SARI GÜLLER
Ne sarı güller satan çiçekçi dükkânı görmüştüm. Ne sarı gül verenim olmuştu. Sarı gülleri ne koklayabilmiştim. Ne de dikeni batmıştı elime. Sarı güller hep düşlerimi süslerdi. Büyüklü, küçüklü onlarca vazoda, sarı güllerim olsun isterdim. HİÇ SOLMASINLAR HEM DE...
Sarı güller, yaşayamadıklarımın, yapamadıklarımın, özlemlerimin kısacası eksik kalan her duygumun simgesiydi. Ayrılık işareti derlerdi onlar için. İnanmazdım söylenenlere kızardım. Böylesi güzelliğe yakışıyor mu söylenenler? Derdim. Kaktüs olsa neyseydi de. SARI GÜLLER?
Sonra bir gün biri, kucak dolusu sarı güllerle çıkageldi. Her biri beklenen yılların sayısı, her biri duygularımın sesiydi. Günlerce sevdim, konuştum, kokladım göğsümün üstünde sıcacık kucakladım sarı gülleri. Kokuları yeni doğmuş bebeğin kokusuna denk, renkleri güneşten çalınmışçasına pırıl pırıldı.
Ama gün be gün soldu, kurudu ve gerçek anlamını buldu sarı güller. Yaşamaları için dualar ettim, yeniden kucakladım, avuçlarımın içinde okşadım. Ne geldikleri gün gibi taze ve temizdiler, ne renkleri gözlerimi kamaştırıyordu; ne de kendileri gibi kokuyorlardı.
VE ÖLDÜ SARI GÜLLER...
AVUÇLARIM DA ,YÜREĞİM DE KANLA DOLDU.
AYTÜL KAHRAMAN