Yağ Yakma Aralığı Mı?
Jonny Bowden, Beslenme Uzmanı
Bana bir iyilik yapmanızı istiyorum. Nefret edeceğinizi biliyorum; ama lütfen gene de yapın. Bunun, hayatınızı kolaylaştıracağına, birçok şeyi açıklığa kavuşturacağına ve önümüzdeki aylarda bize çok zaman kazandıracağına söz veriyorum.
Benimle bir dakikalığına okul günlerinize dönmenizi ve matematiğin üzerinden geçmenizi istiyorum.
Bunu çalıştırıcılara ne zaman anlatsam, “matematik” sözünü duyar duymaz gözleri donuyor ve sanki Mack marka bir tırın farlarına yakalanmış bir geyik sürüsü gibi görünüyorlar. Öte yandan matematiğin bazı temellerini açıklığa kavuşturmadan, kalorilerden, “40/30/30” gibi diyetlerden, proteinden gelen kalorilerin yüzdelerinden, ambalaj üzerinde verilen besin değerlerinden, ya da buna benzer diğer şeylerden nasıl bahsedeceğiz?
Tüm bunlar beni “yağ yakma” aralıklarına getiriyor.
Egzersiz ve kilo verme alanlarında yaşanan en büyük yanlış anlamalar ve rivayetler, yağ yakmayla ilgili olmuştur. Aerobik eğitmenleri, öğrencilerini daha çok yağ yakabilmeleri için daha yavaş tempoda çalışmaları gerektiği konusunda sürekli uyarıyor. Spor salonlarındaki hemen her kardiyo aletinin bir “yağ yakma” programı var ve spor salonuna gelenler fitness alanında çalışanlara sürekli kalp atış hızlarını “yağ yakma aralığına” nasıl getirebileceklerini soruyorlar.
Bu yanlış anlamalar, yüzdeler ve kesin miktarlarla iligli basit bir karışıklığın sonuçları. Bakın, vücut dinlenme halindeyken, her zaman bir yakıt karışımı yakar. Diğer her şeyden eşit miktarda yakarken, protein yakmayı sevmez. Böylece geriye yağ ve karbonhidratlar kalır (daha teknik konuşursak yağ asitleri ve glikoz).
Dinlenme halindeyken, ortalama bir kişi yüzde 70 yağ ve yüzde 30 karbonhidrat yakar. Dinlenme halinden aktiviye haline geçerken, vücudun yaktığı yakıttaki yağ miktarı azalırken, karbonhidratların yüzdesi artar. Egzersiz ne kadar yüksek tempolu olursa, karışımdaki karbonhidratlar o kadar fazla ve yağlar da o kadar az olur; ta ki yapabildiğiniz azami tempoya çıktığınız “anaerobik eşiği” adı verilen noktaya ulaşana kadar. Bu noktada, yakıtınızın yüzde 99’u, ya da daha fazlası saf karbonhidrat ve yüzde 1’i ya da daha azı yağdır.
Bu durum pek çok insanın, yağ yakabilmek için daha düşük tempoda egzersiz yapması gerektiğini düşünmeye itti; ama tren kaçıyor. Neden? Çünkü vücut dinlenme halindeyken, daha çok yağ yakılıyor olabilir ama kesinlikle daha az miktarda kalori yakıyor olursunuz. Tempolu bir egzersizde, yakılan yağ azalır, doğru, ama toplam kalori büyük ölçüde artar.
Bu ciddi farkı örneklemek için, seyircilerden sık sık Ross Perot’ın (Amerika’nın 57. en zengini, milyarder işadamı) yanımda durduğunu hayal etmelerini isterim. Sonra da onlara şunu sorarım: “Bu dünyada sahip olduğum tüm paranın yüzde 90’ını mı, yoksa Bay Perot’ın tüm parasının yüzde 3’ünü mü istersiniz?” Malum cevabı verdiklerinde “Ama niçin? Yüzde 90, yüzde 3’ten çok daha fazla!” karşılığını veririm.
O zaman anlarlar.
O zaman, diyelim ki yarım saatte 100 kalori yakan, nispeten düşük tempolu bir egzersiz yapıyorsunuz. Diyelim ki bu kalorilerin yüzde 70’i yağdan geliyor. Ancak komşunuz, sihirli yağ yakma aralığının dışında, çok daha yüksek tempolu çalışıyor. Yarım saatte 300 kalori yakıyor ama, o kalorilerin sadece yüzde 50’si yağdan geliyor. Hesabı siz yapın: Daha yüksek oranda yağ yakıyorsunuz ama; 100 kalorinin yüzde 70’i yağdan gelen 70 kaloriye eşit. Öte yandan komşunuz, daha az yağ yakıyor ama; 300 kalorinin yüzde 50’sini, ya da 150 kalori yakıyor. Sizin aynı zamanda yaktığınızın iki katından da fazla!
Anlıyor musunuz?
Umarım bu açlığınızı biler, çünkü önümüzdeki sene ilerledikçe her şey daha da ilginç bir hal alacak. Okumaya devam edin!
alıntıdır
Jonny Bowden, Beslenme Uzmanı
Bana bir iyilik yapmanızı istiyorum. Nefret edeceğinizi biliyorum; ama lütfen gene de yapın. Bunun, hayatınızı kolaylaştıracağına, birçok şeyi açıklığa kavuşturacağına ve önümüzdeki aylarda bize çok zaman kazandıracağına söz veriyorum.
Benimle bir dakikalığına okul günlerinize dönmenizi ve matematiğin üzerinden geçmenizi istiyorum.
Bunu çalıştırıcılara ne zaman anlatsam, “matematik” sözünü duyar duymaz gözleri donuyor ve sanki Mack marka bir tırın farlarına yakalanmış bir geyik sürüsü gibi görünüyorlar. Öte yandan matematiğin bazı temellerini açıklığa kavuşturmadan, kalorilerden, “40/30/30” gibi diyetlerden, proteinden gelen kalorilerin yüzdelerinden, ambalaj üzerinde verilen besin değerlerinden, ya da buna benzer diğer şeylerden nasıl bahsedeceğiz?
Tüm bunlar beni “yağ yakma” aralıklarına getiriyor.
Egzersiz ve kilo verme alanlarında yaşanan en büyük yanlış anlamalar ve rivayetler, yağ yakmayla ilgili olmuştur. Aerobik eğitmenleri, öğrencilerini daha çok yağ yakabilmeleri için daha yavaş tempoda çalışmaları gerektiği konusunda sürekli uyarıyor. Spor salonlarındaki hemen her kardiyo aletinin bir “yağ yakma” programı var ve spor salonuna gelenler fitness alanında çalışanlara sürekli kalp atış hızlarını “yağ yakma aralığına” nasıl getirebileceklerini soruyorlar.
Bu yanlış anlamalar, yüzdeler ve kesin miktarlarla iligli basit bir karışıklığın sonuçları. Bakın, vücut dinlenme halindeyken, her zaman bir yakıt karışımı yakar. Diğer her şeyden eşit miktarda yakarken, protein yakmayı sevmez. Böylece geriye yağ ve karbonhidratlar kalır (daha teknik konuşursak yağ asitleri ve glikoz).
Dinlenme halindeyken, ortalama bir kişi yüzde 70 yağ ve yüzde 30 karbonhidrat yakar. Dinlenme halinden aktiviye haline geçerken, vücudun yaktığı yakıttaki yağ miktarı azalırken, karbonhidratların yüzdesi artar. Egzersiz ne kadar yüksek tempolu olursa, karışımdaki karbonhidratlar o kadar fazla ve yağlar da o kadar az olur; ta ki yapabildiğiniz azami tempoya çıktığınız “anaerobik eşiği” adı verilen noktaya ulaşana kadar. Bu noktada, yakıtınızın yüzde 99’u, ya da daha fazlası saf karbonhidrat ve yüzde 1’i ya da daha azı yağdır.
Bu durum pek çok insanın, yağ yakabilmek için daha düşük tempoda egzersiz yapması gerektiğini düşünmeye itti; ama tren kaçıyor. Neden? Çünkü vücut dinlenme halindeyken, daha çok yağ yakılıyor olabilir ama kesinlikle daha az miktarda kalori yakıyor olursunuz. Tempolu bir egzersizde, yakılan yağ azalır, doğru, ama toplam kalori büyük ölçüde artar.
Bu ciddi farkı örneklemek için, seyircilerden sık sık Ross Perot’ın (Amerika’nın 57. en zengini, milyarder işadamı) yanımda durduğunu hayal etmelerini isterim. Sonra da onlara şunu sorarım: “Bu dünyada sahip olduğum tüm paranın yüzde 90’ını mı, yoksa Bay Perot’ın tüm parasının yüzde 3’ünü mü istersiniz?” Malum cevabı verdiklerinde “Ama niçin? Yüzde 90, yüzde 3’ten çok daha fazla!” karşılığını veririm.
O zaman anlarlar.
O zaman, diyelim ki yarım saatte 100 kalori yakan, nispeten düşük tempolu bir egzersiz yapıyorsunuz. Diyelim ki bu kalorilerin yüzde 70’i yağdan geliyor. Ancak komşunuz, sihirli yağ yakma aralığının dışında, çok daha yüksek tempolu çalışıyor. Yarım saatte 300 kalori yakıyor ama, o kalorilerin sadece yüzde 50’si yağdan geliyor. Hesabı siz yapın: Daha yüksek oranda yağ yakıyorsunuz ama; 100 kalorinin yüzde 70’i yağdan gelen 70 kaloriye eşit. Öte yandan komşunuz, daha az yağ yakıyor ama; 300 kalorinin yüzde 50’sini, ya da 150 kalori yakıyor. Sizin aynı zamanda yaktığınızın iki katından da fazla!
Anlıyor musunuz?
Umarım bu açlığınızı biler, çünkü önümüzdeki sene ilerledikçe her şey daha da ilginç bir hal alacak. Okumaya devam edin!
alıntıdır