Sonsuza Kadar Susanna Tamaro
Susanna Tamaro'nun son kitabı 'Sonsuza Kadar' Can Yayınları etiketiyle raflardaki yerini aldı...
"Kırılganlığımız güce, kader bilgeliğe, trajediler aşka, zifiri karanlık içsel aydınlığa dönüşebilir. Öyle bir an oldu ki, ikimizin minik taşları düzgün biçimde yan yana düştüler. Ben bir adım atıyordum, sen de aynı uzunlukta bir adım atıyordun. Ben seni bekliyordum, sen bana yetişiyordun, ben sana ulaşıyordum, sen beni bekliyordun. Sonsuza kadar böyle gideceğimizi sanıyorduk. Oysa ben şimdi ormanda yürüyorum ve ayak izlerimden başka iz yok. Kimse yürümüyor yanımda, kimse izlemiyor beni, ya da önümden gitmiyor... Matteo ve Nora... biri ateştir diğeri su, biri akıldır diğeri yürek, biri sürekli harekettir diğeriyse durgunluk ve huzur; biri düşüncedir diğeri sezgi, biri zamandır diğeriyse sonsuzluk... Ancak bir gün bu mükemmel uyum dünyanın trajik yasaları karşısında dağılır gider... Matteo bir anda içinde dipsiz bir boşlukla tek başına kalır. Ama yollar onu asla bırakmaz ve hiçbir şekilde tahmin edemeyeceği bir geleceğe taşır. Zamanla doğa yasalarının gizemini keşfeden Matteo, insanların kendilerini bulmak, hayatı tanımak için ziyaret ettiği bir tür keşiş olup çıkar. Hayatın ve aşkın gizeminin, Noranın ardında bıraktığı bu büyük soru işaretinde yattığını, Matteo bir gün anlayacaktır... Sonsuza Kadar kimi zaman yok eden, kimi zaman da arındıran içimizdeki ateşi anlatıyor... "
Sabah
Sonsuza Kadar / Susanna Tamaro
Susanna Tamaro’nun kitaplarına aşina biriyseniz, okuduklarınızdan size geçen ilk duygu küçük çaplı bir zaferin gururu olabilir… Neden mi?
Hiçbir zaman listenin üst sıralarında yer alamayacak, tabiri caizse “sıradan” diyebileceğimiz karakterler, onun romanlarında dünyayı
yerinden oynatacak gizemli bir algı gücüne sahip olur, farklılaşırlar! Bir yerlerde unutulmuş ve belki de hiç önemsenmemiş karakterler, romanın mil taşı oluverir. Kötü sonla biten öyküleri bile gülümsetiyorsa sizi, zaferin tadını aldığınızdandır!
“…Öyle bir an oldu ki, ikimizin minik taşları düzgün biçimde yan yana düştüler. Ben bir adım atıyordum, sen de aynı uzunlukta bir adım atıyordun. Ben seni bekliyordum, sen bana yetişiyordun, ben sana ulaşıyordum, sen beni bekliyordun. Sonsuza kadar böyle gideceğimizi sanıyorduk.
Oysa ben şimdi ormanda yürüyorum ve ayak izlerimden başka iz yok. Kimse yürümüyor yanımda, kimse izlemiyor beni, ya da önümden gitmiyor…”
Gerçeği hayallere bulayıp aklımıza kazıyan satırların yaratıcısı, modern zaman masalcılarından biri, Susanna Tamaro. Türk okurların Yüreğinin Götürdüğü Yere Git adlı eseriyle tanıyıp benimsediği yazar, aşkın ölümle yüzleştiği yeni romanında umut arayışından vazgeçmiyor…
Matteo ve Nora, gerçek aşkın bahşettiği her şeye sahip, tutku dolu ve mutlu bir çifttir. Evlenerek kutsadıkları aşk, onlara oğulları Davide’yi verir. Hayat her şeyin en iyisini planlamış gibi görünür onlar için… İyi bir aile hayatını, başarıyla sürüp giden kariyerleri taçlandırır. Matteo başarılı bir kalp uzmanı olur, Nora ise rüyasını gerçekleştirip bir çocuk yuvası açar.
Peri masalları güzel olduğu kadar kırılgandır… Korkunç bir kaza meydana gelir ve bu mükemmel uyum dünyanın trajik yasaları karşısında dağılır gider. Nora’nin diğer yarısı, Matteo, bir anda tek başına kalarak içinde dipsiz bir boşlukla tehlikeli, yıpratıcı bir kazazede hayatı sürmeye başlar. Ölümün gerisinde kalan o acı yabancılaşma duygusuna kapılan Matteo, akıntıda sürüklenmektedir. Nora’nın ölümündeki gizem perdesi, aşk acısıyla çözülmesi gereken büyük bir bilmeceyi beraber sunar. Yollar onu asla bırakmaz ve hiçbir şekilde tahmin edemeyeceği bir geleceğe taşır. Ölümsüz aşkın hayaletiyle karşılaşması, hayatını bir daha asla değişmeyecek, yeni bir forma taşıyacaktır!
Susanna Tamarro, son romanı Sonsuza Kadar’da kırılganlığımızın güce, kaderin bilgeliğe, trajedilerin aşka ve zifiri karanlığın içsel aydınlığa nasıl dönüşebileceğini gösteriyor.
Hürriyet