Vatikan şeytan çıkardı!
Doğaüstü gerilim filmi 'The Rite-Ayin' insanların şeytana mı yoksa tanrıya mı olan inançlarının daha güçlü olduğunu sorgulayarak, artık bir seçim yapmalarını istiyor…
‘Hayattaki en büyük sınav inançtır. Eğer şeytana inanıyorsan şeytanla, tanrıya inanıyorsan tanrıyla beraber yaşarsın.’
The Rite- Ayin
Şeytan çıkarma ayinlerini incelemesi için Vatikan'a gönderilen ilahiyat fakültesi öğrencisi Michael Kovak (Colin O'Donoghue) bu olaylara şüpheyle bakmakta ve ele geçirilme vakalarının ardında iblislerin değil, psikiyatrik öğelerin olduğuna inanmaktadır.
Ancak yaptığı binlerce şeytan çıkarma ayiniyle tanınan Peder Lucas'ın(Anthony Hopkins) yanına gönderildiğinde, Michael bildiği doğrular hakkında şüphe duymaya başlar…
İnsanların içine şeytan girer mi?
The Rite-Ayin, klasik bir anlatım yolunu seçerek izleyenleri pek şaşırtmıyor. Adım adım sonuca ilerliyorsunuz. Aklınız ise çok karışmıyor. Zaten karışması da istenmiyor çünkü bu bir ‘inanç’ testi. Şeytana mı yoksa tanrıya mı inanıyorsunuz? Biraz düşünürseniz bu sorunun hileli olduğunu anlarsanız. Verilen cevap kısaca şu: Şeytan da olsa tanrı da olsa ikisi de birbirini tamamlar. Yani şeytan olmadan tanrı olmaz, tanrı olmadan da şeytan…
Vatikan’da son teknoloji iletişim araçlarını gördüğünüzde şaşırıyorsunuz. (Plazma ya da LCD televizyonlar, ses kayıt cihazları, el kameraları ve dokunmatik ekranlar) Sanırsınız ki artık şeytanla dualar değil teknoloji savaşıyor.
Pederler, rahibeler içine şeytan giren insanları görmek(eğer kameraya çekildiyse) ve duymak(eğer sesleri kayıt edildiyse) istiyorlar. Neden? Çünkü insanoğlunun en zayıf noktası gördüğüne inanmasıdır. Şeytanın varlığını kanıtlarsan şeytana, tanrının varlığını kanıtlarsan tanrıya koşulsuz ve şartsız bağlanırsın!
Masmavi gözlerde bir sır saklı
Hollywood’da artık gizemli roller denilince ilk akla gelen Anthony Hopkins oldu. The Silence of the Lambs(Kuzuların Sessizliği) filmiyle başlayan esrarengiz tiplemelerini Bram Stoker's Dracula, Instinct, Hannibal, Red Dragon, Fracture ve The Wolfman’la devam ettirdi.
The Rite-Ayin’de de aynı gizemli oyunculuğunu sürdürüyor. Masmavi gözlerinin ardında çok gizli bir şeyler saklıyor. Sesiyle güveninizi kazanıp, üstünüzde bir baskı oluşturuyor. Yaşlı görünüyor ancak her aldığı sert darbede yerden kalkmasını iyi biliyor…
Colin O'Donoghue ise öyle harikalar çıkaran bir oyuncu değil. Zaten senaryo gereği de performans olarak döktüreceği bir sahnesi bile yok. (O’Donoghue hayatının ilk başrolünü oynuyor.) Filmde ışık kullanımı oyunculardan sonra ikinci önemli unsur. Vatikan ve ayin sahnelerinde mükemmel bir ışıklandırma var. Görüntüler çok temiz…
Kediler neden şeytanlarla bir tutulur?
Şeytan çıkarma ayinlerinde çoğu kez iblislerle bir tutulan kediler filmde de ön planda. Ortaçağda şeytani bir varlığa dönüştürülen kedilerin binlercesi yakıldı. Ancak, eski Mısır’da baş tacıydı çünkü antik çağların en önemli yiyecek maddesi tahıldı. Tahıllar ambarlarda saklanırdı ancak fareler tam bir baş belasıydı. Çiftçilerin bu sorununu ise kediler çözüyordu. Böylece Mısırlılar kedilerin önemini anlayarak onları duvar resimleriyle hatta mumyalayarak ödüllendirdiler. ‘Ayin’de de Peder Lucas'ın yaşadığı yerde birçok kedi var. Acaba peder bunlara saygı mı gösteriyor yoksa şeytanın hizmetçileri olduğuna mı inanıyor?
İlk açılış haftası tam bir fiyasko
37 milyon dolara mal olan The Rite-Ayin, Amerika’da vizyona girdiği ilk hafta sonu 14 milyon dolar hâsılat elde ederek şeytan çıkarma filmleri arasında en kötü açılışı yaptı.
Geçen sene vizyona giren The Last Exorcism 20 milyon dolar, 2005 yılında vizyona giren
The Exorcism of Emily Rose ise 30 milyon dolarla ilk hafta sonu açılışını gerçekleştirmişti.
The Last Exorcism genel toplamda 66 milyon dolar, The Exorcism of Emily Rose da
genel toplamda 144 milyon dolar hasılat elde etti. Fakat rakamlar ortadayken ‘Ayin’in bu hâsılatları elde etmesi güzel bir hayal olurdu…
Milliyet