Aslı Oktay
Daimi Üye
Sürekli ağlayıp, uyumuyorsa!
Yapılan araştırmaların her beş çocuktan birinin okula uyum sürecinde desteğe ihtiyacı olduğunu ortaya çıkardı.
Uzmanlar, çocuğu okula yeni başlayan ebeveynlerin çocuklarının tepkilerini dikkatle gözlemlemesi, sebeplerini tespit etmesi gerektiğine dikkat çekti Son yıllarda okul öncesi eğitimin zorunlu hale getirilmesiyle ve her çocuğun en az bir yıl anaokuluna gitmeye başlamasıyla okula uyum sağlamakta zorlanan öğrencilerin azaldığını ama yine de her sınıfta ağlayan birkaç çocuğun olduğunu vurgulayan Ayna Eğitim ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi Uzman Psikolojik Danışmanı Belin Güner Nas, "Bazen birkaç saat bazen de birkaç gün süren bu durum son derece normaldir ve çocuğun ileriki yıllarda sosyal, duygusal, akademik gelişimini etkilemez" dedi.
Bir uzmana başvurulmalı
Nas bir de uyarı yaptı: "Bu durum okulların açılmasının üzerinden 2-3 hafta geçmesine rağmen devam ediyorsa, ağlamalara, alt ıslatma, tırnak yeme, tik, uykusuzluk gibi duygusal tepkiler de ekleniyorsa hemen psikolog ya da psikolojik danışmana başvurulmalı, okul yönetimi ve rehberlik servisiyle de işbirliğine gidilmeli."
Ebeveynlere altın öğütler!
Okula başlamanın çocuk için yepyeni bir deneyim anlamına geldiğini ve ailesinden sonra girdiği ilk sosyal kurum olduğunu anlatan Nas, şunları söyledi:
- Çocuk okulda hem birey hem de bir grubun üyesi olmayı öğreniyor. Yaşamına anne ve babasının yanı sıra öğretmen, arkadaşlar gibi yeni kişiler, ders, ödev gibi yeni sorumluluklar giriyor. Tüm bu değişimle nasıl baş edeceği konusunda kafaları da karışık olacaktır. Bu yüzden kimi zaman ağlamalarına sabah mide bulantısı, kusma, ishal, diş, baş veya karın ağrısı gibi şikayetler eklenir. Ama okula gitmeyip evde kaldığında bir, iki saat içinde bu fiziksel sorunlar ortadan kalkar. Ama bazen ağlamaların devam ettiği çocuklar da olur. - Anne ya da babasının onu okulda bırakırken kaygılandığını hisseden çocuk, kendi korkularının yerinde olduğunu düşünecek; okuldayken veya kendi başına ya da ebeveynlerinden birinin başına bir şeyler geleceği kaygısı yaşayacak ve onlardan ayrılmakta güçlü çekecektir. Bu yüzden tedirgin ve gergin olsanız bile sakin kalın.
- Çocuğun okulda kalmamak için geliştirdiği ağlama, mide bulantısı, annesinin kucağına atılma, kendini yerden yere atma gibi davranış kalıplarını anlayışla karşılamaya özen gösterin. Bu tip davranışları isteyerek sergilemediğini, kendini ifade etmek için farklı bir yol bilmediğini aklınızdan çıkartmayın.
- Çocuğunuza ne yaparsa yapsın, okula gideceğini ve birbirinizden ayrılacağınızı, gözyaşlarının hiçbirşeyi değiştirmeyeceğini kesin bir dille anlatın. Ağlamaya devam ederse de ders zili çaldığında okuldaki koridordan uzaklaşın.
- Okulda çocuğunuzla vedalaşma anını bir seremoniye çevirmeyin, defalarca arkanıza dönüp bakmayın, uzun uzun el sallamayın. Ama ayrılma anını çok kısa tutarak onu huzursuz etmeyin.
- Çocuğunuzla sınıfa girmeyin, derslerine katılmayın, onun sınıfta korkak, sulugöz gibi adlandırılmasına yol açmayın.
- Okulla ilgili 'Sadece iki ders kalacaksın, okul eğlence yeridir' gibi gerçek olmayan bilgiler vermeyin.
- Yemeğini yemezsen öğretmenini ararım', 'Dişlerini fırçalamazsan müdüre haber veririm' gibi söylemlerle evin içindeki kuralları da öğretmen koyuyormuş gibi davranmayın.
Çocuğunuza tutamayacağınız sözler vermeyin
- Okulda bir problemle karşılaştığında kendi başına halledebileceği konuları ona bırakın.
- Okul, sınıf veya öğretmenle ilgili hoşunuza gitmeyen konuları çocuğunuzun yanında dillendirmeyin.
- Eğer çocuğunuza bir sonraki tenefüse kadar bahçede bekleyeceğinizi söylerseniz ama orada olamayacaksanız ona tutamayacağınız sözler vermeyin ve kaygılarını artırmayın,
- Çocuğunuza, öğretmenine güven duyduğunuzu hissettirin ve kendisinin de güvenebileceği mesajını verin.
- 'Eğer ağlarsan giderim', 'Okula gitmezsen polisler bize ceza verir', 'Acaba bugün okula başlamasa mı?' gibi ifadelerden kaçının.
- Anne-baba olarak aynı görüşte olmasanız dahi kararları ortak alın ve uygulayın. Ebeveynler arasındaki anlaşmazlığın farkedilmesini ve bunun çocuk tarafından kullanılmasını engelleyin.
BUGÜN
Yapılan araştırmaların her beş çocuktan birinin okula uyum sürecinde desteğe ihtiyacı olduğunu ortaya çıkardı.
Uzmanlar, çocuğu okula yeni başlayan ebeveynlerin çocuklarının tepkilerini dikkatle gözlemlemesi, sebeplerini tespit etmesi gerektiğine dikkat çekti Son yıllarda okul öncesi eğitimin zorunlu hale getirilmesiyle ve her çocuğun en az bir yıl anaokuluna gitmeye başlamasıyla okula uyum sağlamakta zorlanan öğrencilerin azaldığını ama yine de her sınıfta ağlayan birkaç çocuğun olduğunu vurgulayan Ayna Eğitim ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi Uzman Psikolojik Danışmanı Belin Güner Nas, "Bazen birkaç saat bazen de birkaç gün süren bu durum son derece normaldir ve çocuğun ileriki yıllarda sosyal, duygusal, akademik gelişimini etkilemez" dedi.
Bir uzmana başvurulmalı
Nas bir de uyarı yaptı: "Bu durum okulların açılmasının üzerinden 2-3 hafta geçmesine rağmen devam ediyorsa, ağlamalara, alt ıslatma, tırnak yeme, tik, uykusuzluk gibi duygusal tepkiler de ekleniyorsa hemen psikolog ya da psikolojik danışmana başvurulmalı, okul yönetimi ve rehberlik servisiyle de işbirliğine gidilmeli."
Ebeveynlere altın öğütler!
Okula başlamanın çocuk için yepyeni bir deneyim anlamına geldiğini ve ailesinden sonra girdiği ilk sosyal kurum olduğunu anlatan Nas, şunları söyledi:
- Çocuk okulda hem birey hem de bir grubun üyesi olmayı öğreniyor. Yaşamına anne ve babasının yanı sıra öğretmen, arkadaşlar gibi yeni kişiler, ders, ödev gibi yeni sorumluluklar giriyor. Tüm bu değişimle nasıl baş edeceği konusunda kafaları da karışık olacaktır. Bu yüzden kimi zaman ağlamalarına sabah mide bulantısı, kusma, ishal, diş, baş veya karın ağrısı gibi şikayetler eklenir. Ama okula gitmeyip evde kaldığında bir, iki saat içinde bu fiziksel sorunlar ortadan kalkar. Ama bazen ağlamaların devam ettiği çocuklar da olur. - Anne ya da babasının onu okulda bırakırken kaygılandığını hisseden çocuk, kendi korkularının yerinde olduğunu düşünecek; okuldayken veya kendi başına ya da ebeveynlerinden birinin başına bir şeyler geleceği kaygısı yaşayacak ve onlardan ayrılmakta güçlü çekecektir. Bu yüzden tedirgin ve gergin olsanız bile sakin kalın.
- Çocuğun okulda kalmamak için geliştirdiği ağlama, mide bulantısı, annesinin kucağına atılma, kendini yerden yere atma gibi davranış kalıplarını anlayışla karşılamaya özen gösterin. Bu tip davranışları isteyerek sergilemediğini, kendini ifade etmek için farklı bir yol bilmediğini aklınızdan çıkartmayın.
- Çocuğunuza ne yaparsa yapsın, okula gideceğini ve birbirinizden ayrılacağınızı, gözyaşlarının hiçbirşeyi değiştirmeyeceğini kesin bir dille anlatın. Ağlamaya devam ederse de ders zili çaldığında okuldaki koridordan uzaklaşın.
- Okulda çocuğunuzla vedalaşma anını bir seremoniye çevirmeyin, defalarca arkanıza dönüp bakmayın, uzun uzun el sallamayın. Ama ayrılma anını çok kısa tutarak onu huzursuz etmeyin.
- Çocuğunuzla sınıfa girmeyin, derslerine katılmayın, onun sınıfta korkak, sulugöz gibi adlandırılmasına yol açmayın.
- Okulla ilgili 'Sadece iki ders kalacaksın, okul eğlence yeridir' gibi gerçek olmayan bilgiler vermeyin.
- Yemeğini yemezsen öğretmenini ararım', 'Dişlerini fırçalamazsan müdüre haber veririm' gibi söylemlerle evin içindeki kuralları da öğretmen koyuyormuş gibi davranmayın.
Çocuğunuza tutamayacağınız sözler vermeyin
- Okulda bir problemle karşılaştığında kendi başına halledebileceği konuları ona bırakın.
- Okul, sınıf veya öğretmenle ilgili hoşunuza gitmeyen konuları çocuğunuzun yanında dillendirmeyin.
- Eğer çocuğunuza bir sonraki tenefüse kadar bahçede bekleyeceğinizi söylerseniz ama orada olamayacaksanız ona tutamayacağınız sözler vermeyin ve kaygılarını artırmayın,
- Çocuğunuza, öğretmenine güven duyduğunuzu hissettirin ve kendisinin de güvenebileceği mesajını verin.
- 'Eğer ağlarsan giderim', 'Okula gitmezsen polisler bize ceza verir', 'Acaba bugün okula başlamasa mı?' gibi ifadelerden kaçının.
- Anne-baba olarak aynı görüşte olmasanız dahi kararları ortak alın ve uygulayın. Ebeveynler arasındaki anlaşmazlığın farkedilmesini ve bunun çocuk tarafından kullanılmasını engelleyin.
BUGÜN