“Slm”…
Aman Allah’ım ‘e’ ve ‘a’ ya ne oldu?!
Şimdi
ben yukarıda ‘salam’ mı yazdım yoksa ‘selim’ mi?Ama yok,siz selam
verdiğimi anladınız,eminim..Çünkü artık hepimiz ekmekten çok,ünlü harf
yutar olduk gün içinde.Zamanımızın büyük bir bölümü bilgisayar
karşısında geçiyor.İki hayat yaşıyoruz adeta ;sanal ve gerçe...k
hayat.”Çevrimdışı” olduğumuz anlarda dönüyoruz birkaç saniyeliğine
gerçek hayatımıza.Ve yine internet üzerinden gelen bir ‘titreşim’le
irkilip sanal hayatımıza devam ediyoruz kaldığımız yerden.En çok şu
zavallı alete acıyorum.Off düğmesine basıp kapatmamız için saatlerdir
‘offf’layıp duruyor.
Kim bilir,belki de icat edildiği güne lanet
okuyordur içinden.Hele de adını ‘bilgisayar’ koyana…Öyle ya,o artık
‘bilgi’ saymıyor,düpedüz bize sayıyor:”Tembel şey,bütün gün başımda
otura otura göbek yaptın.Üstelik hem kendi gözlerini hem benim
sinirlerimi bozdun…!”diye…
Gitgide kopuyoruz gündelik hayattan.Artık
gazete hışırtıları duyamıyoruz evin içinde.Onu da internetten okuyoruz
çünkü.Zar sesine,istakanın topa vurduğunda çıkardığı sese hasret
kaldık;onlar da sanal kafelerde artık.Bir arkadaşımızla buluşacağımızda
eskiden olduğu gibi “Saat beşte Taksim’de.” demiyoruz şimdilerde.Yeni
buluşma noktamız msn!Giderek hayatımızı klavye üzerinden yaşamaya
başlıyoruz.Çok yakında kaybolan eşyalarımızı evde değil ‘Google’da
aramaya kalkarsak inanın şaşırmayacağım.
Sorulara verdiğimiz cevaplar
bile değişiyor,dünyayla birlikte.Adımızı soranlara ‘nick’imizi
söyleyerek cevap veriyoruz,adres isteyenlere ‘msn adresimizi’
söylüyoruz.’Issız bir adaya düşsen yanına alacağın üç şey ne olur?’
sorusuna önceleri “kitap,kıyafet,yiyecek.” Derken şimdi
“kasa,klavye,monitör.” diyoruz.
Farkında değil misiniz,giderek
yalnızlaşıyoruz;sevdiklerimizle aramızdaki bağlar yerini kablolara
bırakıyor.Sizi bilmem ama ben fatura yatırmak için sıra beklemeyi
özledim,kalemimi,kağıdımı özledim,Taksim’i özledim.
Var mısınız siz
de bugün benim gibi tüm gün ‘çevrimdışı’ olmaya?Korkmayın canım sadece
bir gün…Peki,tamam,en azından durumunuzu ‘dışarda’ olarak ayarlayın ve
tüm gün dolaşıp,dostlarımızla buluşup uzun uzun konuşmaya,şu sıcak yaz
günlerinin tadını çıkarmaya programlayın kendinizi.Baksanıza,karpuz
kabuğu çoktan denize düştü,siz hala hattan düşmediniz mi?...
Aman Allah’ım ‘e’ ve ‘a’ ya ne oldu?!
Şimdi
ben yukarıda ‘salam’ mı yazdım yoksa ‘selim’ mi?Ama yok,siz selam
verdiğimi anladınız,eminim..Çünkü artık hepimiz ekmekten çok,ünlü harf
yutar olduk gün içinde.Zamanımızın büyük bir bölümü bilgisayar
karşısında geçiyor.İki hayat yaşıyoruz adeta ;sanal ve gerçe...k
hayat.”Çevrimdışı” olduğumuz anlarda dönüyoruz birkaç saniyeliğine
gerçek hayatımıza.Ve yine internet üzerinden gelen bir ‘titreşim’le
irkilip sanal hayatımıza devam ediyoruz kaldığımız yerden.En çok şu
zavallı alete acıyorum.Off düğmesine basıp kapatmamız için saatlerdir
‘offf’layıp duruyor.
Kim bilir,belki de icat edildiği güne lanet
okuyordur içinden.Hele de adını ‘bilgisayar’ koyana…Öyle ya,o artık
‘bilgi’ saymıyor,düpedüz bize sayıyor:”Tembel şey,bütün gün başımda
otura otura göbek yaptın.Üstelik hem kendi gözlerini hem benim
sinirlerimi bozdun…!”diye…
Gitgide kopuyoruz gündelik hayattan.Artık
gazete hışırtıları duyamıyoruz evin içinde.Onu da internetten okuyoruz
çünkü.Zar sesine,istakanın topa vurduğunda çıkardığı sese hasret
kaldık;onlar da sanal kafelerde artık.Bir arkadaşımızla buluşacağımızda
eskiden olduğu gibi “Saat beşte Taksim’de.” demiyoruz şimdilerde.Yeni
buluşma noktamız msn!Giderek hayatımızı klavye üzerinden yaşamaya
başlıyoruz.Çok yakında kaybolan eşyalarımızı evde değil ‘Google’da
aramaya kalkarsak inanın şaşırmayacağım.
Sorulara verdiğimiz cevaplar
bile değişiyor,dünyayla birlikte.Adımızı soranlara ‘nick’imizi
söyleyerek cevap veriyoruz,adres isteyenlere ‘msn adresimizi’
söylüyoruz.’Issız bir adaya düşsen yanına alacağın üç şey ne olur?’
sorusuna önceleri “kitap,kıyafet,yiyecek.” Derken şimdi
“kasa,klavye,monitör.” diyoruz.
Farkında değil misiniz,giderek
yalnızlaşıyoruz;sevdiklerimizle aramızdaki bağlar yerini kablolara
bırakıyor.Sizi bilmem ama ben fatura yatırmak için sıra beklemeyi
özledim,kalemimi,kağıdımı özledim,Taksim’i özledim.
Var mısınız siz
de bugün benim gibi tüm gün ‘çevrimdışı’ olmaya?Korkmayın canım sadece
bir gün…Peki,tamam,en azından durumunuzu ‘dışarda’ olarak ayarlayın ve
tüm gün dolaşıp,dostlarımızla buluşup uzun uzun konuşmaya,şu sıcak yaz
günlerinin tadını çıkarmaya programlayın kendinizi.Baksanıza,karpuz
kabuğu çoktan denize düştü,siz hala hattan düşmediniz mi?...