Modern çağ, bize birçok kolaylık ve rahatlığın yanında pek çok sorumluluk ve yük de getirdi. Psikolog Serap Duygulu: “Hep bir yerlere yetişme telaşında koşuşturuyoruz, hep en iyisi olsun diye çabalıyoruz. Görünüşte hayatlarımız kolaylaşıyor ama bir o kadar da telaş ve endişe yaşıyoruz. Artık kadınların da iş hayatının içinde olduğu bir dünyada artan sorumluluklarımızla başa çıkmaya çalışıyoruz. Bu sorumluluklar arasında aslında sağlığımızın ve ruhsal dengemizin de bozulduğunu ya fark etmiyoruz ya da geç fark ediyoruz.” diyor ve sözlerine ekliyor: “Yoğun kent yaşamının getirdiği pek çok yeni soruna ek olarak psikoloji ve tıp biliminin yeni yeni tanımladığı ve adını yeni koyduğu bir sorunla karşı karşıyayız: Süper Anne Sendromu…” Kadınlar bu rahatsızlıkta:
• Vücudun bazı bölgelerinde ağrılar,
• Uykusuzluk,
• Çarpıntı,
• Yorgunluk,
• Baş ağrıları
gibi sorunlardan yakınıyorlar. Hayatlarında sürekli bir telaş var ve her işe yetişmek zorunda hissediyorlar kendilerini. Zaten problem de bundan kaynaklanıyor. Çalışın ya da çalışmayın “Süper Anne Sendromu”, kent yaşamının nimetleriyle birlikte karşınıza çıkan bir külfet aslında. Siz zaten;
• Evin düzenini sağlıyorsunuz.
• Çocuklarınızı yetiştiriyorsunuz.
• Okul sorunlarıyla uğraşıyorsunuz.
• Alışveriş yapıyorsunuz.
Bu gibi pek çok işten sorumluyken bir de çalışarak her işe yetişmek zorunda kalıyorsunuz. Herşey düzgün olsun, en iyisi olsun, “Kimseye muhtaç olmadan kendi işimi kendim yapayım.” düşüncesiyle giderek daha mükemmeliyetçi bireyler olup çıkıyorsunuz. Uyku düzeniniz bozuluyor, sürekli bir gerginlik hissiyle beraber somatik (bedensel) sorunlarınız başlıyor ve önce tıp doktorlarına başvuruyorsunuz, sorunun bedensel bazı hastalıklardan kaynaklandığını düşünüyorsunuz; çünkü belirtileriniz bedensel rahatsızlıklar yönünde kendini gösteriyor. Sorun gerçekten de fiziksel olabilir, ancak genellikle fiziksel ve ruhsal olarak bir arada görülüyor. Bu hastalığın tıbbi adı fibromiyalji. Son yıllarda giderek daha fazla kadın bu hastalığın pençesine düşüyor. Yorgunluğa bağlı ya da uykusuzluğa bağlı olduğu düşünülen pek çok rahatsızlığın altında aslında “mükemmeli aramak” biçiminde gelişen bir yapı var. Gün içinde her işe yetişmek, her konuda çaba harcamak şeklinde bir koşuşturmanın vücut üzerinde fiziksel ya da psikolojik olarak baskı yaratarak sorunlara yol açmasının tam karşılığı ‘Süper Anne Sendromu’ olarak biliniyor. Şikayetler ciddi anlamda etki edene kadar kadınlar doktora başvurmuyor. Hatta “Zaman içinde geçer…” düşüncesiyle önemsenmiyor bile.
Genellikle şikayetler bedenin hangi bölgesindeyse o alanla ilgili bir hekime başvuruluyor. Gerçek anlaşılana kadar epeyce bir zaman kaybediliyor. Bu sorunun ‘Süper Anne Sendromu’ ya da tıbbi adıyla ‘Fibromiyalji’ olduğu kolay kolay anlaşılmıyor. Zaten bu şikayetlerin bir sağlık sorunu olarak literatüre girmesi de çok yakın tarihlerde gerçekleşmiştir. Daha önce yorgunluğa ya da günlük telaşa bağlanan problemlerin genellikle mükemmeliyetçi kadınlarda görülmesi ve kolaylıkla düzelmemesi üzerine konunun sağlık boyutuyla incelenmesinin ardından adı konmuş ve tanımlanabilmiştir. Çağımızda bu konuda sıkıntı yaşayan pek çok kadın varken sorun artık bir hastalık olarak ele alınmaya ve ciddi olarak üzerinde araştırma yapılmaya başlanmıştır.
Belirtileri
“Süper Anne Sendromu”nda kadınlar, öncelikle her işe yetişme kaygısıyla gerginlikler yaşarlar. Bu gerginlikler sonucu vücudun bazı bölgelerinde, aslında başka hastalıkları düşündüren problemler baş göstermeye başlar;
• Uyku bozuklukları.
• Mide ve bağırsaklarda gaz ve spazmlar.
• Çarpıntı.
• Migren türünde baş ağrıları.
• Özellikle ellerde ve kolda uyuşmalar.
• Kas ağrıları.
• Yorgunluk.
• Diş gıcırdatma.
• Stres ve endişe.
Bu şikayetler aynı anda görülmeyebilir ancak hemen hemen tüm hastalarda belirgin bir uyku bozukluğu vardır. Uyuduğunuzu sanıp gerçek anlamda bir uyku uyumadığınız için sabahları yorgun ve bitkin uyanırsınız. Bu yorgunluğun sebebi, derin uykuya geçememenizden kaynaklanır.
• Vücudun bazı bölgelerinde ağrılar,
• Uykusuzluk,
• Çarpıntı,
• Yorgunluk,
• Baş ağrıları
gibi sorunlardan yakınıyorlar. Hayatlarında sürekli bir telaş var ve her işe yetişmek zorunda hissediyorlar kendilerini. Zaten problem de bundan kaynaklanıyor. Çalışın ya da çalışmayın “Süper Anne Sendromu”, kent yaşamının nimetleriyle birlikte karşınıza çıkan bir külfet aslında. Siz zaten;
• Evin düzenini sağlıyorsunuz.
• Çocuklarınızı yetiştiriyorsunuz.
• Okul sorunlarıyla uğraşıyorsunuz.
• Alışveriş yapıyorsunuz.
Bu gibi pek çok işten sorumluyken bir de çalışarak her işe yetişmek zorunda kalıyorsunuz. Herşey düzgün olsun, en iyisi olsun, “Kimseye muhtaç olmadan kendi işimi kendim yapayım.” düşüncesiyle giderek daha mükemmeliyetçi bireyler olup çıkıyorsunuz. Uyku düzeniniz bozuluyor, sürekli bir gerginlik hissiyle beraber somatik (bedensel) sorunlarınız başlıyor ve önce tıp doktorlarına başvuruyorsunuz, sorunun bedensel bazı hastalıklardan kaynaklandığını düşünüyorsunuz; çünkü belirtileriniz bedensel rahatsızlıklar yönünde kendini gösteriyor. Sorun gerçekten de fiziksel olabilir, ancak genellikle fiziksel ve ruhsal olarak bir arada görülüyor. Bu hastalığın tıbbi adı fibromiyalji. Son yıllarda giderek daha fazla kadın bu hastalığın pençesine düşüyor. Yorgunluğa bağlı ya da uykusuzluğa bağlı olduğu düşünülen pek çok rahatsızlığın altında aslında “mükemmeli aramak” biçiminde gelişen bir yapı var. Gün içinde her işe yetişmek, her konuda çaba harcamak şeklinde bir koşuşturmanın vücut üzerinde fiziksel ya da psikolojik olarak baskı yaratarak sorunlara yol açmasının tam karşılığı ‘Süper Anne Sendromu’ olarak biliniyor. Şikayetler ciddi anlamda etki edene kadar kadınlar doktora başvurmuyor. Hatta “Zaman içinde geçer…” düşüncesiyle önemsenmiyor bile.
Genellikle şikayetler bedenin hangi bölgesindeyse o alanla ilgili bir hekime başvuruluyor. Gerçek anlaşılana kadar epeyce bir zaman kaybediliyor. Bu sorunun ‘Süper Anne Sendromu’ ya da tıbbi adıyla ‘Fibromiyalji’ olduğu kolay kolay anlaşılmıyor. Zaten bu şikayetlerin bir sağlık sorunu olarak literatüre girmesi de çok yakın tarihlerde gerçekleşmiştir. Daha önce yorgunluğa ya da günlük telaşa bağlanan problemlerin genellikle mükemmeliyetçi kadınlarda görülmesi ve kolaylıkla düzelmemesi üzerine konunun sağlık boyutuyla incelenmesinin ardından adı konmuş ve tanımlanabilmiştir. Çağımızda bu konuda sıkıntı yaşayan pek çok kadın varken sorun artık bir hastalık olarak ele alınmaya ve ciddi olarak üzerinde araştırma yapılmaya başlanmıştır.
Belirtileri
“Süper Anne Sendromu”nda kadınlar, öncelikle her işe yetişme kaygısıyla gerginlikler yaşarlar. Bu gerginlikler sonucu vücudun bazı bölgelerinde, aslında başka hastalıkları düşündüren problemler baş göstermeye başlar;
• Uyku bozuklukları.
• Mide ve bağırsaklarda gaz ve spazmlar.
• Çarpıntı.
• Migren türünde baş ağrıları.
• Özellikle ellerde ve kolda uyuşmalar.
• Kas ağrıları.
• Yorgunluk.
• Diş gıcırdatma.
• Stres ve endişe.
Bu şikayetler aynı anda görülmeyebilir ancak hemen hemen tüm hastalarda belirgin bir uyku bozukluğu vardır. Uyuduğunuzu sanıp gerçek anlamda bir uyku uyumadığınız için sabahları yorgun ve bitkin uyanırsınız. Bu yorgunluğun sebebi, derin uykuya geçememenizden kaynaklanır.