Her milletin kendine özgü davranışları, benzer düşünceleri, klişeleri kısacası "şey"leri var. Biz Türklerin de öyle! Hem de çok fazla... Başka bir ülke insanına "tuhaf" gelecek bu "şeyler"in, en bize özgü olanlarını derledik toparladık. Bakın bakalım, siz ne kadar Türksünüz.
Uzun süredir değişmeyen başlıklarımızdan biriydi, "Biz şöyleyiz, biz böyleyiz" deyip duruyorduk. Sonra dayanamayıp "ama neden böyleyiz, böyle olmak güzel mi?" diye kıvranıyorduk. Birimiz diyordu ki "Tembeliz işte, tembeliz!". Başkası "Kavgacıyız, gürültücü ve küfürbaz". Uzayıp gidiyordu toplantılar sonucuna varamıyorduk. En sonunda, biz bunların hepsiyiz ve bunların bazıları kötü de olsa "bizim gerçeğimiz" diye sineye çektik. İşte küçük bir kamuoyu araştırması sonucu ortaya çıkan, Türkler'in asla vazgeçemediği davranışları, düşünceleri, söylemleri, bir başkasına "tuhaf" gelecek "şeyleri"...
1. "Haak tuu" efektiyle yere tükürmek.
2. Uzun bayram yada tatillerde toplu halde Güney sahillerine gitmek ve aynı tarihlerde geri dönmek.
3. Bu toplu gidiş gelişler sırasında kazalara ve uzun kuyruklara sebep olmak.
4. Yeşil ışığın yanmasını beklemeyip, kırmızı ışıkta karşıdan karşıya geçmeye çalışmak.
5. Burun karıştırmak.
6. Trafiğin tıkandığı anlarda arabada biriken çöpleri, külleri dışarı atmak.
7. Erkeklerin yanak yanağa öpüşmesi, bazı zamanlarda kol kola girmeleri ve hatta el ele yürümeleri.
8. Bürokrasi, "Bugün git, yarın gel" zihniyeti.
9. Bir işe başvururken muhtardan onaylı ikametgah, fotoğraf, nüfus cüzdanı sureti, akciğer röntgeni, noterden onaylı diploma fotokopisi, askerlik belgesi gibi bir sürü belge istenmesi.
10. İşinden zevk almadan çalışmak.
11. Otoban kenarlarında, en ufak bir yeşillikte piknik yapmak, mangal yakmak.
12. Kurban yada şeker bayramına fazladan iki-üç gün eklenince ne yapacağını şaşırmak.
13. Kurban Bayramın'nda sokak ortasında hayvan kesmek ve ortalığın kan gölüne çevrilmesine göz yummak. (Bu konuda iyileştirme yapıldığını söyleyebiliriz sanırım)
14. Yine Kurban Bayramı'nda, "Kesilen hayvanın derisini Türk Hava Kurumu'na mı yoksa camiye mi verelim?" diye tartışmak.
15. Şeker Bayramı'nda yapılan ziyaretlerde arka arkaya sürekli şeker yemek, kahve içmek ve bunların sonucunda akşam üzeri mide bulantısı yaşamak.
16. Muhabbetin bir yerinde "Ne olacak bu memleketin hali?" demek.
17. Bu lafın üzerine bir kadeh daha rakı içmek.
18. Sonra da "Memleket şunlar yüzünden batıyor" diye geyiğe devam etmek.
19. Yoldan geçen her kadını mutlaka gözle taciz etmek.
20. "Çile bülbülüm" şarkısını, solistle birlikte bağıra çağıra söylemek.
21. Aynı şarkının "Allah" bölümünü, solistin ısrarı üzerine avazı çıktığı kadar söylemek.
22. Hareketli şarkı söylemeye başlayan solistin "Eller havaya" nidasında olabildiğince tempolu alkışla yanıt vermek.
23. Kuru fasülye-pilav-ayran üçlüsünden vazgeçmemek.
24. At-avrat-silah üçlüsünden de aynı şekilde!
25. Kavun-beyaz peynir-rakı üçlüsüyle kafa bulmak.
26. Lahmacun yiyip kokmak, çiğ köfte yiyip acıdan kıvranmak.
27. Sigarayı çoraba yada kulak arkasına koymak.
28. Japonların ya da bilimum yabancıları kastederek "Adamlar yapmış abii" geyiğini tekrarlamak.
29. Lisedeki anı defterine yazı yazarken "Bana bu kalbin kadar temiz sayfayı ayırdığın için..." diyerek başlamak.
30. "Geldiniz mi?" yada "Siz mi geldiniz?" gibi manasız sorular sormak.
31. Telefonu açan kişiye kendini tanıtmadan "Orası neresi" yada "Sen kimsin" sorularını sorma "nezaketinde" bulunmak.
32. Misafir gelince " çay suyu" koymak, kolonya "dökmek".
33. Düğünlerde damat ve gelinin üzerine dolar ve altın takmak.
34. "Senin paran burada geçmez" diye karşındakinin eline sarılmak ve "Olmaz valla, ben ısmarlıyorum" diye ısrar etmek.
35. Muhabbetin sonunda "Zaten Türk'ün Türk'ten başka dostu yok" özdeyişini söylemek.
36. Çeşit çeşit küfür öğrenmek ve bu küfürleri hayatının mühim anlarında kullanmayı ihmal etmemek.
37. Bir yabancı dil öğrenirken ilk önce "küfürlerini" öğrenmek.
38. Birisiyle küfürleşirken, karşıdaki "Senin ananı..." dediğinde "Anamı bu işe karıştırma" diye yanıt vermek.
39. Enişte, elti, kayınço, bacanak, baldız, görümce gibi ilginç akrabalık terimleri.
40. Sokak arasına belediyeler tarafından astırılan "Yeşil sev, ağacı koru" afişleri.
41. "İnce belli bardak" ile çay içmek.
42. "Nerelisin" sorusuna yanıt aldıktan sonra "içinden mi?" diye sormak.
43. Konukları "misafir odası"nda ağırlamak.
44. Masa, TV, buzdolabı, telefon ve diğer eşyaları üzerine kolalı, dantel işlemeler koymak.
45. Büyüklerin elini öpmek.
46. Arabayla yolculuk yaparken verilen dinlenme molalarında kimi organları "havalandırmak".
47. Kurallara uymamak.
48. Kahvelerde kağıt yada tavla oynayarak vakit öldürmek.
49. Milli maçlar sonrası, eğer maç kazanıldıysa, arabalara binip Taksim Meydanı'nda toplanmak.
50. Hatalı sollama yapmak, "aşkı uğruna ölmeyi" kabullenmek, "Buralarda yaşanmaz" diye söylenip durmak ve yine burada yaşamak!
Uzun süredir değişmeyen başlıklarımızdan biriydi, "Biz şöyleyiz, biz böyleyiz" deyip duruyorduk. Sonra dayanamayıp "ama neden böyleyiz, böyle olmak güzel mi?" diye kıvranıyorduk. Birimiz diyordu ki "Tembeliz işte, tembeliz!". Başkası "Kavgacıyız, gürültücü ve küfürbaz". Uzayıp gidiyordu toplantılar sonucuna varamıyorduk. En sonunda, biz bunların hepsiyiz ve bunların bazıları kötü de olsa "bizim gerçeğimiz" diye sineye çektik. İşte küçük bir kamuoyu araştırması sonucu ortaya çıkan, Türkler'in asla vazgeçemediği davranışları, düşünceleri, söylemleri, bir başkasına "tuhaf" gelecek "şeyleri"...
1. "Haak tuu" efektiyle yere tükürmek.
2. Uzun bayram yada tatillerde toplu halde Güney sahillerine gitmek ve aynı tarihlerde geri dönmek.
3. Bu toplu gidiş gelişler sırasında kazalara ve uzun kuyruklara sebep olmak.
4. Yeşil ışığın yanmasını beklemeyip, kırmızı ışıkta karşıdan karşıya geçmeye çalışmak.
5. Burun karıştırmak.
6. Trafiğin tıkandığı anlarda arabada biriken çöpleri, külleri dışarı atmak.
7. Erkeklerin yanak yanağa öpüşmesi, bazı zamanlarda kol kola girmeleri ve hatta el ele yürümeleri.
8. Bürokrasi, "Bugün git, yarın gel" zihniyeti.
9. Bir işe başvururken muhtardan onaylı ikametgah, fotoğraf, nüfus cüzdanı sureti, akciğer röntgeni, noterden onaylı diploma fotokopisi, askerlik belgesi gibi bir sürü belge istenmesi.
10. İşinden zevk almadan çalışmak.
11. Otoban kenarlarında, en ufak bir yeşillikte piknik yapmak, mangal yakmak.
12. Kurban yada şeker bayramına fazladan iki-üç gün eklenince ne yapacağını şaşırmak.
13. Kurban Bayramın'nda sokak ortasında hayvan kesmek ve ortalığın kan gölüne çevrilmesine göz yummak. (Bu konuda iyileştirme yapıldığını söyleyebiliriz sanırım)
14. Yine Kurban Bayramı'nda, "Kesilen hayvanın derisini Türk Hava Kurumu'na mı yoksa camiye mi verelim?" diye tartışmak.
15. Şeker Bayramı'nda yapılan ziyaretlerde arka arkaya sürekli şeker yemek, kahve içmek ve bunların sonucunda akşam üzeri mide bulantısı yaşamak.
16. Muhabbetin bir yerinde "Ne olacak bu memleketin hali?" demek.
17. Bu lafın üzerine bir kadeh daha rakı içmek.
18. Sonra da "Memleket şunlar yüzünden batıyor" diye geyiğe devam etmek.
19. Yoldan geçen her kadını mutlaka gözle taciz etmek.
20. "Çile bülbülüm" şarkısını, solistle birlikte bağıra çağıra söylemek.
21. Aynı şarkının "Allah" bölümünü, solistin ısrarı üzerine avazı çıktığı kadar söylemek.
22. Hareketli şarkı söylemeye başlayan solistin "Eller havaya" nidasında olabildiğince tempolu alkışla yanıt vermek.
23. Kuru fasülye-pilav-ayran üçlüsünden vazgeçmemek.
24. At-avrat-silah üçlüsünden de aynı şekilde!
25. Kavun-beyaz peynir-rakı üçlüsüyle kafa bulmak.
26. Lahmacun yiyip kokmak, çiğ köfte yiyip acıdan kıvranmak.
27. Sigarayı çoraba yada kulak arkasına koymak.
28. Japonların ya da bilimum yabancıları kastederek "Adamlar yapmış abii" geyiğini tekrarlamak.
29. Lisedeki anı defterine yazı yazarken "Bana bu kalbin kadar temiz sayfayı ayırdığın için..." diyerek başlamak.
30. "Geldiniz mi?" yada "Siz mi geldiniz?" gibi manasız sorular sormak.
31. Telefonu açan kişiye kendini tanıtmadan "Orası neresi" yada "Sen kimsin" sorularını sorma "nezaketinde" bulunmak.
32. Misafir gelince " çay suyu" koymak, kolonya "dökmek".
33. Düğünlerde damat ve gelinin üzerine dolar ve altın takmak.
34. "Senin paran burada geçmez" diye karşındakinin eline sarılmak ve "Olmaz valla, ben ısmarlıyorum" diye ısrar etmek.
35. Muhabbetin sonunda "Zaten Türk'ün Türk'ten başka dostu yok" özdeyişini söylemek.
36. Çeşit çeşit küfür öğrenmek ve bu küfürleri hayatının mühim anlarında kullanmayı ihmal etmemek.
37. Bir yabancı dil öğrenirken ilk önce "küfürlerini" öğrenmek.
38. Birisiyle küfürleşirken, karşıdaki "Senin ananı..." dediğinde "Anamı bu işe karıştırma" diye yanıt vermek.
39. Enişte, elti, kayınço, bacanak, baldız, görümce gibi ilginç akrabalık terimleri.
40. Sokak arasına belediyeler tarafından astırılan "Yeşil sev, ağacı koru" afişleri.
41. "İnce belli bardak" ile çay içmek.
42. "Nerelisin" sorusuna yanıt aldıktan sonra "içinden mi?" diye sormak.
43. Konukları "misafir odası"nda ağırlamak.
44. Masa, TV, buzdolabı, telefon ve diğer eşyaları üzerine kolalı, dantel işlemeler koymak.
45. Büyüklerin elini öpmek.
46. Arabayla yolculuk yaparken verilen dinlenme molalarında kimi organları "havalandırmak".
47. Kurallara uymamak.
48. Kahvelerde kağıt yada tavla oynayarak vakit öldürmek.
49. Milli maçlar sonrası, eğer maç kazanıldıysa, arabalara binip Taksim Meydanı'nda toplanmak.
50. Hatalı sollama yapmak, "aşkı uğruna ölmeyi" kabullenmek, "Buralarda yaşanmaz" diye söylenip durmak ve yine burada yaşamak!
