Romantizm Romatizmalarıma Dokunuyor..

Rüya Perisi

Aktif Üye
Katılım
24 Ağustos 2012
Mesajlar
149
Tepki
86
Puan
28
Yaş
32
Konum
Gaziantep
Bilmem ki, sana şu anki haletimi nasıl anlatsam?

İyice şişirilmiş, ancak ağzı bağlanmamış balon gibiyim.
Hızla yukarıya çıkıyorum. Ama belirli bir rotam da yok,
sağa veya sola sapıyorum. Yerimde duramıyorum ve
havada da pek fazla kalmayacağım.
Bunun farkındayım. Öylesine kararsız.
Bilmem hal-i pürmelâlimi tarif edebildim mi?

Sanıyorum beceremedim. O zaman daha başka
bir şey deneyeyim; sana halimi daha romantik
bir dille aksettireyim.

Bu romantik kelimesine de biter oldum son
zamanlarda...
Çok romantiksin, romantik bir gece,
romantik davranışlar...


Peh, ne zaman ortaya çıktı bu romantizm?
Kelimenin keşfinden evvel yok muydu?
Tahmin ediyorum, bazı hisleri kelimelerden
sonra
tanıyoruz. Hatta o kelime yabancı olursa,
daha bir sıkı
ellerle sarılıyoruz ona...
Hâlbuki romantik kelimesine karşılık olarak görebileceğim
ruhlu kelimesi epeydir hayatımızda...
Bu resmin bir ruhu var, dediğimizde kastettiğimiz şey derinlik değil mi? Peki, romantizmden kastımız ne? Bence yine derinlik... Fiillerin altındaki duygusal maden, insan için bir anlam ifade eden şeyler. Güzel şeyler...

Sanmayın böyle yabancılık kokan her kelimeye düşmanım, pekâlâ kullanıyorum işte. Benim karşı durduğum bunların varlıklarını inkâr edişimiz. Öyle ya...
Fuzulî bir şiirini karalarken romantizm nedir biliyor muydu?

Ya da Baki, ya da Şeyh Galip?

Bilmiyorlardı, o kelimeyi belki hiç duymamışlardı.
Ancak yazdıklarına bakıyoruz, birer şaheser.
Ömer Hayyam’ı katmıyorum bile...
O biraz daha şehevî yazıyor. Ama fakat onda da bir
romantizm olmadığını söyleyemeyiz. O vakit biz neden başkaların tariflerine bu denli hasta oluyoruz?
Şu Divan Edebiyatı dediğimiz ilahî aşkın, fani
aşkla sarmaş dolaş olduğu şiirlerden ibaret değil mi? Belki bunu da
bir romantizm içinde tarif etmeli. Bakınız,
ne kadar sığlaştı. Belki de romantizm
kelimesi tek başına ifade-i merama yetmiyor.


Aman bakmayın bana...


Siz yine romantizm sevin. Ben de severim,
fakat Batı’dan geldiğinden midir bilinmez, deodorant
gibi alerji yapar bedenimde. Bir uygunsuzluk, bir uyumsuzluk sarar beni. Belki de bu yüzden Türk erkekleri
romantik olmamakla suçlanıyorlar. Öyle ya, bize ait
olmayan bir şey, bir ruh, bir değer.
Elbet uyumsuzluk sancıları çekiyoruz.
Elbette isyan ediyoruz, uyuşamıyoruz. Böyle
olmamakta direniyoruz.
Belki de bize romantizmi
Fuzulî’nin öğretmesi gerek, Şekspir’in değil.
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst