Samimiyet

Gülümse

Daimi Üye
Katılım
28 Şubat 2009
Mesajlar
3.793
Tepki
7.105
Puan
113
Konum
istanbul


[FONT=&quot] Samimiyet
[FONT=&quot]Biliyorum, matah biri sayılmam...
[FONT=&quot]Çok sıradanım belki, isteklerim, düşlerim fazla basit senin için...
[FONT=&quot]Belki, senin kadar yol almadım; çok şey görmedim hayatta; acıdan bahsettiğimde, belki en beteri değildir kastettiğim…
[FONT=&quot]Cümleleri allayıp, pullayıp sıralamaktır tek yaptığım; utanmadan, sıkılmadan ahkam kesmek! Belki daha çok toyum; ama, çok olmadı doğalı; hele yaşamaya başlamam, yeni sayılır daha...
[FONT=&quot]Çok savaştım, çok düşündüm, çok seyrettim alemi, öğrenebilirim sandım; gerçekten sevene kadar içinden çıkamadım.
[FONT=&quot] Ben gözü kapalı söyledim türkülerimi; dalmadığım umman, gitmediğim dağ başı, çekmediğim dert kalmadı. Yüreğimle tutuştu, zirvelerde bıraktığım ateşler...
[FONT=&quot]Bazen sağ salim döndüm, bazen yaralandım; dağlamak kolay değildi!
[FONT=&quot]Gördüğüm bir yüzü mutlaka hatırladım, sevdiğim bir yüzüyse kimse unutturamadı; yaşanmış her şey, aynası oldu geleceğimin...
[FONT=&quot] Annem anlatmıştı: Çok yoksul bir adam, dedemi, çoluk çocuğuyla birlikte yemeğe çağırmış bir gün... Birkaç torba erzakla girmişler, neredeyse hiçbir şeyi olmayan evden içeri... Bir küçük tüp, bir sedir, bir kilim ve yer sofrasıymış tek gördükleri... Bir çorba varmış yemekte, bir de haşlanmış patates ve bir de misafirleri için dört dönerken gülümseyen ev sahipleri...
[FONT=&quot]Hayatım boyunca her yerde aradığım; yoksul bir sofrada, herkesi doyurabilen böyle bir samimiyetti!
[FONT=&quot]Yoksulu çoktu büyüdüğüm mahallenin ve ben samimiyeti ailemden, komşularımdan öğrendim.
[FONT=&quot]Ve sen, belki de hiç düşünmeden; tedbirsizlik koyuverdin adını!
[FONT=&quot]Yolu açık, içi rahat olsun diye; “gitme!” demedim kapıya yönelene…
[FONT=&quot]Kimsenin üzerinde hakimiyet kurmadım; seni seviyorum, sen benimsin diyerek...
[FONT=&quot]Hep, karşılıksız verebilmeyi denedim.
[FONT=&quot] Dedem, Numune Hastanesine gitmişti bir gün. Döndüğünde, yanında yaşlı bir adam vardı. Hatay’ın bir köyünden gelmişti Haydar amca ve kesinlikle bilmediğim bir dille konuşuyordu. Sadece dedem, o da yarım yamalak anlıyordu söylediklerini. Oğlu hastaydı, Ankara’ya daha önce gelmemişti; kalacak yeri olmadığı gibi, geceyi otelde geçirecek parası da yoktu. Dedem onu hastanenin bahçesinde ağlarken görmüş, hikayesini dinledikten sonra da eve getirmişti.
[FONT=&quot] Herhalde bu tür sürprizleri daha önce de yapmıştı; çünkü, anneannem hiç tepki göstermemiş, kendisinden beklemediğim bir sükunetle: “Ne olacak, misafir ederiz; alt tarafı sofraya bir tabak daha koyacağız” demişti. Yaşlı adamı birkaç hafta misafir ettiler. Dedem her gün onunla beraber hastaneye gitti, oğlu hastaneden çıkınca da Hatay’a yolcu ettik ikisini…
[FONT=&quot] Bir kaç ay geçti aradan. Bir sabah alt kata dedemlere indiğimde, yaşlı adamı kahvaltı ederken görünce şaşırmıştım.
[FONT=&quot] Salonda iki tane çuval gördüm. Anneannem, Haydar amcanın teşekkür etmek için geldiğini, köyden bizim için erzak getirdiğini, daha önce gelmek istediğini, ama yol parasını ancak denkleştirebildiğini anlattı.
[FONT=&quot] Sadece yapılan bir iyiliğe minnettarlığını göstermek için, Hatay’dan Ankara’ya gelen ve belki de yanında ailesinin 2-3 haftalık erzakını getiren bu yaşlı adamı gördüğümde anlamıştım, biriyle dostluk kurmak için ne söylediğini anlaman gerekmediğini ve az verenin, kendisi için değerli olanı, gönülden verdiğini…
[FONT=&quot]Ve belki o günlerde, yani küçük bir çocukken, karşılıksız verdiğinin, mutlaka sana döneceğine inandım.
[FONT=&quot]Ben insanlığı, dedemden, anneannemden, Haydar amcadan öğrendim.
[FONT=&quot]Ve sen, budalalık diyerek çıktın işin içinden!
[FONT=&quot]Gösterişten hoşlanmadım kendimi bildim bileli; son moda döşenmiş evlerden ziyade, sedirli, kilimli odalarda rahat hissettim kendimi...
[FONT=&quot]Kuyudan su çekmeyi, şişeden su içmeye tercih ettim; illa, zahmet çekmeliydim.
[FONT=&quot]Hüzün hiç teğet geçmedi bana; bir kere girmeye görsün, yüreğimden kolay kolay silemedim kederi…
[FONT=&quot]İyi, güzel anların tadını çıkarttım yine de; kahkahalarım ortalığı inletirken; göz yaşlarım sessizdi.
[FONT=&quot]Sen bilmezsin...

[FONT=&quot]Ben, kandil ışığının aydınlattığı geceler bilirim; yağmurda balçık tarlasına dönünce, çıplak ayaklarla zar zor ilerleyebildiğin yollar; soğuk sular, telaşlı rüzgarlar, yemyeşil dağlar…
[FONT=&quot] Çocukların oyun, kadınların dinlenmek bilmediği; kuraklığın dert, yağmurun bereket; toprağın aş, çalışmanın ibadet olduğu diyarlar bilirim.
[FONT=&quot] Çok şey değil belki; ama, bir ekmek için ne kadar ter dökülür, bir küfe saman için ne kadar orak biçilir, bilirim.
[FONT=&quot] Belki başka bir dünyanın, başka bir zamanın insanıyım; belki bu yüzden yalnızım.
[FONT=&quot] Belki geç doğdum, belki erken öleceğim bu yüzden…
[FONT=&quot] Er geç, yutacak beni bu düzen…
[FONT=&quot]
[FONT=&quot] İstediğin gibi biri olamam ne yapsam; buna asla izin vermez, yedisindeki küçük Nazan!
[FONT=&quot]
[FONT=&quot] [FONT=&quot]Bazı insanlar, gözlerinde garip bir parıltı saklar; neşe ya da zekadan ziyade, hırsı hatırlatır bana; bir şeyi çok istemek değil kastettiğim, onu elde edebilmek için her şeyi yapabilmek... Kazanmaya şartlanmış bir yarış atı gibi; önüne ne çıkarsa, düşünmeden ezip geçmek... Yalanla, hileyle, hak-hukuk tanımadan bir yere gelebilmek...
[FONT=&quot] Artık başarı, şöhret, zenginlik tüm düşleyebildiğimiz; üstelik, çok uğraşmak istemiyoruz elde edebilmek için...
[FONT=&quot] Sanki hissizleştik...
[FONT=&quot] Tolkien, Yüzüklerin Efendi’sinde “Güzel sözler kötü bir yüreği saklayabilir” der.
[FONT=&quot] Çirkin bir yüreğin tek kamuflajı güzel sözler değildir elbet; sırtını sıvazlayan herkes de dostun değildir.
[FONT=&quot] Ama, bilirim ben kendimi; dost sanmaya devam ederim yüzüme her güleni...
[FONT=&quot] Ve hala inanırım, katıksız samimiyeti er geç bulacağıma...
[FONT=&quot] Zorlama nezaket hep hasta etmiştir beni; böylesi bir özelliğe sahip değilim.
[FONT=&quot] Velhasıl, ben senin gibilerin ciğerini de bilirim!






Alıntıdır

 

ayser

Daimi Üye
Katılım
12 Aralık 2009
Mesajlar
6.699
Tepki
7.439
Puan
113
Yaş
69
Konum
Kartepe
güzel yazın için teşekkürler okuyunca anılarım canlandı gözümde bende bunları babamla yaşadım
 
Katılım
5 Ekim 2010
Mesajlar
1.273
Tepki
914
Puan
113
Konum
ANKARA
Çirkin bir yüreğin tek kamuflajı güzel sözler değildir elbet;
sırtını sıvazlayan herkes de dostun değildir.
Zorlama nezaket hep hasta etmiştir beni; böylesi bir özelliğe sahip değilim.
Velhasıl, ben senin gibilerin ciğerini de bilirim!






Alıntıdır

işte burası çok doğru...tam bana göre ...:kayris::kayris::kayris:
 

sadiye

Admin
Admin
Katılım
4 Mayıs 2010
Mesajlar
60.967
Tepki
56.319
Puan
113
Yaş
43
Konum
Almanya
Çirkin bir yüreğin tek kamuflajı güzel sözler değildir elbet; sırtını sıvazlayan herkes de dostun değildir.
 

zuzu44

Daimi Üye
Katılım
5 Ekim 2010
Mesajlar
10.822
Tepki
8.685
Puan
113
Konum
istanbul
Çirkin bir yüreğin tek kamuflajı güzel sözler değildir elbet; sırtını sıvazlayan herkes de dostun değildir.
Ama, bilirim ben kendimi; dost sanmaya devam ederim yüzüme her güleni...
Ve hala inanırım, katıksız samimiyeti er geç bulacağıma...
Zorlama nezaket hep hasta etmiştir beni; böylesi bir özelliğe sahip değilim.
Velhasıl, ben senin gibilerin ciğerini de bilirim:kayris::kayris:
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst