Siz henüz kanser olmadınız mı ?
Yoksa siz "bana bir şey olmaz" diyenlerden misiniz ?
Hiç meraklanmayın, kendinize, yediğinize içtiğinize, çevrenize ve dünyanıza bu kadar duyarsız ve kayıtsız kalmaya devam ettikçe belki de çok uzun süre beklemeyeceksiniz...
Siz yine cep telefonunuzu kulağınıza dayayıp saatlerce konuşun, marketlerde, pazarlarda domatesin, biberin en yakışıklı ve en ucuzunu bulmaya gayret edin, "organik pazar" lafını duyduğunuzda da burun kıvırıp "organik diye bir şey yok, yalan bunlar" demeye devam edin ve sigaranızı keyifle tüttürün. Sabah süründüğünüz duş jeliniz ve deodorantınızdan, plastik bardaklarda sıcak çayınızı yudumlamanızdan, klimalı penceresiz ortamlarda akşama kadar çalışmanızdan ve diğer yüzlerce küçük detaydan bahsetmeyeceğim..
Bugün 20 Eylül 2013..Dünya kanser günü filan değil..yani aslında herhangi bir gün..zaten sorun da burada..bu konuyu sadece özel günlerde hatırlayıp sonra da aynı kayıtsızlıkla yaşamaya devam etmemizde..gripten ya da romatizmadan değil, ölümcül bir hastalık olan KANSER'den bahsediyorum. Bugün artık özel bazı türlerinin dışında çok önemli bir bölümünün çevresel faktörler nedeniyle oluştuğu ispatlanmış olan hastalıktan..
Rakamlarla aranız nasıl bilemem ama ben yine de söyleyeyim:
Uzun yıllardır bir numaralı ölüm sebebi olan kalp hastalıkları artık tahtını kansere devrediyor..Üstelik bu ölümcül hastalığın % 50 si artık genç yaşlarda görülüyor..2010 yılı içinde 12 milyon kişi kansere yakalanmış, 7 milyon insan kanser nedeni ile yaşamını yitirmiş, 25 milyon kişi kanserle yaşamaktaymış..2030 yılında ise 24 milyon insan kansere yakalanacak, 17 milyon insan kanserden yaşamını yitirecek, 75 milyon insan kanserle yaşıyor yani ölümü bekliyor olacak... !
Ya siz ? Cam fanusda olduğunuzu mu düşünüyorsunuz ? Çevreye karşı neden hala bu kadar duyarsızsınız ? Ucu size ya da bir yakınınıza dokunana kadar ciddiye almadığınız ama gelip kapınızı çaldığında da geç kaldığınız bu korkunç hastalık gümbür gümbür geliyor..Oysa yapacağınız şey çok da zor değil.. Yaşam tarzınızı gözden geçirmeye başlamanız bile çok büyük bir adım olacak.
Yaşantımızda değiştirebileceğimiz en önemli şeylerin başında vücudumuza giren maddeler yani yiyecek ve içecekler geliyor. Organik ürünleri tercih etmeyi daha fazla gecikmeden düstur edinmeliyiz. Sadece salatalık gibi kokan salatalıktan, muz gibi tadı olan muzdan, çilekten yani ağız tadından bahsetmiyorum.. sizin ve çocuklarınızın sağlığından, yaşamından bahsediyorum.
Henüz geç kalmadan
Doç. Dr. Selman Laçin / Milliyet