Baş ağrısı, aşırı duyarlılık, çarpıntı, göğüs ağrısı, mide ve bağırsakla ilgili yakınmalar, uykusuzluk ve bazı bedensel hastalıkları taklit eden belirtiler bunların başında geliyor. Aile içi fiziksel şiddet, kadını “hastalık hastası” yapıyor. Hazırlanan rapora göre, fiziksel şiddete maruz kalan kadınlarda, organik bir nedene bağlanamayan bedensel yakınmalar dikkati çekiyor.
Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı raporda aile içi şiddetin dövme, yaralama, sakat bırakma, cinsel saldırı, tecavüz, ensest şeklinde olabildiği gibi sözlü, duygusal, zihinsel olarak da görülebildiğine dikkat çekildi.
Aile içi şiddetin en yaygın biçimi kocanın karısına ve ebeveynlerin çocuklarına yönelttiği şiddet.
Raporda şu tespitlere yer verildi:
BEDENSEL YAKINMA
Şiddete maruz kalan kadında bedensel yakınmalar dikkat çekiyor.
Aile içinde fiziksel şiddete maruz kalan kadınlarda, organik bir nedene bağlanamayan bedensel yakınmalar dikkati çekiyor. Baş ağrısı, aşırı duyarlılık, çarpıntı, göğüs ağrısı, mide ve bağırsakla ilgili yakınmalar, uykusuzluk ve bazı bedensel hastalıkları taklit eden belirtiler bunların başında geliyor...
RUHSAL ÇÖKÜNTÜ
Şiddet mağduru kadın intihar ve alkolizme yönelebiliyor.
Şiddete uğrayan kadınlarda genellikle sessizlik, üzüntü, bazen öfke hali, tedirginlik, kabus görme, güçsüzlük, yorgunluk, ümitsizlik, kendisini değersiz bulma, suçluluk, utanç duyma gibi birtakım tepkilere rastlanıyor. Şiddet mağduru kadın, intihar girişimleri, alkolizm, vücuduna zarar veren türden davranışlara yönelebiliyor.
ŞİDDETİN ÇOCUKLARA ETKİSİ
Şiddet ve istismar çocukları sokak yaşamına itiyor.
Sevgisiz ve baskıcı ortamlarda yetiştirilen çocuklarda sürekli kaygı, kendine ve geleceğe güvensizlik, düşük özsaygı gibi kişilik özellikleri gözleniyor. Çocukların aile içinde gördükleri şiddet, cinsel / fiziksel istismar onları sokak yaşamına itiyor.