memnun olduğun zamanları ben bilirim" buyurdu.
Hz. Aişe validemiz sordu; "Nereden bilirsin, ey Allah'ın Resulü?" Efendimiz bu soru üzerine şöyle cevap verdi: "Benden memnun olduğun zamanlarda 'Muhammed'in rabbine' diye yemin ediyorsun. Kızgın olduğun zamanlarda ise 'İbrahim'in rabbine' demektesin"
Bunun üzerine Hz. Aişe, Resulullah'ı memnun edecek bir cevap verdi: "Ey Allah'ın Resulü, vallahi doğru söylüyorsun. Ancak ben kızdığımda sadece senin ismini dilimden bırakırım, sevgin ise her zaman kalbimde yaşar"
Satılık köle
Allah'ın Resulüne âşık bir adım vardı. Biraz çirkince idi, çölde yaşardı. Medine'ye gelip gittikçe, Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi vesellem'e uğrar ve ona kır çiçekleri, meyveler getirirdi. Efendimiz de ona ne lazımsa verirdi, kendisini severdi.
Bir gün çarşıda onu gördü. Sessizce arkasından yaklaştı ve gözlerini kapatarak adamı kucakladı: "Kim bu köleyi satın almak ister?" buyurdu.
O adam, kendisini bu şekilde kucaklayanın Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem olduğunu sesinden tanıdı ve "Anam babam sana feda olsun ey Allah'ın Resulü, benim gibi çirkin bir köleyi kim ne yapsın? Beni satmakla pek bir şey kazanamayacaksın" dedi.
Bunun üzerine Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem: "Görünene aldananlar, belki sana fazla para vermezler ama Allah katında değerin çok büyüktür" buyurarak ona iltifat etti.
Nuayman, sedirin altına gizlendi!
Medine'den olmayan bir köylü Peygamber efendimizin yanına girdi. Devesini de avluya bağladı. Bir gurup sahabe Nuayman'a dediler ki: 'Canımız et istiyor, şu hayvanı kessen de yesek' O da tuttu, hayvanı kesti. Sahibi dışarı çıkınca hayvanını kesilmiş buldu. Bağırmaya başladı. Peygamber efendimiz çıktı. 'Bu işi kim yaptı?' diye sordu. 'Nuayman' dediler.
Kesmesini isteyenlerden biri gizlendiği yeri efendimize gösterdi. Çağırttı, getirtti onu. Başkasının evinde bir sedirin altına gizlenmişti. 'Neden yaptın bunu?' diye sordu. O da dedi ki: 'Ya Resûlullah! Saklandığım yeri sana gösteren kimse, o beni teşvik etti bu işe' Peygamber efendimiz hem gülmeye başladı, hem de eliyle Nuayman'ın toz toprak olan yüzünü sildi ve köylünün hayvanının